Katalog

4 5 TEMMUZ 2008 CUMARTESİ Konser Pink Martini Türkiye’de ‘Sympathique’ ve ‘Hang on Little Tomato’ ile Türkiye’de büyük bir hayran kitlesine sahip Pink Martini, son albümü ‘Hey Eugene’nin Avrupa turnesi kapsamında 3 konser vermek üzere Türkiye’ye geliyor. Topluluk önce bu akşam Babylon Alaçatı’da saat 23.30’da sevenleriyle buluşacak. Yarın akşam ise, 15. Uluslararası Istanbul Caz Festivali kapsamında Cemil Topuzlu Açık Hava Sahnesi’nde olacaklar. Konser saat 21.00’de başlayacak. Son olarak da 15 Temmuz Salı akşamı 12. Uluslararası Magusa Kültür ve Sanat Festivali için Kıbrıs Salamis Antik Tiyatrosu’nda konser verecekler. Pink Martini, samurayların aşk şarkılarından 1930’ların Küba müziğine, Fransızca şansonlardan Brezilya sokak şarkılarına kadar, dinlemesi en keyifli şarkıları tozlu raflardan çıkarıp müzikseverlere sunuyor. (0216 556 98 00, bilet fiyatları değişiyor) Klarnetle tablanın dansı Aya İrini Müzesi, 7 Temmuz Pazartesi akşamı Taksim Trio featuring Zakir Hussain konserine ev sahipliği yapacak. Mest Rakı’nın sponsorluğunda, İstanbul Caz Festivali kapsamında Hüsnü Şenlendirici, İsmail Tunçbilek ve Aytaç Doğan’dan oluşan Taksim Trio ile dünyaca ünlü tabla üstadı Zakir Hussain bir araya gelecek. Taksim Trio, İspanya’da düzenlenen en önemli dünya müziği fuarı Womex’te geçen yıl konser vermişti ve çoğunluğu dünya müzik endüstrisinin önde gelen isimlerinden oluşan izleyiciler tarafından dakikalarca ayakta alkışlanmıştı. (0216 556 98 00, biletler 102, 67.50, 56, 45 ve 28 YTL) Terasta müzik Bu akşam Taksim Sıraselviler’deki Blanco’nun terasında Macit, Ulaş ve Bertan’dan oluşan N.U.G sevenleriyle buluşacak. Portecho’da Blanco’nun nefis deniz manzarasına karşı 9 Temmuz Çarşamba akşamı konser verecek. Tan Tunçağ ve Deniz Cuylan ikilisinden oluşan Portecho, elektronikayı rock’la buluşturuyor. 2005 yılında biraraya gelen topluluk, Londra’da çeşitli klüplerde çaldı. Portecho, Radyo Boğaziçi 4. Müzik Ödülleri’nde “En İyi Elektronik Müzik Sanatçısı” ödülünü aldı. (0212 244 25 26) Morissette Masstival’de Kitlelerin müzik festivali Masstival dün başladı. Festival kapsamında bugün sahneye çıkacak isimlerin yıldızı Alanis Morissette. 1991 yılında ilk albümüyle kendi ülkesi Kanada’da dikkatleri üzerine çeken Morissette, arka arkaya çıkardığı albümleriyle tüm dünyada hatırı sayılır bir hayran kitlesi edindi. Özellikle, “Little Jagged Pill” albümü tüm dünyada 33 milyondan fazla satarak, inanılmaz bir başarıyla sanatçıya 3 dalda Grammy kazandırdı. Festival kapsamında bugün The Revolters, TNK, Yasemin Mori, Mira, Öztürk, Özge Fışkın, Redd, Yüksek Sadakat, Duman, ve Stereophonics de sahneye çıkacak. Masstival yarın da devam edecek. (0216 556 98 00, bilet fiyatları değişiyor) Akdeniz kırmızı olunca TerciKorad Gitar İkilisi birlikteliklerinin 20. yıl seçkisi olarak konser kayıtlarından oluşan ‘Akdeniz Renkleri’ albümü Ak Müzik’ten çıktı. Albümde Falla, Granados, Albeniz, Carduso, Saygun gibi bestecilerin 18 eseri yorumlanmakta. TerciKorad Gitar İkilisi, 20 yılı bulan birlikteliklerini özetleyen bir konser seçkisini ‘Akdeniz Renkleri’ başlığındaki albümleriyle müzikseverlere sundu. Albümde Granados, Albeniz, Falla, Bizet gibi yabancı bestecilerin yanı sıra Saygun, Başeğmezler, Hacı Arif bey gibi Türk bestecilerinin eserleri de yer BÜLENT almakta. Bilkent Üniversitesi ERGÜDEN kökenli Kürşat Terci, Kaan Korad ve Soner Egesel’in [email protected] ‘Bilkent Gitar Üçlüsü’ olarak yıllarca uluslararası düzeyde verdikleri konserlerden sonra, Soner Egesel’in ayrılmasıyla topluluk ikili olarak yoluna devam etmekte. Gitar tam bir Akdeniz çalgısı. Kökeni Anadolu’daki telli çalgılara dayanıyor. Ankara Arkeoloji Müzesi’ndeki Hitit döneminden kalan telli ve perdeli bir çalgıyı parmakla çalan müzisyen şeklindeki kabartmadaki çalgı bilinen en eski gitar kabul edilmekte. Ancak Rönesans’ta ilk kez gitar ismiyle bir çalgı İspanya’da ortaya çıktı. Dört telli olan bu çalgı İtalya ve Fransa’da da yaygın olarak çalınmıştır. Akdenizlilik her şeyden önce sıcakkanlılığı, samimiyeti çağrıştırır. Gitar da parmakların çalınan tellere doğrudan temasının etkisiyle ve kalbe yaslanarak çalınışıyla mütevazı ama sesindeki samimiyetiyle öne çıkan bir çalgı. Akdeniz’in rengi mavidir. Ancak Akdenizliliğin ve gitarın renkleri sayısızdır. Yeter ki bu renklerde sıcaklık ve samimiyet olsun. Bu bağlamda gazetemizin müzik yazarlarından Şefik Kahramankaptan’ın oluşturduğu bu projenin konsepti oldukça uygun. Konser kayıtlarından yapılan seçkilerle albüm oluşturma düşüncesi ise oldukça cesur. Konser kayıtları belki stüdyoda olduğu gibi parlak ve az hatalı değildirler. Ancak daha aslına yakın daha anlamlıdırlar. Müzisyenler kaydedildikleri zaman değil dinlendikleri zaman iyi çalarlar. Her ne kadar bu albümdeki kayıtlar albüm amacıyla gerçekleştirilmemişlerse de bir fotoğraf albümüne bakar gibi doğal, nostaljik hatta belge niteliğindeler. Açılışta yer alan Nejat Başeğmezler’in Vals’i albümün en iyi parçalarından. Melodikliği ve hüznüyle defalarca dinleme isteği oluşturuyor. Ardından Falla, Granados, Albeniz gibi İspanyol ulusal ekolünün önde gelen bestecilerinin eserleri yorumlanmış. Yolculuğun devamında Yunanistan’a uğruyoruz. John Duarte’nin ‘Yunan Suiti’ kulaklarımıza tanıdık gelen melodi ve ritimlerle dolu. Timur Selçuk’un Bikent Gitar Üçlüsü için düzenlediği Hacı Arif bey’in ‘Olmaz ilaç sinei sad pareme’ ise Akdenizlilğin nasıl renkten renge geçtiğinin güzel bir örneği. Eserdeki hüzün ise tarifsiz. Timur Selçuk, gençliğinde bestelediği dâhiyane şarkısı ‘İspanyol Meyhanesi’ni de keşke gitar için düzenlese. Chick Corea’nın ünlü ‘Spain’ i konserlerde bir milli marş gibi oldu. Spain, TerciKorad konserlerinde de yerini almış. Fransız besteci Bizet’in ‘Carmen’inden bir bölüm albümde yer bulmakta. Bilindiği gibi Carmen operası İspanyol müziğinin etkisinde bestelenmişti. Albümün sonundaysa Ahmet Adnan Saygun’un ‘Aksak Tartılar Üzerine Etüd’ü yer almakta. TerciKorad, Saygun’un müziğindeki aksak ritmlerin oluşturduğu üst düzey enerjiyi mükemmel bir şekilde vermekte. Albüm Nejat Başeğmezler’in ‘Vals’iyle başlayıp Hacı Arif bey’le doruğa çıkıp Saygun’un bir eseriyle bitiyor. TerciKorad’ın Türk bestecilerinin eserlerini seslendirmede gösterdikleri çaba ve cesaret takdire değer. Fransa, İngiltere, İtalya gibi gelişmiş denilen ülkelerde de müzisyenler kendi bestecilerini öne çıkarma eğilimindedirler. Bu da sanırım çok anlaşılabilir bir durum. Ancak gerçek gelişmişlik hiçbir bestecinin kayırılmadığı ve görmezden gelinmediği zaman oluşacaktır. Müzik insanları eşitlemek için var. Yerel, ulusal, dönemsel ve bireysel olarak renk alabilir. Bazen Bach’ın ‘füg sanatı’nda olduğu gibi tamamen soyut da olabilir. Gerçek müzisyen ve müzikseverler tüm iyi müziklere eşit mesafede olmalıdır. Paranın, maddiyatın, gücün hükümdar olduğu günümüz dünyasında müziğe yaklaşımımız her zamankinden daha önemli. Akdenizlilikle gitarın birlikteliğinin renk, çeşitlilik ve tarih bağlamında bir konsept olarak sunulduğu ‘Akdeniz Renkleri’ albümü yaz aylarında dinlemek için ideal bir seçim olabilir. TerciKorad ikilisi yurtdışında ülkemizde olduğundan daha fazla tanınmakta. Bu albümü gitaristler kadar müzikseverler de sevecek. Son olarak albümün kapağı Akdeniz’den dolayı mavi olarak tasarlanmış. Ama Akdeniz müziğinin rengi daha çok kırmızıdır. Kıbrıs’ta festival 12.Magusa Kültür ve Sanat Festivali kapsamında, 9 Temmuz Çarşamba akşamı saat 21.00’de müzisyen Ali Sanlıkol, Kıbrıslı müzisyenlerle ‘Kıbrıs’ın Sesi’ isimli bir konser verecek. Berklee College of Music ve New England Conservatory gibi tanınmış fakültelerde caz ve kompozisyon branşlarında lisans, yüksek lisans ve doktora derecelerini tamamlamış Sanlıkol, müzikseverlere unutulmaz bir gece yaşatacak. Türk pop müziğinin muhteşem seslerinden Işın Karaca da, 11 Temmuz Cuma akşamı Kıbrıslılarla buluşacak. (0392 366 09 54) Caz günleri Nardis Jazz Club’de 15.Uluslararası Caz Festivali kapsamında iki önemli gece gerçekleşecek. Sibel Köse Band feat. JeanLoup Lognon, 8 Temmuz Salı akşamı, Burak Bedikyan Trio feat. Kestutis Vaiginis ise, 9 Temmuz Çarşamba akşamı caz severlerle buluşacak. 8 Temmuz akşamı sahnede, trompetçi JeanLoup Longnon, Burak Bedikyan, Ferit Odman, Kağan Yıldız ve Sibel Köse olacak. 9’u akşamı ise, Litvanyalı saksofoncu ve besteci Kestutis Vaiginis, Caner Kaptan, Ferit Odman ve Burak Bedikyan olacak. (0212 244 63 27, biletler 25, 20 ve 15 YTL) Ustalar topluluğu 20. ENKA Kültür Sanat Yaz Etkinlikleri, 11 Temmuz Cuma akşamı The Masters Ensemble/Ustalar Topluluğu’nun sunacağı “Günümüzden Sesler Ezgiler” başlıklı konseri sanatseverlerle buluşturuyor. İnci Çayırlı, Zekai Tunca ve Asuman Görgün gibi üç büyük sanatçının solistliğini yaptığı, gecenin yönetmenliğini Ahmet Cennetoğlu üstleniyor. ENKA Eşref Denizhan Açıkhava Tiyatrosu’nda gerçekleşecek konser saat 21.15’te başlayacak. Konserde geleneksel musikimizin en güzel örnekleri sunulacak. (0 212 276 22 14–15, biletler 30 YTL) Paraşüt festivali Zi Punt, bu akşam saat 22.30’da Acroattack ‘08 Yamaç Paraşütü Festivali kapsamında Ölüdeniz Fethiye Help Bar’da konser verecek. ElecTrip Records prodüksiyonlarından Zi Punt, Oğuz Kaplangı, Chi K. ve Orange’dan oluşuyor. Electro ile rock birlikteliğini İngilizce vokallerle eşleştiren Zi Punt’un “Nudge Nudge” isimli ilk albümü çok beğenildi. Konserin giriş ücreti yok. (www.acroattack.net) Kocaman yürekli Brezilya ikonu İstanbul’da Tarih: 7 Ağustos 1942. Yer: Brezilya’nın kuzeydoğusunda Bahia bölgesi. Genç bir çiftin 5. çocuğu Caetano dünyaya gelir. Çok geçmeden sanatsal yetenekleriyle çevresindekilerin dikkatini çeker; edebiyata, sinemaya ve müziğe meraklıdır. 17 yaşında bossa nova’nın meşhur sesi Joao Gilberto’nun müziğini duyduğu an, hayatında bir dönüm noktası olur. 1960 yılında Salvador’a taşınır. Üniversitede felsefe okumaktadır. Sinemacı olmak isterken müziğin derinliklerine dalar. Kızkardeşi Maria Bethania için şarkılar yazmaktadır. ZÜLAL 1960’ların KALKANDELEN ortalarında bir grup Bahialının kzulal?yahoo.com arasına katılır. Kızkardeşinin yanı sıra, Brezilya’nın eski Kültür Bakanı Gilberto Gil ve Gal Costa da vardır aralarında. Halkının büyük kesiminin fakirlik içinde yaşam savaşı verdiği Brezilya’da solcu hükümet, 1964 yılında bir askeri darbe ile devrilir. 20 yıl sürecek olan diktatörlük başlamıştır... Caetano’nun arkadaşlarıyla kurduğu Tropicalismo hareketi, soluyla sağıyla ülkedeki bütün kesimleri rahatsız eder. Çünkü müzikleri alışılmışın dışındadır; geleneksel ile çağdaş arasında köprü kurup farklı bir karışım yaratmaktadır. Fado’dan, psychedelic rock’a, bossa nova’dan klasik müziğe birçok müzik türünü kullanarak folk geleneklerini deneyselci bir anlayışla yeniden yapılandırırlar. Tiyatro ve şiiri de işin içine katarak oluşturdukları söylemlerinde öne çıkan diktatörlük karşıtı görüşler, giderek bir kültürel harekete dönüşür. Yoksulluk, adaletsizlik gibi temaları işleyen şiirsel şarkı sözleri, bambaşka bir boyuta taşır Brezilya müziğini. İçinde punk tavrı olan, başkaldıran bir harekettir bu. O kadar ki, genç rock grubu Os Mutantes ile verdikleri bir konserde, dinleyicilerin büyük bir kısmı arkalarını sahneye dönerek oturunca, grup üyeleri de onlara sırtlarını dönerek şarkılarını söyler. Portekizli şair/ressam Fernando Pessoa’nın bir şiirini okumaya hazırlanan Caetano, bu durum üzerine kalabalığa doğru bağırarak şunları söyler: “Siz gücü ele geçirmek istediğini söyleyen gençler! Politik tavrınız da müzikteki gibiyse, bittik demektir!” Neye uğradığını şaşıran dinleyici grubu, birden topluca dönerek sahneye bakar. Uluslararası Sao Paulo Şarkı Festivali’nde yine Os Mutantes’le birlikte plastikten yapılma kıyafetler içinde çıkar sahneye. Amaçları, “E Proibido Proibir” (Yasaklamak Yasaktır) adlı şarkıyı söyleyip hem müzikte hem de siyasette statükocu ve baskıcı tavra karşı çıkmaktır. Geleneksel Brezilya müziğinin, dans ritimleriyle ve rock soundu ile birleştirilerek zenginleşeceğini savunurlar. Fakat bu tür özgürlükçü fikirler diktatörlerin hiç hoşuna gitmez...1968 yılı Brezilyası, darbe içi bir darbeye sahne olur. Giderek polis devletine dönüşen ülkede baskılar yoğunlaşır. Caetano ve Gilberto’nun Tropicalismo hareketini durdurmak isteyen faşist yönetim, soruşturma açıp her iki sanatçıyı da tutuklatır. Ardından Londra’da geçen 2.5 yıllık sürgün dönemi gelir. 1972’de ülkesine geri dönen Caetano’nun Londra yılları karanlık ve zordur. 70’ler ve 80’lerde en çok ses getiren eserlerini yazar. Artık Brezilya’da bir ikon seviyesine gelmiştir ve bugüne kadar neredeyse her yıl yeni bir albüm yayımlar. Müzik yaparken daima bir sanatçı duyarlılığı ile politik konularda topluma görüşlerini aktarır. 1992 albümü “Circulado”, o dönemde ABD Başkanı olan baba Bush’un “yeni dünya düzeni”ne bir karşı duruşken 1997 albümü “Livro”, Amerikan kültürünün kendi kuşağı üzerinde nasıl iz bıraktığını anlatır. Amerika’nın yarattığı kültür emperyalizmini eleştirirken bir yandan da bu ülke ile onun müziğini ayrı tutmayı başarmıştır Caetano. 2004’te “A Foreign Sound” adıyla tamamen Amerikan şarkılarından oluşan bir albüm çıkarır. Cole Porter, Gershwin, Nirvana, Talking Heads ve Elvis Presley gibi büyük isimlerin şarkılarını yorumlayarak, hayatı daha zengin kıldıkları için onlara teşekkür eder. Caetano, bugün Brezilya müziğinin en güçlü seslerinden birisi. En çok Grammy kazanan Brezilyalı sanatçı olarak ülkesinin tarihine geçti. Ama etkisi kıtaları aşıp dünyaya yayıldı; David Byrne gibi bir entelektüele, Devendra Banhart ve Beck’in de aralarında olduğu rock müzisyenlerine uzandı. Öyle ki David Byrne, Caetano’nun bir konseri sonrasında ona duyduğu hayranlığı internetteki günlüğüne yazdı. “Odeio” adlı şarkısında “Senden Nefret Ediyorum” derken bile bunu punk ya da emo gruplar gibi adeta hırlayarak değil, şaşırtıcı bir hüzünle söylediğine dikkat çekti. Şaşırtıcıydı; çünkü kendisini birinden nefret ettiğini söylerken bulmanın yarattığı hüzündü bu... Sevgili müzikseverler, Caetano Veloso, 10 Temmuz’da Cemil Topuzlu Açık Hava Sahnesi’nde! O, yalnızca çağımızın en önemli müzisyenlerinden birisi değil, kocaman yürekli bir insan hakları savunucusu ve yazar. Kaçırılmayacak bir konser! sirin.guven?gmail.com RİFAT MUTLU rifatmutlu?gmail.com C MY B C MY B