27 Eylül 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

kaçınmıştır. ABD’nin de mevcut iktidar ile çalışmaya devam etmek istemesi ve ona olan desteği de gözden uzak tutulmamalıdır. Seçimlerden sonra bölücü hareketler için ortamın uygun olduğunu değerlendiren PKK terör örgütü ve bu konuda siyaset yapan kuruluşlar ve bunların dış uzantıları ile Irak’ın kuzeyindeki yapı, eylem birliği içinde faaliyetlerini tırmandırmıştır. Askerler, yol güvenliği alıyor... C S TRATEJİ 15 konulara bel bağlanarak bu konu çözülemez. Terörle mücadele özel temsilciliği konusu ve Irak ile anlaşma yapmaya zorlanarak gereğinden fazla oyalandık. Hâlâ oyalanarak zor mevsim şartlarına kadar zaman kazanılmaya çalışılıyor. Terörün siyasallaştırılmasının yolları aranıyor. Artık tahammül sınırları aşılmıştır. Önceleri yapılan sınır ötesi operasyonlar, 1990’lı yıllarda yapılan mücadelenin bir devamı ve parçası olup, PKK’nın askeri alanda yenilmesini sağlamıştır. Irak’ın Türkiye için bir bataklık olması da düşünülemez. Çünkü karşısına PKK ve Peşmerge çıkabilir. Bu zaten beklenen ve arzu edilen bir durum olup, onlar da gerekli cevabı alır. Irak ordusu TSK’nın hedefi değildir ve zaten karşı koyma gücü de yoktur. ABD’nin ise askeri alanda karşı koyması düşünülemez. İkili ve NATO çerçevesinde iki müttefik ülkenin, hatta demokratik iki ülkenin bugüne kadar savaş yaptıkları görülmemiştir. ABD’nin Türkiye’yi gözden çıkarması da düşünülemez. Böyle bir durumda ya beraber hareket etmeyi ya da geri adım atmayı tercih edecektir. Karşı koyarsa her iki taraf da bedelini öder. ABD buna cesaret edemez. ABD ve AB, Türkiye’nin güvenliğine menfi yönde etki yapan hiçbir yaptırımı kabul etmeyeceğini anlamalıdır. Böyle bir operasyon ilişkilerin, tek taraflı yaptırımlar ve menfaatlere dayanamayacağını göstereceğinden daha sağlıklı bir yapıya kavuşmasına da imkân yaratacaktır. Sınır ötesi operasyon yapmadan sınır içindeki mücadelede de şehit verdiğimiz unutulmamalıdır. Mücadelenin tabiatında şehit olmak da, gazi olmak da vardır. Harekâtın, ekonomimizin sanal bir yapıdan reel bir yapıya geçişe vasıta olabileceği de söylenebilir. ABD’NİN TAVRI Gelinen durumda PKK terörü son derece saldırgan bir tutum sergilemeye başlamıştır. Örgüt, Irak’ın kuzeyinde güvenli ve himaye edilen bir konumdadır. İşgal kuvveti olan ABD; örgütü bir terör örgütü olarak nitelendirmesine rağmen, İran’a karşı kullandığı, Suriye’ye karşı kullanabileceği, Türkiye ile Irak’ın kuzeyinde bir Kürt devleti kurulması için pazarlık konusu yapabileceği gerekçeleri ile ne kendisi etkisiz hale getirmekte ne de Türkiye’nin etkisiz hale getirmesine imkân tanımaktadır. Terörle mücadelede çifte standartlı bir anlayış içindedir. Irak devleti de ABD etkisi ve liderlerinin de Kürtçü düşünceleri nedeniyle bu mücadeleye ortak olmak istememektedir. Zaten buna gücü de yoktur. Barzani yönetimi de PKK’yı, Kürtçülük hareketinin Türkiye’de etkili olan bir vasıtası olarak gördüğünden desteklemektedir. Ayrıca ABD’den aldığı güç ve destekle, bağımsız Kürdistan’ın kurulması için terörün uygun ortam yarattığını kıymetlendirmektedir. ABD Türkiye’yi terörle mücadele konusunda özellikle son iki yıldır oyalamaktadır. Uluslararası bütün güçler PKK’yı siyasallaştırmaya çalışmaktadır. İç siyasette de PKK’nın siyasallaşmasına yönelik söylemler artmaktadır. Türkiye’yi iki uluslu bir devlete dönüştürmeye, hatta Kürtlere özerklik tanınmasına kadar isteklerini çekinmeden ortaya koymaya kadar varan davranışlara şahit olunmaktadır. Hâlâ iç siyasetimizde terör yerine bu isteklerin mecliste siyasi olarak dile getirilmesini söyleyecek kadar bilgisiz, öngörüsüz yöneticiler bulunmaktadır. Ülke sınırları içinde terörle yapılan mücadele yeterli olmamaktadır. Ülke içindeki mücadeleye paralel olarak mutlaka sınır ötesi harekâtın da yapılması zaruret haline gelmiştir. Bu konu Türkiye’nin varlığı, bütünlüğü ve güvenliği meselesidir. Hiçbir düşünce ve kaygı bunun önüne geçemez. Bu konuda aldatıcı, oyalayıcı ve caydırıcı hiçbir sese kulak verilemez. Egemen bir ülke olarak kimseden icazet alınamaz. Türk Milletinin onuru ile oynanamaz. İcazet ve yetki alınacak yer yüce Türk Milleti adına görev yapan TBMM’dir. Bu yetki de alınmıştır. Yönetim, sınır ötesi operasyondan kaçınmak için hem yurtdışında, hem de yurt içinde çeşitli bahaneler aramaktadır. Gereksiz yere vakit kaybedilmektedir. Ancak sınır ötesi operasyonla terörün tamamen ortadan kalkacağı da beklenmemelidir. Yapılacak operasyon PKK’yı zayıflatacak, etkisizleştirecek, terör yapma azim ve iradesini kıracaktır. PKK’nın hem dışta, hem de içte siyasallaşmasının önü kesilecektir. Irak yönetimini daha dikkatli olmaya sevk edecektir. Barzani yönetiminin Bölücü terörün geldiği boyut, sınır ötesi operasyonu kaçınılmaz kılıyor. Türkiye bunun sonuçlarını iyi hesaplayarak operasyonu doğru zaman ve doğru tarzda mutlaka gerçekleştirmeli. Siyasilerin oyalayıcı yaklaşımları, Türkiye’ye geri dönülmez kayıplar verdirebilir. tehditlerini kesecek, bağımsızlığa giden yolda siyasi gücünü, operasyona karşı koyarsa da askeri gücünü zayıflatacaktır. Türkmenlerin varlık mücadelesindeki cesaretini artıracaktır. ABD’nin, Türkiye’nin BM sözleşmesinin 51. maddesi gereğince oluşan uluslararası meşru müdafaa hakkını kullanmasını önlenmeye yönelik direncini kıracaktır. Türkiye’nin güvenliğini sağlamadaki kararlığını görmesine imkân yaratacaktır. TürkAmerikan ilişkilerinin daha rasyonel bir mihvere oturmasına imkân sağlayacaktır. İç siyasette bölücülük yapanların ve terörü destekleyenlerin çalışmalarını frenleyecektir. KUZEY IRAK’A KONTROL Yapılacak sınır ötesi harekât, son derece güçlü ve canlı bir istihbarata dayandırılmalı, zamanlaması iyi yapılmalı, mutlaka etkili olacak şekilde yönlendirilmeli, tezkerede belirtildiği üzere PKK terör örgütü hedef alınmalıdır. Ancak karşı koyacak, bunu engellemeye çalışacak ve terörü doğrudan ve dolaylı destekleyen her güç de terörist olarak nitelendirilmelidir. Irak’ın kuzeyindeki yapının bağımsız bir devlet olmasının Türkiye’ye yönelik bir tehdit olduğu da dikkate alınmalıdır. Harekât kapsamlı olmalı ve geniş bir bölge kontrol altına alınmalı, PKK terörü tamamen etkisiz hale gelene, bölge Türkiye’ye tehdit olmaktan çıkana kadar bu kontrol sürdürülmelidir. Devlet otoritesi mutlak olarak sağlanmalı ve devamlı kılınmalıdır. Bölücülükle ve terörle mücadelede diğer siyasi, ekonomik, sosyal ve psikolojik tedbirler, hem içte hem de dışta devletin tüm organları ile koordineli bir şekilde alınmalı ve sürekliliği sağlanmalıdır. Gelinen bu safhada sınır ötesi operasyondan imtina edildiği, göstermelik vaat ve tedbirlere bel bağlandığı veya kamuoyunu tatmin etmek için sınırlı olarak yapıldığı taktirde, Türkiye itibar kaybedecek, güvenilir bir ülke olma konumunu yitirecektir. Bu bir kırılma noktası olacaktır. Bundan sonraki uluslararası meselelerde, ulusdevlet yapısını ve üniter yapısını muhafazada iç ve dış güçler tarafından zorlanacaktır. Kıbrıs, Ege, Ermeni meselesi gibi konularda taviz verebilir bir ülke gibi görülmeye başlanacaktır. Bu gerçeklerden dolayı sınır ötesi operasyon mecburidir. Terörün zayıflaması, mevsim şartları, ABD, Irak ve kuzeyindeki yönetimin oyalayıcı davranışları ve kısır iç siyasi gerekçelerle konu, Türk Milletinin de özelliğinden istifade ile unutturulmaya çalışılabilir. Bu nedenle kamuoyu baskısı etkin ve sürekli kılınmalıdır. OYALAMA SÜRMEMELİ Daha önce 24 sınır ötesi operasyon yapıldığı, bunlardan sonuç alınamadığı ifade edilerek, Irak’ta bataklığa saplanılacağı söylenerek, ABD ile ilişkilerin bozulacağından korkularak, ekonominin menfi yönde etkileneceğinden çekinilerek, AB giriş sürecinin aksayacağı düşünülerek, operasyonda şehitler veririz diye kamuoyu kandırılarak ve niyetsiz olunduğu için Irak heyeti ziyareti, ABD Dışişleri Bakanı’nın sözleri ve ziyareti, Irak’a komşu ülkeler toplantısı, Başbakanın ABD ziyareti gibi oyalayıcı ve sonuç alınamayacak
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle