02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

12 C S TRATEJİ C S milyar dolara mal olacak. Sibirya’dan gelecek boru hattının pazarlığında Putin döneminde Japonya da vardı. Hatta kimi zaman Putin bu boru hattını Çin’e karşı elinde koz olarak da kullanmıştı. ABD başkanı Bush’un 2005 yılındaki Pekin ziyareti esnasında Putin de sürpriz bir şekilde Japonya’ya gitmiş ve burada Sibirya’dan bir boru hattının çekilmesi gündeme gelmişti. O dönem Putin’in bu hareketi, ABD ile işbirliği yapma olasılığına karşı Pekin’e üstü kapalı bir göz dağı olarak yorumlanmıştı. Ancak gelinen bu noktada Rusya, Çin’in en önemli zaafı olan enerji güvenliğini sağlamaya yönelik bu boru hattını gündeme getirmiştir. Boru hattıyla Rusya hem müttefikini destekleyecek, hem de onu kontrol edebilecektir. Bunun farkında olan Çin, Şanghay İşbirliği Örgütü aracılığıyla Rusya’yı belli bir konumda tutarak kontrol etmeyi amaçlamıştır ve bu stratejik ilişkiyi karşılıklı fayda üzerine tesis etmiştir. Rusya ise bugün için ABD ve NATO karşısında prestijini korumak amacıyla Çin’e ve Şanghay İşbirliği Örgütüne ihtiyacı bulunmaktadır. Günümüz uluslararası politikasında Çin’in göz ardı edilmesi lüksü bulunmamaktadır. Bu durum, en iyi kendisini İran, Kuzey Kore, Myanmar ve Darfur sorununda göstermiştir. ABD’nin bütün baskılarına rağmen bu sorunlar Çin engeline takılmıştır. rıca gelişmiş zırhlı birliklerin de sergilendiği geçit töreni sırasında Rusya’nın yeni geliştirmiş olduğu nükleer bomba taşıyabilen süpersonik bombardıman uçağı TU22’ler de Kızıl Meydan üzerinden uçmuştur. İlk defa stratejik bombardıman uçak filosu halka açık bir kutlamada geçiş yapmıştır. Gerçekten de bu tören Rusya’nın askerî güç bakımından geldiği seviyeyi ortay koymuştur. Bu mesaj Pekin ve Washington’da farklı yorumlanmıştır. Pekin, Rusya’nın geldiği aşamaya takdir ederek, savunma alanında yeni bir işbirliğine doğru adım atarak, Rusya ile kolektif bir savunmaya doğru gideceğinin işaretini vermiştir. Washington’da ise, uzun süreden beri ana tehdit Çin olarak görülürken Rusya’nın açıkça gövde gösterisi yaparak ABD’ye meydan okuması büyük endişelere neden olmuştur. Zira ABD’nin klasik savunma konsepti tek cepheli mücadele üzerine kurulmuştur. ABD’ye göre geçmişte Sovyetler Birliği ile olan mücadele yeni dönemde Çin’le olacaktır. Ancak Rusya’nın hızlı atılımı hesap edilmemiştir. Böylece ABD’nin önünde Rusya ve Çin’in oluşturduğu iki cepheli bir mücadele alanı çıkmıştır. Şimdi ABD kara kara bu zorluğu nasıl aşacağını düşünmektedir. ABD’nin oynayabileceği tek kart Japonya kalmıştır. Fakat Japonya da son zamanlarda Çin’e yaklaşmıştır. ÇinJapon işbirliğini bozacak yegâne ülke Kuzey Kore’dir. Kuzey Kore’nin yeniden bir tehdit olarak çıkması Japonya’yı Çin’den uzaklaştırıp ABD’ye yanaştıracaktır. Ne hikmettir ki, geçtiğimiz hafta sürpriz bir şekilde Kuzey Kore kısa menzilli bir füze denemesi gerçekleştirerek (isteyerek veya istemeyerek) Washington’un tam da arzuladığı bir zamanda füze denemesini yapmıştır Washington’un bütün stratejisi Medvedev üzerine kuruluydu. Amerikalılara göre, Medvedev kısa zamanda Putin ile iktidar çekişmesi yaşayacaktı ve Rusya’yı tekrar "istikrarlı bir ülke" hâline sokacaktı. Fakat bekledikleri gibi olmadı. Medvedev ilk dış ziyaretini Çin’e gerçekleşti ve Putin döneminde bile başarılamayan bir başarıya imza atarak füze tartışmalarında Çin’in desteğini Rusya’nın yanına çekti. Sonuçta ABD’nin elinde pek fazla koz kalmadı. Ancak Çeçen direnişi yeniden alevlenirse ve Tibetliler yeniden isyan ederse hiç şaşmamak gerekir. TRATEJİ Medvedev ve Jintao... 13 İlk ziyaretini Çin’e gerçekleştirdi, Pekin’e destek verdi, destek aldı… Medvedev mirası üstlendi Barış ADIBELLİ AkademisyenYazar G eçtiğimiz Mayıs ayında Rusya’da yaşanan iktidar değişikliğinin ardından Rusya’nın yeni devlet başkanı Medvedev ilk dış gezisini Çin’e yaptı. Son bir yıldan beri ABD ile füze savunma kalkanı nedeniyle sert tartışmalar yaşayan Rusya’nın devlet başkanının bu tartışmalardan uzak durmaya çalışan Çin’i ziyaret etmesi oldukça önemlidir. Medvedev’in ilk ziyaretini Çin’e gerçekleştirmesinin altında üç neden yatmaktadır. Birincisi, büyük bir doğal felaket yaşayan Çin’in acılarını paylaşmak ve desteğini sunmak; ikincisi 2008 Pekin olimpiyat oyunları nedeniyle dünya turu sırasında olimpiyat meşalesine karşı, daha doğrusu Çin’e karşı dünyada yükselen tepkilere karşı "Çin’in yanındayız" mesajı vermek; üçüncüsü ise, Putin’in Avrasya’da yeni bir güç merkezi oluşturma mirasına sahip çıkmaktır. Tek kutuplu dünyanın yeniden çift kutuplu hale dönmesi arayışları özellikle Çin ve Rusya tarafından isteniyor. ABD, Çin’i ciddi rakip görürken iki ülkenin yakın işbirliği Medvedev’in ilk yurt dışı gezisini Pekin’e yapmasıyla bir kez daha ortaya çıktı. şımlar geliştirme üzerine kurulduğuna değinen Medvedev, "2006 yılında Çin'de kutlanan Rusya yılı, 2007'de Rusya'da kutlanan Çin yılı bu ilişkilerin gelişimine katkı sağladı. 2009 yılında Çin'de Rusça yılı, 2010'da da Rusya'da Çince yılı projesi geliştiriliyor. Ekonomik ve siyasi ilişkilerin yanı sıra bilim, kültür, eğitim ve spor alanındaki işbirlikleri de iki ülkenin yakınlaşmasına katkı sağlayacaktır" değerlendirmesi yaptı. Medvedev, Çin yönetimi ve halkına da 2008 Olimpiyatları'nda başarılar diledi. ENERJİ İŞBİRLİĞİ Çin’in küresel güce giden yolda karşılaştığı en büyük engel ABD’nin enerji kaynakları ve sevkıyat hatları üzerinde olan askerî ve siyasi etkisidir. Bu nedenle, dünya politikasında serbest hareket edebilen güçlü bir Çin için enerjiyi güvenli bir şekilde temin etmek ve garanti altına almak hayati bir önem taşımaktadır. Bu sebeple, Pekin, dünyanın dört bir yanında enerji diplomasisi yürüterek alternatif kaynaklara yönelmektedir. Bu bağlamda, Çin, Orta Asya ve Hazar enerji kaynaklarına da doğrudan ulaşım için projeler geliştiriyor. Çin, Kazakistan ve Türkmenistan'la doğrudan ulaşım sağlayacak enerji boru hatları ile ilgili görüşmelerini sürdürüyor. Enerjinin Çin açısından ne kadar önemli ve bir zaaf noktası olduğunu çok iyi bilen Moskova, ABD ve AB’ye karşı yanında güçlü bir Çin görmek istiyor. Bu açıdan, Çin’e kesintisiz enerji akışını sağlayacak bir petrol boru hattı üzerinde çalışıyor. Kısaca, EPSO olarak bilinen bu hat Rusya'nın Sibirya bölgesinde üretilen petrolü Çin ve AsyaPasifik'e taşıyacak. Yeni petrol boru hattı ESPO üzerinden günlük 1,6 milyon varil petrol sevkıyatı yapılacak. Projenin ikinci ayağı da yıllık 367,5 milyon varil kapasiteye sahip olacak. Çin Ulusal Petrol Şirketi CNPC ile Rosneft arasında sağlanan anlaşmaya göre projenin finansmanını Çin sağlayacak. Yeni hattın birinci ayağı 11 BİRİNCİ ÖNEMLİ ORTAK Bu ortam içerisinde Medvedev, Pekin’de Çin Devlet Başkanı Hu Jintao ile bir araya geldi. İkili görüşmelerde temel konu hiç kuşkusuz ABD ve uluslararası sistemin gelecekteki yeni yapısıydı. İki liderin yayınladığı ortak deklarasyonda, sistem dışında kalan ülkelerle içinde olan ülkeler arasında yeni bir güven bunalımının oluşturulduğuna dikkat çekilerek, "Dünyanın farklı bölgelerine kurulması planlanan füze savunma sistemleri stratejik denge ve istikrara yardımcı olmuyor. Kitle imha silahlarının kontrolü ve yayılmasının önlenmesi çalışmalarını da baltalıyor" uyarısı yapıldı. Ayrıca, Moskova, Pekin'le 1 milyar dolar değerinde nükleer işbirliği anlaşması imzalayarak ortak uranyum zenginleştirme santrali kurma yönünde ilk adımı attı. İki ülke arasındaki ticaret hacmi 60 milyar doları aşmış durumdadır. Ekonomik alanda hızla gelişen ilişkiler dış politikada da kendisini göstermektedir. Medvedev, Çin’de basın mensuplarına yaptığı açıklamada Rusya’nın Çin’i dış politikada birinci önemli ortak olarak gördüğünü ifade etti. Bunun yanında, Rusya ve Çin arasındaki ilişkilerin karşılıklı saygı, işbirliği ve dış politikada ortak yakla Rusya ile Çin’in şimdiye kadar takılıp kaldıkları bir sorun görünmüyor. Pekin, füze kalkanı konusunda Rusya’yı destekledi. Medvedev ilk ziyaretinde deprem nedeniyle ‘geçmiş olsun’ dedi, Tibet konusunda destek verdi. Pekin’in Japonya ve Hindistan açılımı NATO’ya rakip yeni bir pakt iddiası taşıyabilir… ASYA MİHVERİ KÜRESEL TERFİ Çin, Rusya ile başlattığı stratejik ilişkileri bir adım öteye götürerek Japonya ile de yeni bir dönem başlatmıştır. Çin başbakanı Wen’in kişisel gayretleriyle son bir yıldan beri iki ülke arasında siyasi, kültürel, ekonomik ve askerî alanda ilişkiler hızla gelişmeye başlamıştır. İki Japon başbakanının Çin’i ziyaret etmesi, Çin başbakanının da Japonya’yı ziyaret ederek parlamentoda konuşması beraberinde Doğu Asya’da barış rüzgarlarının esmesine neden olmuştur. Bu ortam içinde 10 yıl aradan sonra ilk defa bir Çin cumhurbaşkanı da Japonya’yı geçtiğimiz Mayıs ayında ziyaret etmiştir. Hu Jintao, Japonya’da başta imparator olmak üzere üst düzey Japon yetkililer ve Japon halkı tarafından sıcak karşılanmıştır. Japonya ABD’nin yeni AsyaPasifik güvenlik oluşumu için önemli bir yer işgal etmektedir. Washington yönetimi, Pasifik bölgesinde Japonya’nın yeniden bir güç olarak ortaya çıkmasına Çin’i dengeleyeceği gerekçesiyle olumlu bakmaktadır. Ancak Japonya’nın kontrol altında bir güç olmasını istemektedir. Çin, doğudaki büyük tehdit olarak gördüğü Japonya ile ilişkileri düzelttikten sonra Batı’daki diğer bir tehdit olan Hindistan ile de yeni bir süreç başlattı. 2005 yılında ŞİÖ’ye alınan Hindistan ile Çin bireysel ilişkileri geliştirerek savunma alnında işbirliğine doğru götürdü. Geçtiğimiz yıl her iki ülkenin kara kuvvetleri Çin’de terörizmle mücadele tatbikatı yaptılar. Hindistan da ABD’nin Çin’e karşı oluşturmaya çalıştığı suni güç merkezlerden birisidir. 2006’da Bush’un ziyaretinde ABD tarafından birçok vaatlerle kandırılan ancak bu vaatlerin hiçbirinin gerçekleşmediğini gören Hindistan yeni oyunda tarafını Çin’den yana belirlemiş görünmektedir. Rusya, tek başına Latin Amerika’da ve Afrika’da ABD’ye karşı koyması şimdilik mümkün olmadığı için ister istemez Çin’i yanına almak zorundadır. Japonya ile Kuzey Toprakları sorunu nedeniyle yakın bir işbirliğine giremeyen Rusya, Çin üzerinden Japonya ile yeni bir süreç başlatmak istemektedir. Rusya’nın son bir yılda Çin’le daha da yakınlaşmasının altında yatan en önemli neden Çin’in Japonya’yı ve Hindistan’ı yanına çekmiş olmasıdır. Sonuç olarak Çin, küresel güce giden yolda hiçbir engel tanımıyor. Bütün engelleri ince diplomatik manevralarla aşıyor. Deng’in izlediği ılımlı politikayı bugünkü yönetim de takip ediyor. Pekin, hiçbir güç mücadelesinin tarafı olmamaya çalışıyor. Fakat son iki yıldan beri ABD ve Rusya arasında ortaya çıkan füze tartışmaları ve İran’a müdahalede ABD’nin ısrar etmesi, Çin’in de rengini belli etmesine neden olmuştur. ABD, Irak’ta ve Afganistan’da yaşadığı başarısızlıkları telafi etmek ve dünyanın dikkatini başka yere çekmek için suni krizler üretmektedir. Bu krizlerden bir kısmı da Çin’in yanı başında bir takım küçük Asya ülkelerinde meydana gelmektedir. Pekin’e göre bütün bu gelişmelerin amacı barışçıl kalkınmasını devam ettiren Çin’in önünü kesmek içindir. Çin, uzun süre İran konusunda ABD’ye direndi. Füze tartışmalarına taraf olmayan Çin, Medvedev’in ziyareti sırasında bu tavrından vazgeçerek ABD’yi sert bir şekilde eleştirdi. Kuşkusuz bu eleştiride Myanmar’a ABD’nin tutumu ve Tibet’te gerçekleştirilmeye çalışılan isyan hareketlerinin Washington merkezli olduğu inancı önemli rol oynadı. Kuşku yok ki, bölgesel güçten küresel güce terfi etmenin bir takım maliyetleri bulunmaktadır. Çin, son iki yıldan beri dış güçlerin dolaylı baskısı altında bulunmaktadır. Çin’in yakın çevresinde oluşturmaya çalıştığı stratejik ittifaklar zinciriyle başta ticaret, enerji sevkıyatı ve ulusal güvenliğini güvence altına almıştır. ABD’nin büyük umutlar bağladığı ve Putin’in izlerini sileceğini düşündüğü Medvedev’in ilk dış gezisini Çin’e gerçekleştirmesi şüphesiz Washington’u memnun etmedi. Medvedev’in Çin ziyareti ve Çin devlet başkanının Japonya ziyareti bir kez aha gösteriyor ki ABD’nin inisiyatifi dışında Avrasya coğrafyasında güçlü bir kutup oluşmaya başlamıştır. Çin, bu oluşumu biraz daha kurumsallaştırarak Asya Birliği’nin kurulmasını dile getiriyor. Bu yeni oluşumun, kendisini ŞİÖ’de de göstereceği kesin gözüküyor. Rusya ve Çin, ŞİÖ’yü Japonya ve Hindistan’ın desteğiyle küresel düzeyde NATO’yu dengeleyecek kolektif bir örgüt olarak düşünüyorlar. Toparlamak gerekirse, Soğuk Savaş’ta tek cephede mücadele eden ABD şimdilerde ise iki cephede pek yakında çıkacak bir mücadeleye doğru hızla yaklaşıyor. Tek Kutuplu dünya düzeni artık çok kutuplu bir düzene doğru kaymaya başladı. GÖVDE GÖSTERİSİ Her yıl 9 Mayıs günü Rusya’da ve daha önce de Sovyetler Birliği’nde İkinci dünya Savaşı’nda Almanlara karşı kazanılan zaferi anmak için zafer bayramı olarak kutlanmaktadır. İlk kutlama 1945 yılında Kızıl Meydanda savaşı kazanan beyaz bir at üzerinde Mareşal Jukov komutasındaki Sovyet ordusunun Stalin’in önünden geçmesiyle başlamıştır. Ardından yaşanan Soğuk Savaş boyunca bu kutlamalar her yıl Sovyetler Birliği’nin adeta bir gövde gösterisi haline gelmiştir. Her yıl, üretilen yeni silahların sergilendiği bu kutlamalarda Sovyetler birliği Kızıl Ordu’nun gücünü sembolik de olsa Batı Bloku’na göstermiştir. Ancak Sovyetler Birliği çöktükten sonra bu kutlamaların da tarihi anma dışında pek fazla önemi kalmamış ve sönük geçmiştir. Putin öncesi dönemde Rusya’da 9 Mayıs kutlamaları ağırlıklı olarak savaş katılan tarihi birliklerin canlandırıldığı geçit törenleriyle sınırlı kalmıştır. Fakat Putin’in iktidara gelmesiyle birlikte bu gösteriler yeniden canlanmıştır. Önce İkinci Dünya Savaşı’nın bitmesinin 60. yıldönümünde Moskova’da yapılan 9 Mayıs kutlamalarına Çin devlet başkanı ve ABD başkanın da dâhil olduğu dünya liderleri katılmıştır. Ardından geçtiğimiz ay yapılan kutlamalarda ilk defa Rusya’nın modern silahlarını sergilediği ve adeta gövde gösterisi yaptığı bir kutlama töreni olmuştur. Yeni seçilen devlet başkanı Medvedev’in de katıldığı törende Rusya birlikleri Putin ve Medvedev’in önünden saygı geçişinde bulunmuşlardır. Dünyada bu gelişme Rusya, Sovyet dönemi ve Soğuk savaş yıllarına döndü şeklinde yorumlanmıştır. Dünya kamuoyunun daha çok Soğuk Savaş döneminde görmeye alışık olduğu nükleer füzelerin Kızıl Meydanda geçit törenine katılması, geçtiğimiz ay yapılan kutlamalarda tekrar ortaya çıkmıştır. Bu tören sırasında Rusya’nın nükleer başlık taşıyabilen İskender ve Topol füzeleri de bu kutlamalarda geçit törenine katılmıştır. Ay KOLEKTİF GÜVENLİĞE DOĞRU Kuşkusuz, ÇinRus stratejik ilişkileri kusursuz değildir. Soğuk Savaş’ın bitmesinden bu tarafa her iki ülke arasındaki ilişkiler inişli ve çıkışlı uzun bir süreçten geçmiştir. Uzun zamandan beri, Çin ile Rusya arasında aslında görünmeyen bir güven krizi vardı. Bu kriz, kendisini Şanghay İşbirliği Örgütü’nün (ŞİÖ) yapısı üzerine olan tartışmalarda somutlaştırdı. ŞİÖ’nün kurulmasından bu yana Çin ve Rusya arasında örgütün kimliği ve kontrolü üzerinde görüş ayrılığı bulunmaktaydı. Ancak bu ayrılık çabuk giderildi. 2007’de ŞİÖ’nün Bişkek Zirvesinde ilk defa Rusya ve Çin örgütün bölgesel güvenlik tabanlı askerî kimliği üzerinde görüş birliğine vardı. Rusya’nın bu hamlesi doğrudan ABD ile yaşadığı güç mücadelesiyle ilgilidir. Ancak Çin, son bir yılda füze tartışmalarına pek fazla karışmadı. Bunun nedeni Hu Jintao’nun izlediği komşularla sıfır sorun ve barışçıl kalkınma politikasıydı. Çin’in son bir yıl içindeki en önemli ulusal hedefi olimpiyat oyunlarına en iyi şekilde ev sahipliği yapmaktı. Bu nedenle derin ticari ilişkileri olduğu ABD ile ters düşmemeye gayret gösterdi. Buna rağmen 2007 yazından itibaren Çinli yetkililer, ABD’yi Çin’in içişlerine karışması nedeniyle sert bir şekilde eleştirmeye başladılar. Bunun yanında, ABD’nin Çin’in yanı başında Tacikistan’da üs arayışı içinde olduğunun gündeme gelmesi Pekin’in tepkisini çekti. Putin ve Jintao...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle