02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

16 Ali KÜLEBİ TUSAM Ulusal Güvenlik Stratejileri Araştırma Merkezi Başkanvekili [email protected] Batı’nın olumsuz propagandası gölgede kalıyor… C S TRATEJİ gösteren Özbek yönetiminin geçiş dönemin zorluklarını geride bırakmaya başladığını gözlemlemek için ülkenin son yıllardaki ekonomik kalkınma performansını değerlendirmek gerekmektedir. Başta, hukuk düzeninde, mali ve iktisadi yapılanmada ve sanayi teşvikleri vasıtasıyla gerçekleştirilmiş reformlar sonucunda Özbekistan’ın artık ekonomik anlamda, ekonomist Rostow’un ülkelerin kalkınma evrelerini ele alırken ortaya attığı sıçrama aşamasına(takeoff phase) eriştiğini söylemek mümkündür. Nitekim bu bağlamda, 2007 yılında Özbekistan yüksek ve sürdürülebilir bir kalkınma hızını yakaladığını göstermiştir. 2007 yılında Gayrı Safi Milli Hasıla yüzde 9,5 artarken sanayi üretiminin yüzde 12,1, tarımsal üretimin yüzde 6,1 artması ve devlet bütçesi yüzde 1,1 fazla verirken enflasyonun yüzde 6,8’de kalması kalkınma yolundaki bir ekonomi için kayda değer bir başarıdır. Yine ülke ekonomisinde sanayinin payının yüzde 25’e ve hizmetler sektörünün yüzde 45’e ulaşması da sürdürülebilir kalkınma belirtisi olarak değinilmesi gereken önemli bir noktadır. Bu bağlamda burada değinilmesi gereken bir başka önemli husus da Özbekistan’ın uluslararası kriterler açısından dış borçlarının ve cari işlemler dengesinin son derece kabul edilebilir bir düzeyde olduğu ve bu bakımdan uluslararası finans çevrelerinde güvenilir bir muhatap olarak kabul edildiğidir. Ekonomik kalkınmanın her alanda kendini gösterdiği Özbekistan’da özelleştirme ile liberalleşme olguları teşvik edilirken kalkınmanın öteki temel unsurları da unutulmamıştır. Ekonomik kalkınmanın temel şartlarından birinin de eğitimli işgücü yaratmak ve bunları istihdam edebilecek tesisler kurmak olduğu çok açıktır. Özbekistan yönetimince bununla ilgili olarak verilen rakamlar da oldukça etkileyicidir. Ekonomiye yetişmiş eleman sağlamak amacıyla, son bir yılda 267 meslek okulunda, bölgesel istihdam programlarına uygun olarak, düşük gelirli ailelerden gelen 7000 genç çeşitli teknik konularda ek beceri elde edecek eğitime tabi tutulmuşlardır. "Sosyal Devlet" ve "Sosyal Himaye Yılı" anlayışına uygun olarak, engelliler ve fiziksel olarak sınırlı yeteneklere sahip olanlar da unutulmamış, Taşkent ve Fergana’da bu vatandaşlara yönelik meslek okulları açılmıştır. Meslek okullarından mezun olanlar için 2007 yılında küçük ölçekli kredi verilmeye başlanması da birçok ülkeye örnek olacak sosyal bir uygulama olarak göze çarpmaktadır. Bununla ilgili olarak 60 bin kadar meslek okulu mezununun iş kurabileceği ve hatta başkalarına da istihdam yaratabileceği bir yöntem kendine özgü bir uygulamadır. Özbekistan yönetiminin Özbek halkının refahı için istihdam yaratmanın önemini kavradığı ve bu yolda çalışmalara birinci derecede öncelik verdiği konusunda çeşitli örnekler verilebilir. Zira topluma yük olabilecek işsizlerin sayısı ne kadar az olursa, ekonomik kalkınma düzeyinin o kadar yüksek olacağı, ekonomik ve sosyal dengelerin sağlıklı bir toplum yaratacağı olgusu bilinen bilimsel bir gerçektir. Bu bağlamda 2007 yılında 630 bin kişiye yeni iş olanakları sağlanmış olması da ekonomik ve sosyal geleceğin teminatı olarak gözükmektedir. Esasen buna benzer çalışmaların 1992’den bu yana uygulamaya konulmasıyla fert başına düşen milli gelirin 12 kat kadar arttırılması mümkün olmuştur. Yeni hedefin ise önümüzdeki üç yıl içinde maaşların 2 ila 2,5 kat arttırılması olduğu sya’nın merkezi Türkistan’ın tam ortasındaki Özbekistan geçiş dönemini yaşarken, bulunduğu coğrafi konumun stratejik öneminin yanı sıra, olumsuzluklarını da hesaba katmak durumunda. Çünkü dünyada, açık denizlere çıkmak için iki farklı ülkeden geçmek zorunda olan iki ülkeden biri Lichtenstein biri de Özbekistan. Haliyle böyle bir özellik ekonomik açıdan ülkenin zenginliklerini dış dünyaya ulaştırmada sıkıntı yaratıyor. Bunun en belirgin örneği Özbekistan doğalgazının dış pazarlara ulaştırılmasında kendini gösteriyor. Doğalgazın Özbekistan için önemi ortadayken, bunun ihracatının şimdilik büyük ölçüde Rusya Federasyonu’na bağımlı olması Özbek soydaşlarımız için bir handikap. Çünkü yeni Rus dış politikası enerjiyi silah olarak kullanmayı benimsemiş durumda. Bu bağlamda enerji fakiri eski Sovyet Cumhuriyetleri’ne, politik anlamda dikte ederek karşılığını almak şartıyla ucuz enerji verirken, petrol ve doğalgaz zengini Özbekistan, Kazakistan ve Türkmenistan’a enerji kaynaklarının nakli konusunda baskı sayılabilecek çizgide politikalar izlediği bilinen bir ALKINMA ADIMLARI olgu. Türkistan’ın boru hatlarının Sovyet zamanında Rusya’nın kontrol edilebileceği şekilde inşa edilmiş Sosyal ve ekonomik kalkınmanın birbirine paralel olması da burada dikkat çekici bir husus olarak yürütülmesi ve bu şekilde demokratik altyapının zikredilmeli. Ne var ki bütün bu sıkıntılara karşın, sağlamlaştırılmasının ülkelerin gelişmişliği açısından bağımsızlık anlayışı ve hassasiyeti ile davranan önemi son derece açıktır. Bağımsızlığın ilk Özbek yönetimi ülkede ciddi hamleler yapmayı günlerinden itibaren kalkınma yolunda gayretler başarmış. Özbekistan bu başarıyı, Türkiye’nin 1947’den bu yana izlediği, Özbekistan’ın başkenti Taşkent... alabildiğine dış borçlanma politikasının tersine öz kaynaklara yönelerek elde etmiş. Dışa bağımlılığı engelleyen bu politik çizgi Özbekistan’ın yeri geldiğinde Amerikan üslerini kapatıp yabancı Sivil Toplum Kuruluşlarını def etme, yani hiçbir konuda taviz vermeme gibi onurlu bir duruş sergilemesine zemin hazırlamıştır. A Özbekistan’da ekonomik evrim Andican olaylarının ardından Batı’nın karşı propagandasına maruz kalan Özbekistan, her geçen yıl ekonomik ve sosyal alanda yeni yatırımlara yöneliyor. Ekonomik veriler düzelirken, uluslararası sermaye bu ülkeye ilgi gösteriyor. K İNSANA VERİLEN ÖNEM Özbekistan’da zor coğrafi koşullarını aşmak konusunda insan unsuruna verilen önem dikkat çekici. Çünkü zor coğrafi koşullara sahip ülkeler genelde insan unsurunu arka plana iterler. Halbuki Özbekistan "insan en yüksek değerdir" anlayışı ile izlediği sosyal politika ile ekonomik kalkınmanın "sıçrama noktası"na gelmesini sağlamıştır. Bu bağlamda 2007 yılının "Sosyal Himaye Yılı" olarak ilan edilmiş olması anlamlıdır. Böyle bir politika için de gerekli olan yasaların önemi de ortadadır ve Özbekistan izlediği reform politikasına uygun olarak bağımsızlık ilanından hemen sonra uygulamaya koymuş olduğu 30’un üzerindeki yasayla hedefe giden yolda uygun adımlar atmıştır. Yine 2007 yılında Devlet Başkanlığınca ilan edilen kararnamelerle "Sosyal Himaye Yılı"nın temeli oluşturulmuştur. Bu bağlamda, devlet bütçesinden sosyal hizmetlere tahsis edilen fonların ciddi yekunlar tuttuğu ve bilhassa genel bütçenin yüzde dokuzunun düşük gelir düzeyli ailelere doğrudan ulaştırıldığı bilinmektedir. Buna karşılık, ilgili oranın Bağımsız Devletler Topluluğu üyesi ülkelerde ancak yüzde 25 olduğu da hatırlatılması gereken bir olgudur.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle