02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

AZERBAYCAN’IN KARŞI SENARYOLARI Hazar’daki petrol platformları... C S TRATEJİ 15 durumunda kaybedecek tarafın Rusya olduğu düşünülüyor. Gerginliğin tırmanması durumunda Rusya’nın bölgedeki iki müttefiki olan İran ve Azerbaycan rakibe dönüşebilir. Aslında görünen o ki, İran, Rusya’nın yaratmış olduğu gerginliği iyi kullanıyor. 1990’lı yıllardan farklı olarak Gürcistan ve Azerbaycan kendi kendine yetecek politikalar geliştirmiş durumdadır. GürcistanAzerbaycan dayanışmasına Rusya’nın yakın çevre siyasetinden rahatsız olan diğer eski SSCB ülkesi de katılırsa durum Rusya için daha da kötüleşebilir. Bu konuda Kazakistan, Azerbaycan, Gürcistan ve Ukrayna’nın atacağı adımlar çok önemlidir. Diğer yandan Rusya, Azerbaycan’daki Gebele Üssü’nü de unutmamalıdır. 2002’de işletmesi Ruslara devredilen anlaşmanın süresi 2012 yılında bitecektir. Uzun süreli gerginlik durumunda üssün işletilmesi Rusya’dan alınabilir. Rusya’nın baskılarını artırması durumunda Azerbaycan Rusya’nın Minsk gurubundan ayrılması gerektiğini gündeme getirebilir. Bütün bunları Azerbaycan’ın Bağımsız Devletler Topluluğu’ndan ayrılması izleyebilir. Diğer yandan Rus baskılarının artırması durumunda Gürcistan ve Azerbaycan AB ve NATO ile daha hızlı bir şekilde yakınlaşabilir. Bu da Rusya ile ilişkilerinde her zaman dengeyi koruyan Azerbaycan’ın sadece tek bir tarafın müttefiki olmasına yol açabilir. Daha önce Gürcistan’la acil durumlar için doğalgaz anlaşması Enerji baskısı ile siyasi bir sonuç elde etmek isteyen Rusya, Azerbaycan’dan beklemediği bir yanıt aldı. Azerbaycan Bakanlar Kurulu’nun 1 Aralık 2006’da kışa hazırlık çerçevesinde yaptığı toplantıda İlham Aliyev, Rusya, doğalgaz ve elektrik enerjisinin fiyatını yükseltirse Azerbaycan’ın da BaküNovorossiysk Boru Hattı’na petrol akışını durdurabileceğini açıkladı. Rusya’nın kontrolünde olan BaküNovorossiysk’den petrol taşımak Azerbaycan’a her varilde 12 dolar daha pahalıya mal oluyor. 2005 yılında BaküNovorossiysk’den 4.13 milyon ton petrol sevk eden Azerbaycan, BaküSupsa ile kıyaslandığı zaman yaklaşık 300 milyon dolar zarar etmiş durumda. Azerbaycan bu bedeli hem BTC’nin tam olarak faaliyete geçmemesi nedeni ile hem de Rusya ile siyasi ilişkileri korumak için ödüyor. İlham Aliyev’in bu açıklaması Rus basınında hemen ertesi gün manşetlere taşınınca Rusya yumuşatıcı adımlar atmaya başladı. Azerbaycan’da Rusya yılının son bulması nedeniyle Rusya Başbakanı Mihail Fratkov 4 Aralık 2006’da Bakü’yü ziyaret etti ve yaptığı resmi görüşlerde ön plana çıkan iki konu oldu. Bunlardan ilki 2007 yılında Rusya’nın Azerbaycan’a satacağı doğalgaz ve elektrik enerjisinin fiyatı ve miktarı; ikincisi ise Rusya’nın göçmen işçiler ile ilgili çıkardığı yasanın Rusya’da bulunan 2 milyon Azerbaycanlı göçmen işçiye olan olumsuz etkisinin azaltılmasının yolları oldu. Fratkov, Azerbaycan’dan ayrılırken enerji pazarlığı konusunda, "Biz seviniyoruz ki, 2007 yılından itibaren Azerbaycan’ın enerji üretimi kendi iç tüketimini karşılayacaktır. Fakat bu Rusya ve Azerbaycan arasında enerji ilişkilerinin bozulmasına neden olmamalıdır" açıklamasını yaptı. Bu açıklama, Rusya’nın geri adım attığının göstergesi olarak değerlendirildi. Azerbaycan Başbakanı Artur Rasizade, Azerbaycan’ın zarar etmesine rağmen BaküNovorossiysk’den petrol akışını devam ettirmek istediğini söylediyse de aslında İlham Aliyev gerekli mesajı Rusya tarafına çoktan iletmişti. Rusya’nın söz konusu enerji baskıları, Moskova’nın Güney Kafkasya politikasında onarılması güç, kalıcı hasarlara neden olabilir. Gerginliğin tırmanması Türk ekonomisine cari açık tehdidi TUSAM Ekonomik Araştırmalar Grubu erkez Bankası Ekim ayına ait ödemeler dengesi istatistiklerini açıkladı. Ekim ayında Türkiye’nin cari işlemler açığı geçen yılın Ekim ayına göre 1 milyar 619 milyon dolar artışla 2 milyar 476 milyon dolar oldu. Artış oransal olarak geçen yılın Eylül ayına göre yüzde 189 gibi çok yüksek bir düzeyde. Böylece Eylül sonu itibarıyla 32,6 milyar dolar olan Türkiye’nin 12 aylık cari açığı Ekim sonu itibarıyla 34,2 milyar dolara yükseldi. 34.2 milyar dolar düzeyindeki yıllık cari açık beklenen millî gelirin yüzde 9’una denk geliyor. Bu da Türkiye’yi dünyada millî gelirine oranla en yüksek açık veren ülke durumuna getiriyor. Cari açıktaki büyümenin temel nedeni dış ticaret açığının büyümesidir. Nitekim Ekim ayında cari açıkta ortaya çıkan 1 milyar 619 milyon dolarlık M büyümeye en büyük katkıyı dış ticaret açığındaki 1 milyar 90 milyon dolarlık artış yaptı. Dış ticaret açığının sürekli olarak artması ise döviz kurunun IMF programı gereğince düşük tutulmasından kaynaklanıyor. Cari açığın sürekli büyümesi ise Türkiye’deki ekonomik büyüme potansiyelinin ve istihdam olanaklarının giderek artan oranda dış ülkelere aktarılması anlamına geliyor. Bu itibarla 2001 krizi sonrasında Türkiye’de ortaya çıkan ekonomik durgunluğun, işsizlikteki büyük tırmanışın ve çalışan kesimin ücretlerindeki düşüşün ana sebebi cari açığın sürekli artmasıdır. Türkiye kamu borçlarının kolay çevrilmesi ve malî sistemin yüzdürülmesi uğruna uyguladığı düşük kur politikasının bedelini devleşen cari açık, ona bağlı olarak ortaya çıkan ekonomik durgunluk, işsizlik patlaması ve sürekli artan dış borç yüküyle ödüyor. Ekonominin daimî olarak sıcak paraya yani uluslararası portföy yatırımlarına bağımlı bir kırılganlık içinde kalması da düşük kuryüksek cari açık politikasının diğer bir sakıncasıdır. Cari açığın makul seviyelere çekilebilmesinin tek yolu ise gerçekçi bir döviz kuru uygulamaktan geçiyor. Merkez Bankası...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle