15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

kamilmasaraci?gmail.com 31 EKİM 2009 CUMARTESİ 3 Cumartesi Şairi akşam yaşlanmış türküdür sabah gözde biçimlenen direnç İSMAİL BİÇER Nükleer kadar pis enerji az bulunur Nükleer enerjiye neden bu kadar karşı çıkıyoruz? Yanıtı aşağıdaki nedenlerde gizli. Birkaçını hemen sayalım: Çevrenin geri dönülemez biçimde kirlenmesi, insanların yaşam alanlarından edilmesi, santralların çıkardığı atıkların taşınırken bile binlerce insanın ölümüne yol açabilecek olması ve kanser... Nükleer lobilerin etkisindeki birkaç ülke hariç dünya bu enerjiden vazgeçiyor, Türkiye’de ise Akkuyu’da atom santralı yapılması tekrar gündemde getiriliyor. METE Dikkatler iç politikadaki KIZIK gelişmelere ve ekonomideki krize çevrilmişken en son 22 Ekim’de bölge halkı, belediye başkanları, işadamları ortak bir açıklamayla nükleer santrala hayır dediler. Neden karşı çıkıyorlar? İşte kısa bir özet. Mersin’e yapılması planlanan nükleer santralı yurttaşlar protesto etti. Mersinliler santralın zararlı etkilerini yüzlerine yaptıkları plastik makyajla gösterdi. Lalettayn Frankenştayn Şahsisentır Ne var yok Frankenştayn birader? N’ossun.. iyilik.. Toprak kirleniyor, su kaynakları harcanıyor Nükleer enerjinin hammaddesi olan uranyumun yüzde 70’i yerli halkın yaşadığı bölgelerde. Niyerya’da bu nedenle on binlerce insan topraklarından sürgün edildi. Ülkenin kuzeyi 122 yabancı şirkete peşkeş çekildi. Bu madeni elde etmek için gereken su ise tonlarla ifade ediliyor. Nambia’daki uranyum madenini çalıştırmak için harcanan su miktarı bölgenin 11 yıllık tüketimine eşit. Bölgede şimdiden uluslararası su satıcıları mevzilenmiş durumda. Nükleer enerji su kaynaklarına verdiği zararın yanı sıra toprakları da etkiliyor. 1972 yılında uranyum maden ocaklarının bulunduğu binlerce dönüm arazi ABD Devlet Başkanı Nixon tarafından “ulusal afet bölgesi” ilan edildi. Nükleer santrallardaki hava bacası, radyoaktif özelllikler taşıyan tritium, strontium, jod, plutonyum, krypton, argon ve kenon yayıyor. Bu maddeler bacalardan önce havaya, sonra toprağa gidiyor. Santralların olduğu alanların çevresi boşaltılmak zorunda. Evler, tarım alanları, yerleşik kültür, hayvanlar taşınıyor. Özel sigorta şirketleri bu masrafları karşılamadığı gibi sağlık sorunları sigorta kapsamına bile alınmıyor. Ömrünü tamamlamış uranyum maden ocakları, binlerce yıl boyunca yeraltı sularının zehirlenmesine, havanın kirlenmesine ve çevrede yaşayanların sağlığının bozmasına yol açıyor. Birkaç büyük firma milyar dolar kazanırken oluşan çevre ve sağlık sorunları için kat kat fazla kamu harcaması gerekiyor. Uranyum madeni ayrıştırma işlemi sırasında her bir ton balçıktan iki kilo uranyum elde edilebiliyor. Bu zehirli ve radyoaktif küllerin depolandığı Colorado River ve Kazakistan’ın Aktau bölgesi için BM “potansiyel uluslararası afet bölgesi” nitelemesi yapıyor. Nükleer santralların soğutulmasında kullanılan sular, işlemden sonra radyoaktif su molekülü (tritium) taşıyor. Bu sular buharlaşarak havaya, toprağa ve suya karışarak canlılara geçiyor. Bu da zamanla kalıtımsal hastalıklara yol açıyor. Soğutmada kullanılan su, son işlemden sonra 33 dereceye ulaşıyor. Bu suyun dere, ırmak ve denize tahliye edilmesi, balıkların bitkilerin ve küçük hayvanların ölümüne yol açıyor. Çünkü ılık suda az oksijen bulunuyor. Sahibinin sesi Gençler topluca,yetişkinler ikişer ikişer, yaşlılarsa teker teker yürür. Zamanı çok olanın yitirilecek zamanı yoktur. Topus Şaşkın adam yarı yenilmiş sayılır. Uranyum yataklarının 80 yıl ömrü var Nükleer enerji tükenmeye mahkum. Dünyadaki 440 nükleer santral için gerekli olan uranyum yataklarının sadece 80 yıl ömrü kaldı. Daha fazla uranyum üretiminde bu rakam daha da aşağıya düşecek. Nükleer santrallarda kullanılan uranyumu dünyada sadece dört maden tekeli çıkartıyor ve satıyor. Bu da bağımlılık yaratıyor. Artan nükleer santrallar da uranyum açığını büyütüyor. 2006 yılında arzın üçte ikisi askeri ve sivil kurumlardan sağlanabildi. Bu durumda daha fazla maden ocağının açılması gerekiyor. Nükleer enerji yalnızca elde edilme aşamasında değil radyoaktif maddelerin taşınması sırasında da risk oluşturuyor. Demiryolu ve karayoluyla yapılan nakliyatlar olası bir kazada binlerce kişinin ölümüne yol açabilir. Santrallarda kullanılan yakıt için gereken yanıcı maddenin (MOX) küllerinden bile atom bombası yapmak mümkün. Üstelik birkaç mikrogramı kanser için yeterli bile. Atom santrallarından yayılan radyoaktif maddelerin ölçüm değerleri genç, sağlıklı ve erkek bünyeye göre kıstas alınıyor. Halbuki yaşlı insanlar, kadınlar, çocuklar ve bebekler için değerler tanımı yok. Nükleer santrallarla ilgili çekincelerden biri de sıkça yaşanan arızalar. Almanya’da yılda en az dört kez güvenlik gerekçesiyle devre dışı bırakılan santrallar var. Ülkedeki Radyasyon Ölçüm Müdürlüğü verilerine göre her yıl 100200 arasında “kayda geçirilmesi zorunlu arıza” saptanmakta, büyük bir kaza olasılığı her zaman bulunmakta. Santrallardaki borular, kumanda merkezleri, elektrik kablo donanımları, havalandırmalar, pompalar çok çabuk aşınıyor. Bu nedenle sürekli bakım ve masraf gerekiyor. Nükleer santralların ömrü ise 40 yıl. Bundan 2040 yıl önce yapılan nükleer santrallarda ciddi ölçüde yedek parça sıkıntısı yaşanıyor. Birçok birimin yedek parçası gelişen teknolojiye uymadığı için bulunmuyor, ancak çok masraflı ve özel siparişlerle yedeği, yenisi yapılıyor. Pet şop Off the record Yeni Zelanda’dan İngilltere’ye uçakla getirilen bir kivi meyvesi,atmosfe re kendi ağırlığının beş katı kadar sera gazı bırakıyor. Ulan diyorum bu koku nerden.. Çernobil sürüyor ? Nükleer santrallar ne kadar en son tekniğe göre yapılırsa yapılsın çok kısa bir sürede “çağdışı” kalıyor. Çünkü, bilim ve teknolojideki günlük gelişmeler, santralda kullanılan teknolojiyi “ilkel” duruma düşürüyor. 30 yıl öncesinin teknolojisiyle yapılmış santrallar günümüzde “müzelik” kabul ediliyor. ? Özellikle Türkiye’de deprem kuşaklarının yaygınlığı ve hareketliliği nedeniyle kurulacak nükleer santrallar olası bir depremde ağır hasar görecek, bu da çok ciddi insan ve çevre kayıplarına yol açacaktır. ? Olası bir savaşta askeri uçakların ve uzun menzilli silahların ilk hedef noktalarından biri santrallar. Herhangi bir bombalama, binlerce yıl sürecek felaketlere yol açabilir. ? Almanya’daki nükleer santralların sigorta bedeli 2,5 milyar Avro. Oysa Almanya Ticaret Bakanlığı’nın saptamalarına göre sadece bir santralda kaza sonucunda oluşacak patlamanın hasar ve etkileri 5,5 milyar Avro dolayında. ? Özelleştirilmiş santrallarda kasti arızalardan dolayı ekonomik ve siyasal baskı aracı olarak arızalar oluşabiliyor. Öyle ki kış aylarında borsadaki santral kağıtları birdenbire fırlıyor. Elektrik fiyatları zamlanıyor. ? Santralların her biriminde insanlar çalışıyor. Stres, dalgınlık, kızgınlık, yorgunluk anında yapılacak yanlış bir işlem, hayati sorunlara yol açabilir. ? Nüfus yoğunluğunun az olduğu bir bölgede olmasına karşın facia sonucunda ölenlerin sayısı 90 bini aşmıştı. Etkileri hâlâ sürüyor. ? Olası bir santral faciasında radyoaktif maddeler çevreye saçılacak, günlerce atmosfere zehir saçacak. İlk anda 25 kilometredeki her canlı birinci dereceden mağdur olacak. İnsanları tahliye etmeye vakit bile yok. Misafir çizer: Erdoğan Başol Bugün doğanlar için Online ceza Kameralı takip Ortam dinleme Adalara mopur Tasarrufizm Bi yerden para çıksın şayet bi yürüme bandı alıp pahalılığı protesto etmezsem bana da tasarrufist demesinler.. Ayvalık Zeytin Hasat Günleri başlıyor Ayvalık Ticaret Odası ile Ayvalık Belediyesi’nin ortaklaşa düzenlediği “Ayvalık Zeytin Hasat Günleri” 6 8 Kasım 2009 tarihleri arasında gerçekleştirilecek. Bu yıl beşincisi düzenlenen ana teması “Zeytinyağı ve Lezzet” olan Hasat Günleri, 6 Kasım cuma günü ulusal ve yerel firmaların katılacağı “Zeytinyağı Pazarı”nın açılışı ile başlayacak. Her yıl olduğu gibi bu yıl da İsmet İnönü Kültür Merkezi’nde açılacak olan Zeytinyağı Pazarı’nda kurulacak stantlarda, firmalar ürünlerini tanıtırken, konuklar taze Ayvalık sızma zeytinyağı alma şansına sahip olacak. Hasat Günleri bu yıl İtalya’dan Profesör Antonio Megna’yı da konuk edecek. Megna, Edremit Zeytincilik Üretme İstasyonu Ziraat Mühendisi Mehmet Balcı ile birlikte “Zeytin tarımındaki yeniliklerle” ilgili panele konuşmacı olarak katılacak. 7 Kasım Cumartesi günü Murateli Köyü’nde geleneksel bir zeytin bahçesinde zeytin hasadıyla güne başlanacak. Konuklarla birlikte zeytinlerin toplanmasının ardından gazeteci yazar Mehmet Yaşin’in “Zeytinyağı ve Lezzet” konulu söyleşisi izlenecek. Ayvalık lezzetlerinin yer alacağı dostluk sofralarının da kurulacağı Murateli Köyü’ndeki zeytin bahçesinde gün boyu sürecek şenliklere Muammer Ketençoğlu da Ege türküleri ile renk katacak. 8 Kasım Pazar günü, saat 10.00’da Ayvalık Necdet Kent Kütüphanesi’nde Anadolu Grubu İcra Kurulu Başkanı Tuncay Özilhan’ın katılımıyla Komili’nin hazırladığı “Zeytinyağı Anıtları” kitabının tanıtımı gerçekleştirilecek. Ayvalık ve çevresindeki yüzlerce yıllık zeytin ağaçlarının, zeytin ağaçlarının gölgesindeki antik kentlerin, yörede kurulan zeytinyağı müzelerinin ve hayatı boyunca zeytinle, zeytinyağıyla haşır neşir olmuş ailelerin ve insanların öykülerinin yer aldığı kitabın yazarı Nedim Atilla ile fotoğrafları çeken sanatçı İsa Çelik’in imza günü yapılacak. Türkiye’de zeytinyağı sektörünün tüm bileşenlerini bir araya getirmek, sektördeki bilgi alışverişini sağlamak, Ayvalık’ın zeytinyağı varlığını tanıtmak ve zeytinyağına olan ilgiyi artırmak amacıyla düzenlenen Hasat Şenlikleri’ni beş yıldır gerçekleştiren Ayvalık Ticaret Odası Başkanı Rahmi Gencer Ayvalık Zeytin Hasat Şenlikleri’nin artık geleneksel hale geldiğini belirtti. Kanser oranı artıyor Uranyum ocaklarındaki radyoaktif ve zehirli madenler, işçileri ve çevre halkını hasta ediyor, kanser oranı yükseliyor. Nükleer santralların 5 km çevresinde oturanlar, kanser tehlikesiyle karşı karşıya. Bu durum örneğin Almanya’da çocuklarda yüzde 60 daha fazla kansere ve kan kanserine yol açmış durumda. Mafya zehir yüklü şilepleri batırıyor Karadeniz bölgesinde, Yunanistan açıklarında zehirli atık maddeler mafyaya ait şileplere yüklenip batırılıyor. Şirketler ve ülkeler zehirli küllerden kurtulmak için bu yolu seçiyor. Radyosyon saçan küller yok edilemiyor. Nerede saklanırsa saklansın çevresine zarar vermesi önlenemiyor. Çevre cinayeti: Somali açıklarında, Halka kemer sık, nükleer lobilerine destek ver: Anayasa ve İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi düşmanlığı: Nükleer santrallar insanların güvenli ve C MY B C MY B En son krizde görüldüğü gibi fatura halka çıkartılıyor. Sağlık, eğitim, sosyal haklar ve maaşlarda kısıntıya gidiliyor. Oysa Türkiye’nin de aralarında olduğu Avrupa Atom Enerjisi’ne aktarılan devlet yardımı, geçen yıl 400 milyar avroya ulaştı. Atom endüstrisi devlet yardımıyla araştırma ve geliştirmelerde bulunuyor. Ancak çalışmaları insanlığa ve doğaya zarar veriyor. sağlıklı yaşam hakkını tehdit ediyor. Zehirli atıklarından, güvenlik risklerine kadar olumsuz ve zararlı yönleri var. Türkiye coğrafi, tarihi kültürel özellikleriyle dünyanın en güzel yerlerinden biri. Turizmden daha fazla yararlanma, çevreye daha fazla önem verme yerine Akdeniz kıyılarındaki turizme büyük zarar verecek nükleer santral kurma hesapları yapılıyor.Turizm gelirleri azalacak, binlerce kişi issiz kalacak. [email protected] Bacasız sanayiye darbe:
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle