02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

4 Stratejik kavşak niteliğindeki limanlar özelleştiriliyor… C S TRATEJİ Türkiye, deniz kontrolünü kaybediyor Özelleştirilmesi gündemde olan Mersin Limanı... Aybike KOCA TUSAM Çalışma Hayatı ve Türkiye Araştırmaları Masası [email protected] rtan özelleştirme faaliyetleri ve kamunun küçültülmesi, sorun olmaya devam ediyor. 2005 yılında gerçekleştirilen özelleştirme işlemlerinin 18 yılda yapılan özelleştirmeye (1986–2004) denk olması, özelleştirme ağırlıklı büyümenin de boyutunu gösteriyor. Bunun yanında, güvenlik konusunun önemli olduğu sektörlerde yapılan özelleştirmeler endişe yaratıyor. PETKİM (PetroKimya Holding A.Ş.), Türk Telekom, TÜPRAŞ (Türkiye Petrol Rafinerileri A.Ş.) ve ERDEMİR (Ereğli Demir ve Çelik Fabrikaları) gibi kuruluşların ardından limanlar da özelleştirmelerden payına düşeni almaya başlıyor. Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı çerçevesinde programa alınan liman özelleştirmelerinden ikisi onay, biri ihale, diğerleri ise proje aşamasında. Merkezi Singapur’da olan ve dünyanın çeşitli yerlerinde 18 liman işleten PSA (Port Singapore Authority) ile Akfen Holding ortaklığı tarafından 755 milyon dolara 36 yıl süreyle işletmesi devralınan Mersin Limanı ile yine aynı ortaklık tarafından 80 milyon dolara devralınan İskenderun Limanı’nın özelleştirilmesi tamamlandı. Böylelikle adeta tekel haline gelen şirket, Dubai Ports Authority şirketi ile rekabette de bir adım önde gidiyor. Özelleştirilen ilk liman Mersin ya da İskenderun’daki değil. Lojistik liman olması beklenen ve ilk olarak ERDEMİR tarafından alınan, ardından (yeni yönetimin kararıyla) Dubai Port World Şirketi’ne satılan Yarımca Limanı önceki özelleştirmelerden sadece biri. Arap sermayeli şirkete yapılan bu satışın zamanlaması konusunda pek çok tartışma yaşandıysa da özelleştirme işlemi tamamlanmış, yeni liman özelleştirmeleri hakkında projeler beklenmeye başlanmıştı. Uzakdoğu ve Körfez ülkelerinin sadece Türkiye’deki değil, coğrafi olarak yakınlığı olsun olmasın tüm limanlara olan ilgisi biliniyor. Özellikle Körfez ülkeleri geçmişte yaşananlardan ders almışçasına deniz yolu ticaretini geliştirmeye çalışıyorlar. Öyle ki dünya üzerindeki büyük limanların denetimini de ellerinde bulundurmak istiyorlar. Geçtiğimiz günlerde ABD’deki liman güvenliğini sağlayan İngiliz şirketin hisselerini Dubai Port World Şirketi’nin aldığı açıklanmış ancak Kongre bu durumu milli güvenlik sorunu çerçevesinde ele aldığı için şirket, hisselerini devredeceğini açıklamak zorunda kalmıştı. Ekonomisine güvenilen bir ülke olan ABD’nin özellikle 11 Eylül’den sonra artırdığı güvenlik önlemleri dikkate alındığında, özelleştirme gelirleri ile ekonominin iyileştirilmesinin önem arz eden bir yöntem olmadığı görünüyor. A artmış, denizlere egemen olmanın yanında onu denetim altında tutmak da ayrı bir önem kazanmıştı. Cumhuriyet döneminde ticaretin yaygınlaştırılması amacıyla öncelik liman ve tersanelere verildi. Deniz taşımacılığı kapasitesinin yarısından fazlası özel sektörde olmasına karşın limanlardan geçen (ticari ya da değil) malların kontrolünün devlet elinde olmasının avantajı anlaşıldı, güvenlik koşulları ön plana çıkarıldı. Bir anlamda limanlara yapılan yatırımlar hem ekonomi hem güvenlik alanında ülkenin gücünü göstermeye başladı. Bugün ise geçmişten bu yana özenle korunan ve geliştirilen limanlar özelleştiriliyor. Üç tarafı denizlerle çevrili olan Türkiye kendi deniz alanlarındaki kontrolü kaybediyor. Ülkeden çıkan mallar bir yana ülkeye giren malların ne olacağının bilinmemesi yani kontrolün kaybedilmesi şüphesiz diğer ülkeler tarafından "zayıf nokta" olarak algılanabilir. Kimi devletlerce yapılan "liman ağlarınızı güçlendirin" uyarılarına karşı kendi limanlarının hâkimiyetini kaybetmeyen devletlerin önerdiği yüksek (!) meblağlar galip geliyor. Hal böyle olunca lojistik ve transit açıdan elverişli limanların yanında Samsun gibi Karadeniz’in stratejik limanı da elden çıkarılıyor. Güvenlik boyutunun yanında kaçakçılığa da davetiye çıkaran kimi özelleştirmeler, denetimin önemini bir kez daha gözler önüne seriyor. Özelleştirilen limanlarda artan akaryakıt ve uyuşturucu kaçaklığı, liman ticaretine darbe vuruyor. Gelişmekte olan devletler için gündeme getirilen özelleştirme kendisini limanlarda da gösteriyor. Türkiye, Akdeniz, Ege ve Karadeniz’deki stratejik noktaları içeren limanlarını özelleştirmek istiyor. Özelleştirmeler nedeniyle Türkiye’nin deniz alanlarında kontrolünü yitireceği savunuluyor. Diğer bir liman özelleştirme yöntemi liman arazisine yatırım yapma koşuluyla limanın kiraya verilmesi şeklinde gerçekleşiyor ki bu özelleştirmenin olumsuz sonuçlarını ortadan kaldırabilecek bir yöntem değil. Yatırım yapma zorunluluğu özelleştirme yöntemleri içinde en iyisidir. ABD ve İngiltere’deki büyük limanlar bu yöntemle özelleştirildi. Diğer yaygın yöntem ise özel sektör ile kamunun birlikte idaresini öngören ortak girişim. Fransa ve Zaire’deki önemli limanların özelleşmesinde de bu yöntem kullanılmıştı. Son olarak YapİşletDevret modeli yaygın olarak kullanılan bir yöntem. Türkiye’de de birkaç liman bu model kullanılarak özelleştirilmişti. Bir özelleştirme gerçekleştirilecekse, limanların etkinleştirilmesi, işsiz ordusunun arttırılmaması, kamunun borç yükü altına sokulmaması amaçlanmalı bunun için de yatırımları zorunlu kılan bir yöntem tercih edilmelidir. Bu yapılırken işin sadece ekonomik boyutunun değil siyasi ve güvenlik boyutunun da düşünülmesi gerekir. Bu bağlamda limanların uluslararası kuruluşların denetimine bırakılmasının Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşünü hızlandırdığı doğrultusundaki kötü örnek unutulmamalı. ÖZELLEŞTİRME YÖNTEMLERİ Liman özelleştirmeleri, liman donanımının ya da limanın donanımı ile beraber kiraya verilmesi şeklinde olabileceği gibi sadece yönetiminin devredilmesi yöntemiyle de olabilir. Nitekim onay aşamasındaki Mersin ve İskenderun Limanları ile ihaleye çıkarılan İzmir Limanı işletme hakkının devri yöntemiyle özelleştiriliyor. Yani 36 yıl boyunca limana giren mal ve hizmetlerin kontrolü tam olarak sağlanamayabilir. KAVŞAK NOKTASI LİMANLAR Deniz savaşlarının Türklere kazandırdığı en önemli deneyim şüphesiz ticarette yaşanmıştı. Limanların güvenlik ve ticaret alanındaki önemi NEDEN VAZGEÇİLİYOR? Mersin Limanı, Türkiye’nin dünyaya açılan kapısı olarak görülüyor. Aynı zamanda Türkiye’nin en yüksek kapasite ile çalışan limanı. 2005 yılında gerçekleştirilen işlem hacmi yaklaşık 17 milyon ton. Bunun yanında liman, Cebelitarık Boğazı ile Atlas
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle