02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Cumhuriyet Strateji 11 Ağustos 2008 / 215 sorunların üstesinden gelebileceğini kanıtladık. Bunun onuru bize yeter.’ Salih Kaya Sağın çocuğunu, yurdunu savunurcasına konuşuyor: ‘Bu proje Türkiye’nin otomobil tipinin geliştirilmesiydi. İşte bunu anlayamadılar. Türkiye’de otomobil ve motor yapılacağına kimse inanmıyordu. Bizim görevimiz bunu kanıtlamaktı. Kendi özel otomobillerimizi söküp parçalarını inceledik. Pres makinelerimiz, başka bir çok teknik gerecimiz yoktu. Parçaları alçı kalıplarıyla hazırladık. Teknik olarak bu gülünç bulunabilir. Ama asıl gülünç olan Türkiye’de bir otomobilin, motoruyla Eskişehir’deki müzede sergilenen Devrim, birlikte bir otomobilin hala çalışır durumda... yapılacağına inanmamak değil mi?’ Bir ülke düşünün ki "Motor yapılamaz" densin. Olanaksız bir sürede motor yapılsın ve bu küçümsensin. Otomobili yaptık. Bu otomobil yürüdü ve hala yürüyor. Biz kendi Amerika’mızı keşfettik ama ürettiğimiz otomobile ruhsat bile alamadık…" Salih Kaya Sağın, doğru söylemektedir. Devrim otomobilinin önemini şöyle vurgular; otomobilleri için Eskişehir İl Trafik Müdürlüğü’ne "Devrim, 1961 Türkiyesi'nde 23 inançlı adamın, birkaç kez tescil, ruhsat ve plaka için başvuruldu. Türkiye'ye onur kazandıran bir meydan okumanın "Menşe Şehadetnamesi olmadığından ruhsat öyküsüdür. "Bir yerli otomobil yapınız" emrini, emrin verilmesine imkan bulunmadığı tespit edilmiş olup, ötesinde bir meydan okuma, ülkenin bir güç gösterisi bilgi edinilmesi…." diye başlayan resmi yazılarla olarak kavrayan 23 yüksek mühendisin, 23 yanıt geldi. "Demiryolcu"nun öyküsü... Almanya'da, İsviçre'de, Devrim otomobilinin "menşe şehadetnamesi" yani Amerika'da eğitim görmüş ve "iyi" değil, "çok iyi " nüfus kağıdı yoktu. Emin Bozoğlu ve arkadaşları, yetişmiş; köşeyi kolayca dönebilecekken, kollamak yani "23 donkişot" tarafından yoktan var edilmişti. istedikleri Türkiye'nin sanayileşme savaşımına omuz Eskişehir İl Trafik Müdürlüğü yerden göğe haklıydı. vermeyi yeğlemiş 23 mühendisin 129 günüdür Ruhsat ve plaka nüfus kağıdında Ford, Fiat, Renault, Devrim.... Mazda, Jaguar, Opel filan damgası olan arabalara Devrim otomobilini 23 inançlı adam yaptı. verilir. Devrim gibi ne idüğü belirsiz, nesebi gayri Devrim dünyayı değiştirmek, sahih (ana babası bilinmeyen) arabalara değil… onu daha haklı, daha yaşanası, daha özgür RBAKAN NEREDEN ÇIKTI? kılmaksa eğer, devrim inançlı adamların işi; Bir de Erbakan Hoca öyküsü var. Yıllar ve yıllar inancını yitirenlerin değil. sonra bir gazeteci, Devrim otomobili projesini Devrim otomobili küçük bir Erbakan'a yamamaya kalkıştı. Bu durum, Salih Kaya ütopyaydı. Ütopyası Sağın'a, Mustafa Seyrek' e, Rifat Serdaroglu'na olmayanlar, ütopyalarını soruldu. Kimi öfkeyle güldü. Serdaroğlu daha sakin yitirenler Devrim açıkladı: yapamazlar. ‘Erbakan da nereden çıktı? Erbakan'ın Devrim Toplu iğne bile projesi ile tek ilişkisi bir olumsuzluktan ibaret. O yapılamayan bir dönemde bir ülkede motoru dahil her zamanlar Gümüş Motor adlı bir fabrikanın sahibi mi, şeyi yerli bir otomobil yapmak için gerekli özgüven yöneticisi mi neydi? Biz de motor üstüne çalışıyoruz ve inanç ile dünyayı değiştirmek onu daha yaşanası ya. "Gidip bakalım şu Gümüş Motor'a, işimize daha özgür kılmak sömürüsüz bir dünyaya ulaşmak yarayacak bir katkıları olur mu" dedik. Gittik. için gerekli özgüven ve inanç arasında dağlar yok. ihtiyaçlarımızı anlattık. Bizim, ihtiyaçlarımızı Belli bir yaşta olanlar bilir. "Al bir Ford, ol bir yanıtlayacak hiçbir olanakları olmadığını söylediler. lord","Al bir Doç (Dodge), kalmasın borç’’, "Al bir Biz de zaten açılmamış olan Erbakan, daha doğrusu Chrysler, nikah dairesi para ister" o günlerin Gümüş Motor defterini kapattık. Hepsi bu…’ çocuklarının tekerlemeleridir. O dönem, aynı zamanda, yerli sanayi ile "Motor Fiat, piston Ford, ÜRKÇE KADRAN akü EAS, ambalaj Süleymaniye' diye dalga geçildiği dönemdir.’’ Bugün "kendi" otomobil sanayisi olan Türkiye'nin Onu ziyaret edenler içine bindiklerinde ‘Benzin’, sokaklarında Güney Kore arabaları, Hyundailer, ‘Yağ’, ‘Hararet’ gibi ülkemiz otomotiv tarihinde belki Kia'lar cirit atıyor. Peki Güney Kore sokaklarında hiç de hiç görülmemiş Türkçe kadranları görecekler. Ve, Serçe, Kartal, Şahin, Doğan türü "kuşlar"ın uçtuğunu duydukları heyecan ve mutlulukla onu yapan birçoğu gören var mı? otomobil direksiyonuna hiç geçmemiş 23 Aydın Engin, sözü edilen yazı dizisinde Devrim C S TRATEJİ 7 mühendisten o dönem esirgenen teşekkürü şimdi edecekler. Bir otomobil, ateşleme, yakıt, yağlama, soğutma, marş, şarj, aydınlatmaikaz, güç aktarma, lastik ve frenler, ön düzen, süspansiyon gibi pek çok sistemi oluşturan binlerce parçadan oluşur. O binlerce parçayı, ahenkle bir araya getirmek kolay iş değildir. Otomotiv, teknolojideki değişimlerin en yoğun yaşandığı öncü sektörlerdendir ve diğer pek çok sektör ve alandaki gelişmelere de olanak sağlar. Tasarımından, motorun çıkardığı sese kadar, insanlar sahip oldukları arabalarla farklı bir bağ kurarlar. Milletler de sahip oldukları otomobil markaları ile gururlanırlar. Kime satılmış olursa olsun, Volvo İsveç’e mal olmuştur. Hyundai deyince akla Kore gelir. Ve o Hyundai marka arabanın ilk modelinin üretimine 1967 yılında başlanmıştır. Yani Devrim’den 6 yıl sonra. Ve Hyundai 2007 yılında yaklaşık 4 milyon satışla dünyanın en büyük beşinci otomotiv üreticisidir. Önünde Toyota, GM, Volkswagen ve Ford varken, arkasına kattığı üreticiler Honda, Nissan, PeugeotCitroen, Chrysler ve Fiat gibi devlerdir. Ülkelerin bugünkü durumları, sıkça karşılaşılan yol ayrımlarındaki tercihlerinin sonucudur. O yol yerine, diğer yol tercih edilse tümüyle farklı bir bugün olacaktır. İşte Devrim otomobilinin öyküsüne bu gözle de bakmakta yarar var. Kardeşleri preslerde yok edilen ve bu nedenle tek başına kalan Devrim otomobili aradan geçen onca yıla rağmen, hem de hala çalışır vaziyette doğduğu yerde birkaç yıl önce yapılan kapalı bir bölümde yaşamına devam ediyor, şayet otomobil yapma birikimi oluşturmuş bir ülke bu süreci devam ettirseydi acaba bugün ne halde olurduk sorusunun hiç bilemeyeceğimiz cevabının yegane tanığı olarak. Kaputundaki ve jant kapaklarındaki ‘Devrim’ arması dahil her şeyi elde üretildi. Seri üretimi gerçekleşemediği için bir marka haline gelemedi, sayfa sayfa ilanları, reklamları olamadı. Ama o tek kalan Türk Malı ‘Devrim otomobili’ pek çok şeyi temsil ettiğinin bilinciyle, doğduğu yuvasında geçmişin birikimini ve inancını geleceğe de taşımaya devam edecek. Bir başına zamana direnen ilk yerli ‘Türk Otomobili’, belki çok yorgun ama hala çok önemli bir misyonu var. Onu görenler ve öyküsünü öğrenenler bilecek ki, Cumhuriyet’in ilk dönemlerindeki kendi uzmanlarını yetiştirme çabaları sonucu, 1960’ların hemen başında Türk uzmanları hem de 129 gün gibi bir sürede her şeyiyle yerli Türk otomobili yapacak düzeye gelmişlerdi. Bu otomobil işte o birikimin sonucudur, onu yaratan uzmanların kendilerini yetiştiren ülkelerine karşı yaratma ve başarma heyecanlarıdır. Pek çok diğer örnekteki gibi, o birikim, heyecan ve inanç kullanılmayıp, cezalandırılsa da yok etmek isteyenlere inat var olmaya devam edecektir. Devrim’le yakalanan tüm başarı yok sayıldı. Diğer Devrim’in Ankara caddelerini turlaması gözlerden kaçtı. Harcanan para basın tarafından acımasızca eleştirildi. Basının yanlış bilgilendirmesi her şeyi yok etti, yabancı otomobillerin ithal edilmesinin önünü sonuna kadar açtı. E T
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle