02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Çiğdem ERMAN TUSAM Çalışma Hayatı ve Türkiye Araştırmaları Masası [email protected] eniz ticaretinin gelişmesiyle hızlı bir biçimde büyüyen gemi inşa sektörü ülkemizde en kârlı sektörlerden biri haline gelmiştir. Maliyetlerin Avrupa’ya oranla düşük olması, üretim kapasitesinin uygun olması ve özellikle de coğrafi konumu itibariyle Avrupa’ya yakın olması Türkiye’nin bu alanda tercih edilmesini sağlamıştır. Böylece sektörde yabancı yatırımlarda meydana gelen artış, iş yükünü de artırmıştır. Daha hızlı çalışarak, daha çok üretimde bulunmak durumunda kalınmıştır. Gemicilik sektörü gelişiyor, işçi ölümleri beraberinde geliyor… C S TRATEJİ 19 bölümünde teknik uzmanlık gerektiren işlerin yapımını üstlenen kişidir. Gemi yapımında kaynak işleri, elektrik tesisatının döşenmesi işleri taşerona bırakılabilir. Taşeron kendi işçilerini getirerek işyerinde çalıştırır. Ancak taşeronun işçilerinden de asıl işveren taşeron ile birlikte sorumludur. Taşerondan ücretlerini veya diğer işçilik haklarını alamayan işçiler bunları işverenden talep edebilir, işveren bu talepleri yerine getirmek zorundadır. Hatta işveren, taşeronun çalıştırdığı işçiler için iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerinin alınması, alınan tedbirlere uyulup uyulmadığının denetlenmesi, iş güvenliği konusunda gerekli eğitimin verilmesi hususunda da taşeronla birlikte sorumludur. Bunlar taşeron işçilerini korumaya yönelik yasal düzenlemelerdir. Ancak meydana gelen ölümler, uygulamanın, yasal düzenlemelerin aksi yönünde işlediğini açıkça göstermiştir. Taşeronluk yasal düzenlemedeki amacından sapmış, daha az ücretle, sosyal güvence ve haklardan yoksun, sendikasız işçi çalıştırma uygulamasına dönüşmüştür. Hem asıl işveren hem de devlet denetimi, ciddi bir şekilde yapılmalı, asıl işveren de taşeron ile iletişimi kesmemelidir. Haklarını aramaktan yoksun olan taşeron işçileri acil ve hayati bir tehlike ile karşılaştıklarında, işyerindeki İş Sağlığı ve Güvenliği Kurulu’na başvurarak durumun tespit edilmesini ve gerekli tedbirlerin alınmasına karar verilmesini talep edebilir. Kurulun işçinin talebi yönünde karar vermesi halinde işçi, gerekli iş sağlığı ve güvenliği tedbiri alınıncaya kadar çalışmaktan kaçınabilir. İşçiye ihbarda bulunma ve çalışmama hakkı dahi verilmiş, fakat eğitimsiz oldukları işverenlerce de kabul edilen bu işçilerin bu düzenlemelerden haberdar olmadıkları muhakkak. Haberdar olsalar da bir şey değişmez. Bunu yapabilmeleri için öncelikle karşılarında, işyerinde yaşadıkları sıkıntı ve tehlikelere karşı duyarlı, yasal haklarını çekinmeden veren bir işveren topluluğu (asıl işveren, taşeron, işveren vekilleri…) olması gerekir. D Kâr önlemi engelliyor ÖLÜM GETİREN KAZALAR Gerek tedbirsizlik, gerekse dikkatsizlik sonucu yaşanan iş kazaları Tuzla tersanelerini ölüm tarlası haline getirmiştir. Son zamanlarda tersanelerde meydana gelen iş kazalarının sıklıkla ölümle sonuçlanması en başta bu tersanelerde çalışan işçileri isyan ettirdi. Son 8 ayda 18 işçi öldü. Meydana gelen ölümleri ‘iş cinayeti’ olarak nitelendiren işçiler geç de olsa seslerini duyurdular. Gemi İnşa Sanayicileri Birliği’nden, 1 yıl içinde tüm işçileri eğitip, iş güvenliği için gerekli önlemleri alacakları yönünde açıklama geldi. Taşeronun yapmaktan kaçındığı bu uygulamanın yasal olarak asıl işveren tarafından yapılması gerekiyordu. Bu açıklama geç kalmış bir taahhüt olmaktan çok, yasanın ihlal edildiğinin açık itirafı niteliğindedir. Yasa, işyerinde iş güvenliği açısından işçilerin yaşamı için tehlikeli durumun varlığı halinde, yapılacak denetimden sonra işin durdurulması veya işyerinin kapatılmasından bahsederken, tersanelerde pek çok ölüm olayının meydana gelmesine rağmen, Çalışma Bakanı’nın da açıkladığı gibi 41 işyerinden sadece 2 işyeri yasal duruma uygunken, 3 işyerine sadece kısmi durdurma cezası verilmesi, yasal düzenlemenin ve işçilerin içinde bulunduğu hayati tehlikenin yetkililerce henüz kavranamadığını göstermektedir. İstanbul Tuzla’daki tersanelerde yaşanan işçi ölümleri, sağlıksız büyümenin örneklerinden birini oluşturuyor. Tersanelerde taşerona bağlı çalışan işçilerin yeterli eğitim almadan, sosyal haklarından yoksun çalıştırılmaları, yaşamlarına mal oluyor. ‘Ucuz işgücü ile daha fazla kâr elde etme’ mantığı insan yaşamını hiçe sayıyor. sağlığı ve güvenliği konusunda alınan her türlü önleme uymakla yükümlüdürler. İç hukukta, bu konuda yapılması gerekenler düzenlenmiştir. Ayrıca bu düzenleme, 2004 yılında onaylanan İş Sağlığı ve Güvenliği ve Çalışma Ortamına İlişkin 155 Sayılı ILO Sözleşmesi ile de uyum içindedir. Zira bu sözleşme üye devletlere iş güvenliği, iş sağlığı ve çalışma ortamına ilişkin tutarlı bir ulusal politika geliştirme, uygulama ve periyodik olarak gözden geçirme görevi yüklemiştir. Görüldüğü gibi yasal düzenleme bu hususta eksiklik içermemekte. Sorun yine mevzuatın gereği gibi uygulanmaması ve denetim eksikliği mevzularında kendini göstermektedir. YAPILMASI GEREKENLER Yasal düzenleme ile ağır ve tehlikeli iş kollarında alt işverenlik (taşeronluk) müessesesinin kapsamı daraltılmalıdır. İki taraf açısından değerlendirme yaparsak, işverenlerin (taşeronlar dahil) hatalarının en başında yasal düzenlemeyi göz ardı etmeleri gelmektedir. Asıl işverenler eğitim Tuzla işçilerinin çalışmaları eylemlerinden... düzenleyerek taşeron işçilerinin de eğitilmesini sağlamalı, taşeronlar da işçilerinin çalıştığı ortamla ilgili gerekli iş güvenliği tedbirlerinin alınması yönünde işverenle işbirliği yapmalı, işçilerini tehlike arz eden ortamlarda çalıştırmaktan kaçınmalıdır. İşçiler ise (eğitilmiş oldukları varsayımından yola çıkılarak) alınan tedbirlere uymalı ve iş güvenliğinin yeterli olmadığı durumlarda bunu önce taşerona, sonuç alamazlarsa işçi temsilcileri veya asıl işverene bildirerek çalışmayı reddetmelidirler. YASAL DÜZENLEME Yeni İş Kanunu, iş güvenliği konusunu, eskisine oranla biraz daha detaylı düzenlemiştir. Buna göre, işverenler, işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli her türlü önlemi almak, araç ve gereçleri noksansız bulundurmak, işyerinde alınan iş sağlığı ve güvenliği önlemlerine uyulup uyulmadığını denetlemek, işçileri karşı karşıya bulundukları mesleki riskler, yasal hak ve sorumlulukları konusunda bilgilendirmek ve gerekli iş sağlığı ve güvenliği eğitimini vermek zorundadırlar. Bu eğitime ilişkin olarak İş Sağlığı ve Güvenliği Eğitiminin Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik çıkarılmıştır. Eğitim programının konuları arasında genel iş sağlığı, iş güvenliği kuralları, iş kazaları ve meslek hastalıklarının sebepleri ve işyerindeki riskler en başta yer alır. Buna karşılık işçiler de iş TAŞERONLUK UYGULAMASI Kanuni terimi ‘alt işveren’ olan taşeron, bir işyerinde asıl işin (gemi yapım işi gibi) bir
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle