19 Kasım 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Konser 4 17 EKİM 2009 CUMARTESİ Psikolog DJ Erdem’den Arabesk ve rock Bergen’den Kamuran Akkor’a, Ferdi Tayfur’dan İbrahim Tatlıses’e arabesk müziğe onlarca yıllardır emek veren sanatçıların unutulmaz eserleri, farklı müzik gruplarından gelen müzisyenlerin oluşturduğu bir ekip tarafından yorumlanıyor. İstanbul Arabesque Project, bu akşam Studio Live Dip’te konser verecek. Topluluk davulda Rüya Grubu’ndan Barbaros Akbulut, elektro gitarda Buz Grubu’ndan Özer Kırçak, perdesiz gitar ve cümbüşte Rüya Grubu’ndan Korkut Peker, bas gitarda farklı sanatçılara sahnede eşlik eden Erkut Demiroyan ve vokalde Pınar Çubukçu’dan oluşuyor. (0212 244 77 12) iyileştiren şarkılar Onkoloji bölümünde psikolog olarak çalışırken kanser hastalarına moral vermek için müziği kullanan Cenk Erdem “İyileştiren Şarkılar” adlı bir albüm çıkardı. Albüme onu renkli müziklerle tanıştıran ve erken yaşta yitirdiği teyzesi için de bir not koydu: “Keşke yeryüzündeki tüm şarkıları toplayıp seni iyileştirebilseydim.” Küçüklüğünden beri müzik dolu bir evde büyümüş Cenk Erdem, geçenlerde ilk albümünü yayınladı. Ama bu bildiğiniz albümlerden biraz farklı. ŞİRİN Öncelikle toplama bir albüm. GÜVEN İçindeki şarkıların ortak noktası “iyileştirici şarkılar” olmaları. Erdem, Elvis Costello’dan, Sting’e, Amy Winehouse’dan Nelly Furtano’ya, The Cranberries’den Vanessa Williams’a kadar insanları mutlu edecek, onları dinginleştirecek sese sahip isimleri ve şarkılarını bulup topluyor. Adına da “İyileştiren Şarkılar” diyor. Peki kimdir bu Cenk Erdem? Öncelikle bir müzik aşığıdır... O yaptığı her işi bir şekilde müzikle ilişkilendiriyor. Bir yolunu buluyor ve müziğin içinden geçen işler tercih ediyor. Küçüklüğünde ailesi ve özellikle Sevinç Teyzesi sayesinde yakınlaştığı müzikten hiç uzaklaşmıyor. Boney M gibi disko klasikleriyle büyüyor, annesinin Rolling Stones plaklarını dinliyor. Bir yandan çok neşeli ve konuşkan olması onun kendini bir anda radyo camiası içinde bulmasına neden oluyor. 17 yaşına geldiğinde radyolarda DJ’lik yapmaya başlıyor. 13 yıl boyunca müzik programları hazırlıyor. İnsanlarla muhabbet etmeyi, dertleşmeyi çok sevmesi onu üniversitede psikoloji seçmeye itiyor. Böylece insanların çok merak ettiği iç dünyalarına girebileceğini düşünüyor. Üniversite yıllarında öğrenci değişim programıyla New York’a gidince bile radyo programını bırakmıyor. şarkılar yok mu’ sorusuyla yola çıktım”. Sonra parça sahiplerinden tek tek izin alıyorlar. Ardından projesini Mimar Sinan Üniversitesi mezunu kardeşi Can Erdem’e anlatıyor. O da albüm için bir kapak çiziyor. İyileştiren şarkılardan rahatlamış, mutlu bir insan yüzünün, güneşin ve çiçeklerin olduğu bir kapak... En son albüme bir de not koyuyor. Onu renkli müziklerle tanıştıran ve erken yaşta kanserden kaybettiği teyzesi Semiha Hanım için: “Keşke yeryüzündeki tüm şarkıları toplayıp seni iyileştirebilseydim.” Müziğin geleceği, geleceğin müziği ZÜLAL KALKANDELEN Geçtiğimiz günlerde Washington’daki Georgetown Üniversitesi’nde müzik sektörü için çok önemli konuların ele alındığı bir zirve yapıldı. Kâr amacı gütmeyen “Future of Music Coalition” adlı örgüt tarafından düzenlenen toplantı, tam bir beyin fırtınası etkinliğiydi. Üç gün devam eden zirveye ben şahsen katılmadım fakat internet üzerinden yapılan webcast yayınları takip ettim. Etkinlik kapsamında düzenlenen panellerde, çok sayıda müzisyen, yapımcı, radyo programcısı, yazar ve müzik eleştirmeni, konuşmacı olarak yer aldı. Konuşulan konular da, doğal olarak, teknoloji ile müzik sektörü arasındaki ilişki ve gelecekte müzisyenlerin izlemesi gereken stratejiler üzerinde yoğunlaştı. Yapılan tartışmaların hepsini bu yazıya sığdırmak olanaklı değil; ama özellikle önem verdiğim iki konuya değinmek istiyorum. Kot’un şu sözleriydi: “Eğer, bu sektöre, yazar ya da müzisyen olarak yaptığınız işi ticari bir meta haline dönüştürmek amacıyla girdiyseniz, yanlış yoldasınız demektir. Ben, hem yazmayı hem de müziği çok sevdiğim için müzik eleştirmeni oldum. İyi müzik yazarlığının üç temel unsuru vardır: Eğitmek, aydınlatmak ve eğlendirmek.” Moon ve Kot kuşkusuz haklı. Çünkü içerik kaygısı duymadan sadece ticari amaçla yapılan içi boş yayınlar, müziğe destek değil köstek olur. Kanımca buradaki esas mesele, bir denge kurmak; yani son teknolojiyi kullanıp popüler kültürden haberleri hızla verirken aynı zamanda yaptığınız yayında estetik bir değer yaratabilmek... Şunu da belirtmek gerekir ki, içeriği zenginleştirmek yani analiz yapabilmek için gerekli bilgi birikimine sahip olmak, müzik konusunda heyecan duymak ve araştırmaya zaman ayırmak gerekir. Bugün bu özelliklere sahip kaç müzik yazarı var? Kaç yayın yönetmeni bu yönde yayın yapmaya istekli? Yayınlardaki içerik yoksunluğunun suçunu teknolojiye ve dinleyiciye yüklemek yerine, bunları konuşmak lazım... Afrika müziği Justin Adams ve Juldeh Camara 20 Ekim Salı akşamı saat 21.30’da Babylon’da sahneye çıkacak. Adams, günümüzün en yaratıcı gitarist ve kompozitörlerinden biri olarak anılıyor. 20 yılı aşan kariyeri boyunca özellikle Arap ve Afrika müziği ile yakın ilişkiler kuran sanatçı aynı zamanda Brian Eno, Robert Plant, Natacha Atlas ve Jah Wobble gibi önemli müzisyenlerle de ortak projelerde yer aldı. Juldeh Camara ise, dünya müziği arenasında kemanın Afrika kıtasındaki atası olarak bilinen, tek telli ‘Ritti’nin önde gelen virtüözlerinden biri olarak tanınıyor. (0212 292 73 68, biletler 20 ve 12 TL) Bitki çayı gibi melodiler “Çoğunlukla duygunuza eşlik eden bir şarkı sizi rahatlatır. Bir aşk derdiniz olduğunda bu derdi paylaşan, terk edildiğinizde ise gidene yazılmış bir şarkı size iyi gelebilir. Her türlü derdimizden ve günlük hayatın streslerinden sonra bize dinginlik verebilmesi için şarkılara ve güzel seslere ihtiyacımız var aslında. Sesinde melodi olan, ses rengiyle içimize sakinlik veren o kadar iyi şarkıcılar var ki... Suzanne Vega ya da Dido gibi sakinleştiren seslerin etkisini bitki çayına benzetiyorum. Bu tarz güzel sesler insana iyi geliyor ve huzur veriyor. Bu anlamda tatlı ve huzur veren sesler varken, kötü seslere fazlaca maruz kaldığımızı ve alıştırıldığımızı düşünüyorum. Dinginlik veren ya da dert ortağı olabilen Türkçe şarkılar ve birbirinden güzel sesli Türk şarkıcılarımız da var. Zaten Türkçe şarkılardan oluşan bir ‘iyileştiren şarkılar’ albümü de aklımda. Leman Sam’dan Rüzgar ya da Sezen Aksu’dan Gülümse ile açılış yapan bir albüm düşlüyorum... Nasıl Amy Winehouse’un sesinde bir tavır varsa, aşk acısını anlatıp derde ortak oluyorsa, Müzeyyen Senar’ın ‘Fikrimin İnce Gülü’ de aynı duygu yoğunluğunu hissettiriyor bana. Ayrıca Tarkan, Sertab Erener, Aşkın Nur Yengi gibi güzel şarkı söyleyen şarkıcılardan oluşan bir albümle iyileştiren Türkçe şarkıları toplamayı düşünüyorum.” Müzik yayınları nasıl olmalı? Zirvenin en ilginç etkinliği, “Müzik Yayıncılığının Geleceği” konulu toplantıydı. Katılımcılar arasında, Chicago Tribune’ün müzik eleştirmeni Greg Kot, internetten yayın yapan müzik dergisi Pitchfork’un Yayın Yönetmeni Scott Plagenhoef, URB dergisinin kurucusu Raymond Leon Loker, Washington Post yazarı David Malitz ve Amerikan kamu radyosu NPR’ın müzik eleştirmeni Tom Moon gibi saygın isimler vardı. Tartışılan sorular arasında en önemlisi şu oldu: “Dijital devrimin müziğin üretim ve dağıtımını tamamen değiştirdiği, ayrıca gazeticilik yöntemleri üzerinde de tartışma başlattığı bir dönemde, medyanın müziğe ve sanatçılara destek verebilmesi için yayınlarda nasıl bir yöntem izlenmeli?” Sektör açısından hayati bir soruydu bu... Bu konuda Raymond Leon Loker’ın yaptığı bir yorum, panelin gidişatını değiştirdi. “Artık içerik kral değil; yeni kral dinleyici,” şeklinde bir yorumda bulundu Loker... URB’ün yüzeysel içeriğini bildiğim için hiç şaşırmadım bu görüşe... Müzik analizlerine gerek kalmadığını, popüler kültürde öne çıkan haberlerin yeterli olduğunu; çünkü okuyucunun bunu istediğini savunuyordu Loker... Bu görüşe en vurucu yanıtlar, Tom Moon ve Greg Kot’tan geldi. Moon’a göre, “Müziğin anlaşılması için içerik odaklı yayın şarttır. Fakat sorun şu ki, bugün birçok eleştirmen ve yazar müziğe olan merakını kaybetmiş durumda...” Panele damgasını vuransa, Bohemian geceleri İlki Indigo’da düzenlenen ve yoğun ilgi gören Bohemian geceleri ikincisiyle devam ediyor. 23 Ekim Cuma akşamı Connect’te düzenlenecek gecede, en sevilen Bohemian Dj’lerinden ‘2GET4’ ve Bugra D sahne alacak. Breakbeat, electro ve house müzikten hoşlananların kaçırmaması gereken etkinliğin kapı açılışı 22.00. 2GET4, aksak ritimli dans müziğinin en sevilen tarzlarından biri olan ‘breakbeat’ tarzında müzik yapıyor. 2005 yılında müzik çalışmalarına başlayan Bugra ise, setlerinde genel olarak sert tonlar kullanıyor. (0212 251 26 24, biletler 20 TL) İnsanları anlıyor Boğaziçi Üniversitesi’nde Psikoloji ile Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık bölümlerinin ikisini birden aynı anda bitiriyor. Sonra başlıyor yepyeni bir serüven... Psikologluk... Cerrahpaşa’da onkoloji bölümünde dört yıl çalışıyor. Tabii müzik yine işin içinde. Bu kez kanser hastalarına moral vermek için kullanıyor müziği psikolog Erdem. 2004’te Cerrahpaşa onu Amerika’ya oyun terapisi eğitimi almaya yolluyor. Orada yine müzikten ayrılamıyor ve Radio Lolipop isimli bir radyo kanalında çalışmaya başlıyor. Eğitimi bitip de Türkiye’ye dönünce kulüplerde ve eğlence mekânlarında DJ’lik yapmaya başlıyor. Klasik DJ’lerden biraz daha farklı tabii Erdem. Çünkü o plaklarının başında, tek kulağını eliyle kapatıp insanların suratlarına bakmadan çalan DJ’lerden değil. İnsanları eğlendirmeyi, coşturmayı çok seviyor. Daha da önemlisi insanların iç dünyalarıyla ilgileniyor ve üniversitede aldığı eğitim sayesinde insanların ruh durumlarını anlayıp ona göre şarkılar çalıyor. 45’lik sezonu açtı İstanbul’da nostaljik müziğin kalbinin attığı 45’lik Bar Beyoğlu yeni sezona merhaba dedi. Sinema ve müzik dünyasından çok sayıda ismin katıldığı kokteylle Perşembe akşamı kapılarını açtı. Kokteylin ardından “Ah Mazi” programından DJ Hakan Tok, çaldığı müziklerle konuklara sınırsız eğlence ortamı yarattı. 45’lik, yeni sezonda da plak, konsept ve dj geceleri gibi yeni projelerle müzikseverlerin hizmetinde olacak. (0 212 249 97 27) Sanatçının izleyeceği strateji Üzerinde durmak istediğim diğer başlık, sanatçıların başarı kazanmak için izlemesi gereken yöntemle ilgili. Bu konu, Wired dergisi yazarı Elliot Van Buskirk’ün, menajerlik firması Courtyard Management’ın ortaklarından Brian Message ile yaptığı söyleşide ele alındı. (Courtyard Management, Radiohead, Supergrass gibi grupların menajerliğini üstlenen bir firma ve müzik sektöründe sanatçı haklarının korunması için yapılan çalışmalarda aktif rol oynuyor.) Message, konuşmasında sanatçılara bazı önerilerde bulundu. Söylediklerini maddeler halinde sıralarsam, iyi bir özet olabilir: 1. Sanatçının tek hedefi satış olamaz. Bugün bir müzisyenin hayranları ile kurduğu ilişki, daha önce hiç olmadığı kadar önemli bir hale geldi. 2. Bir sanatçının, Myspace, Facebook ya da Twitter gibi sitelerde edindiği “arkadaş” sayısının çokluğu önemli değildir. Önemli olan, o insanlar arasında ne kadarının sanatçıyı gerçekten izlediği ve gönülden bağlı hayran (engaged fan) statüsünde olduğudur. 3. Bu nedenle esas olan, hayranlar ile saygıgüven ilişkisinin kurulmasıdır. 4. Bunun yolu da, sanatçının hayranları ile arasında duygusal bağ yaratacak eserler üretmesinden geçer. Eskiden beri bildiğimiz türden kültürel bir ilişkidir bu. 5. Bütün bunları başarmak için de ilk şart, yapılan işi iyi yapmaktır. Umarım herkes bu önerilerden faydalanır... kzulal@yahoo.com, www.zulalkalkandelen.com sirin.guven?gmail.com BİRİLERİ Reçete değil iyi niyet 2005’te bir kapı daha açılıyor önüne... Bir arkadaşı “İletişim konusunda çok yeteneklisin. Kesinlikle basın danışmanlığı yapmalısın” diyor. Tahmin edersiniz, işini yine müzikle birleştiriyor tabii. Konserler ve çeşitli müzik etkinlikleri düzenleyen Pasion Turca’nın danışmanlığını yaparak... Peki bu albümü çıkarmaya nasıl karar veriyor? Toplama bir albüm yapmak için müziğe olan ilgisinin ve psikog olmasının yeterli olduğunun farkına varıyor: “Müzik yapan bir adam değilim ama insanlara müzikleri bilerek çalan bir adamım. Yani onların ruh hallerine göre... Psikoloji de müzik de bildiğim ve uyguladığım alanlar. Neden bu ikisini birleştirmeyeyim?” Böylece yola çıkıyor Erdem: “Reçeteyle değil, iyi niyetle ortaya çıktım. Sesi güzel şarkıcıları bir araya getirdim. Psikolojide kullandığım tekniklerden de yararlandım. Mesela yüzleştiren şarkıları bilerek seçtim. Nelly Furtano’nun her güzel şeyin bir sonu olduğunu söyleyen şarkısı gibi. Dert ortağı parçalar da koydum. Amy Winehouse’un aşkın ne kadar acıtan bir yanı olduğunu anlattığı şarkısını... Tarihte hem batı, hem doğu kültüründe müzikten yararlanılmış. Hatta bizde eskiden ‘Melankoli hastalarına güzel seslilerden şarkılar dinletin’ denilirmiş. Ben de ‘Sesinden dinginlik Fotoğraf: VEDAT ARIK alabileceğimiz, içimizi ısıtacak RİFAT MUTLU rifatmutlu?gmail.com C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle