24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

KAPAK 5 Kent kalenin eteklerinde gelişti. En sağdaki görüntü 1885 yılına ait. görevlendirdiği Lala Mustafa Paşa tarafından 1570’lerin sonlarında yeniden yaratılmış. Kente hakim dik tepedeki 250 metrelik boyu ve 90 metrelik genişliğiyle, AnadoluKafkasya sınırının en ünlü anıtı olmuş. Kars Kalesinin güney eteğindeki Kaleiçi Mahallesi’nde yer alan Havariler Kilisesi ise günümüze kadar iyi korunmuştur. 932937 yılları arasında Kars’ı başkent yapan Bağratlı Kralı Abbas tarafından inşa ettirilmiş, 1064 yılında Selçuklular tarafından camiye çevrilmiş, sonraki dönemlerde yine kilise olarak kullanılmış. 1890’da Rusların onarımında eklenen çan kulesi ise 1918 yılında yıkılmış. Yine Lala Mustafa Paşa tarafından kesme bazalt taşlarla 1570’lerde kente armağan edilen Tarihi Taşköprü de Kars’ın kuşaktan kuşağa mesire alanlarını yaratan Kars Çayı’nın üzerinde bir uygarlık simgesidir. Taş Köprü’nün hemen arkasındaki, yine Osmanlı dönemine ait birkaç ayakta kalabilmiş eski ev, hamamlar, Beylerbeyi Sarayı kalıntısı ve bu surlar ile burçlar, ‘‘Rus işgali öncesi Kars’’ın da ne kadar güzel ve görkemli olduğunu kanıtlamaya yetiyor. ne kadar da hep bir Osmanlı kentiydi. Bugünkü Kars’ı hem planlı, hem de ‘‘Avrupai’’ kılan anıtsal dokunun gerçekleşmesi ise 1877 1914 arasında Çarlık Rusya’sının ‘‘Tahtdüzü’’ denilen kesimde kurduğu ‘‘garnizon yerleşmesi’’yle ortaya çıktı. Kale eteklerindeki eski kentin terk edildiği, yerine yepyeni bir Rus kentinin inşa edildiği bu 40 yıl, siyasal tarih açısından Kars için hüzün doludur; ama, ‘‘imar tarihi’’ açısından ise şimdi yarınlara da aktarılan çok özel bir mimari kimliğin kazanıldığı dönem olmuştur. Aslında bu tanımlar, sadece mimari ve kent kültürü açısından değil, kentteki ‘‘yaşama kültürü’’ bakımından da geçerli ve birbirlerini tamamlıyor. Yani, hem kent dokusu insanlar üzerinde benzer etkiler yapmakta, hem de insanların kültürel özellikleri aynı kent dokusunu etkilemekte, tamamlamakta. Nitekim, Karslıların da tıpkı Kars gibi ‘‘Doğu’daki Batılı’’lar oldu ? Hoş gelişler ola Mustafa Kemal Paşa 2000’li yıllara girilirken Kars’ta ardı ardına düzenlenen toplantılarda, bu kent için şu tanımlamalar yapıldı: ‘‘Doğu’nun En Batılısı’’, ‘‘Doğu’nun Uygar Kenti’’, ‘‘Anadolu’daki Kafkasya’’. ‘‘Sınır tanımayan’’ sınır kenti Kars’ın bilinen en eski sakinleri İsa’dan önceki 2000’lerde Orta Asya’dan gelerek yerleşen Huriler. Güneybatı Kafkasya ile Doğu Anadolu’nun efsanevi ‘‘mühendis’’leri Urartular, Hurrilerin egemenliğine son vererek Kars’ı 250 yıl imar etmişler. Yollar, barajlar, hatta sulama kanalları ile bölgeye tarihin ilk ‘‘tarımsal alt yapısını’’ kazandıran Urartular döneminden itibaren Kars artık sadece sınır kenti değil, aynı zamanda ‘‘sınır tanımayan’’ bir kültür merkezidir. Yıllarını Urartu’ya adayan arkeolog Prof. Dr. Oktay Belli, bu nedenle diyor ki; ‘‘Kars o çağlardan beri Anadolu’nun Kafkasya sınırı değil, Kafkasya’nın Anadolu’ya açılan kapısı oldu.’’ 19. yüzyılın ikinci yarısında Rus işgali girişimlerine karşı yıllarca süren ve 1855’de ise destanlaşan ‘‘kent savunması’’ nedeniyle ‘‘gazi’’ unvanını da aldığı direnişine rağmen, 1877 yılında başlayan ve 40 yıl süren Çarlık Rusya’sı dönemi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle