28 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Dinleyin 4 31 OCAK 2009 CUMARTESİ İlk olarak 2003 yılında tanışmıştık, “Rock’n Coke” ile. Bu Avrupa’da sıkça gördüğümüz ve imrendiğimiz, açık hava (open air) festivallerinin ülkemizdeki yansımasıydı. Öyle ki APTÜLKADİR ülkemize dünyaca ünlü müzisyenler gelip konser vereceklerdi. ELÇİOĞLU Açık Hava festivalleri, 60’lardaki efsanevi Woodstock festivali gibisinden bir şeydi. Woodstock, barış şemsiyesi altında bir araya gelen hippilerin ve rock gruplarının oluşturduğu bir festivaldi. Sonraki yıllarda ise bu daha çok müzik endüstrisinin ele alışıyla yüksek ticari boyutlu festivallere dönüşecekti. Elbette ki daha sonra müzik endüstrisinin elinde şekillenen festivaller 60’lardakinden daha farklı olacaktı ama gene de müzik dünyasının birikimini sunacaklardı. Bunlar arasında ilk olarak 79’ların sonunda İngiltere Donnington’dan başlayıp ileriki yıllarda da Avrupa’ya yayılan “Monsters of The Rock” ve “Reading” gibi festivaller sayılabilir. Bu tip açık hava festivallerinin bir kısmı da sadece bir sefer olarak yapılmışları da vardır ki bunların arasında “Rock in Rio” önemli yer tutar. Bu festivalde Queen geniş bir dinleyeci kitlesine konser verirken tarihe de en kalabalık izleyicili konser rekoru diye yazılacaktı. Rock’n Coke yeniden mi! programları bu sene herhalde uyacak ki festivalin yapılacağı duyuruldu. Ancak her nasılsa katılacak gruplar da belirlenmemiş, o halde gene tur programı uyacak gruplar konusu belli değil. Gelin sözün özünü söyleyelim: 6 yıl boyunca süren bu festival beklenen dinleyiciyi çekememiştir. O kadar şaşaya o kadar ünlü isme rağmen Rock’n Coke, Avrupa’daki açık hava festivallerindeki izleyici sayısının dörtte birine bile erişememişti. Bunun verilerini ülkemizde yapılan konserlerde de görebiliriz. Dolayısıyla bunun kabahati festivalin organizasyonunda değildir. Ancak bu festivale başlarken yayılan görkemli hava beklentileri arttırmış ve her sene çok güçlü isimler beklenir olmuştu. İkinci yanlışlık ise festivalin rock ve tabii ki müzik dinleme amacı yadsınmış ve 3 gün çadırda tatil yapma havası öne çıkarılmıştı. BEKLENEN KATILIM OLMADI Diskonun önemli isimleri burada Otto Santral’de disco müziğinin en iyi örneklerini muhteşem dansçıların şovlarıyla pekiştiren Horse Meat Disco Partileri yapılacak. Bu akşamdan itibaren her ay İstanbul Otto Santral’de birbirinden önemli isimler sahneye çıkacak. Serinin ilk konuğu LCD Soundsystem’ın beyni, aynı zamanda The Rapture, Hot Chip, Holy Ghost, Hercules & The Love Affair, Shit Robot, The Juan Mclean gibi sanatçılarla birlikte çalmış ünlü plak şirketi DFA Records’un kurucusu. Günümüz elektronik müzik sahnesinin en nitelikli prodüktörlerinden biri olan James Murphy bu akşam müzikseverlerle buluşacak. Gecenin diğer konuğu ise Horse Meat Disco serisinin yaratıcılarından Jim Stanton. Doksanlı yılların ortalarına kadar Six Finger Satellite, Pony ve Falling Man gibi birçok topluluğun ses mühendisliğini üstlenen James Murphy, bugün The Juan Mclean olarak tanıdığımız, John Maclean’ı yanına alıp, eski UNKLE üyesi Tim Goldsworthy ile birlikte DFA Records’u kurmuştu. 2002 yılında LCD Soundsystem’ın ilk parçaları ‘Give It Up’, ‘Losing My Edge’, ‘Movement’ ve ‘ Yeah’i çıkardı. Horse Meat Disco Partileri kapsamında sürpriz isimler İstanbul’a gelecek. (0216 556 98 00, biletler 34 YTL) Yengi’yle aşk şarkıları Türk pop müziğinin önemli isimlerinden Aşkın Nur Yengi, 7 Şubat Cumartesi akşamı Jolly Joker Balans’ta konser verecek. ‘Ayrılmam’, ‘Yazık’, ‘Elveda’, ‘Kara Çiçeğim’, ‘Geceler Düşman’, ‘Hesap Ver’ ve ‘Serserim Benim’ gibi unutulmamış birçok şarkısını seslendirecek Aşkın Nur Yengi, sevenlerini müzikal bir yolculuğa çıkaracak. Sanatçının yeni parçalarını da söyleyeceği konser saat 00.00’da başlayacak. Müzikseverler unutulmaz saatler geçirecek. İşte bundan 6 yıl önce “Rock’n Coke” haberi duyulduğunda da herkesi böyle bir heyecan kaplamıştı. Ancak sevinçle birlikte bir kuşku da beraberinde gelecekti… Çünkü festivalin ismindeki “Coke” ibaresi soru işaretleri yaratıyordu ve festivalin sponsorunu deşifre ediyordu. Rock’n Coke’ın dünyaca meşhur bir kola firması tarafından düzenleniyor olmasının ötesinde festivalin isminde de yer alması bir çok çevreden tepki almıştı. Bu ilk planda klasik kökendeki rockçılardan gelen bir eleştiri olsa da yaşanan politik gelişmelerin sonucunda geniş bir kesime yayıldı. Zira festivalin yapılacağı yıllar ABD’nin Irak’a girişine rastgeliyordu ve yoğun bir ABD karşıtlığı vardı. Dolayısıyla konserin sponsoru değil bizzat düzenleyicisinin ABD kökenli bir kola şirketi olması büyük tepki yaratıyordu. Konseri organize eden yetkililer ise bunun böyle olmadığını kola firmasının konseri düzenlemediğini sadece sponsor olduğunu söyleseler de tepkileri dindiremediler ve bu festivalin karşısına “Barışarock” adıyla ayrı bir tepki festivali çıktı. 2003’te başlayan her iki festival de yıllarca sürdü. Birinde dünya kola devi diğerinde ise bu konulara hassas rockçıların kısıtlı bütçeleri vardı. Ancak ne gariptir ki, Rock’n Coke festivali geçen yıl yapılamadı ama “Barışarock” yoluna devam etti. Rock’n Coke organizasyonunu kotaran Pozitif yapım yetkilileri “Bu yıl, hedeflenen uluslararası sanatçıların turne programlarının festival takvimine uymaması, bazı sanatçıların ise bölgemiz coğrafyasında turnede olmayışları nedeniyle iptal edildi” diye bu durumu açıklayacaklardı. Ancak fısıltı gazetelerine göre bunun sebebinin biraz maddi olduğu da dile getiriliyordu. İşin ilginci geçen sene Rock’n Coke yapılamazken “kendi yağıyla kavrulan” Barışarock devam edecekti. Şimdilerde Rock’n Coke’ın 2009’da tekrar yapılacağı haberleri çıktı. Haber verilirken “Bir sene ara verilen rock’n coke bomba gibi geliyor” denilse de akla ister istemez ekonomik durumun toparlanmış olabileceği geliyordu. Geçen yıl yabancı grupların uymayan tur ROCK FESTİVALİ Rock’n Coke festivalinin yetkilileri etkinliğin çok uluslu kola firması tarafından düzenlenmediğini dillendirseler de akla hemen neden isminin böyle yapıldığı sorusu geliyor. Aslına bakılırsa Rock’n Coke yıllar önceki bir hayalin sonucuydu ve o zamanlarda da ortada kola firması falan yoktu. Festivalin organizasyonunda bulunan isimlerden İstanbul Kültür Sanat Vakfı Genel Müdürü Görgün Taner’in ta 80’lerin sonundan itibaren böyle bir rock festivali hayali vardı. 1991 yılında yapılan İstanbul Festivali’nde gerçekleşen Jethro Tull konseri bunun ilk göstergesiydi. O yıllarda festival bugünkü gibi caz, film, müzik gibi bölümlere ayrılmamıştı. Ancak böylesi bir bölümleme yapılması da planlanıyordu ve bunların arasında da bir rock festivali de vardı. Bunun sonucunda da İstanbul Festivali’nde de Jethro Tull’dan sonra İstanbul Festivali kapsamında Sting’i ise stadyum konseriyle görecektik. Sözün özü İstanbul Festivali kapsamında bir rock festivali de olacaktı. Peki bu hayali gerçekleştirirken neden ismi “Rock’n Coke” yapıldı. İstanbul Caz Festivali gibi bir rock etkinliği daha güzel ve daha birikimli olamaz mıydı? Tabii bunların da çeşitli nedenleri olabilir, bunu bilemeyiz ama isminin içinde kola firmasının ismi olan bir festival geçmişteki o hayali biraz olsun rencide etmemiş midir? Süper kahramanlar gecesi The Hall’un retro partilerinin bu ayki teması ‘Süper Kahramanlar’. DJ Kiwi, DJ Zafer Çeçen ve VJ Snow’un sahneye çıkacağı geceye istediğiniz bir süper kahraman kostümüyle katılabilirsiniz. Ya da kendiniz için yeni bir kahraman yaratabilirsiniz. Süper kahramanlar geçidine dönecek partide birbirinden eğlenceli müzikler herkesi sabahın ilk ışıklarına kadar ayakta tutacak. Müzikseverler dans pistinde inemeyecek. The Hall’deki parti saat 22.00 sularında başlayacak. (0 212 244 87 37, biletler 15 YTL) Aksel ile caz Engin Recepoğlu, İmer Demirer, Serkan Özyılmaz, Kağan Yıldız ve Cem Aksel’den oluşan Cemaksbant, 5 Şubat Perşembe akşamı saat 21.30’da Nardis Jazz Club’de konser verecek. Ankaralı Cem Aksel’in caza ve davula ilgisi İstanbul’da ortaokul sıralarında başladı. Aksel, 1983’te İsviçre’de Bern’de bulunan Swiss JazzSchool’a kayıt oldu. Ancak maddi olanaksızlıklar nedeniyle devam edemedi. O günden bu yana yaşamını müzik ile kazanan sanatçı 60 kadar albüm çalışmasında çeşitli şarkıcılara eşlik etti. Türkiye’nin hemen hemen bütün cazcıları ile çaldı. Halen İstanbul’da yaşayan Cem Aksel, Bülent Ortaçgil ve çeşitli caz müzisyenleri ile farklı mekanlarda çalmakta. (0212 244 63 27, biletler 25 YTL) Latin ateşi Uludağ’da 6 müzisyen ve 2 Latin dansçıdan oluşan canlı müzik grubu Mariachi Band, 910 Şubat tarihlerinde sürprizleriyle Uludağ Winterfest’i neşelendirecek. Saat 15.00’de Alkoçlar’da konsere başlayacak olan Mariachi Band, Grand Yazıcı ve Ağaoğlu’nda da sahneye çıkacak. İki perküsyon, bir gitar, bir saksafon, bir trombon ve bir trompetten oluşan Mariachi Band’in kostümleri Nahide Büyükkaymakçı tarafından hazırlanmış. (www.mariachi.com.tr) sirin.guven?gmail.com BİRİLERİ RİFAT MUTLU rifatmutlu?gmail.com Tarih 22 Nisan 1978... Jamaika’da iyice kızışan siyasi kavga, ülkeyi kana bulayıp iç savaşa dönüşmüş... Huzurun sağlanması amacıyla ulusal stadyumda büyük bir barış ZÜLAL konseri düzenleniyor ve bir sahneye çıkıp rakip iki KALKANDELEN müzisyen partinin liderine çağrı yapıyor: kzulal?yahoo.com “Herkese bir araya gelip bütünleşebileceğimizi göstermek için el sıkışmanızı istiyorum!” Bunun üzerine dinleyiciler arasındaki iki lider sahneye geliyor. Müzisyen, ikisinin ellerini de tutup havaya kaldırıyor ve “Jammin” adlı şarkısını söylüyor: “Bizi artık kurşunlar durduramaz. Ne yalvarırız, ne eğilip bükülürüz, ne de satın alınırız. Hepimiz haklarımızı savunuruz...” Şarkıyı söyleyen Bob Marley ya da asıl adıyla Robert Nesta Marley... Jamaikalı şarkıcı, söz yazarı ve gitarist... Onun çağrısına uyup sahneye çıkanlarsa, daha sağda politikaları savunan, muhafazakar Jamaika İşçi Partisi (JLP) lideri Edward Seaga ve demokratik sosyalist çizgideki Ulusal Halk Partisi ( PNP) lideri Micheal Manley... Bob Marley, kuşkusuz 20. yüzyılın en önemli müzisyenlerinden birisi. Önemli; çünkü bir üçüncü dünya ülkesinden çıkıp dünyaca tanınan bir yıldız olmayı başarabilen ilk müzisyen... Önemli; çünkü sadece müzikte başarılı olmakla kalmadı, müzikteki gücünü sivil haklar mücadelesine yansıttı... Bugün hâlâ konserlerde kalabalıklar, “Kalk, ayağa kalk, hakların için ayağa kalk” diye şarkı söylüyorsa, bunun nedeni Bob Marley... Yoksulluk, kölelik, eşitsizlik ve emperyalizm kıskacında ezilenlerin sesiydi o... Halkının ve içinden çıktığı sınıfın yaşadıklarını anlatıyordu şarkılarında... Onun zamanında kölelik kalkmış olsa da, siyahlara ve yoksullara karşı ayrımcılık, yaşadığı topluma derinden kök salmıştı. 50 yaşında, İskoçya kökenli beyaz bir denizci ile 18 yaşında, Jamaikalı siyahi bir genç kızın ilişkisinden meydana geldiği için, arada kalmanın zorluklarını yaşadı. Ne beyazdı ne de tam olarak siyah... Çoğu kişi için, Obama’nın deyimiyle, bir “kırma”ydı o... Ama Bob Marley, kimilerince dezavantaj olarak görülebilecek bu durumu avantaja dönüştürmeyi bildi. Çünkü 63. doğum yılında Bob Marley Grammy Ödülü verilen sanatçılar arasına katıldı... The Wailers ile 1977’de yayımladığı “Exodus” albümü, 1999 yılında Time dergisi tarafından 20. yüzyılın en önemli albümü ilan edildi. MESAJLARI HÂLÂ CANLI... 1980 yılında futbol oynarken meydana gelen bir kazadan sonra ayak başparmağında enfeksiyon meydana geldi. Deri kanseri olduğu ve parmağının kesilmesine Rastafari inancına bağlılığı nedeniyle karşı çıktığı söyleniyordu. 1976’da sağ eylemciler tarafından yapılan silahlı saldırıdan kurtulmuştu ama kanserden kurtulamadı... Aylarca süren kemoterapiden sonra 36 yaşında yaşama veda etti. Bugüne kadar gelen bazı söylentilere göreyse, bu işte CIA ya da MI5’ın parmağı vardı. Marley’in “Her insanın kendi kaderini kendisinin belirleme hakkı vardır”, “Kendini düşünsel kölelikten kurtar” gibi beyazların ve zenginlerin sömürüsüne karşı çıkmayı vurgulayan sözleri ve savunduğu Birleşik Afrika düşüncesi, o dönemde bazılarını rahatsız ediyordu... Bob Marley, artık fiziken yaşamıyor olsa da, şarkılarıyla verdiği mesajlar, ilk günkü gibi canlı... Ölürken başında bekleyen oğlu Ziggy Marley’e, “Para hayatı satın alamaz...” demişti. Hayatını barışa, eşitliğe ve sevgiye adamış bir müzisyenin son sözleriydi bunlar... 21. yüzyılın para ve iktidar mücadeleleriyle geçen günlerinde bundan daha iyi bir mesaj olur mu? Gelecek cuma, reggae müziğin bu ölümsüz kahramanının 63. doğum yıldönümü... Dünyanın çeşitli yerlerinde anma etkinlikleri düzenleniyor. Bunlardan birisi de, 6 Şubat akşamı İstanbul Tünel’deki Babylon’da yapılacak. Sekiz Türk müzisyenden kurulu Sattas grubu, caz, ska ve dub ritimlerini reggae tadında yorumlayacak. Hep birlikte “Sevgi bizi tek başımıza bırakmaz / Karanlıkta doğmak zorunda ışık” diye şarkı söylerken Marley’in ruhunu şad edeceğiz... www.zulalkalkandelen.com insanlığa ve eşitliğe odaklanmıştı; tek istediği, bütün insanların barış içinde yaşamasıydı. Bu dileğini gerçekleştirmek için de müziğini aracı yaptı. Peter Tosh ve Bunny Livingstone’ın da yer aldığı The Wailers grubu ile Afrika’nın müziğini herkese duyurdu. Jamaika sokaklarından atılan çığlık, kısa sürede tüm Afrika’ya, oradan da tüm dünyaya yayıldı. Marley’in şarkı sözleri öylesine doğrudan, açık ve etkileyiciydi ki, üçüncü dünya ülkelerinin müzikal peygamberi gibi görüldü... Kısa yaşamına büyük başarılar sığdırdı. Afrika insanına yönelik yardımlara şarkılarıyla destek verdiği için, Birleşmiş Milletler Barış Madalyası’nı aldı. Zimbabwe, 1980’de İngiltere’den bağımsızlığını kazandığında, hükümet tarafından resmi törene davet edildi ve o gün için özel olarak yazdığı “Zimbabwe” adlı şarkıyı söyledi. Ülkesinin kültürüne katkılarından dolayı Jamaika’nın en büyük ödülü Merit Ödülü’nü aldı. Öldükten sonra Yaşam Boyu C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle