12 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

4 5 NİSAN 2008 CUMARTESİ Konser Roxy’de dans Beady Belle, World Play Nights serisi kapsamında 9 Nisan Çarşamba akşamı saat 21.00’de Roxy sahnesinde olacak. Son albümleri ‘Belvedere’in kapsamında Türkiye’ye gelecek topluluk, şarkıcı Beate S. Lech ve basçı Marius Reksjo tarafından kuruldu. İkisi de Norveçli olan müzisyenler, Norveç’in yer altı müzik dünyasından çıkmış en yenilikçi seslerden. Enerjik performansları ile dikkatleri üzerlerine çeken grup, insanı yerinde durdurmayan ritimlerle müzikseverleri coşturacak. (0216 556 98 00, biletler 25 YTL) Dolapdere Big Gang dolaşıyor Eğlence dünyasının vazgeçilmez ismi Binboa Vodka, ‘Binboamania’ çatısı altında gerçekleştirdiği etkinliklere devam ediyor. Bu kapsamda, 2007 yılının en iyi çıkış yapan topluluklarından Dolapdere Bing Gang Türkiye’nin farklı köşelerindeki müzikseverlerle buluşacak. Grubun aynı zamanda yeni albümleri ‘Just Feel’in tanıtım turnesi olacak ‘Binbomania University Drive’ kapsamında 11 Nisan3 Mayıs tarihleri arasında 10 şehirde konserler verilecek. (www.binboa.com) Tangonun divası Tangonun divası Amelita Baltar, ‘Geçmişten Günümüze Tango Konserleri’ kapsamında bu akşam saat 20.00’de Cemal Reşit Rey’de konser verecek. Farklı sesi ve drama yeteneğiyle söylediği her şarkıya ayrı bir özellik kazandıran Baltar, 1968 yılında ilk parçasıyla Ulusal Disko Festivali’nde birincilik ödülü almıştı. Aynı yıl Astor Piazzolla tarafından keşfedilen şarkıcı, Piazzola’nın Horacio Ferrer ile birlikte yazdığı Maria De buenos Aires adlı opera eserinde baş rolü üstlendi. O yıllardan beri dünyanın dört bir yanında konserler veren Baltar, müzikseverlere unutulmaz bir gece yaşatacak. (0216 556 98 00, biletler 28 ve 17 YTL) Kraliyet unvanlı DJ İstanbul The Hall’daki ‘Hallogen Partileri’ kapsamında bu akşam Soul 2 Soul’un kurucusu Dj Jazzie B sahneye çıkacak. Kraliyet Unvanı sahibi İngiliz DJ, 80’lerin başında başladığı müzik kariyerindeki en önemli çıkışını efsane grup Soul 2 Soul ile yapmıştı. Gerçek adı Trevor Beresford Romeo olan Jazzie B, Soul 2 Soul ile 1990’da iki Grammy ödülüne layık görülmüştü. Ünlü DJ’in remix yaptığı isimler arasında The Fine Young Cannibals, Incognito, James Brown, Public Enemy ve Destiny’s Child var. (0216 556 98 00, biletler 25 ve 20 YTL) Teknolojik gelişmeler ve delişmen bir hızla onu takip eden tüketim salgını, müzik türlerini yok ediyor. Değişen müzik dinleme alışkanlıkları sebebiyle kimi zaman da müzik türleri günün moda hakimiyetiyle sarmallanarak başka bir şey halini alıyor. Bunların başında rock geliyor ki, son 10 yılın müzik tarihine bu bir “can çekişme” diye yazılacaktır. Aslına bakılırsa bu sadece rock için de APTÜLKADİR geçerli değil, geniş bir şekilde zincirleme bir “tek tip”leşmeye ELÇİOĞLU gidişten sözetmemiz fazla abartı sayılmasa gerek. 20. yüzyılın müziğini özetlemek istersek büyük bir deneycilik çağıdır demek uygun düşer. 21. yüzyıla girdiğimiz süreç ise bu deneylerin yapıldığı büyük labaratuarda deney tüpünde çay demleme gibi tanımlanabilir. Bunun suçlusu ise ne yeni kuşak ne de teknoloji… Suçu bunlara atarken asıl şeyi gözden kaçırıyoruz. Dünyayı esir alan globalleşmenin ekonomi, politikada biçtiği “tek tip”leşme müzikte de kendini gösterecektir elbette. Birileri “Tarihin Sonu” çığlıklarıyla yağmalarını sürdürürken sunulan umutsuzluk müzikte de yaşadığımız süreci doğurdu. Bunca umutsuz görüntüye karşı müzik türleri arasında birisi var ki, oyunu fena halde bozuyor. Hangi müzik türüdür bu derseniz yanıtı 5 harften oluşuyor: “Blues”. İçine ne sızarsa sızsın kendi olmayı başarıyor. Teknoloji ne boyuta gelirse gelsin ona vız geliyor. Öyle teknolojiden falan uzak durmaya da çalışmıyor hani. Bağnazlığı yok ama ona yapılan en ufak bir taarruzda bile teknoloji onun emrine giriyor. Blues belki de bu yüzden insanlığın umudunu taşıyor. ABD’nin siyahi insanın Afrika köklerinin yeni dünyadaki müzikal yansıması olan blues, 60’ların Avrupalı Çavdar Tarlasında ‘Gönülçelen’ gençleri tarafından yoğun bir rağbet görmesi sonucu dünyaya yayılacaktı. Öyle ki o zamana kadar ABD’nin gerici ve ırkçı yaklaşımının sonucu görmezden geldiği blues gün yüzüne çıkmıştı. Tabii beyazların bu müzik türüne ilgisi yorumculuk kademesinde de artacaktı. Eric Clapton, Jimmy Page gibi gitaristler bu tarzın içinde bir rock yorumu oluştururken gelen diğer beyaz bluesçılarla “white blues” müzik ortamındaki yerini alacaktı. Ortaçgil ve Ezginin Günlüğü Müziğin yaşayan 2 büyük efsanesi Bülent Ortaçgil ve Ezginin Günlüğü bu akşam Balans Music & Performance Hall’de birlikte konser verecekler. Türkiye’de özgün ve farklı müziğin temsilcilerinden olan Ezginin Günlüğü ve müziğin yaşayan en büyük efsanelerinden Bülent Ortaçgil, saat 21.00’de başlayacak konserde müzikseverleri unutulmaz bir yolculuğa çıkaracak. (0216 556 98 00, biletler 30 YTL) Geçen 42 yaşındayken kanser nedeniyle kaybettiğimiz Jeff Healey de beyaz bluesçıların günümüzdeki en önemli kişilerinden biriydi. Kanadalı blues rock gitaristi akciğer ve cilt kanserine yenik düşmüştü ama onun kanserle tanışması çok yeni değildi. Bir yaşındayken yakalandığı retina kanseri gözlerinin kör olmasına da sebep olacaktı. Onun hard rock tavrındaki blues albümlerini dinlediğinizde gitarıyla sahnenin bir orasında bir burasında çılgınlar gibi koşan bir adam var sanırsınız. Oysa ki o sahnenin ortasında bir sandalyeye otururken gitarını dizine yatırarak koyup piyanonun tuşlarına basar gibi çalardı. Yani onun herhangi bir albümünü dinlediğinizde aklınıza kör olduğu gelmezdi bile. 22 yaşındayken çıkardığı 1988 tarihli ilk albümü “See the Light” ile tanınan blues rocker Healey zaman içinde George Harrison, B.B. King ve Stevie Ray Vaughan ile de aynı sahnede çalarak harikalar yaratmıştı. Onun ilk albümünün çıktığı yıllarda film müziklerini yaptığı “Road House” da hafızalara kazınmasına neden olacaktı. Birkaç yıldır akciğer kanseri nedeniyle de tedavi gören Jeff Healey, “Mess Of Blues” adlı yeni albümünü çıkarmaya hazırlanıyordu. Ölmeden önce bu ay yayınlamayı tasarladığı albümünü beklemek bizlerin en büyük tesellisi olacak. Beyaz blues’ın kalelerinden biri olan ve gene genç yaşlardayken, 1990 yılında geçirdiği bir uçak kazasında kaybettiğimiz Stevie Ray Vaughan da şu sıralar “Sony/BMG”den çıkan iki albümüyle karşımızda. “The Best Of Stevie Ray Vaughan” isimli albümde usta gitaristin klasikleşmiş yorumları toplanmış. “S.R.Vaughan &Friends” albümü ise sanatçının BB King, Jeff Beck, Albert Collins gibi ustalarla yaptığı çalışmalara yer verilmiş. Bu tarzı sevenler için çok harika bir hatırlama olurken, müzikten umudunu kesmişler için ise umudun tohumlarını tekrar filizlendirmek için inanılmaz bir vaha. Caz, Latin ve tango Sanat tarihçi, piyanist, besteci, söz yazarı ve ressam Juan Carlos Caceres, yarın akşam saat 20.00’de Cemal Reşit Rey sahnesinde olacak. 1979 yılında ünlü technotango grubu ‘Gotan’, 1972’de ‘Malon’ ve 1992’de de ‘Tangofon’ı kurarak pek çok yerde konserler verdi. Cáceres’in müziği onu sayısız caz, latin, dünya müziği ve tango buluşmalarına götürdü. Emir Kusturica, Richard Galliano, Tania Maria, Bebel Gilberto, Youssou N’dour, Buena Vista Social Club, Jan Garbarek ve Goran Bregovic gibi usta müzisyenlerle aynı sahneyi paylaştı. (0216 556 98 00, biletler 28 ve 17 YTL) Disko gecesi Geçtiğimiz Kasım ayında, ‘Russian Disco’ ismiyle etkinlikler düzenlemeye başlayan Smirnoff Experience, 12 Nisan Cumartesi akşamı Babylon’a Shantel’i konuk ediyor. Saat 23.00’de başlayacak konserde Shantel, son albümü ‘Disko Partizani’deki en beğenilen parçaları seslendirecek. Balkan ve Doğu Avrupa müziklerini modern dans ritimleriyle birleştiren Shantel sevenlerini sabahın ilk ışıklarına kadar eğlendirecek. (0216 556 98 00, biletler 39 YTL) Avukatlar günü kutlamaları İstanbul Barosu’nun 130. kuruluş yılı ve Avukatlar günü dolayısıyla bugün bir etkinlik düzenleniyor. İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Ord. Prof. Dr. Cemil Bilsel Konferans Salonu’nda Avukat Yasemin Eğinlioğlu ve Stajyer Avukat Alper Taner’in birlikte verecekleri konserle başlayacak kutlamalar çeşitli oturumlar ve İstanbul Barosu Türk Sanat Müziği Korosu’nun müzik ziyafetiyle devam edecek. Meslekte 30 ve 35 yılını dolduran avukatlara plaketlerin verileceği akşam, İstanbul Üniversitesi Merkez Binası‘nda gerçekleştirilecek gala yemeğiyle son bulacak. Eğinoğlu ve Taner’in saat 10.00’da başlayacak konserinde doğunun mistik enstrümanı ney ile batının enstrümanı piyano buluşacak. İkili, Türk Sanat Müziği eserlerinden Offen Bach’ın Cancan’ına kadar geniş bir yelpazede eserler seslendirecek. Avukatlar akşamın ilerleyen saatlerine kadar çeşitli etkinliklerle keyifli vakitler geçirecek. Kahire’de geçen düşsel gerçekçi bir çizgi roman Amerika’daki kitapçılarda son günlerde dikkat çeken bir çizgi roman var: Cairo. Hikayesini Amerikalı genç gazeteci G. Willow Wilson’ın yazdığı eseri, başarılı Türk illüstratör M. K. Perker çizgilere aktarmış. (Adının bu şekilde yazılması kendisinin özel isteği.) Batman’in yayımcısı ZÜLAL DC Comics/Vertigo’dan kitap, eleştirmenlerden KALKANDELEN çıkan ve okurlardan çok olumlu eleştiriler alıyor. Türkiye’de kzulal?yahoo.com Gırgır, Sabah, Leman ve Vatan’daki çizimleriyle tanınan Perker, 2001’den bu yana New York’ta yaşıyor ve The New York Times, The New Yorker, The Wall Street Journal, The Progressive ve MAD’in de aralarında bulunduğu birçok önemli yayın için çalışmalar yapıyor. Bu hafta kendisiyle New York’ta bir kafede buluşup yeni kitabı ve sanatı üzerine söyleştik. Romantizm, politika ve aksiyonu bir araya getiren Cairo’nun konusu ve karakterleri oldukça ilginç. Evet, hikaye Kahire’de geçiyor. Doğu masallarının öğelerini toplayıp bunları günümüzün anlayışıyla karıştırıp Batılı karakterlerle işliyor. Örneğin, bir cin var ama lambadan çıkmak yerine nargileden çıkıyor. Kahire’ye giden LübnanlıAmerikalı bir turist bu nargileyi satın alıyor. Aslında potansiyel bir intikam bombacısı ve Lübnan’a giderken uçağı rötar yaptığı için birkaç günü Kahire’de geçiriyor. Diğer taraftan gazetecilik öğrencisi Amerikalı bir kız var, o da birkaç ay geçirmek için Mısır’a gidiyor. Üçüncü karakter, LübnanlıAmerikalı gence nargileyi satan Mısırlı bir uyuşturucu pazarlayıcısı. Diğer bir karakter, kapatılan muhalif Cairo Weekly gazetesinde çalışan Mısırlı bir gazeteci. Bir de, bir olay nedeniyle kendisini sınırın öteki tarafında bulan İsrailli bir kadın asker var. Bunların hepsi gelişen olaylar sonucunda ayrı ayrı noktalardan çıkıp bir araya geliyorlar. Amerika’da kitapla ilgili çıkan eleştirilerde, senin Ortadoğu’yu bilen birisi olmanın çizgilerine yansıdığı yazılıyor. Sence de öyle mi? Amerika’da kitapla ilgili yorumlarda bunu otomatik olarak yapıyorlar. Oysa bence hiçbir faydası olmadı. Ben hiç Kahire’de bulunmadım. Sanıyorum, bu tür yazıları yazmak durumunda olanlar, ne söyleyeceklerini tam bilemediklerinde, bu bir tür açılım noktası oluyor. Kahire’de yaşamış olsaydın, farklı bir şey çıkar mıydı ortaya? Aynı şeyi ben de çok düşündüm ama sanmıyorum. Örneğin, İstanbul’da geçen bir öykü çiziyor olsam, ne gibi bir enteresanlık yapabilirim ki, İstanbullu bir insan da görünce onu yakaladığıma şaşırsın? Ama belki bazı şeyleri yapmazsın... Yabancı basında Türkiye ile ilgili çıkan karikatürlerde ya da illüstrasyonlarda öyle klişe yaklaşımlar görüyoruz ki, Türkiye’yi tanımadıkları ya da önyargı ile davrandıkları anlaşılıyor. En azından olmayan şeyleri yapmazsın diyorsun... Bu çok doğru. Fakat bizim bakış açımızla yabancı birisinin bakış açısının da farklı olduğunu belirtmek lazım. Biz Teşvikiye’de gezerken, oradaki Avrupai ortamı, lüks mağazaları, güzel kafeleri görüyoruz. Oysa Amerikalı bir arkadaşım aynı yerde gezerken, “Bu şehrin bu oryantal yanını çok seviyorum” diyor. Çünkü onlar lüks mağazaları değil, caminin bahçesinde kafe olmasını ilginç buluyor. Ama tabii, bir çizer için önemli olan göstermek istediği şey. Paris’te de her tarafta Arap kökenli insan var ama sadece onları çizerseniz, burası Cezayir mi diye soracaklar. Belki İstanbul’u çizen adamdan da o oryantalizmi göstermesini bekledikleri için öyle çiziyor. Kitap hakkında Mısırlılardan tepki aldın mı hiç? Willow, bir süre Kahire’de yaşadığı için çizimlerin aynen kenti yansıttığını söylüyor. Ama neden her kafede erkeklerin nargile içtiğini soran Mısırlılar da çıkabilir tabii... Cairo’nun Türkiye’de yayınlanma olasılığı var mı? NTV Kitapları ve Çınar Yayınları temasa geçti. Bir de Leman basmak istiyor. Ama ne olur bilmiyorum... Arada kaynayabilir. Gazete ve dergilere yaptığın çalışmalar dışında yeni projelerin var mı? Yine Cairo’nun yazarıyla DC Comics’ten aylık bir seriye başlıyoruz, ağustos ayında yayımlanmaya başlayacak. Fakat bu kitap formatında çıkmayacak; Batman, Superman gibi olacak, 67 sayıda bir de koleksiyona dönüşecek. Yaklaşık 7 ya da 8 yıl sürecek, toplam 1012 koleksiyon albümü yayınlanmış olacak. Ayrıca Lemanyank’ta çizdiğim Uykusuz Amerika’da yayımlanacak. Amerika’nın şu andaki durumunu anlatacak bir illüstrasyon isteseler nasıl çizerdin? Bir gazetenin editörü benden böyle bir iş istese, Amerikan bayrağının çizgileriyle yıldızlarını ters çevirip, çizgileri parmaklık olarak kullanabilirim ya da yıldızlarla oynayıp onları düşürebilirim veya yıldızları makine çarkına dönüştürebilirim. sirin.guven?gmail.com RİFAT MUTLU rifatmutlu?gmail.com C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle