02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Dr. Mustafa HERGÜNER Tarihsel ve güncel yaklaşımlar çerçevesinde C S TRATEJİ 20 konferansı ile Balkanlarda Bulgaristan’ın kuruluşunu geciktirirken, Kafkasya’dan Rusların Akdeniz’e inmesini önlemek üzere Doğu Anadolu’da yeni oluşumlara girişti. Bu cümleden olmak üzere, konferans’ın 61. maddesine göre Ermenilerin yaşadıkları bölgelerde ıslahat yapılması ön görüldü. Bu suretle Erzurum ve Kilikya bölgelerinde yani ErzurumMurat yaylası ve İskenderun Körfezi ekseni Batının güdümünde kurulacak Ermeni devletinin kontrolünde olacaktı. Bu arada İngiltere, Akdeniz havzası kontrolüne devam için Kıbrıs’a yerleşiyordu. Ermenilerin taşkınlıkları ve terör olaylarına başlamaları bu tarihten sonra oldu. 1887 yılında İsviçre’de kurulan Hınçak (çan sesi) Komitesi’ni üç yıl sonra (1890) Kafkasya’da kurulan Taşnaksutyun Komitesi takip etti. 1908’lere gelindiğinde Taşnak komitesi Ermeni Politikasının ana hatlarını açıklıyordu: "Doğu Anadolu’da Ermenilerin yaşadığı vilayetlerde yani Karadeniz’den Akdeniz’e kadar olan coğrafyada Osmanlı Devleti sınırları içinde yerel, geniş özerkli bir federasyon kurulacak bu vilayetler Osmanlı Federatif Devleti’nin bir bölgesi olarak içişlerinde serbest olacak." İnsanlığın doğudan batıya göç etme alışkanlığı Anadolu’da kısa zamanda birçok uygarlığın kurulmasına neden oldu. Ermeniler de bunlardan birisidir. Anadolu’nun tarihten gelen bir görevi de "Kuzeyi sıcak denizlere indirmemek"tir. Truva Savaşları itibaren Birinci ve İkinci Dünya savaşları kuzeyin sıcak denizleri kullanmasına engel olunmasının savaşlarıdır. Osmanlının Ruslarla 18. yüzyılda başlayan savaşları Akdeniz’in savunulmasına yönelikti ama başarılı olunamadı. Boğazların Hasta Adamı ifadesinde Akdeniz’in Balkanlarda Yunanistan, Erzurumİskenderun ekseninde ise Ermenistan ile korunma stratejisinde Osmanlı’nın bu başarısızlığı vardır. İ Batı ve Rusların, Ermeni jeopolitiği Rusların ‘sıcak denizlere inme’, Batının da bunu engelleme yönündeki stratejileri Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyeti’ni ‘Ermeni Sorunu’ ile karşı karşıya bıraktı. Ermeniler ve "Kürdistan" için icat edilen haritaların günümüzde çakışması ise gözlerden kaçmıyor. OSMANLI’DA ERMENİLER Ermeniler köklerini Nuh Peygamber’e dayandırılıyor. Ağrı ve Van bölgesinde bulunan ve Urartu adını alan bu uygarlık, önceleri Asurluların, Medlerin, Perslerin Büyük İskender’in kontrolüne girdi. Bölgenin dağlık olması daha sonra bölgeye hakim olan Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı İmparatorluklarının derinlemesine nüfuzunu engelledi. Hıristiyan dininin Gregoryan mezhebini seçen Ermeniler, Ortodoks Bizans ile anlaşamadı. Bu nedenle bir kısmı Maraş ve civarına göç edip Kilikya adı ile belirlenen bu bölgede yerleşti. Selçukluların 1071’de Malazgirt Zaferiyle birlikte Anadolu’ya geldiklerinde Ermeniler Kafkas bölgesinde ve Kilikya’da olmak Kendi yayın organlarına poz veren Ermeni çeteler üzere iki ayrı beylik halinde yaşıyordu. Geçen zaman içinde Batı, "Rus Tehlikesini" 18. yüzyılın ortalarında Ermenilerin dinsel kurumları (Katagigosmillet yaptığı ortak bir koalisyon ile önlemek istedi. Kırım meclisi) bu iki merkez üzerine oturtulacaktır. Savaşı, İngiltere, Fransa, Avusturya ve İtalya’nın Ermeniler, zaman içinde sınırlama olmaksızın Osmanlı ile birlikte 1854 yılında Karadeniz’in Rus Osmanlı şehirlerine yerleştiler. Bu arada sarayla Deniz gücünden arınması için yapıldı. Bu suretle yakınlık kuran Ermeniler ilişkilerini giderek Akdeniz 18771878 OsmanlıRus savaşına kadar Rus geliştirdiler. Fatih Sultan Mehmet’in yakın dostu ve tehlikesinden uzak tutuldu. Ama Kırım Savaşı Bursa Metropoliti Ovakim’e İstanbul’da Ermeni sonunda toplanan Paris Kongresi; doğuda Gregoryan patriği olarak 1461 yılında ferman Ermenilerin gelecekte bir devlet kurmaları için vermişti. Bundan elli altı yıl sonra Fatih’in torunu gerekli olan uluslararası mevzuatı gündeme Yavuz Sultan Selim Kudüs’te Patrik III. Serkis’e getiriyordu. Bu tarihe kadar "Milleti Sadıka" olan verdiği hak ve imtiyazlarla Ermenileri onore Ermeniler Batı’nın kışkırtmaları ile Osmanlıya ediyordu. düşman haline geleceklerdir. BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI Rusya, Ermeni sorununa ilgisini koyuyor, Erzurumİskenderun ekseninden Akdeniz’e çıkış hazırlığını yapıyordu. (Bilindiği gibi Yunanistan Bulgaristan’ın Ege’ye çıkışını engelleyecektir.) Öte yandan Osmanlı Devleti, Balkanlardaki acı yenilgiyi Doğu Anadolu’da yaşamak istemiyordu. Bu nedenle Avrupa’nın Ermenilerle ilgili ıslahat tekliflerine sıcak bir şekilde yaklaştı, uysal davrandı. Bölgenin idaresi ve yeniden organizasyonu için hazırlanan planlar uygulanırken I.Dünya Savaşı başladı. Osmanlı Hükümeti yetkilileri I. Dünya Savaşı’nın ilk günlerinde 14 Ağustos 1914’te Ermeni patriğine, milletvekillerine ve reislerine ayaklanmalarına son vermeleri için çağrılarda bulunulmuştu, kendilerinin denizden denize ülke kurmalarının mümkün olmadığı bildirilmişti. Eylemlerinin devamı halinde önlemlere başvurulacağı belirtilmişti. Çağrıların hiçbir yararı olmadı. Osmanlı devleti 21 Ağustos 1914’te Seferberlik ilan ettiğinde Taşnak Komitesi Ermenilere aşağıdaki bildiriyi yayınladı: "Ruslar taarruz edip Osmanlı ülkesinde ilerledikleri zaman her imkandan faydalanarak genel bir isyan çıkarılmalıdır. Bu şekilde Osmanlı ordusu, iki ateş arasında bırakılır. Bütün resmi binalar tahrip edilecek, hükümet iç işleriyle meşgul edilecektir. Alman ulaştırma hizmetlerine saldırılacaktır. Eğer Osmanlı ordusu taarruza geçerse, Ermeni askerleri silahlarıyla birlikte kıtalarından kaçacaklar, çeteler kuracaklar ve imkan bulunursa Ruslarla birleşeceklerdir." Kafkas sınırlarına yüklenen Ruslar, Erzurum, TÜRK RUS İLİŞKİLERİ Osmanlı Devleti’nin Ermenilerle ilişkilerindeki olumsuzluklar Ruslarla yaptığı savaşları yitirmesiyle başladı. Amerika’yı keşfedip zengin biçimde Avrupa’ya dönen Batı önce tekniğini sonrada sermayesini geliştirmişti. Öte yandan Osmanlı, tarihten gelen fonksiyonel görevini yapamıyordu. Rusya Balkanlardan, Boğazlardan (Ruslar Kırımı ele geçirmiş, Müslüman Tatarları buradan sürüyordu) ve Kafkaslardan Akdeniz’e inme hazırlığı içinde idi. RUSLARIN ÜÇ KAPISI 18771878 Osmanlı–Rus savaşı beklenenden çabuk ve kötü bitmişti. Ruslar Akdeniz’e inişlerini sağlayacak üç kapıyı (Balkanlar, Boğazlar, Kafkasya) ele geçirmişlerdi. Doğuda Erzurum hatta Trabzon’a kadar ilerlemişler, Batıda ise Balkanları aşmışlar Yeşilköy’e (Ayastafonas’a) kadar ilerlemişlerdi. Bununla kalmayan Rus Çarı, Boğazları rahat kullanmak için Osmanlı Donanması’nın teslimini istiyordu. Batı, savaş sonunda topladığı Berlin
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle