02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

10 Yrd. Doç. Dr. Deniz TANSİ Yeditepe Ünv. Kamu Yönetimi Bölümü Haziran 2007’de İsrail İşçi Partisi genel başkanlık seçimi ikinci turunda Ehud Barak’ın kıl payı da olsa kazanması, İsrail’in ve Ortadoğu’nun siyasal dengeleri açısından önemli ipuçları taşımaktadır. Aynı gün ne yazık ki, Hamas, El Fetih’e toptan savaş açmış, Gazze Şeridi’nde yalnızca 12 Haziran’da 21 Filistin’li yaşamını kaybetmiştir. Hamas, Gazze Şeridi’nin kuzeyini ve giriş noktalarını ele geçirdiğini açıklarken, El Fetih, Hamas’ın TV stüdyosuna el koymuştur. Barak’ın seçildiği gün, Filistin’deki iç savaşın, neredeyse geri dönülemez duruma gelmesi, talihsiz bir rastlantı olmuştur. Ancak konuyu talihsizlikten çok, Filistin davasının bölgesel ve küresel etkilerden kaynaklanan çıkmazları, öte yandan, Barak’ın yer alacağı bir koalisyonun, bundan sonraki politikaları açısından da irdelemek gerekmektedir. Çalışma kapsamında, Barak’ın seçilmesinin ardında yatan, politik ve toplumsal etkenleri ele aldıktan sonra, Filistin’de kronik bir iç savaş olasılığı, Batı Şeria ve Gazze’de ayrı Filistinler’in söz konusu edilmesini değerlendireceğiz. İsrail’de iç dengeler yeniden oluştu… C S TRATEJİ gözükmektedir. Peretz’in yerine Savunma Bakanlığı’na atanan Barak’ın yıpranan koalisyon için adeta bir hayat öpücüğü olması bekleniyor. Ancak Barak’ın karizmatik gücüne karşın, Olmert’in kendi partisinden dışişleri bakanı Livni tarafından bile eleştirilmesi, sözünü ettiğimiz hayat öpücüğünün, günü kurtarma refleksi haline dönüşmesini de sağlayabilir. İkinci Lübnan savaşında koalisyon liderlerinden Peretz, parti liderliğini kaybederek, siyasal bir bedel ödemiştir. Olmert, henüz siyasal bir hesaplaşma ya da yarış içine girmediğinden, İsrail siyasetindeki belirsizlik sona ermemiştir. Erken seçim olasılığı da zaman zaman ele alınmaktadır. 12 İki Filistinli dönem Şaron’un Kadima’sına geçmiştir. Peretz, eski bir işçi sendikası konfederasyonu başkanı olmasının yanı sıra, siyasal ve bürokratik elitte pek de fazla yer alamayan Sefarad (Akdeniz Yahudisi) kimliğini taşımakta, Fas kökenli bir politikacıdır. Peretz’in, İsrail’in klasik Eşkenaz (Doğu Avrupa Yahudileri) yönetici elitinin çok fazla alışık olmadığı Sefarad kimliği, sendikacı kökenli olması, özellikle 2006 Mart seçimlerinden sonra, Kadima’yla kurulan koalisyonda savunma bakanı olmasıyla birlikte, kurulu düzen tarafından daha da artan bir rahatsızlığı ifade etmiştir. 2006 TemmuzAğustos aylarında yaşanan ikinci Lübnan savaşında kesin bir galibiyetin alınamaması, 2007 ilkbaharında İsrail parlamentosu Knesset’te, hükümetin savaşta suçlu olduğunun ilan edilmesi, koalisyonu sarstığı kadar, Peretz’i savunma bakanı olması nedeniyle, adeta siyasal anlamda çökertmiştir. Savaş sonrası Genelkurmay başkanı Dan Halutz görevinden alınıp, Lübnan’da uzun deneyimi olan Gabi Eşkenazi görevlendirilirken, Peretz koltuğunu korumuştur. Başbakan Olmert’in konumu kendi partisi Kadima’da sallanırken, Peretz, parti kongresinin daha ilk turunda seçimi kaybetmiştir. Barak, ilk turda yüzde 40 oyla birinci olurken, Ayalon yüzde 35, Peretz yüzde 22 oy alabilmiştir. Peretz’in, ikinci turda Ayalon’a destek vermesi, kimi yorumculara göre, kaybeden bir liderin verdiği siyasal destek olması nedeniyle, Ayalon’a zarar vermiştir. Gerçi Ayalon ikinci turda oylarını yüzde 49’a kadar çıkartmıştır. Ancak Barak, kazanacak üstünlüğe ulaşmıştır. (yüzde 51) İşçi Partisi kongresindeki siyasal davranışın şifreleri, daha ilk turda çözülmüştür. İkinci tura kalan liderlerden Barak eski Genelkurmay başkanı, Ayalon da eski istihbarat şefidir. İsrail politikasında artık güvenlik daha da fazla ön plana çıkmaktadır. Barak, sallanan koalisyonda yeni bir soluk olarak değerlendirilebilir. Güvenlik kavramındaki duyarlılığın, askeri kökenli olması nedeniyle, önemli bir uygulayıcısı olarak, İsrail kamuoyunda algılanabilir. Zira, İsrail’deki anketlerde, merkez sağda yer alan ana muhalefet Likud ve Bibi lakaplı lideri Benyamin Netenyahu hızla yükselmektedir. Olası bir erken seçimde Kadima’nın ağır bir yenilgiye uğraması, yeni seçilen Barak’ın, hemen beklenen performansı göstermeme olasılığı yüksek İsrail’in Lübnan’daki Hizbullah’la giriştiği savaşın siyasi sonuçları bu yıla sarktı. İKİ FİLİSTİN’E DOĞRU Şimon Peres’in cumhurbaşkanı İsrail siyasetinde taşlar yerinden Filistin, toplumsalsiyasal bir olmasının ardından sağda ve solda oynarken, travmanın içine girmiştir. Toptan bir iç kronik bir zeminde aktörlerin belirlenme süreci tamamlandı. savaş gerçekleşmektedir. Hamas, 12 Haziran El Fetih’e toptan savaş ilan İşçi Partili Savunma Bakanı Peretz’in itibarıyla, etmiştir. Giriş bölümünde ifade edilen biçimde, saldırılar, Gazze Şeridi’nde yerine kabineye Ehud Barak girdi. yoğunlaşmaktadır. Gazze’nin, Hamas BARAK’IN SEÇİLMESİNİN NEDENLERİ Barak, İsrail siyasetine yabancı bir isim değil. 2001 yılında başbakanlığı Ariel Şaron’a bıraktığında, her ne kadar başarısız bir performans sergilemiş olduğu imajına karşın, karizmasını toplumsal zeminde kaybetmemiştir. Ehud Barak, İsrail’in 2000 yılında 18 yıllık Lübnan işgalini sona erdiren başbakandır. Arafat’la Camp David görüşmelerinde aktif rol almıştır. Barışçı gözüken siyasetiyle birlikte, eski Genelkurmay Başkanı olması nedeniyle, güvenlik çevrelerinin sempatiyle baktığı bir isimdir. Gerçi, parti kongresinde yendiği rakibi Ayalon da, İsrail’in eski istihbarat şefidir. Barak, görevi, Amir Peretz’den devralmaktadır. Peretz, İsrail siyasetinin bugünkü dengelerinin oluştuğu 2005’te, İşçi Partisi’nin kongresinde, partinin tarihi lideri Şimon Peres’i yenerek, genel başkanlık koltuğuna oturmuştur. Peres, söz konusu yenilginin ardından, tarafından örgütsel bir temizliğe tabi tutulması, Batı Şeria ve Gazze’de ayrı Filistin yönetimlerine doğru bir gidişatı ete kemiğe büründürmektedir. Gazze, dış dünya tarafından Hamasistan olarak değerlendirilirken, Batı Şeria’nın başkenti konumundaki Ramallah El Fetih’in siyasal merkezi olarak algılanmaktadır. Her iki örgütün paramiliter güçlere sahip olmaları, devlet kurumlarını bu bağlamda bölüşmeleri, üstelik bu çatışmalara karşın, Haniye liderliğindeki ulusal birlik hükümetinde koalisyon ortağı olmaları, çelişkileri arttırmaktadır. Hamas’ın, 1993’teki Oslo sürecinin dışına çıkan siyasal hamleleri, İran’la artan işbirliği, Filistin davasının yeraltına çekilmesi, mevcut özerk yönetimin tasfiye edilmesi ihtimalini güçlendirmektedir. El Fetih’in, imzacısı olduğu Oslo sürecinden yana taraf olması, Hamas’ın, uluslararası arenada tecrit altına alınmasını ortaya koymuştur. İran, Hizbullah aracılığıyla Lübnan’daki siyasaltoplumsal etkinliğini yansıtırken, Hamas’la yaptığı işbirliğiyle Filistin’deki gücünü arttırmaktadır. Ancak, bu çabaların Filistin Peres Barak
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle