Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
21 HAZİRAN 2008 CUMARTESİ 3 Miró’nun dünyası Pera Müzesi’nde Biliyorsunuz ya da en azından takip ediyorsunuzdur; birkaç yıldır, Sabancı Müzesi’nin Picasso sergisi ile başlayan “büyük ustalar” bombardımanı var İstanbul’da. Rodin, Rembrandt, Dubuffet, önümüzdeki günlerde Sabancı Müzesi’nde Dali derken ustalar geçidi devam edecek görünüyor. Bu geçide Pera Müzesi Joan Miró sergisi ile katkıda ESRA şu günlerde. ALİÇAVUŞOĞLU bulunuyor Miró, ülkemizde ne Picasso kadar esraali?yahoo.com ne de Dali kadar popüler bir karakter. Ancak sanat tarihindeki önemi tartışılmaz bir isim kuşkusuz. Pera Müzesi’ndeki bu sergi, sadece Miró’yu değil, Jean Arp, Marc Chagall, Wassily Kandinsky, Georges Braque gibi modern sanatın önemli figürlerinin yapıtlarını da koleksiyonunda barındıran Maeght Vakfı’nın işbirliği ile gerçekleştiriliyor. Fransa’da kurulan ilk modern sanat vakfı olan Maeght Vakfı’nın İstanbul’a getirdiği sergide Miró’nun heykelleri, baskıları ve tuvalleri yer alıyor. Büyük isimlerin imzalarını kullanıp bir baskı sergisinden ibaret etkinliklerin aksine Miró’nun tuvallerini, resimlediği kitapları görmek açıkçası hayal kırıklığı yaşadığımız diğer sergileri unutturuyor. Günümüzde, büyük ustaların yapıtlarını çeşitli müzelerden toplayarak başyapıtların ağırlıkta olduğu sergiler düzenleyebilmek pek mümkün değil. Bu nedenle de müzeler hem sükse yapacak hem de daha kolay kotarılacak paket sergileri tercih ediyorlar. Bu paket sergiler iyi, hoş ve kolay oluyor ama beklentisi yüksek pek çok izleyiciyi tatmin etmiyor. Yukarıda belirttiğimiz hayal kırıklığı da işte bu türden sergilerde ortaya çıkıyor daha çok. Peki ne yapmalı? Hem kolay, hem de doyurucu sergi aslında biraz da sergisi yapılan sanatçının etrafında gerçekleştirilecek etkinliklere bağlı galiba. Hele bizim gibi klasik ve modern ustaların yapıtlarını ancak kitaplarda görebilmiş çoğunluğun olduğu ülkelerde... Miró sergisinde sözünü ettiğimiz bu türden yan etkinliklere yer verilmiş örneğin. Zamanı olan izleyici için bu büyük ustanın yaşamını ve sanatını anlatan filmleri özellikle izlemelerini öneririz. Gelelim modern sanatın yapıtaşlarından biri olan Miró ve yapıtlarına. Pek çok sanat tarihçisi tarafından soyut gerçeküstücü olarak nitelendirilen Miró, düşsel anlatımı ve ruhsal durumları yapıtına yansıtmasıyla tanınır. Gerçeküstücü olarak tanımlanır evet ama her zaman için onlardan ayrılan güçlü ve sıradışı yapıtlar üretmiştir. Yapıtlarında gerçeküstücülerin bilinçaltını yaratıcılığı tetikleyen ana öğe olarak gördükleri ilkeyi benimser. Ancak bunu kimileri gibi üstünkörü, temelsiz yapmaz ve bu özelliği ile de diğerlerinden ayrılır. Kendine özgü resimsel bir dil oluşturmuştur Miró; yapıtları coşkulu, renkli ve şiirseldir. Şiir ve müzik ile daha erken yaşlarda tanışmış; yapıtlarını şiirlerden esinlenerek isimlendirmiştir. Miró’nun bu iki sanat dalı ile kurduğu ilişkinin izini bu sergide de sürmek mümkün. Miró, kozmosun temel elementlerinin – toprak, su, hava, ateş içine, onlara güven duyan hayranlık dolu bir dalıştan, en ufak ayrıntıya dikkat eden bir bakıştan, en ince sese duyarlı bir kulaktan doğar ve beslenir. Yükselmek için en derinlere kök salmak, en basit özelden yola çıkıp ondan en saf simgeyi çıkarmak, evrensele ulaşmak için kendi özüne inmek: Miró bu büyük arzusunu hedeflemekten asla vazgeçmeyecektir diye yazıyor Agnes de la Beaumelle,“Miró, Resmin Ötesinde” başlıklı yazısında. Gerçekten de Miró’nun mizah yüklü, coşkulu resimlerini izlediğimizde bu tutkuyu rahatlıkla gözlemleyebiliriz. Bu arada, Miró’nun dünyasını; sanatı ve yaşamı nasıl algıladığını yapıtlarına koyduğu başlıklara bakarak takip etmenizi öneririz. Yaşama dair herşeyi yapıtlarında ele alan bu büyük ustanın sergisini izlerken yaratıcı düşünce, sanatı hayattan ayırmamaya çalışan tutku hep sizinle beraber olacak; bu sergi ile Miró’yu yakından tanıyacaksınız... Suna İnan Kıraç Vakfı Pera Müzesi “Joan Miró: Maeght Koleksiyonu’ndan Baskılar, Resimler ve Heykeller” 3 Mayıs31 Ağustos 2008 Meşrutiyet Caddesi No: 141 34443 Tepebaşı, Beyoğluİstanbul Tel.0212 334 99 00 sergi Boşlukta izdüşümler Kempinski Bodrum 2008 Yaz Sergileri”nin açılışı, Ahmet Yeşil’in “boşlukta izdüşümler” temalı sergisiyle yapılacak. Sergi, 26 Haziran–15 Temmuz tarihleri arasında Kempinski Bodrum’da sanatseverlerin ziyaretine açık olacak. “Boşlukta izdüşümler” konulu sergisiyle sanatseverlerle buluşacak olan Ahmet Yeşil, eserlerinde yaşama ait tüm duygu ve düşüncelerini; halatların iplerin ritmik kıvrımlarıyla yaşamın ritmi arasında kurduğu ilişkiyi, ip ve halatların üzerine düşen renk ve ışıkla yansıtacak. Daha önce Bodrum’da çeşitli sanat etkinliklerine katılan ve iki kişisel sergi gerçekleştiren sanatçının Kempinski’de açacağı sergi, sanatseverlerle beşinci Bodrum buluşması olacak. (Tel: 0 252 311 03 03) Sanatın reenkarnasyonu Ressam Pınar Çakmak, ilk kişisel sergisini Lucca’da açtı. Godward, Rosetti gibi ünlü ressamların şaheserlerini müzik ile yeniden yorumlayan Pınar Çakmak “Reincarnation Of Art Art Reincarnated Through Music” başlıklı sergisinde tuval üzerine “giclee printing” metodu ile gerçekleştirdiği resimleriyle eski klasiklerin içindeki şarkıyı keşfe çıkıyor. Ressam Pınar Çakmak’ın dokunuşlarıyla klasikler artık birer kalıntı olmaktan çıkarak, yeniden doğuyor, nefes alıyor ve günümüze taşınıyor. Sergi 1 Ağustos tarihine dek sürecek. (Tel: 0 212 257 12 55) Kesişen yollar Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, Seramik Bölümü Öğr.Gör. Mutlu Başkaya ve Gazi Üniversitesi, Mesleki Eğitim Fakültesi, Uygulamalı Sanatlar Eğitimi Bölümü, Seramik Eğitimi Ana Bilim Dalı Öğr.Gör.Yüksel Öcal önderliğinde gerçekleştirilen sergi, III.Sınıf Öğrencileri tarafından iki dönemlik sürede yapılan seramiklerden oluşmaktadır. “Kesişen Yollar ” adlı bu seramik sergisi 30 Haziran tarihine dek Ankara Çağdaş Sanatlar Merkezi B ve C Galerilerinde izleyicilerin beğenisine sunulacak. (Tel: 0 312 467 40 82) ‘Kentin ustaları’ sahnede Kimi mühendis, kimi sekreter kimi aslfat döküm bölümünde... Hiçbirisinin tiyatroyla ilgisi yok hepsi İZBETON işçisi. Şimdi farklılıklarını sahnede anlatıyorlar. Onlar, kentin ustaları. Onları, hergün kentin sokaklarında birşeylerle uğraşırken, temizlik yaparken ya da beton dökerken görürüz. Ancak bizim o kadar önemli işlerimiz vardır ki onları fark etmeden yolumuza devam ederiz. Şimdi, onlar farklılıklarını sanatla ortaya koyuyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı 11 şirketten İZBETON A.Ş‘de çalışanlar, yönetmen Haluk Işık ‘ın öncülüğünde Orhan HİCRAN Kemal‘in Murtaza ÖZDAMAR adlı eserini tiyatro sahnesine taşıyor. Sahnede dekorun kurulmasından oyunun sahnelenmesine dek bütün süreçlerde yer alıyor. Yaşamlarında ilk kez sahne tozu yutan kent ustaları, sanatla buluşmanın hevesini izleyenlere taşıyor. Büyükşehir Bekçi Ferhat rolünü üstlenen Haydar Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu‘nun Gündüz, çocukluğunda okul desteğini arkasına alan çalışanlar, işlerini müsemerelerinde yer almak isterken aksatmadan yaptıkları çalışmalar sonunda, çekingenliğine yenik düştüğünü anlatıyor. Panoda tiyatro grubunun ilanını gördüğü amatör ruhun profesyonellikle gibi başvuruda bulunduğunu anlatan buluşmasının eserini ortaya çıkarmanın da Gündüz, “Sabah 07.00’de iş başı haklı gururunu yaşıyor. yaptığımda, panodaki ilanı gördüm. Bundan iki buçuk ay önce 07.05’de de adımı yazdırdım. Okuldayken işyerlerindeki panoda asılı “tiyatro hep oyunlarda yer almak istedim ama oyununa 20 erkek 10 bayan çalışan olmadı. Şimdi bu hayalimi aranıyor” ilanına başvurduklarında, bu gerçekleştiriyorum” diyor. Murtaza rolünü denli farklı bir deneyim yaşayacaklarını üstelenen Deniz Macik de, İZBETON’da bilmiyorlardı. 24 emekçi birbirlerinden elektrik teknisyeni olarak çalıştığını ve habersiz tiyatro grubuna katıldıklarında, gruba bağlama çalmak için katıldığını anlatıyor. “Bağlama çalmaya gittim büyük bir işe de kalkıştıklarının farkında Murtaza oldum” diyen Macik, çok güzel bir değillerdi. Hiçbir tiyatro deneyimi olmadan başladıkları yolda, ilk gösterilerini tamamlarken yaşadıkları heyecan, bir annenin yeni doğan çocuğunu eline alması gibi, ilk hecelerin dudaklardan dökülmesi gibiydi. Orhan Kemal’in unutulmaz eseri Murtaza’yı tiyatro sahnesinde izleyecilerle paylaşır, profesyonel oyunculara taş çıkarten iyi bir performans sergilemeleri, yaptıkları her işin hakkını vermek istemelerinden kaynaklanıyordu. Makine bakımdan, süpürge, asfalt ekinden, mühendis, sekreter, şöfor gibi farklı meslek gruplarından gelen emekçiler, iş gömleklerini bir yana bırakara çıktıkları oyunda, Murtaza, bakkal, Cemile, Nuh, Saka gibi rollerin haklarını da fazlasıyla verdiler. İzmir Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı ve İZBETON Genel Müdürü Tufan Eker‘in büyük desteğini alan oyunda, yönetmenliği İzmir Büyükşehir Belediyesi Kültür Sanat Danışmanlığı‘nı da yürüten dramaturg Haluk Işık üstlendi. Aslıhan Önal Işık, oyunda giysi, çevre düzenini ve afiş tasarımını yaptı. Oyunun yapım sorumluluğunu Bahattin Özdemir, Nilgün Altıntaş, yönetmen yardımcılığını Birgül Münüklü, ışık Utkan Oltulu, sahne amirliğini Hikmet Ünlüöz gerçekleştirdi. Oyunda, başlıca rolleri kurum çalışanları Mesut Aksoy, Adem Balcı, Paşa Başel, Hıdır Demir, Kevser Doğru, Murat Can Dönmez, Haydar Gürbüz, Murat Kallaş, Gülseren Karabulut, Murat Karakuş, Tahsin Korkmaz, Deniz Macik, Gökhan Öküm, Engin Özcan, Füsun Özdurakoğlu, Nail Sun, Ahmet Taşan, Ebru Türk, Suat Uray, Tankut Tankuş, Esin Yapsık paylaştı. Sahne ve kıyafeler, ESHOT Genel Müdürlüğü atölyesinde hazırlandı. İzmir Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı ve İzbeton Genel Müdürü Tufan Eker, emekçilerin iki buçuk aydır işlerini aksatmadan, tiyatro çalışmalarına katıldığına dikkat çekerek, “İZBETON emek yoğun çalışan kurumumuzdur. Belediye bünyesinde çalışanlarımız sanatla ilgilenerek kendilerini geliştiriyor. Birkaç yıl önce böyle bir etkinliği düşünemezdiniz. Ancak arkadaşlarımız kendilerine olan güvenleri gösteriyor. Sosyal belediyecilik anlayışımız gereği bunları gerçekleştiriyoruz. Başkanımız Aziz Kocaoğlu’nun da bu konuda büyük desteğini görüyoruz” diyor. Bu tür etkinliklerin dayanışma ruhu ve ekip anlayışını pekiştirdiğini anlatan Eker, büyükşehir belediyesinin büyük bir aile olduğunu da vurguluyor. Daha önce Aydın’da talesemi hastalarıyla, İzmir’de romanlarla, asıl işi tiyatro olmayan gruplarla çalışan dramaturg Haluk Işık, İZBETON emekçileriyle de keyifli bir süreç geçirdiğini vurguluyor. Sanatı hayatla mücadele etme aracı olarak gören Işık, “İnsanların dünyasına sanatı sokmak, bildiklerimi onlarla paylaşmak yaşamın vazgeçilmezleri arasında yer alıyor” diyor. Başkan Kocaoğlu’nun paylaşıma tanık olduğunu belirtiyor. Asfalt dünyaya, kültür sanata bakışının işçi Paşa Başel, mey çalan işçi rölünde. çalışmalarını çok etkilediğini anlatan Belediyenin gerçekleştirdiği birçok Işık, büyükşehir belediyesinin sağladığı etkinlikte yer aldığını söylüyor. Ancak bu oyunun kendisinde farklı bir açılım yaptığını olanakların oyunun ortaya çıkmasında belirterek, “Bunun için yıllık iznimi feda büyük etken olduğunu söyledi. Amatör ettim” diyor. Murtaza’nın kardeşi Recep ruhla profesyonel anlayış içinde rolünü üstlenen harita mühendisi Tankut çalıştıklarını kaydederek, “Çalışanlar, Tankuş da, oyuna başlarken bu kadar kent aralarında çalışmalarında ne büyük bir projeyle karşılaşacaklarını hayal kadar profesyonelse oyunda da o denli etmediklerini belirterek, kısa bir sürede profesyonelce hareket ettiler. sergileme yapabilecek duruma gelmekten Yoruldum ancak bu yorgunluk onur duyduğunu belirtiyor. sorumluluğum gereğidir. Ben bir Tiyatroya gönül veren İZBETON profesyonelim. İZBETON çalışanları, 27 Haziran’da İsmet İnönü Kültür Merkezi’nde saat 20.30’de yeniden emekçileriyle iş yapmak keyfini izleyecilerle buluşmayı bekliyor. yaşadım. Onlara bu işe ilk başladığımızda hiç adlarıyla seslenmedim. Rollerindeki adlarıyla seslendim. Bu da oyuna motive olmalarını arttırdı. Birer oyuncu gibi rollerini sergiliyorlar” diyor. Bu çalışmanın çok istediği şehir tiyatrolarının kurulmasına yönelik çalışmaları da etkileyebileceğini anlatan Işık, şunları söylüyor: “Felsefe olarak, alt yapı açısından şehir tiyatrosuna hazır mıyız? Bunlardan bir tanesi eksik olursa tiyatro olumsuz etkilenir. Bir tiyatro kurumsal olarak en son oyunu sahneye koyar. Sanat kendini pratikte gösterir. Bu tür işler kurumsallaşmada giden yolda önemli adımlardır.” Oyunda, belediyenin bütün birimlerinden büyük destek gördüklerini, bu oyunun sahnelenmesinde tüm birimlerin emeği olduğu vurguladı. DevinimDeğişim Astoria’da Sanat’ projesi ile bir alışveriş merkezi ilk kez müzegaleri formasyonuna dönüştürüldü. Yaz mevsiminin enerjik temasını sanata monte ederek ‘DevinimDeğişim’ sergisi açan ‘Astoria’da Sanat’ 12 Ekim tarihine kadar sürecek. (Tel: 0 212 270 52 32) tiyatro Meyhanede Oda Tiyatrosu’nun sahneye koyduğu oyunda, oyuncular da seyirciler de bir meyhanedeler. Bir Ermeni meyhanesinde o zamanlar kimsenin kimseyi hor görmediği herkesin biz dediği dönemlerde yaşanan bir sohbet. Seyirciler fuayede salata yapmakta olan ve kocasından dayak yemiş Mina hanıma rastlıyor. İçeride acem garson yarım Türkçesiyle sipariş alıyor. Diğer oyuncular da daha sonra çıkıp gelmek üzere bekliyor. Sahne meyhane ama salon da meyhane. Koltuklar yerine masalar var. Sadece 50 kişinin izleyebildiği oyunda salatalar sahneden geliyor, yan masadalarmış gibi sahneye koyulan oyunda müzik dinliyor, içkilerini içebiliyor seyirciler. Meyhanede, bugün, 25 ve 28 Haziran tarihlerinde Getronagan Cep Sahnesi’nde sahnelenecek. (Tel: 0 212 240 41 28) Hayatta farklı sayfalar açılıyor Sakıncalı Piyade Uğur Mumcu ve Rutkay Aziz’in oyunlaştırdığı “Sakıncalı Piyade” 27 Haziran’da Esenkent Rıfat Ilgaz Kültür Merkezi’nde sahnelenecek. Mehmet Ulay’ın yönettiği oyun anayasa, hukuk ve yargı tartışması üzerine yazılmış sayılı belgesel oyunlardan biri. Mumcu’nun 12 Mart dönemini, kendi askerlik anılarıyla harmanlayarak, 12 Mart sürecini ve sıkıyönetim mahkemelerini mizahi bir dille anlatan oyunda Mehmet Ulay, Orhan Aydın, Recep Yener, Mustafa Kırantepe rol alıyor. (0 216 414 22 39 snmdnmz?gmail.com C MY B C MY B