16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

kamilmasaraci?gmail.com 11 NİSAN 2009 CUMARTESİ 3 Güncel sanatın sergilendiği mekânlar gün geçtikçe çoğalıyor. Geçen yıllarda farklı bölgelere Nişantaşı, ESRA ALİÇAVUŞOĞLU Ortaköy, Karaköy ve esraali?yahoo.com Taksim gibi semtlere gelişigüzel yayılmış olarak izlediğimiz bu galeriler zamanla birbirlerini çağıran, aynı bölgede görünürlüklerini güçlendiren bir yaklaşım benimsediler. Bu yapılanmanın açıkça görüldüğü yeni yer ise Tophane Karaköy hattı. Yakın zamanda burada Hafriyat, Rodeo ve Depo açılmıştı, bu yıl ise Ortaköy’de uzun süredir faaliyet gösteren Pi Arts Works ile Outlet’in mekân olarak Tophane’yi seçmesi bölgenin gittikçe zenginleşen yapısına renk katıyor. Bunun bilinçli bir biçimde geliştiğini söylemek elbette aşırı bir yorum olur. İstanbul Modern, Kasa Galeri, Siemens gibi genellikle yerlerini kendilerinin belirlemediği, daha doğrusu kendilerine tahsis edilen alanlara konumlanmış olan bu kurumsal kimliklerin dışında gelişen yapılanmaların bu bölgeyi daha da güçlendireceği bir gerçek. Kurumsal yapılanmaların, özellikle müzelerin bulunduğu bölgeler her ülkede belli bir canlanmanın odağı durumundalar. Ancak daha önemlisi bu yapılanmaların alternatif mekânlarla geniş bir boyuta ulaşması. Yaklaşık 10 yıl öncesine kadar günümüz sanatının kalbi İstiklal Caddesi’nde atıyordu; ticari galeriler ise genellikle Nişantaşı’nda faaliyet gösteriyordu. Değişen bu durumu pek çok açıdan değerlendirmek mümkün. Ancak bu bağımsız mekanların en temel özelliğinin, kurumların aksine, risk alan ve yaratıcı projelere daha sıcak bakmaları. Bu galerilerin bulundukları bölgenin yapısına farklı bir boyut getireceğini de ekleyelim. Kişilik krizi her yerde... Espirisentır Cumartesi Şairi Param olsa satar mıydım Kahverengi elbisemi Damalı gömleğimi giyerdim Alaca mendili takardım Kuşdili’nden geçerdim Param olsa satar mıydım Kahverengi elbisemi.. OKTAY RİFAT Off the record Şair nereye böyle? Markete.. Ufak tefek dizeler alcam.. N’alcan.. n’alcan? Patlıcan!.. Farz talep Bi yerden para çıksa.. Yetmez.. En az 550 yerden çıkmalı.. SESSİZ BİR GÖNDERME Yöneticiliğini Azra Tüzünoğlu’nun yaptığı Outlet//İhraç Fazlası Sanat Galerisi Tophane’de açılan bu bağımsız mekânlardan biri. Mekanın yola çıkış amaçlarından birini adı da açıkça gösteriyor: Yerleşik olmayana, risk alabilen projelere ağırlık vermeyi hedefleyen bir galeri burası. Mekânın yeni sergisi ise “Kişilik Krizi” başlığını taşıyor. Kişilik, kendilik, merkezdeki benlik, bir sanatçı olarak öznenin çevresiyle diyaloğu günümüz sanatçısını en çok meşgul eden konuların başında geliyor. Aslında hemen her dönem sanatçının, neyi konu alırsa alsın bizzat kendindeki “krizden” yola çıktığını söyleyebiliriz. Yapıtın içinde direkt olarak bunu görmememiz bu yargıyı temelsiz kılıyor belki ama kimi ayrıntılar pek çok yapıttaki “otoportre” izlerini sürmemize olanak sağlıyor. “Kişilik Krizi” başlığını taşıyan bu serginin ortak noktası her sanatçıda farklı bir dışavuruma olanak veren bir kendilik krizinden yol alması aslında. Örneğin Bitran Oran’ın otoportre olarak adlandırdığı tuvallerinde gördüğümüz tüketim çağının ikonlaşmış logoları son derece ilginç olduğu kadar, kendi üzerinden topluma getirdiği eleştiriyi de içeriyor. Hem kendine hem de çağdaşı bireylere dışardan üçüncü bir göz olarak bakan bir sanatçının gördüğü, nesneye dönüşmüş otoportreler bunlar. Oran, etiketlere bürünmüş biz günümüz insanına ayna tutuyor bir bakıma. Kendini Munch’un “Çığlık” adlı resimdeki içerikle gösteren Murat Özdemir de bireyin içerden ve dışardan maruz kaldığı etkilere “sessiz” bir gönderme yapıyor. TOPLUMSAL KRİZİN PORTRESİ Fatih Tan’ın bir sanatçının yaratım süreci ya da kimlik krizi sırasındaki gerilimini gösterdiği fotoğrafı düşündürücü. Nietzsche okuyan bir sanatçı, yanı başında otorite figürü bir eleştirmen ve arkasında koca bir sopayla başını gövdesinden ayırmak üzere hamle yapan figür Freudyen bir okumaya da tabi tutulabilir. İd, ego ve superegonun ete kemiğe bürünmüş, kişileştirilmiş biçimleri gibi örneğin. Nasan Tur’un Devrim Zamanı sloganını küçük bir yazım hatasıyla yazdığı duvar hem kelimenin içeriği hem duvar hem de bu yazıyı yazanın küçük hatalarıyla birleştiğinde yine günümüzün kavram karmaşasının ortasındaki bireye işaret ediyor. Erkan Özgen’in “Kayıp Beden” videosu ise kendiliğini kaybetmek zorunda bırakılan bir kuşağın hislerine tercüman oluyor. Mehmet Vanlıoğlu ve Barış Seyitvan’ın çalışmaları ise tipik bir kişilik krizi göstergesi. İki gerçeklik arasında, yapmak istediği, yapmak zorunda kaldığı ikilemi ile boğuşan sanatçılar bu durumu çalışmalarının odağına yerleştiriyor. Gerçek bir kişilik krizi yansıması aslında bu. Yaşamlarını devam ettirmek için bir zorunluluk olarak önlerine çıkan durumu yapıtlarının meselesi haline getirmekten daha iyi ne içinde bulundukları krizi betimleyebilir ki? “Kişilik Krizi”nde sanatçıların olduğu kadar günümüz insanının karşı karşıya kaldığı kriz anlarına, gerilimlerine göndermeler, dokunmalar var. Outlet’in Proje Alanı bölümünde videosunu izlediğimiz Adrian Paci de aslında, gündelik ve geçici krizi değil belki ama bir coğrafyanın, bugün, geçmiş ve gelecek üçgeninde maruz kaldığı toplumsal bir krizin portresini çıkartıyor. Outlet//İhraç Fazlası Sanat Galerisi “Kişilik Krizi” 6 Nisan 23 Mayıs 2009 Boğazkesen Cad. Kadirler Yokuşu No: 69 TophaneBeyoğlu, Tel: 0212 245 55 05, Türkiye bunları konuştu Kapı açıldı!.. Ay nerde kaldı?!.. Bayaa da uzun boylu.. Elini tuttu.. Dedi.. Demedi.. Kıvırdı.. Kıvırmadı.. Kapı kapandı!.. Ulemaştırma Trafik sorununun çözümü haddizatında çok basit.. Şöyle ki.. DÜÜÜÜT!.. Pet şop Argodan al haberi BOP BOP: Poker oyunu.. ÇAPARİZE GETİRMEK: Tongaya düşürmek.. CEBELLEZİ ETMEK: Hakkı olmadığı halde bir şeyi kendine mal etmek.. Misafir çizer Mustafa Bilgin Bir manipülasyon aracı olarak medya Melhus, çalışmalarında modern medyanın manipülatif gücü ve klonlama konularına eğiliyor. Amerikan Hastanesi Sanat Galerisi ‘Operation Room’, eserlerinde modern medyanın manipülatif gücü ve klonlama gibi konulara eğilen Alman sanatçı Björn Melhus’un video yerleştirmelerine ev sahipliği yapıyor. Ekrem Yalçındağ’ın küratörlüğündeki sergide izleyiciler, Melhus’un farklı karakterleri canlandırdığı ‘klasik’ sayılan çalışmaları ile ‘Still Men Out There’ gibi çalışmalarını karşılaştırma olanağı bulacak. Melhus’un diğer eserlerinden farklı bir çizgide yer alan ‘Still Men Out There’, temelde sanatçının kendi figürünü bilinçli bir şekilde yeniden çizmeye karar verdiği, kusursuz bir senkronize ses ve ışık yerleştirmesi olarak karşımıza çıkıyor. 19 Nisan’a kadar açık kalacak sergide, Melhus’un kimi zaman aralarında bir kadının da bulunduğu çeşitli rollere büründüğü figüratif eserlerle sanatçının görüntüleri soyut renk alanlarına indirgeyerek yarattığı çalışmalar yan yana izlenebiliyor. Melhus’un klonlama konusundaki kamuoyu tartışmasına doğrudan tepki olarak ortaya koyduğu ‘Again&Again’le iki vücudun birleşme sürecindeki mücadelesini anlatan ‘No Sunshine’ gibi videolar da sergide yer alıyor. Sergi pazar günleri hariç 11.0019.00 tarihleri arasında görülebilir. Doktorunuz diyor ki Sana bi iyi.. bi kötü haberim var.. Seni iyi gördüm.. 300 lira rica ediyim.. Dört ot dört görüş KUŞKONMAZ: Konmaz konmaz dediniz bak gecekondu.. ÖKÜZGÖZÜ: Görmedim.. FAREKULAĞI: Duymadım.. KÖPEKDİLİ: Söylemedim.. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle