11 Haziran 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

C S kayıt işlemleri sürecinde ortaya çıkan bazı aksaklıkları öne çıkararak daha şimdiden iktidara güvenmenin mümkün olmadığı mesajını vermektedirler. İktidar ise seçimlerin demokratik bir ortamda yapılacağını, yolsuzluk ve usulsüzlük yapılmasına kesinlikle müsaade edilmeyeceğini, hem Azerbaycan kamuoyuna hem de Avrupa Konseyi temsilcilerine duyurmaya çalışmaktadır. Hükümetin yaptığı açıklamalar dikkate alınırsa bu seçimlerin daha önce yapılan seçimlere göre demokratik olacağı tahmin edilmektedir. Tabii ki hükümet Amerika ve AB’nin demokratikleşmek için gösterdiği baskıları göğüslemekte zorlanmaktadır ve gerçekten bazı reformlara ihtiyaç duyulmaktadır. Zira, seçimlerde hükümet tarafından ciddi yolsuzlukların yapılması Azerbaycan’da ‘gök kuşağı devrimi’nin yapılmasına neden olabilir. O zaman da çok azı bile vermek istemeyen iktidar her şeyden mahrum olabilir. Bu seçimlerde psikolojik olarak ortaya çıkan bir konu da Amerika, Avrupa Birliği (AB), İran ve Rusya’nın seçimler konusunda yaptıkları açıklamaların iktidar ve muhalefet tarafından vahiy olarak kabul edilmesi ve bu açıklamaları dikkate almalarıdır. Tabii ki bunun en önemli nedenlerden biri de Azerbaycan’ın son 300 yılda Rusya’nın sömürgesi olmasıdır (19181920 yıllarında var olan Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti dönemi hariç). Son 14 yıllık bağımsızlık tarihi ise demokratikleşme için yetersiz olmuştur. Muhalefet ve iktidar adayları onlara millet vekili mazbatası veren halktan daha çok adı geçen devletlerden gelen tepkileri incelemeye ve onların desteğini almaya çalışmaktadır. Muhalefet bu devletlerden Parlamento seçimleri konusunda gelen her hangi bir açıklamayı iktidara karşı yapılan baskı olduğunu kamuoyuna duyurmaya çalışmaktadır. İktidar ise temkinli olduğunu göstermeye çalışsa da bazı açıklamalardan rahatsız olduğunu gizlememektedir. Bugün Azerbaycan iktidarı ve muhalefeti bir araya gelerek ülkenin hayati önem taşıyan ekonomik, siyasi ve askeri sorunlarını tartışarak halletmeleri gerekirken, tam aksine karşı kutuplara çekilerek Amerika, AB ve Rusya’nın onlara ne gibi öneri ve tavsiyelerde bulunacağını beklemektedir. Bu da Azerbaycan halkının milli gurur ve haysiyetini şimdilik etkisi fazla ortaya çıkmasa da ciddi şekilde zedelemektedir. Azerbaycan devleti hiçbir yabancı devletin öneri ve tavsiyeleri ile hareket etmeye mecbur değildir. Demokratik değerlere sahip, insan haklarının korunduğu ve saygı duyulduğu, gelirlerin eşit şekilde paylaşıldığı bir ülke olmak için reformları ilk önce yönetim uygulamayı ve korumalı, halk ise destek olmalıdır. Tabii ki bazı nedenlerden dolayı iktidar bu süreci başlatmaz veya uzatmaya çalışabilir. Bu zaman da halk kendi iradesini ortaya koyar ve taleplerini iktidara sunar. Maalesef bugün Azerbaycan bu gibi milli değerlerden çok uzak kalmıştır. Bazı muhalefet liderleri, parlamento seçiminin 15 Ekim 2003’te yapılan devlet başkanlığı seçimlerinden sonra yaşanan protestoların tekrarlanabileceğini, iktidarın müdahale edebileceğini iddia etmektedirler. Ancak seçimlerden önce veya sonra iktidarda bölünme olması durumunda, halkın ve demokratik devletlerin desteğini alabilecek muhalefet, iktidar için hayati sorunlar ortaya çıkabilir. Propaganda kampanyaları er şeyden önce şunu ifade etmek gerekir ki, 2005’e kadar yapılan seçimlerde adaylara propaganda sürecinde profesyonel hizmet veren kurum ve kuruluşlar olmadığı için bu süreç iyi değerlendirilmemiştir. Bunun en büyük nedenlerinden biri de parlamentoya seçilecek kişilerin listesinin iktidar tarafından belirlenmesi olmuştur. Dolayısıyla her halükarda parlamentoda koltuğunu garanti eden adayın propagandaya ihtiyacı olmamıştır. Nitekim, 2000’de yapılan parlamento seçimlerinde iktidarın hazırladığı liste seçimlerden önce basına sızmış ve listede adı geçen 125 kişiden 122’si parlamentoya girmiştir. Bu nedendenle seçimlerde propaganda yöntem ve mekanizmaları fazla gelişmemiş ve kullanılmaya ihtiyaç duyulmamıştır. İktidarda bulunan Yeni Azerbaycan Partisi (YAP) adaylarını son anda açıklamış ve listede adı olmayan bir çok kişi hayal kırıklığına uğramıştır. Ancak bu kişilerin partiden kopmalarını engellemek ve spekülasyona imkan vermemek için, isteyen her kesin bağımsız olarak aday olmalarına izin verilmiştir. Her ne kadar iktidar, takım olma ruhunu korumaya ve halka bu imajı vermeye çalışsa da hakimiyette temsil olan güçler arasında ciddi görüş ayrılığının olduğu da bir gerçektir. YAP bu seçimlerde sadece muhalefetle değil, kendi birlik ve bütünlüğünü de korumak için çetin bir mücadele verme aşamasındadır. Üç büyük muhalefet partisiMüsavat, Azerbaycan Halk Cephesi Partisi ve Azerbaycan Demokrat Partisi Azaldık Bloğu’nda bir araya gelerek seçimlere ortak katılacakları konusunda anlaşma sağlamışlardır. Ama ister blok şeklinde isterse de bağımsız olarak aday olanlar, propaganda sürecinde genellikle sosyal ve ekonomik sorunları çözecekleri konusunda seçmenleri inandırmaya çalışmalarıyla, parlamento seçimlerine bir anlamda belediye seçimleri ruhu karışmaktadır. Nitekim adayların seçmenlerle görüşmelerinde daha çok su, kanalizasyon, elektrik, iş, yol gibi konular öne çıkmakta ve ilginç olan da yasama organında yer almaya iddialı olan adayların neredeyse tamamı bu sorunlar etrafında seçmenler üzerinde spekülasyon yapmaktadır. TRATEJİ Azerbaycan devletinin ekonomik, siyasi ve askeri sorunlarının çözümü için parlamentonun çağdaş yasalar çıkaracağı konusu ise fazla tartışılmamaktadır. Devlet Başkanı’nın yetkilerinin azaltılarak parlamentonun yetkilerinin artırılması gibi meseleler ise kesinlikle söz konusu değildir. Türkiye açısından değerlendirme zerbaycan bağımsızlığını kazandıktan sonra Türkiye Azerbaycan’da gelişen siyasi olaylara zaman zaman müdahale ederek yönlendirmeye çalışsa da istediği sonuçları elde edememiştir. İki ülke arasındaki ilişkiler devlet ve halk arasındaki ilişkilerden daha çok kişisel ilişkilere dayanmıştır (Haydar Aliyev ve Süleyman Demirel’in meşhur ağabeykardeş ilişkilerini hatırlayalım). Bugüne kadar yapılan seçimlerde Azerbaycan kamuoyu ve yabancı gözlemciler seçimlerin halkın iradesini yansıtmadığını iddia etmelerine rağmen, 2003’te yapılan devlet başkanlığı seçimlerinde olduğu gibi, daha resmi sonuçlar açıklanmadan Türkiye’nin tebrik mesajları göndermesi halkın Türkiye’ye olan bakış açısını değiştirmiş ve güveni zedelenmiştir. Seçimler başlamadan çok daha önce yabancı ülke büyükelçilikleri ve istihbarat teşkilatları parlamentoda kendi görüşlerini ve çıkarlarını destekleyen kişilerin veya grupların yer alması için lobi faaliyetinde bulunarak yüz binlerce dolar para harcarken, Türkiye bu sürecin dışında kalarak, zedelenmiş ve son 15 yılda ciddi bir ilerleme kaydedilmeyen ortak tarihi değerlere güvenmektedir. Bu seçimlerde muhalefetin zafer kazanması durumunda son 15 yılda Türkiye’nin maddi ve manevi desteğini hissetmeyen siyasi partilerin Türkiye ile ilişkilerde mesafeli davranma ihtimali de vardır. ABD, Avrupa Birliği ülkeleri, Rusya ve hatta İran’ın Azerbaycan Büyükelçileri seçimler hakkında kendi devletlerinin görüşlerini açıklayarak, demokratik bir seçim beklediklerini ifade ederken, Türk Büyükelçiliği’nin Azerbaycan televizyon kanalları ve gazetelerinde yalnızca resmi devlet bayramlarında boy göstermesi Türkiye’nin seçim sürecininin dışında kaldığını göstermektedir. Türkiye Azerbaycan’da siyasi manevra etme potansiyelinin çok az bir bölümünü kullanabilmektedir. Bugün, Türkiye’nin Azerbaycan’da etkin olması veya olamaması gelecekteki ilişkilerini belirleyecek değere sahiptir. 9 A H
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle