17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Dinleyin 4 30 MAYIS 2009 CUMARTESİ Dylan’ın harikalar ülkesi Tüm gün müzik Miller Freshtival, bugün Turkcell Kuruçeşme Arena’da başlıyor. Etkinlik kapsamında Amy Winehouse’un tahtına aday gösterilen Gabriella Cilmi, son dönemlerde adından çok söz ettiren İngiliz grup Friendly Fires, Manchester’lı electro pop topluluğu The Whip, kendine has bir pop tarzı yaratan Joakim ve yeni albümlerinden şarkılar da seslendirecek olan Portecho gibi güçlü isimler müzikseverlerlerle buluşacak. Kapıların saat 14.00’te açılacağı Miller Freshtival’da film, fotoğraf ve moda tasarımı alanlarında müzik konseptli performanslar sergilenecek. (0216 556 98 00, biletler 33.50 TL) Bob Dylan’ın yeni albümünün adı “Together Through Life”. Şair müzisyen Dylan bu albümünde de hayatı yansıtıyor. Elbette bunu yaparken sözünü yine sakınmıyor. Kulaklarımızın pasını silerken, çatallı kırılgan sesi ve mızıkasından vazgeçmeyeceğimizi hatırlatıyor. Zaten folk rock müziği ondan daha zarif bir şekilde dinlenebilir kılan başka kim var ki? Protest ve folk müziğin öncüsü, şairmüzisyen geleneğinin yıkılmaz kalesi Bob Dylan yeni müzik ALİ DENİZ albümüyle dünyasını sarsmak için döndü. Zaten USLU nefesi hep ensemizdeydi ama bu kez folk zarafetini tecrübesiyle daha da iyi harmanlamış. Zaten hem çok sevilen hem de mesafeli yaklaşılan Dylan’ın müzikal iradesi tartışılmaz. Yolunda taviz vermeyen müzisyen, alemetifarikası çatallı sesi, şiir gibi yazdığı müzikli romanlarıyla, “Together Through Life” albümüyle yine karşımızda. Gerçi Dylan, ne kadar uğraşsa da müzikten uzağa gidemiyor. Ondan esinlenen, onun gibi olan ve onu ananlar sayesinde de sürekli gündemde ve taze. O da 11 yaşında şiir yazıp piyano ve gitar çalmayı öğrenirken, zamanın ünlü isimleri Chuck Berry, Jerry Lee Lewis ve Elvis Presley’yi muhtemelen böyle izliyordu. de benim için o “Nashville Skyline” olabilir. Çünkü bu albüm, Dylan’ın ölümden döndüğü trafik kazasından sonra yayımladığı ve olabildiğince asude bir inzivayı anlatır. Tabii 70’li yıllarda yazdığı “Knockin on Heavens’s Door”u bilmeyen de herhalde yoktur. Zaten Dylan’ı anlatmak ya da ona dair şeyler söylemek pek menem. Çünkü bu adam muhalif folk rock müziğin tarihiyle anılıyor. Böyle olunca da herkesin onun hakkında söyleyecek çok sözü var. Onunsa söyleyecekleri müziğinde. Açıkhava sezonu başladı ‘Carte d’Or Açıkhava Konserleri’ 5 Haziran Cuma akşamı Cemil Topuzlu Harbiye Açıkhava Tiyatrosu’nda yapılacak olan ‘Teoman Paramparça Senfoni’ konseriyle başlıyor. Konserde rock müziğinin en önemli isimlerinden Teoman’a İstanbul Senfoni Orkestrası ve Borusan Filarmoni Orkestrasından oluşan 50 kişilik bir klasik müzik topluluğu eşlik edecek. Teoman, ‘Paramparça’, ‘17’ ve ‘İki Yabancı’ gibi sevilen parçalarını senfoni orkestrası eşliğinde seslendirecek. ‘Carte d’Or Açıkhava Konserleri’, Ajda Pekkan, Müslüm Gürses, Ferhat Göçer ve Kenan Doğulu konserleriyle devam edecek. (0216 556 98 00, biletler 110, 100, 89.50, 78.50, 67.50, 56.50, 50.50 ve 39.50 TL) Hırçın ve aksi United Attack festivali Uniter Underground ve ‘keskin.org’un işbirliğiyle düzenlenen, United Attack Festival; hardcore, punk ve ska müzik dinleyicileri için kaçırılmayacak bir organizasyon. Türkiye’nin önemli antifaşist yeraltı gruplarını biraraya getiren festivalde, Standback, Ayılar, İstanbul Ska Foundation, Posterİti, Never Reach Home, Gereği Düşünüldü ve Boss DJ sahne alacak. Organizasyon, 6 Haziran Cumartesi günü Beşiktaş, Çadır Bar’da gerçekleşecek. Mekanın kapıları 16.00’da açılıyor. (0212 260 22 67, biletler 10 TL) [email protected] BİRİLERİ Dylan yani gerçek adıyla Robert Allen Zimmerman, Rus göçmeni Yahudi bir ailenin çocuğuydu. Gerçek ismini dinleyenlerinin çoğunun bilmemesi ise ironik. Yalnızca görünene ya da gösterilene inanmak belli ki insanoğlunun en büyük zaaflarından. Dylan, “sahne” adını ise Galli şair Dylan Thomas’tan esinlenerek aldı. Hırçın ve aksi hippi ruhu umudu sokakta aramasına neden oldu. Üniversiteye başladığında oradan fazla bir şey alamayacağının farkına çabuk vardı. Rotasını New York’a çevirdiğinde ilk durağı folk rock tavrında müziklerin sevildiği barlardı. Mızaka ve gitarın uyumu elbette çok önceden vardı. Ama Dylan’ın sesiyle bu ikisi birleşince folk müzik hiç ulaşmadığı kadar geniş kitlelere seslenir oldu. Şans da yine hazır olandan yanaydı ve Dylan müzik dünyasının en önemli karakterlerinden biri oluverdi. 1963 yılında “The Freewheelin” yayımlandığında “A Hard Rain’s A Gonna Fall”, “Don’t Think Twice”, “It’s All Right”, “Blowin’ In The Wind”, “The Times They Are A Changin”, “Girl From The North Country”gibi klasikler ardı ardına geldi. Dylan’la Joan Baez’in yoldaşlığı da müzik dünyasının en önemli birlikteliklerinden biriydi. “Highway 61 Revisited” albümü ve “Like A Rolling Stone” şarkısı ise müzisyenin kutsal kitabının en önemli pasajlarıydı. Rock müzik fırtınalıdır, tutunmak emek ve yetenek ister. Dylan da zorlu sınavlardan geçti. 1965 Newport konserindeki izleyicinin tepkisi en can yakıcısıydı. Sahneyi alkışlarla bırakmaya alışan Dylan bu sefer küfürlerle uğurlandı. Rock’a ihanet ağır bir suçlamaydı. Ama sarsıcı inişler ve ani çıkışlar bu işin doğasında var. Dylan’ın diskografisine ise bakmak kolay değil. Zira 50’nin üzerinde stüdyo ve konser, bir o kadar farklı toplama albümle inanılmaz bir zenginliğe sahip. Eğer bir kırılma albümü seçmek gerekirse Şimdi de yeni albüm “Together Through Life” kulaklarımızın pasını siliyor. Bir yandan da bazen duymaya sıkıldığımız kırılgan sesini ne kadar özlediğimizi hatırlatıyor. Albümün açılış parçası “Beyond Here Lies Nothin”, Dylan’ın son yıllarında kullanığı caz blues karışımı akustik anlayışının bir ürünü. Klasikleşmesi kaçınılmaz. “Life Is Hard” folk kurdunun estetik bir dokunuşu. “My Wife’s Home Town” da Dylan zarafetini tatmak için birebir. “Jolene” blues riffleri üzerine kurulmuş tanıdık melodisiyle dinlendirici. “Shake Shake Mama” ve “It’s All Good” ise favorim. Evet, kesinlikle denilebilir ki bu albüm bir Bob Dylan hazinesi. Yoğun, keyifli, bazen sıkıcı, hareketli ve şiirsel. Gidecek uzun bir yolunuz varsa da onun bitmesini istetmeyecek kadar da dinlenebilir. Yol albümü 21. yüzyılın uyuyan güzeli Radiohead’in vokalisti Thom Yorke’un “Grimm Kardeşler’in masal dünyasından çıkmış gibi” diye nitelendirdiği bir şarkıya takıldım son günlerde. kzulal?yahoo.com Bat For Lashes adlı grup ile tanıdığımız Natasha Khan‘ın seslendirdiği şarkının adı “Daniel“... Grubun geçen ay çıkan yeni albüm “Two Suns”da yer alan parçanın esin kaynağı, ünlü Karate Kid filminin karakteri Daniel LaRusso. 29 yaşındaki Khan, çocukken hayran olduğu Daniel’a adamış şarkısını... Pakistanlı bir baba ile İngiliz bir annenin kızı olan Natasha, gerçekten de 21. yüzyılın Uyuyan Güzeli olabilir. Yüzündeki boyalar, kafasındaki tüyler ve üzerindeki farklı kıyafetlerle kendine has bir “neohippie” tarzı var. Bu nedenle, moda dergilerine de kapak oluyor; ama beni asıl ilgilendiren şey, onun görüntüsü değil; dinleyeni masallar diyarında yolculuğa çıkaran şarkıları... ZÜLAL KALKANDELEN bu kusursuz düeti dinlerken adeta zaman duruyor... Son uykusuna doğru yol alan birinin sevdiğine veda ettiği bir şarkı olduğu için mi acaba? Sanmıyorum... Zaman kavramını yok eden o hissi, Scott Walker’ın büyüleyici sesi yaratıyor. Bir ses, bir şarkıya ancak bu kadar yakışabilir... Scott Walker’a ek olarak, “Two Suns”a konuk olan başka müzisyenler de var. Brooklynli bas ve beat programcısı Yeasayer ve gospel şarkıcıları albüme katkıda bulunanlar arasında... Ayrıca bu defa, alternatif rock grubu Ash’in eski gitaristi Charlotte Hatherley de Bat For Lashes ekibinde yer alıyor. Başarılı gitarist Hatherley, bugünlerde gruba dünya turnesinde de eşlik ediyor. Alternatif müziğin son yıllardaki en yaratıcı isimlerinden birisi Natasha Khan. Bat For Lashes’ın ilk albümü “Fur And Gold” ile üç yıl önce tanıdık onu. Müzik sektörünün önemli ödüllerinden Mercury için aday gösterilen bu albüm, kuşkusuz, 2007’nin en başarılı çalışmalarından biriydi. “What’s A Girl To Do?” adlı parçanın Donnie Darko filminden esinlenen videosuyla tüm dikkatleri çekmişti. Natasha’nın, Björk, Tori Amos ve PJ Harvey’i andıran şarkı söyleme tekniği ile anlattığı öyküler de oldukça ilginçti. Sanki her bir şarkısında, tarihin başka bir dönemine gidip, dinleyeni de peşinden sürüklüyordu... İkinci albümü sabırsızlıkla bekledik... Ve sonunda geçen ay, “Two Suns”ı elimize alabildik. Doğrusu, Bat For Lashes ismini hiç duymamış olsam da, bu albümü kaçırmazdım. Çünkü içinde, Natasha Khan’ın müzik ikonu Scott Walker’ın yaptığı bir düet yer alıyor. 1960’lı ve 70’li yıllarda özellikle İngiltere ve Almanya’da başarı kazanan Amerikalı grup The Walker Brothers’ın unutulmaz solistiydi Scott Walker. Ama grup dağılınca,1970’lerin sonunda art rock ve deneysel türdeki solo çalışmalara yöneldi. Son 25 yılda sadece üç albüm yayınladı ve bugünlerde iyice kendi kabuğuna çekildi. Scott Walker, bugüne kadar duyduğum en etkileyici bariton sesin sahibi. Onun katkıda bulunduğu bir projenin kaçırılması, bir müziksever için gerçek bir kayıp olur. Khan ve Walker’ın seslendirdiği “The Big Sleep” adlı şarkı da, bunun son kanıtı. Piyano eşliğindeki Scott Walker ile düet Natasha Khan, albümdeki şarkıları yazarken aşktan, yol filmlerinden ve toplumun dışladığı insanlardan esinlenmiş. İnsanın arayış dürtüsüyle atıldığı bir macera sonunda içine düştüğü kaybolma duygusu, merak uyandırıyor elbette... Ama daha ilginç olan, albümdeki ikilik konsepti. Bu konseptle anlatılan, romantik bir ikili olabileceği gibi, aynı karakterin iki farklı davranışı ya da karşıt bir ikili de olabiliyor. Natasha Khan, “Two Suns” (İki Güneş) adının yaptığı çağrışıma uygun olarak, şarkılarda iki farklı karaktere bürünüyor. Birisi kendisi; diğeri Pearl adını verdiği bir sarışın, New York’un çılgın gece yaşamını sembolize eden bir karakter. Bu iki karakteri konuşturduğu şarkılarda, aslında kendi kişiliğinin en uç noktalarını göz önüne seriyor. İkilik felsefesine atıf yapan “Two Planets“, daha ilk dinleyişte çarpıcı müziğiyle akılda yer ediyor. Uzay gemisinden yapılan bir anonsu andıran bir sesle başlayıp, güçlü davul vuruşlarıyla devam eden şarkının sözleri de ilginç. Hayatın hem çok karanlık hem de aydınlık olduğunu söylüyor Natasha Khan, ama ardından ekliyor: “Gecesiz gündüz olmaz...” Sonra da sevdiğine sesleniyor: “Sen de benden ayrılmamalısın”... Bat For Lashes’ın ikinci albümünün, öncekine göre biraz daha elektronik olduğunu söylemek mümkün; progresif pop denilen türe daha yakın duruyor. Folk şarkıcılarının söylemi, synthesizer sesleri ile başarıyla birleştirilmiş. Piyano ağırlıklı şarkılarda ise, insanın aklına ister istemez Kate Bush geliyor; çünkü yadsınamayacak bir benzerlik söz konusu... “Two Suns”, belki ticari radyolarda, önceliği magazine veren ya da müziği magazin kategorisinde değerlendiren yayın organlarında yer almayacak ve en çok satılanlar listesinde gözükmeyecek... Ama eminim, Bat For Lashes, yaratıcı ve yeni çalışmaları arayan kulakların radarından kaçmayacak. www.zulalkalkandelen.com İkilik konsepti Kuruçeşme Arena sezonu açıyor Beşiktaş Belediyesi ve BKM tarafından bir konser mekanı olarak yapılandırılan, İstanbul Boğazı’nın yanı başındaki 10 bin m2’lik Turkcell Kuruçeşme Arena sezonu açıyor. İstanbullular’ın sıcak yaz gecelerinde müzikle ve eğlenceyle buluşacağı yer olacak olan Turkcell Kuruçeşme Arena, 3 yıl içinde 1 milyon kişiyi ağırladı. Kapılarını 4 Haziran Perşembe akşamı ‘Çok Güzel Hareketler Bunlar’la açacak olan mekana yaz boyunca hem dünya müziğinin hem de Türkiye’nin dev isimleri konuk olacak ve Arena müzikseverlerin buluşma noktası olacak. 5 Haziran Cuma akşamı Anadolu Ateşi yeni gösterileri ‘Evolution’ ile sahnede olacak. Anadolu’nun 7 ayrı bölgesinden derlenen yüzlerce halk dansı motifinden oluşan koreografileriyle zengin Anadolu kültürünü yansıtan Evolution gösterisinde, Anadolu’nun tüm semah karakterlerinden kolaj yapılmış. Ayrıca Roman kültürü ile çingene ve Kafkas danslarına da yer verilmiş. Anadolu Ateşi Çocuk Grubu da gösteriden önce sahne alacak. Anadolu Ateşi Dans Topluluğu eğitmenlerinin İstanbul genelinde eğitim verdiği ilköğretim okullarından seçilmiş 46 yaş grubu anaokulu öğrencilerinin hazırladığı 20 dakikalık şov sergilenecek. 11 Haziran Perşembe Turkcell Kuruçeşme Arena’da Suzan Kardeş ile Balkan rüzgarı esecek. Ata Demirer 18 Haziran’da kahkaha dolu bir gece yaşatacak, Serdar Ortaç ise ertesi gün müzikseverlerle buluşacak. Türk Sanat müziği nağmeleri önce Emel Sayın, Muazzez Abacı, Seçil Heper’in bir arada vereceği konserde, sonra da Yüksel Uzel’in sahneye çıkacağı gecede yankılanacak. Volkan Konak bizi Karadeniz’e götürürken, Duman, Yalın, Nilüfer, Kardeş Türküler, Zuhal Olcay, Ajda Pekkan ve MFÖ de Turkcell Kuruçeşme Arena’da unutulmaz saatler geçirtecek. Deep Purple, Fatboy Slim ve Mario Frangulois de bu yazın en unutulmaz konserlerine imza atacak. Zuhal Olcay RİFAT MUTLU rifatmutlu?gmail.com C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle