17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

C S ve bölgeye yansımalarını değerlendirdi: blöf diye geçiştiremezsin, tersini düşünmelisiniz. Olası saldırı durumunda İran’ın Irak’taki durumu daha da kötüleştireceği söyleniyor, böyle bir potansiyeli var mı? Kesinlikle var. Zaten yapıyor İran… İran’ın elindeki en güzel koz İsrail. Saldırı durumunda ilk hedefi bu ülke olacaktır. Bir kere şu seçenekleri sıralamamız lazım: ABD asla ve asla Irak’a yaptığını İran’a yapamaz. İşgal sürecini başlatamaz. Bunu kendisi de biliyor. 18 milyonluk Irak’a bunu yapamadıysa İran’da bunu hiç yapamaz. İran Coğrafi olarak da buna engeldir. Mesela Sovyetler Afganistan’a 1979’da girip 1989’da çıktı. İran’a ABD girsin 10 yıl değil 20 yılda çıkamaz. Kesinlikle böyle bir şey yapacağına da inanmıyorum. Biraz öngörüsü olan biri bu seçeneği bertaraf eder. Herkesin üzerinde durduğu nokta vuruşları yapacağıdır. Ama hangi birini vuracaksın?... Ama bunu da yapacağını zannetmiyorum. ABD İran’ı çevreliyor. Aliyev ABD’ye gitti. Kazakistan’a 3.5 milyar dolarlık yatırım yaptığı biliniyor. Irak’ta Afganistan’da şu anda var. İran’ın çevrelemeye verebileceği yanıt var mı? İran’ın da boş durmayacağını biliyoruz. Mesela Hazar Denizi’nde yapay askeri adalar oluşturduğu söyleniyor. Petrol kozunu oynayamaz. Petrole dayalı bir ekonomik yaptırımın sadece İran’ı değil bütün bir dünyayı ekonomik krize sürükler. Bu İran halkını ve dünyayı cezalandırmak anlamına gelir. ABD zaten ekonomik ambargo uyguluyor. Türkiye üzerinde de caydırıcı olabiliyor bu noktada... ‘İran ve ABD kimin neyi yapıp neyi de yapamayacağını biliyor’ diyorsunuz. Kriz nereye varır, İran ne yapmak istiyor? İran bölgesel güç olabilir. Bence, ABD bunun, İran’ın potansiyelinin farkında. İran’a petrol gelirleri akıyor. İran zenginleşiyor. Bunları iç bayındırlık işlerine kullanacak, toplumun yaşam standartlarını yükseltecek. Başka ne yapacak, nükleer güç edinmeye çalışacak. Ben önümüzdeki yıllarda İran’ı büyük bir güç olarak görüyorum. Çin, Rusya doğrudur, onlar da var. Ama asıl diğer bölge devletlerine benzemeyen büyük devlet geleneğine sahip olan İran var gibi geliyor bana. ABD de bunu tespit ediyordur. Çevrelemesinin nedeni de budur. İran’ın caydırıcı bir silah edinmesi, geçmiş ilişkilerini de göz önüne alırsak komşusu olarak Türkiye’yi nasıl etkiler? İran Türkiye için bir tehdit değildir. Olsa olsa, bir risktir. Ne zaman tehdit olur? Ne zaman ki ABD ile işbirliğine Türkiye girer, işte o zaman tehdit olur. Biz, İran’la ilişkilerimize baktığımızda, klasiktir 1639 Kasrı Şirin Anlaşması’ndan beri iki ülke arasında bir sorun yok. Atatürk döneminde sınırda bir sorun oluyor. O dönemin Şahı, diyor ki "Atatürk’ü kızdırmayın." Yani sınırda bir sorun çıkacak gibi oluyor herhangi bir krize yol açmadan çözülüyor. İran hep ABD’nin müttefiki olmuştur 1979’a kadar. O döneme kadar hep aynı ittifak içinde yer almışızdır. 1973 petrol krizinden sonra İran, "2000 yılında dünyanın 5. büyük gücü olacağız" diyor. Türkiye bu dönemden itibaren tehdit algılamaya başlıyor. 1979’dan TRATEJİ 13 olma yolunda’ itibaren tamamen tehdit algılamaya başlıyoruz. Devrimin amacının ihraç edilmesi söylemi var. Devrim öncülerinin Atatürk ve laik sistem karşıtı söylemi bizi olumsuz etkiledi. Ama bu noktadan sonra İranIrak savaşı yetişti. Belki de tüm bölge için geçerli bu. İran rejim ihracı girişimine ara vermek zorunda kaldı. Sovyetlerin dağılmasıyla komünizm tehdidinin yerini radikal İslam ve terörizm aldı. Bu ortamda, hedef direkt İran oldu. Türkiye bu süreç içerisinde İran’la iyi ilişkiler içinde oldu. Biz İran’dan hiç tehdit algılamadık. Yalnızca 1979’da biraz tehdit algılar gibi olduk. Bizim İran’la hiçbir sorunumuz yok; olmaması da gerekir. Birileri bize sorunumuz varmış gibi empoze etmeye çalışıyorlar. Ben, İran’dan tehdit algılamıyorum. Nükleer bir İran’dan da tehdit algılamam. Batı kaynaklarında, "Türkler Arapları 1915’lerde arkalarından vurdu diye affetmez" denir. Aynı şeyleri Araplara söylerler. Bu kapsamda Türkiye’nin doğusuyla ilişkilerini kendisinin belirlemesi gerekir. Araplarda Türk kızıyla evlenmek bir ayrıcalık. Artık Batı literatürüyle değil de kendi yaklaşımlarımızla bölgeyle ilişkilerimizi geliştirmemiz gerekiyor. Türkiye, gelişmeler nedeniyle nükleer teknolojiye yönelebilir mi? Türkiye de aynısını yapabilir. Bu teknolojiyi geliştirebilir. Ülkemizde de enerji sıkıntısı yaşanıyor. Kısa bir süre sonra da Türkiye enerji sıkıntısı yaşayabilir. 2009 yılında Türkiye’nin enerji darboğazına girmesi olası. Bunu aşmamız gerekiyor. Hem nükleer kapasitemiz var. Teknolojimiz var. Bunu Türkiye yapabilir, yapması da gerekir. Bu konuda anti propagandalar var. Bakü Tiflis Ceyhan konusunda da olmuştu. Belirli gruplar, bunu yürütüyorlar. Türkiye, eski teknolojiyi bir kenara bırakabilecek kadar bu konuda ileri bir ülke. Bunları başarabilecek bir ülke. Türkiye’nin, bölgede varlığını devam ettirmek, başat güç olmak, oluşumlarda aktif aktör güç olarak girmesi gerekiyorsa, buna ayak uydurması gerekiyor. ‘Rusya’nın ABD politikalarına razı olması, Moskova için yenilgi anlamına gelir. Çin için de aynı şey geçerli. İran’ın Irak’taki durumu kötüleştirme potansiyeli var. Çevrelemeye karşı Hazar’da yapay askeri adacıklar oluşturuyor. ABD ,asla ve asla Irak’a yaptığını İran’a yapamaz.’ Ahmedinecad’ın basın toplantısından.. Fotoğraflar: Necati SAVAŞ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle