19 Kasım 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

2 26 NİSAN 2008 CUMARTESİ Kokorecin iyisi, çorbanın halisi: Lale İşkembecisi “Kana kuvvet, göze fer, batna ciladır çorba İlleticua deva mahz–ı gıdadır çorba Alemin sevgilisi dense sezadır çorba Ağnıya dostu fıkaradır çorba” Bilmem siz de bu dizeleri herhangi bir işkembecinin duvarında gördünüz mü? Eğer gördüyseniz, sahibinin 19. yüzyıl sonu 20, yüzyıl başı yazarlarından Ahmet Rasim olduğunu da bilirsiniz. Ahmet Rasim, yazın dünyamızın renkli simalarından olup şiir, öykü roman, tarihi eser ve gazetecilik alanlarında isim yapmış, döneminin ekollerinin herhangi birine itibar etmeyerek kendi bağımsız çizgisini korumuş bir üstattır. 1927 yılından, ölümüne değin beş yıl İstanbul milletvekilliği de yapmış olan, gazetecilik yaşamında Cumhuriyet’te de yazıları yayınlanan Ahmet Rasim aynı zamanda daha öğrencilik yıllarında Zekai Dede’den müzik dersleri almış, yaptığı altmışı aşkın bestenin kırk ikisi günümüze kalmış, seçkin bir müzisyendir. Günümüzde sık sık çalınan, erbabının keyifle terennüm ettiği, zevkle dinlenen ünlü eserlerinden bazıları şunlar: “Gözümde işvenümadır hayali bibedeli” (hayatiaraban), “Benim sen nemsin ey dilber” ( segah), “Pek revadır sevdiğim ettiklerin” (suzinak). Ahmet Rasim 19. yüzyılın ikinci yarısının İstanbul yaşamını, adetlerini geleneklerini de bize aktardığı için hâlâ ilgiyle okunabilecek yazarlardan biridir. Peki de, bütün bu açıklamalar, yine de Ahmet Rasim’in yukarıdaki şiir ile ilgisini açıklamıyor. Efendim Ahmet Rasim bütün bunların yanı sıra, son zamanlarda gurme tabir edilen, o zamanlar şikenperver denen “erbabı taam”dan yani damak erbabındandır. Hem iyi yemeğe meraklıdır, hem de iyi ve özellikle de adabıyla içmeye. Onun içki adabıyla ilgili yazıları, örnek olacak birer belgedir. Az ve fasılalarla içmek, dozu kaçırmamak gibi önerilerini kendisi de uyguladığı için bulunduğu sofralar, birer esriklik mahallinden çok, bir edebiyat ve sanat meşheri haline gelmiştir. Tabii güzel bir rakı sofrasından sonra da, batna cilayı yani işkembe çorbasını ihmal etmezdi Ahmet Rasim Bey. Merhaba Güzel şeyleri sahiplenen çoktur. Tıpkı Homeros ve onun ölümsüz eserleri İlyada ile Odysseia örneğinde olduğu gibi. Egeli kör ozan aslen nereliydi, mükemmelden de öte destanlar onun muydu? Bunlar çok tartışıldı... Helen ile Paris’in aşkının ardında yaşanan güç, iktidar, egemenlik savaşının anlatıldığı İlyada, gizlenen düşmanı simgeleyen ‘truva atı‘ ile akıllara kazındı. Masalın gerçekle, tarihin mitolojiyle harmanlandığı bu hikayeyi Hollywood bir çok kez perdeye aktardı. Son versiyonunu hatırlarsınız, başrollerinde Brad Pitt ve Eric Bana’nın oynadığı filmde destanın asıl kahramanı Hektor’un yerini ne hikmetse gaddar Akhilleus almıştı... Troya kentinin trajik öyküsü ile destana adı karışmış pek çok kişinin insanüstü güçlerle ilişkisini anlatan İlyada bu kez kendi topraklarında canlandırılıyor. Anadolu Ateşi’yle büyük bir başarı yakalayan Mustafa Erdoğan, 9 yıllık düşünü gerçekleştirdi. İlyada’nın kahramanları gibi insanüstü bir çalışmayla gösteriye hazırlanan 120 dansçı, en az hikaye kadar büyüleyici bir gösteriyle karşımıza çıkıyor. Olimpos’un uçarak gelen tanrıları, yarı insan yarı hayvan yaratıklar, okları ve mızraklarıyla savaş meydanında yerlerini alan amazonlar, kılıçlarından kıvılcım saçarak dövüşen askerler... Işığı, müziği, antik Troya kazılarında bulunan eserlerden ilham alınarak hazırlanan dekor ve kostümleriyle Anadolu’nun tüm renkleri sahnede. Yücel Arzen’in yaptığı müzikler, alanlarında dünyaca ünlü virtüözlerce seslendiriliyor. Civan Gasparyan duduk, Vassilis Saleas klarnet, Gheorgehe Zamfir pan flütüyle efsaneye can katıyor. Müzikleri ise Prag Filarmoni Orkestrası ve Korosu dile getiriyor. Koreografi Alper Aksoy, Oktay Keresteci, Serdar Sezer, Oğuzhan Özel ve Emre Çelik’e ait. Teknik yardım İngiltere ve Amerika’dan... Bu büyük prodüksüyonun maliyeti 3.5 milyon avro. Bu toprakların hikayesini, bu toprakların insanlarıyla tüm dünyaya anlatmaya hazırlanan Mustafa Erdoğan’la Gülşah Durak konuştu. O, Troya’yı Yunanistan’da sanan batılılara ‘Homeros’un Anadolulu, Troya’nın da Anadolu’ olduğunu dans adımlarıyla gösterecek. Öyle ki birliktelik, barış ve kardeşlik duygusunu da ekleyerek... İyi hafta sonları... ÇORBALAR VE KUZU BAŞ Tabii adı üstünde işkembeci deyince, çorbalar ve işkembe çorbası başta geliyor. Eğer iri kıyılmışını isterseniz, tuzlama, daha lezzetli küçük kıyım isterseniz şirden sipariş edeceksiniz. Benim tercihim ise, kuzu paçası, paça çorbası mutfağımızın en seçkin ürünlerinden biri. Anadolu’nun çoğu yöresinde ise, bunu kuzu başından yapıyor, ve kelle paça diyorlar ki, kuzu paçayı tutmuyor. Ama işkembeciye gittiğiniz zaman ihmal etmemeniz gereken tatlardan biri de, beyinli kuzu başı. Eskiden kimi meyhanelerin yanında, ya da Balıkpazarı’nda ciğercilerde, fırında kuzu başı kızartılır, erbabı da onu içkisine meze ederdi. Bilmiyorum, Ahmet Rasim’in ünlü mezeleri arasında o da var mıydı? Ama işkembeci dükkanı kültürü içinde, kuzu başın özel bir yeri olduğu kesin. Lale İşkembecisini, hepinize salık vermemin nedeni, Vedat Akkaya’nın başta hijyen ve temizlik olmak üzere mesleğine tutkuyla bağlı olması bir de, babadan gelen ustalığıyla, işkembeci dükkanlarının en iyilerinden birini, pardon üçünü yaratmış olması. Üçü diyorum, çünkü bizim Beyoğlu’nda şöhrete ulaşmış Lale İşkembecisi’nin şimdi Bakırköy ve Etiler’de de şubeleri var. Bir akşam keyfinden sonra, veya günün herhangi bir saatinde, Lale İşkembecisi’ne giderseniz, ünlü yazar ve müzisyen Ahmet Rasim’i de anın! Lale İşkembecisi, Beyoğlu Tarlabaşı Caddesi no 5. Tel: (0212 )252 69 69 Lale İşkembecisi İncirli Caddesi 83/A Bakırköy Tel: (0212 ) 542 77 67 Lale İşkembecisi Etiler Nispetiye Cad. Belediye Sitesi Menekşe Blok Etiler Tel:( 0212) 352 57 94 DOSTU FIKARA İŞKEMBE ÇORBASI Benim işkembe çorbasıyla tanışıklığım, içkiyle ünsiyetimden öncelere, yemekleri hiç de kıt ve kötü olmasa da beni bir türlü doyurmayan, Galatasaray Lisesi ortaokul öğrencilik Ahmet Rasim yıllarımın Çarşamba öğlenlerden sonrasına rastlar. O zamanlar, Cumartesi öğlenden sonra ve Pazar hafta sonu tatillerine ilave olarak, yatılı öğrenciler için çarşamba günleri saat 12.30 – 17.00 arasında da bir ek mini tatil konmuştu. O kısa süreye bir sinema ve eğer cebimizde bir 35 kuruş da kalırsa, araya işkembeci de sığdırırdık. Sınıf arkadaşım Arman Ülgen ile birlikte parayı denkleştirince ver elini Yüksekkaldırımın girişindeki işkembeci... Şimdi adını anımsamadığım işkembecide kallavi işkembe çorbasını, gramajı bugünkünden çok yüksek olan dörtte bir, hatta ayıptır söylemesi yarım somun ekmekle mideye indirince hafta içinin doymuşluk duygusunu iliklerimize kadar hissettiğimiz anını yaşardık. Onun içindir ki, ne zaman “dostu fıkaradır çorba” dizesini görsem zor doyduğum o yılların işkembecisi ve çorbası gelir aklıma ve bir de şimdilerde Aydın’da doktor olan dostum sınıf arkadaşım Arman Ülgen. NEDEN LALE’DE KOKOREÇ İYİ? Yakında yarım yüzyılı devirecek olan, ilk kez Beyoğlu Büyükparmakkapı sokağında 1960 yılında açılmış olup şimdi Tarlabaşı Caddesi’ndeki yerine taşınan Lale İşkembecisi’nde kuzu bağırsağından yapılan kokoreçin en iyilerinden birini buluyorsunuz. Nedeni çok basit, işi babası Bahri Bey’den öğrenen ve büyük bir titizlik, hijyen tutkusuyla sürdüren Vedat Akkaya, her sene bu mevsimde malzemeyi alıp iki kez yıkadıktan sonra süte yatırıyor, ardından da büyük derin soğutucularında muhafazaya alıyor. Böylelikle size kokoreçin en hasını sunma olanağını buluyor. Size de kokoreçi, iyice kıydırmadan dilim şeklinde yemenizi tavsiye ederim haddim olmayarak. Nişantaşı’nı sarmaşıklar bürüdü Amerika, Almanya, Brezilya, İskoçya, İngiltere, Japonya, Şili, Uruguay gibi ülkelerden insanların destek verdiği, sokakta herkesin yünle örerek büyüttüğü sarmaşık ‘Greeny‘lerin İstanbul’daki ilk durağı Nişantaşı oldu. Projeyi gerçekleştiren Derya San & Puente Travel, Greeny sarmaşıklarının yaratıcısı Alman sanatçı Yutta Saftien ile 22 Nisan’da Nişantaşı Abdi İpekçi Caddesi’nde İstanbul Valisi Muammer Güler, Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül, Türk Kalp Vakfı Başkanı Çetin Yıldırımakın gibi ünlü isimler, “Nişantaşı Greeny”nin açılışını ilk yünü örerek gerçekleştirdi. Yün sarmaşıkları Nişantaşı’nda gördüğünüz yerde, uçlarında bulunan şiş ve yünle örerek küresel ısınma ile kaybettiğimiz yeşili hatırlatmaya katkıda bulunabilirsiniz. 2010’a dek sürecek ‘Greeny On The Tour Projesi’’nin son durağı İstanbul Boğazı. Bugün ve yarın Nişantaşı‘nda olacak Greeny sarmaşıklarının İstanbul’daki ikinci durağı Bağdat Caddesi. İstanbul’dan sonra da Ankara, İzmir, Antalya ve Bursa sakinleri de Greeny sarmaşıkları örecekler. hafta?cumhuriyet.com.tr C MY B C MY B İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına İlhan Selçuk Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız Yayın Yönetmeni: Ayşe Yıldırım Yazıişleri Müdürü: Güray Öz Görsel Yönetmen: Elif Tokbay Yayınlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ Yönetim Yeri: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No.2 Şişliİstanbul Tel: 0 212 343 72 74 Fax: 0 212 343 72 64 Reklam: Cumhuriyet Reklam Genel Müdür: Özlem Ayden Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Pal Reklam Koordinatörleri: Neşe Yazıcı, Hakan Çankaya Rezervasyon Yönetmeni: Onur Tunalı Reklam Rezervasyon: Mete Çolakoğlu Tel: 0 212 251 98 7475 0 212 343 72 74 Cumhuriyet gazetesinin ekidir. Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle