02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Değişim sürecinin en önemli unsurlarından birisi de yeni yeteneklerin geliştirilmesidir. Bu konuda en önemli zorluk ABD dışındaki ülkelerin savunma kaynaklarını azaltmalarıdır. ABD, Türkiye ve Yunanistan dışındaki NATO ülkeleri savunmaya GSMH’nın yüzde 3’den azını ayırmaktadırlar. Bu durum yeteneklerde farklılaşmaya ve dolayısıyla görevlerde farklılaşmaya yol açıyor. En büyük ve en modern askeri güce sahip olan ABD (stratejik ortakları İngiltere ve Kanada ile) yoğun çatışmaları gerektiren operasyonları icra etmekte, diğer ülkeler ise daha düşük yoğunluklu kriz yönetimi, istikrar ve yeniden yapılandırma operasyonlarına katılıyorlar. Bu durumdan rahatsız olan ABD, kendisine en yakın müttefik olarak gördüğü Avrupalı ülkelere savunma harcamalarını artırmaları yönünde baskı yapıyor. NATO’da bunun adına "adil yük paylaşımı" (fair burden sharing) deniliyor. Murat SAYIN’ın karikatürü C S TRATEJİ 11 İttifakın çıkarlarını etkileyeceğinin ve enerji güvenliğinin öneminin vurgulanmasıdır. Riga’da yeteneklerin geliştirilmesi konusunda da önemli kararlar alındı. Bu kapsamda "Kapsamlı Politik Direktif" yayınlandı. Buna göre NATO, dünyanın her hangi bir bölgesinde çıkabilecek krizlere kısa sürede müdahale edebilecek birliklere ve yeteneklere sahip olmalıdır. Her üye ülke, kara kuvvetlerinin yüzde 40’nı uzak bölgelere gönderebilecek, yüzde 8’ini de her an gönderebilecek şekilde hazırlamalıdır. Ayrıca stratejik hava ulaştırmasının (C17 ve A400 uçakları alarak) geliştirilmesi, özel kuvvetlerin birlikte harekat icra edebilmeleri, istikrar ve yeniden yapılandırma harekatına destek, çok uluslu lojistik, NBC savunması, gözetleme, istihbarat paylaşımı ile harekat alanı füze savunması yeteneklerinin geliştirilmesi isteniyor. ZİRVE’NİN GÜNDEMİ Riga zirvesi yukarıda özetlenen NATO’nun değişim sürecinin bir parçasıdır. Zirvede başlıca üç konu ele alındı: 1. Devam eden operasyonlar, 2. Politik ilişkiler, 3. Dönüşüm (transformation). NATO halen dünyanın çeşitli bölgelerinde toplam 50000 askerle altı ayrı harekatı yürütüyor (Afganistan, Irak, Kosova, Makedonya, Darfur, Doğu Akdeniz). Bu harekatlar içinde NATO’nun (ABD’nin demek daha doğru olur) en çok önem verdiği harekat Afganistan da 32000 kişi ile yürütülen Uluslararası Güvenlik Yardım Gücü (ISAF) harekatıdır. ABD ve onunla birlikte Afganistan’da savaşan emperyalistlerin esas hedefi Afgan halkının refahı ve özgürlüğü değildir. Onlar için önemli olan, bu ülkeden kendilerine yönelen terörist eylemleri ve uyuşturucuyu kesmektir. NATO açısından savaşın önemi ise, NATO’nun ilk kez zor muharebe koşullarında test ediliyor olmasıdır. NATO’nun bundan sonraki dönemdeki kaderi Afganistan’daki başarısına bağlanıyor. ISAF’ın ülkenin güneyine ve doğusuna yayılması ile Taliban ile NATO güçleri karşı karşıya geldi, NATO tarihinin en kanlı çatışmaları yaşandı. Bu bölgelerde durum sadece kötüleşmiyor, gittikçe daha da kötüleşiyor. NATO Komutanı’nın ek kuvvet talepleri Kanada, İngiltere, Romanya ve Polonya tarafından şimdilik zorlukla karşılandı. NATO’nun en önemli sıkıntısı ISAF’a kuvvet veren ülkelerin çoğunun bu kuvvetlerin kullanılmasında görev veya bölge yönünden kısıtlama getirmiş olmalarıdır. Riga zirvesinde bu kısıtlamaların kaldırılması istendi, fakat Türkiye dahil pek çok ülke kısıtlamaları kaldırmadı. Zirve sonuç bildirgesinde vurgulanan diğer bir husus, NATO’nun Afganistan’daki yükü tek başına kaldıramayacağı, diğer uluslararası örgütlerin de yardım etmeleri gereğidir. Başlangıçta tek başına bu ülkeye müdahale eden ABD, şimdi yükü diğer ülkelere ve örgütlere paylaştırmak istiyor. NATO’nun Irak harekatına katkısı Irak Güvenlik Güçlerinin eğitimine katkıda bulunmak ve Polonya tümenine destek sağlamaktan ibarettir. Zirve bildirisinde "sürdürülebilir, çok etnikli Irak Güvenlik Güçleri’nin oluşumuna yardım etme İTTİFAKTA ABD ETKİNLİĞİ Sonuç olarak, Riga zirvesi NATO’nun Soğuk Savaş sonrası yeni güvenlik ortamına uyum sağlayarak ayakta kalma sürecinin bir devamıdır. Zirvede 1999 Washington veya 2002 Prag zirvelerinde olduğu gibi önemli kararlar alınmadı, mevcut gelişmeler sürdürüldü. Bu gelişmeler NATO’yu ABD’nin kontrolünde bir "mini Birleşmiş Milletler" yapma yönündedir. Avrupalı üyeler bir bütün olarak kendi bağımsız savunma güçlerini geliştiremediklerinden NATO ABD’nin küresel egemenlik politikalarının bir vasıtası haline gelmiş durumda. Örgütün en önemli tehdit olarak tanımladığı terörizm tehdidinin tanımı ABD’ye ve NATO içinde güçlü diğer ülkelere göre yapılıyor. Oysa aynı ülkeler yıllardan beri Türkiye’nin başına bela olan terörizme karşı ortak tavır almak bir yana, teröristleri destekliyorlar. ABD ise kendisine yönelik tehdide karşı NATO’yu kullanarak dünyanın öbür ucundan gelerek müdahale ederken, bize yönelik terörist örgütü siyasallaştırmaya gayret ediyor. Türkiye’nin Afganistan’da ek kuvvet talebine olumlu cevap vermemesi ve oradaki kuvvetimiz üzerindeki çekinceleri kaldırmaması bu bakımdan isabetli olmuştur. Hatta ABD’nin PKK’ya karşı destekleyici tavrı karşısında Afganistan’daki birliklerimizin çekilmesi düşünülmelidir. Zirvede enerji güvenliğinin NATO için öneminin vurgulanması, örgütün bundan sonraki öncelikli ilgi alanının Ortadoğu ve Türkiye’nin civarındaki bölgeler olacağını göstermektedir. Soğuk Savaş döneminde Türkiye’nin savunmasında belirleyici rol oynayan NATO artık bizim 1952’de girdiğimiz NATO değildir. Türkiye de güvenliği için başkasının yardımına muhtaç bir ülke değildir. Yeni dönemde NATO ile ortak olan ve olmayan çıkarlarımızın ayırımını yapmak zorundayız. İşbirliğimiz sadece ortak çıkarlarımız üzerine kurulmalıdır. Ulusal çıkarlarımızın NATO ile uyumlu olmadığı alanlarda bağımsız hareket edebilmeliyiz. Zirvede Ortadoğu ülkelerinin askerlerinin NATO tarafından eğitilmesi kararı alındı. Zirvede enerji güvenliğinin ittifak için öneminin vurgulanması, yeni öncelik alanının Türkiye’nin çevresi ve Ortadoğu olduğunu gösteriyor. kararı yinelendi. (Çok etnikli silahlı kuvvetlerin ülke güvenliğini sağlamada ne derece etkili olduğu Irak’taki günlük olaylardan anlaşılıyor.) ORTADOĞU’YA ASKERİ EĞİTİM Zirvede alınan önemli bir karar da "NATO Eğitim İşbirliği Girişimi"nin başlatılmasıdır. Girişim Ortadoğu ülkelerinin silahlı kuvvetlerinin NATO uzmanları tarafından eğitilmesini öngörmektedir. Bu kapsamda Roma’daki NATO Savunma Kolejinde "Ortadoğu Bölümü" (Middle East Faculty) kurulacaktır. Zirvede, politik ilişkilerin geliştirilmesi kapsamında, Arnavutluk, Hırvatistan ve Makedonya’nın üyelik yolundaki ilerlemeleri memnuniyetle karşılandı, BosnaHersek, Sırbistan ve Karadağ Barış İçin Ortaklık (BİO) programına davet edildi. BİO ülkeleri olan Ukrayna ve Gürcistan ile yoğunlaştırılmış diyalog devam edecek. Gürcistan’dan çekilmek için bu ülke ile 31 Mart’ta bir anlaşma imzalayan Rusya’nın aynı şekilde Moldova’dan da çekilmesi istendi. Sonuç Bildirisinde Kafkasya’da Ermenistan, Azerbaycan ve Gürcistan’ın toprak bütünlüklerinin desteklendiği vurgulandı. BM genel Sekreteri’nin başlattığı "Medeniyetler İttifakı Projesi" desteklendiği açıklandı. Riga sonuç bildirisinde dikkati çeken en önemli hususlardan birisi de yaşamsal kaynakların akışının kesilmesinin,
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle