22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

21 HAZİRAN 2008 CUMARTESİ 7 Bir de beyaz kâğıtla pastel boyaları olsa... Zeynep ve arkadaşı Gökçe Türkiye’nin İstanbul ve Ege sahillerinden ibaret olmadığını biraz hüzünlendiren bir tecrübeyle öğrendiler. DiyarbakırMardinMidyat gezisinde yaşıtlarıyla bir araya gelen çocuklar kendi olanaklarıyla onlarınkini karşılaştırdılar, İstanbul’a kararlar alarak döndüler. Mardin ışık saçan bir kent. Mardin’in çocukları da öyle. Ama yoksulluk ve yoksunluk içindeler. Geçen hafta DiyarbakırMardinMidyatHasankeyf gezisi yaptık. Gezinin en önemli amacı, 9 yaşındaki kızım Zeynep ve arkadaşı Gökçe’ye, hem Türkiye’nin İstanbul ve Ege sahillerinden ibaret olmadığını göstermek hem de oralarda yaşayan çocukların yaşam koşullarını görmelerini sağlamaktı. Ve gezimiz amacına ulaştı! Zeynep ve Gökçe, gittiğimiz her yerde yaşıtlarıyla konuştular, okullarını, evlerini gördüler. Çocukların, değil kendilerine ait bir oda, ders çalışacak masaları FİGEN bile olmadığını öğrenmenin şaşkınlığını Resim yapacak kağıtları, boyama ATALAY yaşadılar. kalemleri bile olmadığını görünce üzüldüler, İstanbul’a döner dönmez onlara kağıt ve boya kalemleri göndermeye karar verdiler. Mardin’de, Kadın Emeğini Değerlendirme Vakfı‘nın öncülüğünde, 36 yaş çocuklarla annelerine yönelik olarak açılan iki ‘Kadın ve Çocuk Merkezi’ni Zeynep ve Gökçe ile beraber gezdik. Saraçoğlu Mahallesi’ndeki Merkez’de, duvarlarda bir gözü kapalı çocuk resimleri Gökçe’nin çok ilgisini çekti ve nedenini sordu. O resimdekinin kör bir çocuk olduğunu ve çocuklara “farklılıklara saygı”yı öğretmek amacıyla asıldığını öğrenince çok şaşırdı. Zeynep’i en çok şaşırtan ise küçücük merkezdeki çocuk kalabalığı oldu. Cumhuriyet Mahallesi’ndeki Merkez’de ise çocuklar, minik bir sınıfta, bir masanın çevresinde oturmuş resim yapıyorlardı. Masanın üstünde, masayı tamamen kaplayan büyük, kahverengi bir ambalaj kağıdı, yanında da kimisi artık iyice dibine gelmiş pastel boyalar. Her çocuk, kağıdın kendi önüne düşen bölümüne, ellerinin içinde kaybolan boyalarla şekiller çiziyorlardı. Zeynep ve Gökçe, çocukların beyaz resim kağıtları olmamasına, boyalarının azlığına, küçüklüğüne üzüldüler, şaşırdılar, İstanbul’dan onlara beyaz kağıtlar, boyalar göndermek istediklerini söylediler. Merkez’deki ikinci sınıfta çocuklar, gene bir masa çevresinde oturmuş, “Ali Baba’nın Bir Çiftliği Var” şarkısını, hayvan seslerini çok güzel taklit ederek söylüyorlardı. Bu merkezin bir odasını oluşturan Oyuncak Kütüphanesinde de, oyuncak seçmeye çalışan çocuklar vardı. Bu iki merkezle ilgili izlenimlerini sorduğumda, Gökçe şunları söyledi: “Çocuk yuvalarının Kadın Emeğini Değerlendirme Vakfı‘nın 12 ilde açtığı 23 kadın ve çocuk güzel ama merkezinden ikisi Mardin’de. Mardin Valiliği ve Mardin Belediyesi’nin büyük biraz destek verdiği merkezlerde toplam 100 çocuk okul öncesi eğitim görüyor. Çok küçük olduklarını düşünüyorum. En çok çocuklardan, giysilerinden, oyuncaklarından, konuşmalarından ve şarkılarından etkilendim. Çocukların giysilerine biraz üzüldüm, özelikle o pijamalı, saçı karmakarışık kız çocuğunu görünce. O yuvalarda daha çok kitap, daha çok oyuncak olmasını isterdim. Oraya kitap, oyuncak ve giysi göndermek isterdim. Benim gittiğim yuva daha modern, daha temiz ve daha bakımlıydı. Benzer yönü ise benim yuvamda da bu kadar fazla çocuk vardı.” Zeynep ise en çok oyuncak kütüphanesini sevdiğini söyledi, bir de çocukların söyledikleri şarkıları. “Kurt Baba” şarkısı çok hoşuna gitmiş, çocukların “Ali Baba” şarkısını söylerken de fil sesini çok güzel taklit ettiklerini düşünüyormuş. Onu bu yuvalarda hüzünlendiren hiçbir şey olmamış. “Çocuklar mutlu görünüyorlardı” dedi. Bence de mutluydular. Gökçe’yi çok etkileyen saçları tarak ve su yüzü görmemiş, bakımsız, pijamalı küçük kız gibi çocuklar insanın yüreğini yaralasa da, bu merkezler, çocuklar ve annelerine inanılmaz olanaklar sağlamış. Ev ve sokak dışında alternatifleri olmayan bu yoksul çocuklar ve annelerine, eğitim görebilecekleri, oyun oynayabilecekleri, sosyalleşebilecekleri bir alan yaratılmış. Bundan sonra yapılması gereken, düşük maliyetli bu merkezlerin yaygınlaştırılması. Halit Can oyuncağını aldı, beş gün sonra geri getirecek Her mahalleye bir yuva Kadın Emeğini Değerlendirme Vakfı Başkanı Şengül Akçar’ın verdiği bilgilere göre, vakıf, erken çocukluk eğitimini yoksullara yaygınlaştırmak amacıyla “Kadın ve Çocuk Merkezleri” modelini uyguluyor. Bu model kapsamında, “Her Mahalleye Bir Yuva” hedefiyle şimdiye kadar 12 ilde, her yıl binden çok kadın ve çocuğun yararlandığı 23 Kadın ve Çocuk Merkezi açıldı. Bu modelde, oncelikle bu hizmeti duyan anneler biraraya getiriliyor. Kadınların, mahallelerindeki 06 yaş çocukların durumlarını ve ihtiyaçlarını analiz etmeleri sağlanıyor. Buna göre verecekleri hizmetler belirleniyor, yerel kaynaklar harekete geçiriliyor ve Kadın ve Çocuk Merkezi açmalarına destek veriliyor. Kurumsal kimlik edindirmek üzere girişimci kadınlar kooperatifleşiyor. Bu merkezlerde, erken çocuk bakım ve eğitim hizmetleri ile kadınlara yönelik çeşitli faaliyetler yürütülüyor. göç alan Cumhuriyet ve Saraçoğlu mahallelerinde açılan bu merkezleri, mahallede yaşayan kadınlar yönetiyor. Bir anne idari işleri yapıyor, bir başkası üreme sağlığı konusunda eğitim aldıktan sonra mahalledeki kadınları bilgilendiriyor. “Mahalle annesi” ise ev ziyaretleri yaparak, 03 yaş arası çocukları olan kadınlara rehberlik ediyor. 36 yaş grubuna yönelik olan bu merkezlerde anneler için de bir “kadın odası” var. Çocuklar, sınıflarda öğretmenleriyle biraradayken anneler de birlikte yemek pişiriyor, sohbet ediyor, örgü örüyor ve merkezin işlerini yapıyorlar. Mardin’de görüştüğümüz Vakıf Başkanı Şengül Akçar, bu merkezlerin Türkiye genelinde yaygınlaşması gerektiğini, her mahallede bir merkez olursa anlamlı olacağını söyledi. Akçar, devletin öğrenci başına 50100 YTL bile destek vermesinin çok işe yarayacağını, destek verilmemesinin ilerde çok pahalıya malolabileceğini vurguladı. Oyuncak kütüphanesi Kadın Emeğini Değerlendirme Vakfı’nın, Actavis desteğiyle Mardin’de açtığı Oyuncak Kütüphanesi’ni ziyaretimiz sırasında 100. oyuncağı alan çocuğa rastladık. 3 yaşındaki Halit Can, büyük bir mutlulukla, gözlerinin içi gülerek, seçtiği oyuncağı kucakladı, üye kartını boynuna taktı ve beş gün boyunca oynamak üzere evine gitti. Oyuncak Kütüphanesi’nden oyuncak almak isteyen çocuklara birer üye kartı veriliyor. Çocuklar bu kartlara o kadar seviniyorlarmış ki, uyurken bile yastıklarının altında saklıyorlarmış. Çoğu beş gün dolmadan oyuncakları getiriyor ve yenisini alıp gidiyorlarmış. Bozulan, kırılan oyuncakların onarımı için Kadın ve Çocuk Merkezleri binasının boyutlarına ve ihtiyaca göre aşağıdaki hizmetler bir de “Oyuncak Hastanesi” oluşturmuşlar. Ama buna çok birlikte ya da tek tek verilebiliyor. da gerek kalmıyormuş. Tahmin edilenin aksine oyuncaklar Mahalle Yuvaları : Mahalledeki 36 yaş çocuklara tam gün bakım ve eğitim hizmetleri veriliyor. zarar görmeden geliyormuş. Bu kütüphaneden yararlanan Kız meslek lisesi mezunu öğretmenler grup lideri olarak çalışıyor. çocuk sayısı çok. O yüzden de daha çok oyuncağa ihtiyaç Oyun Odaları: Eğitilmiş gönüllü annelerin denetiminde ve profesyonel grup lideri eşliğinde 36 yaş var. çocuklar anneleriyle birlikte yarım gün (ya da istedikleri saatlerde) oynayarak öğreniyorlar. Ayrıca, Bu merkezlere, oyuncaklar, defterler, boya kalemleri, resim isteyenler oyuncak kütüphanesinden oyuncak ödünç alabiliyorlar. kağıtları ya da gönülden ne geçiyorsa onları göndermek Mahalle Anneleri : Deneyimli anneler eğitliyor, sertifika veriliyor ve mahalledeki 03 yaş çocuk sahibi isteyenler, vakfın İstanbul’daki merkezini arayarak anneleri evlerinde ziyaret ederek çocukla iletişim ve sağlık konularında onları destekliyorlar. Zaman zaman bilgi alabilirler. 0212249 07 00. merkezde bir araya gelerek deneyimlerini paylaşıyorlar. Erken çocuk bakım ve eğitim hizmetleri Kadınlara yönelik hizmetler ? Kapasite geliştirme (erken çocuk eğitimi, liderlik eğitimi, v.s. ) ? Uygulamalı üretim kursları, iş kurma desteği ve kredi. ? Mahalle sorunlarının tespiti ve yerel yetkililerle diyalog geliştirme. ? Bilgisayar/ enformasyon teknolojisi eğitimi ve kullanımı. Bu merkezler tümüyle annelerin kurduğu kooperatifler tarafından işletiliyor. Kız Meslek Lisesi mezunları eğitici/grup liderleri olarak çalışıyor. Eğitilen deneyimli anneler idareci, grup lideri yardımcısı, v.s.olarak çalışıp para kazanabiliyor. Bina ya yerel yönetimler tarafından tahsis ediliyor ya da kiralanıyor. Yararlanan ailelerin gelir durumuna göre ücret alınıyor ve bütçe açığı ayni ya da mali olarak (öğretmen tahsisi, ısınma/ elektrik/ su ya da gıda/kırtasiye gibi) yerel kaynaklarla destekleniyor. Kadın Emeğini Değerlendirme Vakfı ise mahalledeki girişimci kadınların kooperatifleşmelerini sağlıyor, bu birimleri kurmak ve işletmek üzere eğitiyor, bulunan binanın ihtiyaca uygun olarak döşenmesine destek veriyor, yönetim ve işletim sistemini kooperatifle birlikte belirliyor, eğiticileri eğitiyor, eğitim programı hazırlıyor, Mahalle Annelerini eğitiyor, eğitim faaliyetlerini rutin olarak izliyor, gerektiğinde eğiticilere ve yöneticilere destek veriyor, kooperatifin başka sosyal ve ekonomik faaliyetler yürütmesi için destek veriyor. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle