Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
22 GİTTİM, GÖRDÜM, YAZDIM Gönlümüzü Edirne’de bıraktık stanbul’dan Edirne’ye doğru yola koİ yulduğumuzda, konuk olacağımız bir kentten ayrılmanın bu denli zor olabileceğini düşünemezdim doğrusu. Yaklaşık üç saat süren bir yolculuk sonrası, Edirne Koleji’nde bizi bekleyen dostlarımızla kucaklaştık. Bir derneğin düzenlediği kermes için buradaydık. Koridorlardaki standartlarda ev yapımı tarhanalar, kabak çekirdekleri, payet ve boncuklarla bezenmiş torbacıklar içinde kurum kurum kurulmuşlar. El yapımı sabunların mis kokusu ta uzaklardan duyuluyor. Nefis badem ezmeleri, peynir şekerleri, ortası Edirne motifli seramik tabaklar ve daha neler neler. Hepsi nice el emeği, göz nuru ile sunuma hazırlanmışlar. İnsanın hepsinden alası geliyor. Edirne’de ilk durağımız, Deveci Han; 16. yüzyılda inşa edilmiş, uzun süre boş bırakıldıktan sonra 19. yüzyıl ortalarında hapishane olarak kullanılmış. Deveci Han, şimdi Edirnelilere bir kültür merkezi olarak hizmet veriyor. Handaki galerilerden birine giriyoruz. Duvarlarda Kırkpınar’ın ünlü baş pehlivanları; kimler yok ki! Avrupa ve Amerika’da kazandığı başarılarla “Türk gibi kuvvetli” deyimini bir simgeye dönüştüren Koca Yusuflar, Adalı Haliller, Kara Ahmetler, Kurt Dereli Mehmetler... Deveci Han’daki “dev” adamlardan ayrılıp, bir başka “dev” ile buluşmaya gidiyoruz. Randevumuz, Koca Sinan’la bu kez. Yer; Selimiye camisi. Mimar Sinan’ın 80 yaşında yarattığı ve “ustalık eserim” diye övündüğü bir dünya harikası, bir baş yapıt. II. Selim’in emriyle yaptırılan bu görkemli cami, 1569’dan 1575’e altı yılda tamamlanmış. Üçer şerefeli dört zarif minaresinden mi başlasam, mihrap duvarlarını süsleyen bitkisel motifli İznik çinilerinden mi, görkemli kubbesinden mi, yoksa mermere dantel gibi oyulmuş lale motiflerinden mi? En iyisi susmak. Çünkü Selimiye’yi anlatmak sanıldığı kadar kolay değil. “Edirne’ye gelinir de, Şükrü Paşa Anıtı görülmeden dönülür mü” diyor Edirneli dostlarımız. 1912 yılında başlayan Balkan Savaşı’nın savunma yerlerinden biri olan Kıyık Tabya’ya doğru yol alıyoruz. Anıta yaklaştığımızda, Şükrü Paşa’nın çok derinlerden gelen dokunaklı sesi yankılanıyor kulaklarımızda; “Düşman hatları geçtikten sonra ölürsem, kendimi şehit etmem. Beni mezara koymayın. Etimi itler ve kuşlar çeke çeke yesinler. Fakat müdafaa hattımız bozulmadan şehit olursam kefenim, lifim, sabunum çantamdadır. Beni bu mahale gömecekseniz ve gelecek nesiller üzerime bir abide dikeceklerdir” diyor. Sonu yenilgiyle bitse de Şükrü Paşa kumandasındaki 53 bin asker tam 154 gün boyunca kahramanca savunmuşlar Edirne’yi. Ve Lozan Anıtı. Bir ulusun yeniden doğuşunun simgesi. Farklı uzunluktaki üç sütundan oluşuyor. Her sütun, birbirinden surlarla ayrılmış üç vatan toprağının adlarıyla anılıyor. Anadolu, Trakya ve Karaağaç... Sütunların arasında yer alan genç kız figürü ise zarafeti ve adaleti simgeliyormuş. Bu görkemli anıtın, Edirne’deki bir çok anıt gibi, simgelediği değerlerle birlikte sonsuza dek varolmasını diliyorum. Yapanların eline sağlık. Akşamüzeri “Bir çay içimi daha kalsak keşke” diyerek; gönlümüzü Edirne’de bırakarak ayrılıyoruz. İnci Ponat OKURLARDAN... OKURLARDAN... Otobüs fiyatları Uçak şirketleri büyük bir rekabete girdiler ve fiyatları hemen hemen otobüs fiyatlarına indi. Acaba otobüs şirketleri de fiyatlarında bir indirim bir ayarlama düşünmüyorlar mı? Necmi Kurtulmuş mez, buna bir anlam veremiyorum. Tur şirketinin tatile çıkmaya hazırlanan müşterinin sinirlerini bozmaya hakkı var mı? Müjdat Seden Çocuk bakıcılı otel Tatil herkesin hakkı, çocuklar kadar büyüklerin de dinlenmeye, kumda uzanıp güneşlenmeye hakları olmalı. Ancak çocuklar kimi zaman büyüklerin dinlenmesine engel oluyor. Çocuklarımdan şikayet etmek istemiyorum ama çocuklar için ayrı bir etkinlik ve çocuklarla ilgilenecek mürebbiyesi olan bir tatil köyü düşlüyorum. Neşe Göztepe Tur biletleri Tur şirketleri genellikle biletleri uçuş öncesi havaalanına getiriyorlar. Geçen yıl uçuş biletlerini getiren kişi geciktiği için uçağı kaçırmak gibi bir riskle karşılaşmıştık. Biletler neden müşterilere veril