19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

10 3 OCAK 2009 CUMARTESİ sergi Çizdiysem ben çizdim Anadolu Üniversitesi Eğitim Karikatürleri Müzesi’nde Eskişehirli karikatürcü Hikmet Cerrah’ın eserleri sergileniyor. “Çizdiysem; ben çizdim” başlıklı sergi 7 Ocak’ta sanatseverlerin görüşüne sunulacak. Cerrah, Eskişehir’de yayınlanan On Dakika dergisinde “Son Dakika” ve Makine Mühendisleri Odası Bülteni’nde “Sözün Özü “adını verdiği köşelerde karikatür çizmeye devam ediyor. “Çizdiysem, ben çizdim” adlı 6. kişisel sergisi, 7 Şubat’a dek görülebilecek. (Tel: 0 222 230 02 01) Tütün Deposu’ndaki Rodeo Sanat Galerisi farklı yaklaşımlarla çalışan iki sanatçıyı bir araya getiriyor. Tütün Deposu’nda sergi var! Ergül Cengiz Karaköy’deki eski Tütün Deposu ilk kez 9. Uluslararası İstanbul Bienali’nde kullanılmıştı. Genellikle tarihi yapılarda, mekanın ruhunu da içine alan bir sergileme mantığı ile hareket eden bienal küratörlerinin aksine, bu bienalde, alternatif sergi alanları tercih edilmişti. Tütün Deposu bu tarihten ESRA itibaren, dünyada ALİÇAVUŞOĞLU örneklerine sıkça rastladığımız “fabrikaesraali?yahoo.com galeri” olarak sınıflandırabileceğimiz bir sanat mekanı olarak hizmet veriyor. Daha önceki yazılarımızda sıkça dile getirdiğimiz gibi, Tütün Deposu’nun konumlandığı yer olan Karaköy, İstanbul Modern, Sabancı Kasa Galeri, Garanti Osmanlı Bankası Müzesi gibi kurumların yanı sıra bağımsız inisiyatiflerin de varoluş mücadesine girdiği bir bölge. Özellikle Hafriyat, BM Suma, Artık, Depo gibi sanat mekanları bu bölgede yer alarak, artık klasikleşmiş “sanat semtlerinin” değişmesine de neden oluyor bir bakıma. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nin bu bölgede yer alıyor olmasının, izleyici sayısını gözle görülür bir biçimde arttırdığını belirtelim. Tütün Deposu’ndaki Rodeo Galeri sanat tarihçisi Sylvia Kouvali’nin tasarladığı bir mekan. İlk sergisini mekanın üç katını kullanarak gerçekleşmişti. Şimdi ise Tütün Deposu’nun alt katı kısa süreli sanat gösterimlerine, orta katı ise Avrupa Kültür Derneği’ne ayrılmış durumda. Böylelikle Tütün Deposu çok amaçlı bir mekan olarak çeşitli etkinliklere evsahipliği yapıyor. Rodeo’nun şimdiki sergisi farklı yaklaşımlarla çalışan iki sanatçıyı bir araya getiriyor: Çalışmalarını Meksika Guadalajara’da sürdüren Patricia Esquivias ve Hamburg kökenli Ergül Cengiz. Galerinin bir odasında Ergül Cengiz tuvallerini sergiliyor, diğerinde ise Esquivias’ın videoları gösteriliyor. Farklı gelenek ve geçmişten gelen bu sanatçıların içinde bulundukları sosyal dinamikler çerçevesinde ürettikleri işler aslında birbirine pek de karşılık vermiyor. Ancak, her ikisi de tarih ve kimlik üzerine yoğunlaşıyor. Ergül Cengiz’in tuvalleri daha çok göç olgusuna odaklanıyor. Sanatçı, göç sembolü olarak ele aldığı kuşları giderek Patricia Esquivias ile Franko’nun ölümüne kadar olan süre ve sonrasında 1975’te İspanya’da başlayan rave partiler ile arasındaki paralellikler anlatılıyor. Folklör II ise, Kral II. Philip ve şarkıcı Julia Iglesias arasında benzerlikler üzerine oluşturuluyor. Sanatçı her iki videoda da, temel olarak kendi kişisel tarihinden ve topladığı nesnelerden yola çıkarak bir kurgulama gerçekleştiriyor. Rodeo’nun bu sergisi, bireyin ait olduğu coğraf kimliği nasıl algıladığı ve nasıl göstermeyi yeğlediği üzerine iki farklı örnek... ŞİDDETTEN KAÇAN KADINLAR Tütün Deposu’nun giriş katında ayrıca, 10 Ocak’a dek sürecek bir video gösterimi var. Selda Asal, şiddete maruz kalan kadınlar üzerine gerçekleştirdiği videosunda, şiddetin boyutlarını, fiziksel ve ruhsal etkilerini çarpıcı bir biçimde ele alıyor. “Umudu Onarmak” üst başlığında “Beni Gör” ve “Ben Sahiden Kimdim?” başlıklı bu videolar Selda Asal’ın 2004’te başladığı bir serinin parçaları.... Çekimleri İsveç’te gerçekleşen bu filmlerde, şiddetten kaçan İsveçli, İranlı, Türk ve Filistinli kadınlar yer alıyor, konuşuyor. Şiddetin hemen her toplumda neredeyse aynı yöntemlerle gerçekleştiğini gösteren bu filmlerde kadınlar, şiddetin boyutlarını kimi zaman amatör çizimlerle, kimi zaman ise anlatarak dışavuruyorlar. Tütün Deposu’nun ikinci katında ise Avrupa Kültür Derneği’nin düzenlediği belgesel bir sergi yer alıyor. William Saroyan’ın 100. doğum yılı nedeniyle düzenlenen sergide, ünlü yazarın kitapları, fotoğrafları ve yaşamını çevreleyen olaylar sergileniyor. Selda Asal, “Beni Gör”, “Ben Sahiden Kimdim?” 18 Aralık 200810 Ocak 2009 Rodeo, Patricia EsquiviasErgül Cengiz 23 Aralık 2008– 31 Ocak 2009 Tütün Deposu, Lüleci Hendek Caddesi, No: 12 Tophane, Tel : 0212 293 58 00 www.rodeogallery.com Yılbaşı Kapıları Eyüboğlu Eğitim Kurumları’nda okuyan ilköğretim 6, 7 ve 8. sınıf öğrencilerinin grup çalışması olarak hazırladığı yılbaşı kapıları, farklı konsepti ile Akmerkez sakinlerinin ve konuklarının ilgisini çekiyor. Geçtiğimiz sene hazırladıkları dev yeni yıl tebrik kartları ile Akmerkez’i renklendiren Eyüboğlulu öğrenciler, bu yıl da “Yılbaşında evinizin kapısını nasıl süslemek isterdiniz” sorusundan yola çıkarak hazırladıkları eserlerini sergiliyorlar. Farklı sanat dallarındaki yetkinlikleriyle bugüne kadar çeşitli başarılar kazanan Eyüboğlu öğrencilerinin “Yılbaşı Kapıları” başlıklı sergisi, Akmerkez’de; alt çarşı çocuk mağazaları koridorunda ziyaret edilebilir. soyutlaşan figürler biçiminde kullanarak tuvalin üzerinde yineliyor ve şehrin gökyüzünü kaplıyor. Cengiz’in son dönem çalışmalarındaki motifler; göç eden bireyin saplantılarını akla getiriyor. Geleneksel kilim desenleri, hayat ağacı motifleri, semboller vb. cam altı resimlerinde gördüğümüz renk cümbüşü ile biraraya getiriliyor. Ergül Cengiz’in resimlerinde geleneksel motiflerle, kitch öğeler birlikte harmanlanıyor. İSPANYA’NIN TARİHİ Patricia Esquivias’ın Folklör III adını verdiği videoları ise İspanya’nın tarihine ve kökenine ilişkin. Bir konferans dizisi olarak kaydedilen bu çalışmalarda sanatçı, düşüncelerine rehberlik eden çeşitli malzemeler ve doğaçlama sembol haritalarla bir öyküleme oluşturuyor. Folklör I’de İspanya’nın diktatörlük tarihi Yüzler İstanbul Fransız Kültür Merkezi, sinema dünyasının önemli ismi Atilla Dorsay’a saygı çerçevesinde yazarın “Yüzler” adlı fotoğraf sergisine ev sahipliği yapıyor. Sergide, Dorsay’ın meslek hayatı boyunca fotoğrafını çekme fırsatı bulduğu sinemanın unutulmaz yüzleri arasında 20072008’de çektiği portreler yer alıyor. 6 Ocak’ta açılacak olan sergi, 20 Ocak’a dek devam edecek. (Tel: 0 212 393 81 11) tiyatro İstanbul’da bir dava “Kafka’nın Dava romanındaki öykü fikri, bugünün İstanbul’unda yaşamakta olan bir oyun yazarının aklına gelmiş olsaydı, acaba nasıl bir oyun yazardı?” Yazaryönetmen Kerem Kurdoğlu, işte bu sorunun peşine düşerek, Dava’yı yeniden yazdı. Derya Alabora, Yiğit Özşener, Güvenç Dağüstün, Cüneyt Yalaz, Gözde Çetiner, Metin Göksel, Roza Erdem, Simel Keçicioğlu, Hande Özelsancak, Uğur Altun’un rol aldığı oyun, 8 Ocak’ta garajistanbul’da sanatseverlerle buluşacak. (Tel: 0 212 244 44 99) Izİzlenim Heykel, dünyanın her yerinde ve yüzyıllar öncesinde var olmuş bir sanattır. Dinlerde, dogmalarda ya da plastik değerlerin ve estetiğin öncülüğünde onunla hep uğraşılmıştır. Tarih öncesinden, Mısır’dan, Rönesans’dan, diğerlerinden ya da günümüzden olsun farketmez; heykelleri hayranlıkla izleriz. Kimi renklidir, kimi hareketli; küçük de, büyük de olabilirler. İnsanlar, soyutları da kendilerine yakın bulup etraflarında biteviye dolaşırlar. Osmanlı İmparatorluğu öncesine Selçuklular’da tam bir heykel sanatının varlığından bahsedemezsek de, günümüze kalmış olan kabartmalar bu dönem sanatının gelişmiş olduğunu gösterirler. Bazı hayvan figürlerinde ve stilize doğal biçimleriyle bu kabartmalarda sınırlı bir anlatım dili kullanılmıştır. Taş işçiliğinde hiç de azımsanamaz bir ustalık vardır. Osmanlılar’da ise hayvan, bitki ve çiçek anlatımları olabildiğince şematikleşmiştir. Din olgusu her alanda olduğu gibi sanatta da fazlaca baskındır. Olaylar, islam dinini yorumlayanların görüşleri doğrultusunda yaşanmalıdır. Hadisler önemlidir. Bireysel katılımcılığın ve yaratımın kabul edilebilirliği söz konusu bile değildir; insan figürlü anlatımın ise hiçbir yeri olamaz. Böylece bizde, Batılılaşma hareketleri ve Sanayii Nefise Mektebi nin kuruluşuna (1883) kadar heykelle uğraşılmamıştır. Heykelin gelişmesinin önünü açan Yervant Oskan ilk heykeltraşımız İhsan’ın (Özsoy) hocasıdır. Giderek yoğunlaşılan bu sanatın modernleşme sürecine baktığımızda tıpkı resimdeki gibi 1930’lara gelinmesi gerekir. 1950’lerde ise Ali ? ÜMRAN BULUT [email protected] Heykel sanatımız ve Osman Dinç Hadi Bara, Zühtü Müridoğlu, Şadi Çalık, İlhan Koman soyut heykelleri ile dikkat çekerler. Metal, plastik, ahşap gibi değişik malzeme kullanımına öncülük ederler ve kendi kuşaklarında olduğu gibi daha sonraları da modern heykellerin yapılmasında etkilidirler. Bugün birçok çağdaş açılıma imza atan Türk heykeltraşları ve gelinen ilerici çizgimiz tüm ulusumuzun onur kaynağıdır. Osman Dinç, çağdaş Türk heykelinde araştırmacı kimliğin önemsenmesini gerektiren önemli bir isim. Son sergisini 10 Ocak 2009’a kadar Galeri Nev’de (Mısır Apartmanı, Galatasaray) izleyebileceğiz. Eğitimini Paris Güzel Sanatlar Okulu’nda tamamlayan Dinç, yalın bir dil kullanıyor. Yapıtları çağdaş sanatın kavramsallığı ile bütünleşmekte. Yeni sergisinin başlığı: “Bilateria” bunu kısaca açıklıyor. Biyolojik açılımlardan simetrik estetik algısına ve düzenleme olgusuna kadar birçok içerikte kullanabileceğimiz bu kelime kuşkusuz bizi sanatsal yaratımdaki düşünce boyutunda dolaştırıyor. Galeri Nev’de öne çıkarıldığını hemen fark edeceğiniz bir düzenleme de var. Açık üzerinde koyu biçimler fazlaca dikkat çekiciler. Damlalar’ın asıldıkları duvarı yararak yere dikey inişlerine karşın diğer duvardaki Gece Kuşları’nın simetrik yerleşimleri salonun ortasında yatay duran Kayık ile dengelenip estetik kurgusallığı açıkça desteklemekte. Eserlerin ayrı ayrı oluşları ve salonu uyum içinde kullanmaları sunuma gösterilen titizlikle bağdaşıyor. Çelik, şimşir ve cam zaman zaman eskiyi, ilkeli hatta mutlak oluşumu, zaman zaman ise çağdaş olanı ve son teknolojileri hissettirecek sihirli bir bütünsellik sergilemekte. Bunlar alışılmış nesneler değiller ancak bize pek yabancı da görünmüyorlar. Üstelik gözü oyalayacak ayrıntılardan da olabildiğince uzaklaşılmış! O halde, bu sergide çağdaş heykel sanatımızın estetikle olan sıkı bağlarından bahsedebiliriz. İyi seyirler. Özdemiroğlu’ndan tek kişilik gösteri Yazarlığa Gırgır, Fırt ve Çarşaf, Leman dergilerinde yayımlanan notları ve kısa öyküleriyle başladı. Çeşitli gazete, radyo ve televizyon programlarında görev aldı. Alameti Farika ve Grey gibi reklam ajanslarında kısa süreli çalışan Vedat Özdemiroğlu şu anda Uykusuz’ da yazarlık yapıyor. V.Ö Tek Kişilik Gösteri, 6 Ocak’ta Yunus Emre Kültür Merkezi’nde. (Tel: 0 212 661 38 95) C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle