18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Evli bir çift ve aşık olan, aşık olunan başka bir adam... Canan, Haluk ve Esat... Ferhan Şaylıman son romanı “Hiçlik”te işte bu üç insanın 10 EKİM 2009 CUMARTESİ ESRA hikâyesini anlatıyor. AÇIKGÖZ Herkesin kendi hiçliğini yaşadığı, ertelenmiş yaşamlara tanıklık ediyor. Romandan herkesin kendine çıkaracağı bir pay var. Ferhan Şaylıman yanıtlıyor... Hiçlik nasıl bir çalışmanın ürünü? Yaşamın kendisi maceraya doğru başlı başına bir yolculuksa, yazı bunun en heyecanlı dönemecini oluşturuyor. Neyi nasıl yazacağımdan önce onu hayata geçirme düşüncesi, hedefi bile beni kışkırtan bir duygu. Ancak o duyguyu yüreğimde ehlileştirdikten sonra işe girişiyorum. Öncesinde kafamda, çivileri çakılmamış, sınırları belirlenmemiş upuzun metinler uçuşuyor. Onları dinleyerek oradan oraya savrulduğum bir sürecin sonunda artık masaya oturabiliyorsam, bu yolculuğa hazır olduğumun işaretidir. Hiçlik de benzer gelgitler arasında yoğrularak oluştu. Girişte okuyuculara bazı müzik parçalarını dinleyerek okumalarını öneriyorsunuz romanı. Müzik ve kelimeler arasındaki bağlantı nedir sizin için? Yanılıyor olabilirim ama bunun örneğine başka bir kitapta rastlamadım. Anlatıma katkı, yeni Hiçlik, Ferhan Şaylıman’ın son kitabının adı. Yaşananlardan ziyade sunum ve biçim yaşanmamışlıkları anlatıyor Şaylıman, ertelenmiş istekleri... Herkesi kendi “hiçlik”i arayışlarından öte, üzerine düşünmeye çağırıyor. Çünkü o biliyor; yaşam ertelenmeye gelmez. romanın yapısından kaynaklanan bir öneri bu. Müzik, yazarken renkleriyle bütünleştirirken aslında yaşadığımız bağlantılı. Örneğin ilk öykü kitabım Sığınak, işimi kolaylaştırdı, ilişkilere de farklı noktalardan ışık tutmaya 1992’de, yıllarca burada yayınlanan edebiyat sözcüklerin daha rahat çalıştım. dergisi Damar’dan ödül aldı. İlk üremesini sağladı. Fazlasıyla ertelenmişlik barındıran ödülün tarifsiz heyecanı. Yine Hiçlik’i yazarken yaşamları anlatıyor roman. Sizin televizyon dünyasına kurgucu soluğumun tükendiği her yaşama dair pişman olduğunuz olarak ilk adımımı attığım yerdir noktada, dinlediğim ertelemeleriniz var mı? Ankara. Ardından çetrefilli işlerin parçaların etkisini İnsanların mutsuz olmak pahasına bazı başkentinde haberciliğe yöneliş. gördüm. Sonra şöyle bir şeyleri sürekli ertelemeleri doğal mıdır? Oynanan oyunu doğru algıya kapıldım: Müziği Yaşam ertelenmeye gelmez ki... okuyabiliyorsanız buradaki çarkın romanın harcına Aklımızın, yüreğimizin bir köşesinde içinde yer almak, yalanı, kattığıma göre kalsa da biliriz ki, ertelediklerimiz ikiyüzlülüğü, arkadan bıçaklanmayı sözcüklere sindiğini hiçbir zaman gerçekleşmeyecek. Bunca yakından gözlemlemek kişiye zannettiğim o parçaların kuşatılmışlığın yaşandığı bir ülkede inanılmaz deneyim kazandırır. okuyucu tarafından da birbirini tüketmek üzerine kurgulanmış İstanbul’sa arada kaçtığım, uzaklarda dinlenmesi kitabı daha ilişkilerin toplamından da ancak Canan, bir kentti yalnızca. Hiçlik’teki Canan anlaşılır kılıp ortak paylaşımlarımızı Haluk ve Esat benzeri, gri tonlarda bir bunun tam tersini yaşıyor; zenginleştirebilir. Hiçlik zor bir roman. Müzik, resim çıkarılabilirdi. Yani arayıp da kıyıda köşede İstanbul’dan, ailesinden kaçıp geliyor okuyucunun omuzlarına yüklenen zorluğu biraz bulduğum bir ayrıntı değil bu. Hiçlik, o kocaman Ankara’ya. Onun iç dünyasındaki çalkantılarını hafifletir düşüncesiyle o öneriyi yerleştirdim. resimden alınmış herhangi bir parça yalnızca. buranın ara tonlardan uzak kendine özgü gri kamilmasaraci?gmail.com 3 Birbirimizi anlayacağımız ortak dilimizi yitirdik Cumartesi Şairi Bir kadının sesinden başlarım sevmeye Gözlerinin labirentinde Kaybolmadan önce.. ATAOL BEHRAMOĞLU TopUs Pas verdim,borçlu çıktım. Espirisentır Sahibinin sesi Yolcu için en ağır bavul,boş para çantasıdır. Çok harcamak,az kazanmak;yıkıma giden en güvenilir yoldur. Dünya bir fotoğraf makinasıdır,lütfen,karşı sında gülümseyiniz. Maskeli balo Herkes bizim gibi olsa. Nerdeee.. Off the record Yoksul aile çocuklarının psikolojik sorun yaşama ihtimali zengin aile çocuklarına göre üç kat daha fazla.. Ya ya ya..şa şa şa..üç kat daha fazla yaşa!.. Sinirler gevşemeyecek Romanın büyük bölümü, hastanede geçiyor, hastane soğukluğu, hastaların durumu... Hastaneler genelde herkes için uzak durulası yerlerdir. Bunun romana bir ağırlık vermesinden çekinmediniz mi? Çoğunlukla kimi kavramları içlerini doldurmadan söyleyip geçiyoruz. Çünkü hayat çoğu zaman durup düşünme fırsatı tanımıyor. Ya da düşünmemek, yüzleşmemek için tıkış tıkış yaşamayı tercih ediyoruz. Yok oluş, hiçlik de uzağında durmaya çalıştığımız kavramlardan. Romanda üç gün uyutulan birisinin uyandırılışı sırasında sözcüklerden, kavramlardan, isimlerden, ilişkilerden arındırılmış bir hafızayla dünyaya çok yükseklerden bakışını ele alıyorum. Unutulan, akıldan silinen her şey yavaş yavaş eski yerine otururken geriye dönüşü anlatmak kuşkusuz yorucu, zordu. Şimdi okuyucudan da aynı çabayı beklememin bir haksızlık olduğu söylenebilir mi? Hiçlik, yatakta uykuya dalmadan önce sinirleri gevşetecek bir aşk romanı değil. Pet şop Önemli olan çıkış yolunu yitirmemek Romanda bir lafınız var: “Gerginlikleri öğütüp sindirmeye yönelik son derece gelişmiş bir yeteneğimiz var. Kölelik ruhunun başlangıcı: İçine sindir, sonra da boyun eğ”. Sizce Türkiye’de şimdiye kadar hesaplaşılmadan öğütülen en büyük sorun nedir? İnsan hakları kapsamına giren hesabı sorulmamış cinayetlerin tümü. Bunları işleyenler aramızdalar. Ama şimdi farklı bir noktaya vurgu yapmak istiyorum. Görünmez bir eşik vardı, onu aştık. Yani başka bir tanımlamayla sorunun ne olduğunun önemi kalmadı. Dün sorunları yaratıp acıyı körükleyenler bugün ellerinde çözüm önerileriyle kapımıza dayanmış durumdalar. Yine de şunu söylemek mümkün: Biz birbirimizi anlayabileceğimiz ortak dilimizi yitirdik, kör ve sağırız sanki. Aşabilir miyiz bunu? Elbette. Ama o dili yeniden yaratmak koşuluyla. Sizin “hiçlik”iniz nedir? Geçenlerde romanla ilgili çıkan bir yazıda “karamsar gerçeklik” yaklaşımını kullandılar. Hayır, karamsar değilim. En azından Canan, Haluk ve Esat’ın böyle düşünmediklerini biliyorum. Ölümün kıyısına uzanan birisinin son anlarında klasik müzik eşliğinde çevresini gözlemlemesi karamsarlık mıdır? Yoksa bize gerçeğe farklı bir açıdan bakılabileceğini mi gösterir? Medyanın dolambaçlı yollarında kirlendiğini, kirletildiğini söyleyen bir gazetecinin öteki hayatında derin iç döküşlerle arınmaya çabalaması umutsuzluk mudur? Yoksa içinde ısrarla sakladığı insani özün görünür hale gelmesi midir? Ben Hiçlik’i her zaman geriye dönüşün mümkün olabileceğini düşünerek yazdım. Herkes bir gün hiçliğe düşebilir. Bu kaçınılmaz. Önemli olan oradan çıkışın yollarını yitirmemek. Misafir çizer: Cemalettin Güzeloğlu Bugün doğanlar için Aferin.. Hoş geldin.. Keşke biraz daha düşünseydin.. Bence yanlış yaptın.. Neyse olan oldu.. Doktorunuz diyor ki Tuz, şeker, un ve beyaz adamdan uzak durun!.. Kadınlar daha derin Esat, Canan, Haluk romanın üç kahramanı, ancak siz yaşanmamışlıkları ya da yaşananları ağırlıklı olarak Canan’ın gözünden veriyorsunuz. Niye bir kadın gözünü seçtiniz? Romanda iki olay örgüsü var. Birisi hiçlikten geriye, hayata dönüşün hikâyesi; diğeri mutsuz, yönsüz, ne istediğini pek bilemeyen bir kadının iç dünyasında onu ve yakın çevresini alt üst eden hesaplaşmaları. Canan’ın bakış açısından yola çıkarak anlatıma kalkışmam, elbette tehlikelerle dolu bir seçimdi. Kadınların hayat karşısındaki duruşları erkeklere kıyasla daha fazla derinlik taşıyor. Gözlemlerime göre erkeklerin ikilemde kaldıklarında sığlığa düşme oranları çok yüksek. Kitapta bu sığlıktan uzaklaşmak için anlatımdaki seçimim Canan’dan yana oldu. Roman bize Ankaraİstanbul karşılaştırmasını, iki şehrin zıtlıklarını düşünme imkânı da veriyor... Bu iki şehir sizin hayatınızda nasıl bir anlam ifade ediyor? Ankara doğduğum ve doyduğum yer. İlk aşklarım, ilk işim, ilk kitaplarım hep Ankara Hacı Şakir sabunları 120 yaşında Geçmişi 1800’lü yıllara uzanan marka beyaz sabunun yanı sıra sıvı sabun, duş jeli ve saç kremleri de üretiyor. Türkiye’de sabun deyince ilk akla gelen markalardan Hacı Şakir bu yıl 120. yaşını kutluyor. Bu sabunun geçmişi Kırım tatarlarından Hacı Ali’nin 1800’lü yıllarda sabun ve mum üreticisi olarak Volga Nehri üzerinde üretim yapmasına dayanıyor. 1915’te ailesiyle bilrikte Anadolu’ya oradan da İstanbul’a göç eden Hacı Ali atalarından öğrendiği gibi üretmiş Hacı Şakir sabununu. Ölmeden oğlu Mehmet Şakir’e devretmiş markasını. Mahmet Şakir ticarette biraz zorlanmış ama sabunların kalitesini hiç değiştirmemiş. Hacı Şakir’in tarihini anlatan bir de kitap var. ‘Sabunun Hikayesi’ adında. Markanın yolculuğunda çeşitli ürünleri olmuş. İlk sabunlar çift damgalıymış. Damgalara da müessesenin başında bulunan kişinin ismi yazılırmış. Samsun bölgesinde de çuvallarla satılırmış Hacı Şakir sabunları, önce kuruması beklenirmiş. Kutsal denecek kadar kıymetliymiş çünkü sandıklarda bekletilen sabunlar, ahiret gününde kullanılmak üzere sandıktan çıkarılır ve vasiyeti eden yıkanırmış ak sabunlarla. Halk arasında kalitesinin ötesinde dürüstlüğü ile de tanınmaktadır Hacı Şakir. Öyle ki, pazarda mal satan esnaf kefeye ağırlık diye sabun kalıplarını koyarmış. Kayseri’de hâlâ tüm canlılığı ile yaşayan gelenekler var; hepsi de Anadolu halkının temizlik alışkanlıkları ile doğrudan ilgili. Kız hamamına davet edilecekler, birer kalıp sabunla alırmış davetlerini. Cenazede de kullanılacak sabunun bedelini sormazmış alan da satan da, gönülden ne koparsa onu verir onu alırmış taraflar. 1991’de yüzde 67 hissesi Colgate Palmolive tarafından satın alınan Hacı Şakir’in 1999’da tüm hisseleri Colgate Palmolive’e geçti. Şu an Hacı Şakir sadece beyaz sabunla yer almıyor pazarda. Beyaz sabunlar elyüz ve banyo olarak ayrıldı, aileye sıvı sabunlar, duş jelleri, şampuanlar ve saç kremleri eklendi. Siyahı seven tasarımcı Hasuike İstanbul’daydı Ünlü Japon tasarımcı Makio Hasuike, Mudo Concept’in ev sahipliğinde HotpointAriston’un davetlisi olarak “Tasarımda Yeni Trendler” konulu bir seminer vermek üzere Türkiye’ye geldi. 1964 Tokyo Olimpiyat Oyunları için saat tasarımları da yapan Makio Hasuike, 1968 yılında İtalya’nın Milano şehrinde kendi stüdyosunu açtı. Günümüzde ‘Makio Hausike&Co’ adlı endüstriyel tasarım firması çatısı altında beyaz eşyadan grafik tasarımına, mimariden sergi ve mobilya tasarımına kadar birçok farklı alanda tasarımları olan Hasuike’nin müşterileri arasında Colombo, Fiam, HotpointAriston, Villeroy&Boch, Franco Pozzi, WMF, Rubinetterie Christina ve Gedy gibi dünyaca ünlü markalar bulunuyor. Yaptığı tasarımlarla birçok ödül kazanan Hasuike’nin bazı eserleri New York Modern Sanatlar Müzesi, ‘Triennale di Milano’ ve Essen’deki Industrieform Müzesi’nde sergileniyor. HotpointAriston’un Blackline serisini de tasarlayan Hasuike, Nişantaşı Mudo Concept’te verdiği seminerde HotpointAriston için tasarladığı ve siyah ürünlerden oluşan ‘Blackline’ serisinin doğuş sürecinden bahsetti. Bununla birlikte beyaz eşya kavramının değişen yüzüne, geleceğin tasarım trendlerine ve tasarımteknoloji ilişkisine de değindi. Davetlileri tasarım, endüstri ve insanla ilişkileri konusunda aydınlatan tasarımcı, moda ve dekorasyonda siyah rengin ihtişamı, evlerde yeni nesil teknolojiler, gelenekselin dışına taşan beyaz eşyalar ve mutfakbanyolar dışındaki yeni kullanım alanlarından bahsetti. Tasarımda yeni trendlerden söz ederken, endüstri ürünlerinde çevreye duyarlılığın, fonksiyonelliğin ve hareketliliğin gittikçe ağırlık kazanacağını belirtti. Dekorasyon alanındaki yeni eğilimler ve geleceğin tasarım trendlerini anlatan Makio Hasuike, endüstri ürünlerinde çevreye duyarlılığın gittikçe ağırlık kazanacağını, bu yeni farkındalığın geçmişe oranla günümüzde dünyaya bakış açısını tamamen değiştirdiğini, buna bağlı olarak her yeni projede ve tasarımda çevreye duyarlılık, hareketlilik gibi unsurların öneminin artacağını söyledi. HotpointAriston ile Mudo Concept, Ağustos ayında, beyaz eşyanın ev dekorasyonunun bir parçası haline getirildiği ‘Evlerde Yeni Yaşam Alanları Yaratma’ konsepti ile bir araya gelmişti. Bu işbirliği çerçevesinde, HotpointAriston buzdolabı, çamaşır ve bulaşık makinesinden oluşan “Blackline” serisi, aralarında İstanbul, Antalya, Ankara, İzmir ve Trabzon’un da bulunduğu 12 ildeki 26 Mudo Concept mağazasında tüketicilerin ilgi ve beğenisine sunulmuştu. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle