02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Türkiye’nin ulusal çıkarları her an umulmayan bir durum ortaya çıkarabilir. Kıbrıs’ta geçmişte yaşanan engellemeler, tek kaynak olarak ABD’den savunma alımlarının yan etkisini ortaya koydu. Savunmada yerli üretim ekonomik açıdan da kaçınılmazdır. tutarak Türk Ordusu’nun ihtiyaçlarını karşılayacak teknolojileri geliştirmeleri için gereken kaynağı sağlamaktır. Unutulmamalıdır ki geliştirilen her teknoloji sivil alanlarda da kullanılabileceği gibi yurt dışına ihraç edilerek geri ödemesi de sağlanabilir. Kamuoyunda zaman zaman bahsedildiği gibi Genelkurmay Başkanlığı doktrin değişikliğine gidiyorsa ulusal savunma sanayisinde yüz de yüz Türk silahlarının üretimine başlanmadan böyle bir doktrin değişikliğinin yaşanması mümkün değildir. Çünkü dışa bağımlı bir ordunun önüne bağımlı olduğunuz ülkelerin çıkarlarıyla çatışan hedefler koymanız son derece zordur. Ayrıca Genelkurmay Başkanlığı silah alımlarını daima yıllar öncesinden planlar. Birkaç istisna dışında bu silahlar daha önceden yapılan planların dışında ani bir kararla alınmazlar. Beş yıl ömrü olan Harpoon füzelerinin alımını ellerindeki stok tükendiği zaman kararlaştırmazlar. Dışa bağımlılığın yarattığı olumsuzluğu en iyi bilebilecek durumda olan Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ulusal savunma doktrininin, savunma sanayi ayağını görmezden gelerek bir doktrin değişikliğine gittiğini söylemek bu nedenle mümkün değildir. Dr. Burak ÇINAR C S TRATEJİ 19 Irak çatışmalarında asimetrik sürpriz örneği… merikan Ordusu’nun başını çektiği "Irak’a Özgürlük Harekatı" sırasında, Irak Ordusu’nun elindeki imkanlarla oluşturduğu direniş harekat genelinde oldukça etkisiz kalmıştır. Bununla birlikte bazı küçük başarılar Amerikan Ordusu’nun ilerleyişini yer yer duraklatarak Iraklılara zaman kazandırmış, belki de kazanılan bu değerli zaman harekattan kısa bir süre sonra yaratılacak Düşük Yoğunluklu Çatışma ortamı için gerekli direnişin örgütlenmesi açısından önemli bir rol oynamıştır. Harekatın henüz ilk günlerinde 507. Patriot Tamir Bölüğü’nün pusuya düşürülmesinin görüntüleri geçici de olsa medyada yankı yaratmış, ancak olayın boyutunun geniş çaplı olmaması sayesinde buradaki aksama Amerikan ilerleyişini durdurmamıştı. Bununla birlikte Bağdat’a yaklaşıldıkça direniş artma eğilimindeydi. Cumhuriyet Muhafızları ve Saddam Fedaileri verecekleri ağır kayıplara rağmen Amerikanların Bağdat’a girmesini daha da geciktireceklerdi. Ancak Fırat ile Dicle arasına konuşlandırılmış iki Cumhuriyet Muhafızı tümeni mevcuttu ve bunlardan sadece Medine Tümeni gerçekten tümen seviyesindeydi. A Saldırı helikopterlerinin etkisizliği ABD’nin Irak’a yönelik 2003 yılında gerçekleştirdiği askeri harekat, önemli dersleri de bünyesinde barındırıyor. Üstün teknoloji ile donatılmış Apache helikopterlerinin harekatlarda kullanılması, alınan sonuçlar taktik ve silahların kullanımı sırasında oluşan zaaflar açısından örnek oluşturuyor. ekipmanına sahiplerdi. Diğerleri ise izli mermilere güvenmek zorundaydılar. Bununla birlikte Güney Irak’ta Apache saldırısına karşı 485 gözetleme noktasına yerleştirilen cep telefonlu gözcülerden bir erken uyarı sistemi geliştirilmişti. Albay William Wolf’ün komutasındaki AH64A Apache ve AH64D Longbow Apache helikoperlerinden oluşan 11. Helikopter Taarruz Alayı’na, Bağdat yolunda ilerleyen Amerikan V . Kolordusu’nun önündeki en kuvvetli engel olarak 1991 HAREKATI SONRASI YAKLAŞIM GÖZDEN GEÇİRİLMELİ Bu hazır silah alımları Türk Silahlı Kuvvetleri’nin yapılmasını istediği Kuzey Irak harekâtının doğuracağı olası bir askeri ambargoya karşı stoklarını genişletmeye çalıştığını göstermektedir. Devasa rakamların konuşulduğu ve uzun yıllar sürecek olan F35 savaş uçağı projesi ise Kuzey Irak harekâtının olumsuz sonuçlarının Kıbrıs gibi kısa süreli bir ambargo ile atlatılabileceği; bu süre içerisinde ise Amerikan silah şirketlerinin olası ambargonun kaldırılması için baskı unsuru haline gelebileceği düşüncesinin ürünü olduğu açıktır. Yani Kuzey Irak’ta terörle mücadele konusunda ABD ile uzun vadeli bir anlaşmazlık ve gerginlik ortamı öngörülmüyor olmalı ki ABD kökenli şirketlerle bu denli büyük silah anlaşmaları yapılabiliyor. Doktrin değişikliği bu noktada anlaşılmıyor. Bu silahların alımıyla Kuzey Irak’taki gelişmeler ve Türk Silahlı Kuvvetleri’nin bu konulardaki tutumu karşılaştırıldığında Türk Ordusu’nun içerisinde bulunduğu bu çelişkili durum anlaşılamıyor. Bu nedenle Türkiye’nin savunma sanayi ve silah alımları ile ilgili politikaları yeniden gözden geçirilmelidir. ABD’den hazır silah alımı meselesi vatandaşlık hukuku açısından da son derece rahatsız edici bir durum oluşturmaktadır. Ödenen vergilerin nerelere harcandığını sorgulamak, harcanan yerlerin doğru yerler olup olmadığı konusunda fikrini açıklamak, Türkiye’de üretilmesi mümkün olan silahların yurt dışından alımına ilişkin kararları eleştirmek her vergi mükellefinin hakkıdır. Bu nedenle vergi mükellefi bir Türk vatandaşı olarak sorulabilir; Amerikan silah şirketlerini zengin etmek zorunda mıyız? Iraklılar, 1991’deki bozgundan sonra hava savunma taburlarını yeniden düzenleyerek ZU232 çift namlulu uçaksavarlar, 57 mm.’lik S60 otomatik uçaksavar topları ve portatif SA7 "Strela" ile SA14 "Gremlin" uçaksavar füzelerinden oluşan 1214 antihelikopter pusu birliği oluşturmuşlardı. Havada asılı kalan helikopterlere ateş edecek, ilerleyecek ve yeniden ateş edecek eğitim ve hareketliliğe sahip olan ekipler, helikopterleri düşürmeyi değil, bir ateş duvarı oluşturarak helikopter harekatını engelleyici bir hedef gütmüşlerdi. Ekiplerden bir kısmı gece görüş Kerbela harekatında, ‘sert iniş’ yapan Apache...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle