Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Pamuk dağlarının kalesi P amukkale, Denizli’ye bağlı bir kasaba. Ama boynuz kulağı geçer misali Pamukkale, Denizli’den çok daha ünlü. Özellikle de Türkiye dışında. Çok çarpıcı bir özelliğe sahip olan yerler aynı zamanda yanıltıcı bir imaj taşımaya da yatkın olur. Örneğin gezip görmemiş olanlar o şaşırtıcı peribacalarından ibaret sanırlar Kapadokya’yı. Pamukkale de öyledir. Pamuk dağları gibi duran o eşsiz travertenler, diğer güzellikleri, zenginlikleri gölgede bırakır Pamukkale’de ve görmeyenler için Pamukkale travertenlerden ibarettir. Böyle az bulunur ve çarpıcı bir özelliğe sahip olmak, tanınmak için önemli bir şanstır. Ama biraz da şanssızlık değil midir acaba? Diğer güzellikler, renkler, zenginlikler gölgede kalır, soluk bir iz Önce travertenler Diğer güzellikleri gölgede bırakıyor diye travertenlerin hakkını yemeyelim ve oradan başlayalım gene de. Beyaz pamuk Fotoğraflar: Haluk Özözlü gibidir sanki. İşte Pamukkale’deyiz ve Pamukkale’nin travertenlerinin dünya doğal mirasının eşsiz değerlerinden birini görürüz.Ya ötesi? Antik Hierapolis kenti öreni, özellikle de kentin muazzam nekropolü, yani mezarlığı. Burada bulunan eserlerin sergilendiği müze, sanırım Türkiye’nin en sevimli müzelerinden biridir. Müze antik Roma hamamı kalıntısına yerleşmiş. Bir de tarih boyunca hastaları iyileştiren, insanları güzelleştiren şifalı suları. Ve güzel bir doğal çevre. dağları gibi ya da gökkuşağı gibi rengarenk travertenlerden. Binlerce yıldır orada duran bu doğa harikasını az daha yitiriyorduk. Travertenleri oluşturan ve Çağıldağ’ın güney yamacından doğan ırmağın üzerine oteller, hamamlar yapıldıydı ve kirlenme ile o pamuk görünüm grileşmeye başlayıverdiydi. Neyse ki çok yerde görülen boş vermişlik burada yaşanmadı ve bir gün bütün bu tesisler kaldırıldı da doğa yarattığı güzelliği yeniledi. Travertenlerin üzerinde rasgele dolaşmak da engellendi. Suya girmek için aşağıda büyük havuzlar oluşturuldu, dileyen oraya girebiliyor. Irmağın suları kalsiyum oksit içeriyor. Sudaki karbondioksitin uçması ile geriye kalsiyum kalıyor, güneş ışığının da etkisiyle travertenler oluşuyor.