02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

12 C S TRATEJİ Ukrayna’da parlamento Moskova Ukrayna’da Hasan KANBOLAT / İlyas KAMALOV [email protected] / [email protected] arihinde Roma, Bizans, Osmanlı, Çarlık Rusyası, İngiltere, Sovyetler Birliği gibi büyük güçlerin çekişmesine tanık olan Karadeniz, günümüzde de jeopolitik değişimin stratejik sahnesine dönüşüyor. Gürcistan’da Kadife (Gül) Devrimi, Azerbaycan’da Haydar Aliyev’in yaşamını yitirmesi, Ukrayna’da Turuncu Devrim, Karadeniz’de jeopolitik değişime zemin hazırlayacak bir sürecin halkaları olarak yorumlanmıştı. Gürcistan’dan sonra Ukrayna’da da değişimin olması, Sovyetler Birliği sonrası kurulan Bağımsız Devletler Topluluğu’nun da sonun başlangıcına geldiğini düşünmemize yol açmıştı. Gürcistan ve Ukrayna üzerinden Karadeniz’e esen Batı yanlısı rüzgarlar ile birlikte Karadeniz’de eski Sovyet yönetici sınıfından gelmeyen, daha genç ve Batı’ya daha açık iktidarlar dönemine girilmişti. Ancak, iktidarların genç ve deneyimsiz bir kuşak tarafından teslim alınması, belirli fırsatlar getirebileceği gibi, potansiyel riskler de taşımıştı. Çünkü, Karadeniz coğrafyasının karmaşık jeostratejik dengelerini gözetebilmek ve bütün etki unsurlarını iyi hesaba katabilmek, belirgin siyasal ve kişisel deneyime sahip olmayı gerektiriyor. Bölgede Kuçma, Şevardnadze ve Aliyev gibi duayenlerin yokluğu bu meyanda potansiyel zikzaklar ve belirsizlikler ihtimalini artırıyor. Bununla birlikte yönetim sınıflarındaki kan değişimi Karadeniz’in yeni bir döneme girmekte olduğuna işaret ediyor. T Sovyetlerin dağılmasının ardından bölgede deneyimli politikacıların sürdürdüğü denge politikası günümüzde yerini tek yanlı yaklaşımlara bırakmış durumda. Bölge ülkelerinde iktidara gelen genç kuşak liderler, tercihlerini Batı’dan yana kullanıyor. ‘Turuncu devrim’in ülkesi Ukrayna’da yapılan parlamento seçimlerinde ise rövanş alınmış görünüyor. aday gözüküyor. Bu bağlamda, Ukrayna’yı değerlendirebilmek için Ukraynasız bir Rusya tarihi ve Rusyasız bir Ukrayna tarihinin eksik olacağı, buna karşın Sovyetlerin dağılması sonrası Batı’nın Ukrayna’da yıldan yıla daha fazla nüfuz elde etmesi ile Ukrayna için yeni bir tarihin yazılmaya başlandığı anımsanmalıdır. ülke arasında meydana gelen enerji krizi de bu politikanın sonuçlarından biridir. Diğer taraftan enerji krizi nedeniyle Ukrayna Parlamentosu hükümete güvensizlik oyu verdi. Bütün bu sorunlar hiç şüphesiz Turuncu iktidarın imajını kötü etkiledi. Yuşenko’nun devlet başkanlığı seçimleri öncesi halka sosyal ve ekonomik konularda verdiği sözleri yerine getirememesi de Yuşenko’nun imajını ciddi oranda zedeledi. Nitekim 9 Şubat 2006 tarihinde Yuşenko, parlamentoda yaptığı geleneksel yıllık konuşması sırasında "Halka doğru atacağını vaat ettiğin adımlar nerede" sloganıyla karşılaştı. Yuşenko, seçim sürecinde AB ve NATO’ya üyelik konusunu bir propaganda aracı olarak kullanmaya çalıştı. Ancak, halk Yuşenko’nun NATO ve AB üyeliği konusunda da başarılı olacağını inanmıyor. Yuşenko, AB üyeliğine hazırlanan ülkeler için olumsuz bir gelişme olarak nitelendirilen Fransa’daki referandum sonuçlarını unuttu. 2004 yılında üye olan ülkelerin bile halen AB standartlarının altında olduğu ortada. Bu nedenle, AB'nin Ukrayna gibi büyük ve yoksul bir ülkenin üyeliğini kaldıramayacağı konusunda birçok siyasetçi hemfikir. Ukrayna topraklarında Rus deniz üssünün bulunması da, Ukrayna’nın AB ve NATO üyeliklerini zorlaştıran önemli faktörlerin başında geliyor. Ukrayna’nın üyeliği, Moldova, Azerbaycan, Ermenistan ve AB’ye üye olmak istediği bilinen Gürcistan’ı da umutlandırabilir. Dolayısıyla Yuşenko’nun AB ve NATO üyeliği konusunda işinin zor olduğunu bilen Ukrayna halkı artık bu yöndeki vaatlerin de boşa çıkacağını düşünüyor. Yuşenko ve partisi işte bu sorunlarla birlikte parlamento seçimlerine katıldı ve seçimleri yitirdi. Yuşenko başkanlığındaki "Naşa Ukrayna" (Bizim Ukrayna) Partisi’nin seçimlerdeki en büyük rakibi Yanukoviç ise seçim propagandasını Yuşenko’nun bu başarısızlıklarına dayandırarak yaptı. Yanukoviç, önceden olduğu gibi seçim arifesinde de Rusya Federasyonu ile Ukrayna arasındaki sorunların çözümünde arabulucu rolünü üstlenmeye çalıştı. Enerji krizi, Ukrayna’daki Rus deniz üssünün konumu, ‘DEVRİM’ VE HAYAL KIRIKLIĞI DoğuBatı kutuplaşmasının yaşandığı Ukrayna’da bir yıl önce gerçekleşen devlet başkanlığı seçimleri ve seçimleri izleyen "Turuncu Devrim"in yankıları sürerken, 26 Mart 2006 tarihinde parlamento seçimleri yapıldı. 1 Ocak 2006 tarihinde Ukrayna, yarı parlamenter sistemine geçtiği için parlamento seçimleri, devlet başkanlığı seçimlerinin devamı olarak kabul ediliyor. Seçim sonuçları her ne kadar kimse için şaşırtıcı olmasa da, Ukrayna’nın geleceği açısından olumsuz sinyaller veriyor. Seçimlerin en güçlü adayları olan Viktor Yanukoviç’in "Partiya Regionov" (Bölgeler Partisi), Viktor Yuşenko’nun "Naşa Ukrayna" (Bizim Ukrayna) ve Yuliya Timoşenko Bloku’nun aldıkları oy oranı, tek başlarına hükümeti kurmaya yetmeyeceği gibi, ülke içindeki bölünmüşlüğün ve dış güçlerin müdahale ile mücadelesinin de devam etmesine neden olacak gibi görünüyor. Devlet başkanlığı seçimlerini kaybeden Yanukoviç’in partisinin oyların yaklaşık yüzde 30’unu alarak seçimden birinci parti olarak çıkmasının en büyük nedeni ise kendi başarı ve seçim programından çok, mevcut iktidarın Ukrayna halkına verdiği vaatleri yerine getirmemesi ve halkı hayal kırıklığına uğratmasıyla anlatılabilir. Viktor Yuşenko’nun devlet başkanı seçilmesinden sonra Ukrayna çok sayıda krizle karşı karşıya kaldı. Yuşenko’nun devrim sürecinde aktif rol alan ve başbakanlığa atanan Timoşenko ile yollarını ayırması, iktidarın parçalanmasına ve zayıflamasına neden oldu. Ukrayna’nın dış politika hedefinin AB ve NATO üyeliğinin olduğunu açıklaması ise Rusya Federasyonu ile ilişkilerin gerginleşmesine yol açtı. İki İKİLİ DENGE SİYASETİ Günümüzde, Rusya Federasyonu içinde yer alan Kuzey Kafkasya’da özerk cumhuriyet ve bölgelerin üzerinde oluşan federe cumhuriyetler devletleşme sürecini yaşarken, 1991 yılında elde ettiği bağımsızlığından bu yana kimlik arayışında olan Ukrayna, Turuncu devrim ile birlikte, Doğu (Rusya Federasyonu, Bağımsız Devletler Topluluğu, Avrasya vb.) dünyasından Batı (ABD, AB, NATO vb.) dünyasına doğru kaymaya başlamıştı. Bu kayış sürecinde Ukrayna, dış politikasını oluştururken bir yandan Batı ile iyi ilişkiler geliştirmeye çalıştı. Diğer yandan da Sovyet döneminde "Büyük Kardeş" olarak nitelendirilen Rusya’yı kızdırmamaya gayret göstererek Doğu ile ilişkilerini bozmama çabası içine girdi. Bu durum, "ikili siyaset" olarak nitelendirilse de aslında, Ukrayna’nın Doğu ile Batı arasındaki tarihsel sıkışmışlığını da yansıtmaktadır. Ukrayna’daki DoğuBatı kutuplaşması Ukrayna’nın yakın geleceğini belirleyecek en önemli unsurlar arasında yer almaya Yuşenko, Rus yanlısı Viktor Yanukoviç ile... Yuşenko, Eski Başbakanı Yulia Timoşenko ile... Yuşenko, Sosyalist Parti Başkanı Aleksandr Moroz ile...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle