02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

10 GELİBOLU Zaferin doğduğu topraklar Özlem Kızıltepe elibolu otogarına G vardığınızda ilçenin merkezine yaklaşık 1015 dakikalık bir yürüyüş mesafeniz var. Bavullarınız çok ve ağırsa taksi tutmalısınız. Ancak; Gelibolu iskelesini izleyip o meşhur rüzgarlı havasında yosun kokusunu soluyarak bu mesafeyi kat etmenizi öneririm. Bu kısa bir yürüyüşle, ilçe merkezine varıyorsunuz. Balıkçı iskelesi, lokantalar, çay bahçesi, Piri Reis Müzesi ve meydandaki meşhur belediye çay bahçesi, Gelibolu’nun merkezini oluşturuyor. Çarşısında karnınızı doyurup, gezebilirsiniz. Hamzakoy’a gidip deniz feneri ve namazgahın bulunduğu yerden kuş bakışı Gelibolu’yu izleyecekseniz eğer, kordonda yürümelisiniz. Bu mesafe de, çarşıdan yaklaşık 1520 dakikalık yürüyüş uzaklığında. Fener altı denilen yerde, Boğaz’da batan Dumlupınar denizaltısının maketi ve bir açık hava müzesi bulunuyor. Açık hava müzesinde, Dumlupınar’dan çıkan araç ve gereçler sergilenmekte. Gelibolu merkezinde, köyler hariç her noktaya yürüyerek gidebilirsiniz. Ve bu yürüyüşler size, yaşadığınız şehirden tası tarağı toplayıp ayrılma kararını almanız gerektiğini söyler. Hamzakoy sahiline geldiğinizde Çanakkale Boğazı karşınızdadır. Engin bir mavilik, gelip geçen büyük yük ve yolcu gemileri.... Onları izlemek de ayrı bir zevk. Sardalye Festivali Gelibolu’da her yıl Temmuz ayının sonuna doğru Sardalye Festivali düzenleniyor. Neden mi sardalye? Çünkü Gelibolu’nun balıkları arasında en meşhuru sardalyesi. Festivalde meydana kurulan büyük mangallarda kasalarca sardalye pişiriliyor ve halka dağıtılıyor. Bütün Gelibolu ve yolu Gelibolu’dan geçenler sardalyeye doyar. ADIM ADIM İSTANBUL MATBAHI AMİRE Topkapı Sarayı Mutfakları Turgay Tuna turgaytuna?yahoo.tr ir İstanbullu için Topkapı Sarayı’nın mutfakları zihinlerB de yerleşik klasik İstanbul görüntülerinden biri içinde yer alır. Bu görüntü, tarihi yarımada olarak nitelendirdiğimiz eski kent siluetinin içindeki Topkapı Sarayı’nın manzarasında, Harem Kulesi’nden sonra ikinci sırayı alan, sütun gibi birbiri ardına dizilmiş saray mutfağının bacalarıdır. Bu bacaların taçlandırdığı heybetli yapının içindeki birbirinden ayrı ocaklarda, üç kıta üzerindeki topraklara hükmetmiş koskoca bir imparatorluğun padişahlarına, haremlerine, paşalara, saraydaki hizmetkar ve muhafızlara yemekler hazırlanmış, burada çalışan Mengenli, Bolulu aşçılar saray hizmetine, layık olabilmek için, yemek konusundaki hünerlerini sergileyerek, dünyanın üç zengin mutfağından biri olan Osmanlı ve Türk mutfağına yeni yeni özel yemekler kazandırmışlardır. Sarayı Hu mayun’un şaşırtıcı büyüklükteki mutfakları, sarayın göz alıcı görkemli mimarisiyle bütünleşmiş bir biçimde padişahtan hareme, kapıcılardan, Enderun mensuplarına kadar içinde barındırmış insan konusunda da açık bir fikir verir. Divan Meydanı adı verilen sarayın ikinci avlusuna bakan ve bugün içinde dünyaca ünlü Çin porselenlerinin sergilendiği mutfaklar, kiler bölümü de dahil 5 bin 250 metrekarelik bir alan üzerine 172 metre uzunluğunda her birinin üzerinde ikişer kubbenin yer aldığı on bölümden oluşan aşhanelerden meydana gelmektedir. Mutfakların ilk bölümleri, sarayın temellerinin atılıp ilk köşk ve surlarının yapıldığı Fatih Sultan Mehmet döneminde gerçekleştirilmiş, ardından da öteki bölümler eklenmiştir. Tarihi kayıtlara göre II. Beyazıt zamanında, mutfaklarda 160 aşçının çalıştığı daha sonraki dönemlerde de bu sayının 200’e kadar çıktığı bilinmektedir. Mutfak çalışanları; hepsinin başında yer alan ‘‘başaşçıbaşı’’, her bölümün başında bulunan birer ‘‘aşçıbaşı’’ ve bunlara bağlı olarak çalışan yamaklardan, servis yapan ‘tabakalardan‘‘ oluşmaktaydı. Padişahın,
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle