Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
10 LONDRA Bu kitapçıda yok yok Nuyan Yiğit ondra’da bir kitap mı arıL yorsunuz, sokakta önünüze çıkan herhangi bir İngiliz’e ‘‘kitap’’ deyin, size ‘‘Foyles’’ der. Kitap ile Foyles sözcükleri birbirleri ile adeta özdeşleşmiştir İngiltere’de ve dünyanın pek çok köşesinde. Foyles, dünyanın ‘‘belki’’, fakat İngiltere ve hele Londra’nın ‘‘kesinlikle’’ en büyük kitapçı dükkanıdır. Foyles’daki en zor ve bitmeyen iş, raflardaki tozları silmektir. En yaşlı temizlikçi, ‘‘Çocuktum bu rafları silmeye başladığımda, ihtiyar oldum ama bütün rafları hiç değilse bir kere silebilmiş miyimdir, bilemiyorum’’ demektedir. Dünyada kısa aralıklarla hemen her ülkede okuyucu istatistikleri açıklanır. Bunların en güvenilir ilki 1950’de yapılmış. Dünyadaki her ülke ele alınmış ve sonuçta yüzde 55 oranla 60 milyon nüfuslu İngiltere halkı en çok kitap okuyan millet seçilmiş. İkinci sırada 4 milyon nüfuslu Norveç yüzde 43. Daha sonra sıralamada Kanada, Avustralya, İsveç ve ABD geliyor. Türkiye elbette diplerin dibinde. İngilizleri dünyanın en fazla kitap okuyan milleti yapma konusunda Foyles’un payı olduğu inkar edilmez bir savdır. 100 yıldan beri gelişip zamana uyum gösteren Foyles’un kitap kısmında 18 bölüm var. Edebiyat, fen, tıp, teknik, din, ekonomi, topografi, spor, tükenmiş baskılar, yabancı dillerdeki askeri ve deniz konuları gibi... Foyles’u dünyanın bir numaralı kitapçısı yapan özelliklerden biri de çalıştırdığı personeldir. Arapça’dan İsveççe’ye, Malta dilinden Çek diline değin 20 ayrı dili konuşan personel vardır Foyles’da. Bunlar sadece bir yabancı dili konuşan basit insanlar değildirler. Her birinin beyni bir bilgisayar gibi çalışır ve hangi kitabın nerede olduğunu ve hatta hangi rafta bulunduğunu bilir. Personele kesin talimat verilir. Asla paraya el sürmeyeceksiniz. Alıcı parasını kasaya kendi eli ile verecektir. Müşteriye asla yanaşmayacaksınız. İstediği kitabı alacaksa kendi karar verecektir. Müşteri sizden yar ADIM ADIM İSTANBUL DOLMABAHÇE SARAYI ‘‘Saat dokuzu beş geçe Atam Dolmabahçe’de’’ Çocukluğumuzdan bu yana belleklerimize kazınmıştır bu mısralar. Dolmabahçe Sarayı, üç kıtaya yayılmış koskoca bir imparatorluğun çöküş döneminde yapılan muhteşem bir eser olduğu gibi, yeni baştan kurulan bir ülkenin, bir Cumhuriyetin devrimlerine destek vermiş bir çıkış noktasıdır. Aynı zamanda, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Atatürk’ün 10 Kasım 1938’de gözlerini yaşama kapattığı yerdir Dolmabahçe Sarayı. Avrupa’nın görkemli saraylarıyla boy ölçüşecek konumda yapılmış olan Dolmabahçe, son padişahların hassa mimarları, İstanbul’u birbirinden güzel yapılarla süslemiş Balyan kardeşlerin eseridir. Adı gibi deniz kıyısının doldurulmasıyla kazanılan bir arazi üzerinde inşa edilmiştir bu görkemli saray. Dolmabahçe, İstanbul’un kapı ve pencerelerini batıya açtığı dönemde, Sultan Abdülmecit tarafından yaptırılmış, 1857 yılında tamamlandıktan Turgay Tuna multihobby?atiktuk.com sonra da, son padişahlara ev sahipliği yapmıştır. Boğaz kıyısında 110 bin metrekareyi aşan bir arazi üzerine boylu boyunca uzanıp giden 285 odalı, 46 salonlu, 6 hamamlı bir saltanat yapısıdır. Mabeyn ve Harem olarak iki kısma ayrılan sarayın süslemelerinde bolca kullanılmış olan altın varak, Bohemya ve Bakkara kristalleri, son demlerini soluklayan bir imparatorluğun çöküşünde ekonomiyi yaralayan bir etken oluşturmuşlardır. Sultan Abdülmecit’in batıya karşı bir prestij göstergesi olarak inşa ettirmiş olduğu sarayın bin metrekarelik, kubbeli büyük Muayede Salonu’ndaki kristallerden yapılmış 5.5 ton ağırlığındaki avize, İngiltere Kraliçesi Victotia’nın hediyesidir. Aynı salonun zemini, dünyanın en büyük birkaç halısı arasında yer alan 124 metrekarelik yün ipek karışımı bir Hereke süslemektedir. Bu salonda, Sırp Kralı Petro’dan Rus Gradük’ü Nikola’ya, Avusturya İmparatoru Karl’dan, Kraliçe Elizabet’e kadar bir çok devlet ileri gelenlerine resepsiyon verilmiş, salonun üst bölümünde yer alan orkestra balkonundan yükselen trompet ve trampet seslerinin vurgulu sesleri, içerideki görkemli duvarların üzerinde yansımıştır. Yine aynı salon, ölümünden sonra büyük bir katafalk üzerine