19 Kasım 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Sinema ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? (Street Kings) David Ayer’ın yönettiği filmde Keanu Reeves, Forest Whitaker, Hugh Laurie ile Chris Evans rol alıyor. Los Angeles’lı David Ayer, Sokağın Kralları‘nda kamerasını şehrin kartpostallarda göremediğimiz caddelerine, karmaşanın içine ve bunun yarattığı trajik sonuçlara çevirmiş. Ludlow kendi dünyası ile sokaklar arasındaki uçurumu hiçbir zaman aşmamış kıdemli bir polistir. Ancak karısını kaybettikten sonra hayatı keyifsiz, karanlık ve ölümcül bir hal alacaktır. Görev aldığı polis departmanında yozlaşmaları fark eden Ludlow, partnerinin ölümü ile ilgili dosyada araştırma yaparken, tüm hayatını adadığı ve kendisinin de içinde bulunduğu teşkilata başkaldırmak zorunda kalır. ? Sokağın Kralları ? Lanetli Topraklar (The Ruins) Oscar adayı senaryo yazarı Scott Smith’in yazdığı çoksatan gerilim kitabından uyarlanan ve yönetmenliğini Carter Smith’in yaptığı Lanetli Topraklar’da Jonathan Tucker, Jena Malone, Shawn Ashmore ile Laura Ramsey rol alıyor. Çok iyi arkadaş olan Amy ile Stacy, yanlarına erkek arkadaşlarını da alarak Meksika’daki turistik bir bölgeye tatile giderler. Arkeolojik kazı bölgesine vardıklarında beklenmedik olaylar meydana gelince korkuya kapılan genç gezginler, eski bir taş yapının tepesine sığınırlar. Orada gizlenmiş ölümcül tehditle yüz yüze kaldıklarında gençler için vahşi bir hayatta kalma mücadelesi başlayacaktır. ? Kapan (Fermat’s Room) Luis Piedrahita ile Rodrigo Sopena yazıp yönettikleri ilk uzun metrajlı film olan Kapan’ın başrollerini Santi Millan, Alejo Sauras, Elena Ballesteros ile Lluis Homar paylaşıyor. Birbirini hiç tanımayan dört matematikçi, gizemli biri tarafından büyük bir bulmacayı çözmeleri için davet edilir. Kendilerine yöneltilen soruları zamanında ve doğru olarak çözemezlerse, içinde bulundukları oda bir anda ölüm tuzağına dönüşecektir. Bunun yanı sıra çözmeleri gereken en önemli problem ise, kendilerini buraya getiren sebep ve aralarındaki ilişki olacaktır. İblis’in oğullarıyla masum yüreklere dair… Masumiyete Virginia’lı tutucu, varsıl bir ailenin oğlu olan Chris McCandless Amerikalı normal bir gencin geçirdiği tüm süreçleri sabır ve başarıyla yaşadıktan, ABD’nin en saygın üniversitesi Harvard’ın hukuk bölümünden diplomalı olduktan ASLI sonra insanlara onların önemsiz, bulduğu tüketim SELÇUK değersiz doymazlığına, önemsedikleri maddi değerlere sırtını dönerek doğayla iç içe yaşamaya karar verir. Biriktirdiği 24 bin doları bir yardım derneğine bağışlayan Chris 1990’ların başında Alaska’ya gider. Jack London, Tolstoy, Thoreau hayranı Chris sahip olduklarını, ailesini, parlak geleceğini ardında bırakarak doğayla bütünleşip tek başına olmayı yeğler. Bu ideal saydığı yaşamı dürüstlük, bağımsızlık, özgürlük üstüne kurar. Genç Chris’in bu alışılmadık seçimi gazeteciyazar Jon Krakauer’in dikkatini çeker. Krakauer, Chris’in bu gerçek olan seçimini Into the Wild adını verdiği romanında 1996’da yayımlar. Bu içsel ve dışsal sıra dışı bir serüveni içeren roman kısa sürede New York Times’ ın en çok satanlar listesine girer. Romanda doğa hayranı idealist genç bir adamın insanlardan giderek uzaklaşması, bağışlama, kurtarma, günah gibi evrensel kavramları sorgulaması içtenlikle yansıtılır. Into the Wild’ı yayımlandığı yıl bir kitapçının rafında keşfeden oyuncuyönetmen Sean Penn romanı bir solukta okuduğunu belirtiyor. “Romanı okurken filmin tüm görüntülerini kafamda canlandırmaya başladım. Ertesi gün hemen Jon Krakauer’i aradım, Jon beni Chris’in ailesiyle tanıştırdı. İlk tanışmamızda film önerimi kabul edecek gibi görünüyorlardı ama sonra Chris’in annesi bana telefonda rüyasında oğlunu gördüğünü ve onun bu film için henüz hazır olmadığını söyledi. Ben de ona rüyaların gücüne saygı duymazsam film önetmenliği yapamayacağımı belirttim” diyen Sean Penn’in Chris’in öyküsüne duyduğu ilgi on yıl süresince eksilmemiş. Chris’in annesinin onayı Penn’in Steven Zaillian’ın yönetiminde New Orleans’ta All the King’s Men’de (Kralın Bütün Adamları/2005) oynarken gelir. Senaryoyu hızla yazan Penn biriki ay sonrada çekime girişir. İnsanın hiç ayak basmadığı yerler arayan yönetmen Chris gibi Alaska’yı çekim mekânı olarak seçer. Chris rolünü ise genç yetenek Emile Hirsch’e (The Girl Next Door, Lords of Dogtown, Speed Racer) verir. Yirmi bir yaşındaki Hirsch bu filmde olgunlaştığını, Chris’in başucu kitabı saydığı, yanından ayırmadığı 19. yüzyılda çağdaş çevrebilimi, maddi değerlerin giderek önemsenmesini içeren belirgin düşünceleri tartışan felsefeciyazar Thoreau’nun yapıtlarını okuyarak büyüdüğünü vurguluyor. The Pledge (2001) filmindeki gibi Penn, masumiyetin yitirilmesini dolaylı ya da dolaysız olarak yetişkinlikte artan öfkeye, yaşamdaki kötülüklere bağlıyor: “İnsan engelleyemediği yozlaşmalardan kurtulup önceki masumiyetini arayarak oraya dönmek istiyor. Into the Wild’ın ana temalarından biri de zamanın karşı durulamayan akışı. Günümüz toplumu gerçekten yaşadığını duyumsamak, varoluşunu algılayabilmek için öylesine bir konfor merakına düştü ki yaşadıklarını sorgulamayı unuttu. Çocuklarım başta herkese öneriyorum yaşamı gerçekten özümsemek istiyorlarsa olayları sorgulasınlar” diyen Sean Penn Amerikan manzaralarından hep etkilendiğini açıklıyor. On altı yaşından beri Amerika’yı gezdiğini, kamp kurduğunu, yeni insanlarla tanıştığını, deneyimler yaşadığını, belirten aktör sinemacı film çekerken kendini kıtayı geçen, gördüğü, rastladığı şeyleri çeken bir gezgin gibi duyumsadığını belirtiyor. Amerikan kültürüne, gelenek ALPER TURGUT ağıt ve göreneklerine değer veren Penn aynı zamanda ülkesinin yönetimine, dış politikasına sert eleştirileriyle karşı çıkıyor. Irak, İran, Küba ve Venezuela’ya giden, Katrina felaketinde hükümetin ilgisizliğini eleştiren, kurtarma çalışmalarına katılan Penn vatandaşlarının edilginliğini, terorist saydığı Bush hükümetini sorguluyor: “Ambargoyu çiğnemekle suçlandığım ilk Bağdat yolculuğumdaki amacım ABD hükümetinin bizi nasıl güdümlediğini açıklamaktı. Bugüne dek girişimlerimiz boşa çıktı, Irak’ta hergün insanlar ölüyor, bunun yansıması da büyük bir başarısızlık.” Amerikan medyasının ülkenin sürekli tehdit altında olduğunu bıkmadan yinelediğini, bu beyin yıkamadan kurtulmanın dışa açılmaktan, olabildiğince geniş düşünmekten, genellemelere kanmamaktan, çığırtkanlara inanmamaktan geçtiğinin önemle altını çizen Sean Penn, tüm filmlerinde vurguladığı gibi Into the Wild’da da insanın kendi yazgısını biçimlendirdiğini, yaşamı süresince dünyadaki olumsuzluklara karşı savaşmanın kaçınılmazlığını irdeliyor. Penn, bu yol ağıtıyla insanoğlunun doğaya dönme isteğinin ortak düşüne çağdaş, aydınlık bir yanıt veriyor. Into the Wild’ı İstanbul Film Festivali kapsamında, önümüzdeki günlerde sinemalarımızda izleyebilirsiniz. Hadisa için Savaş (Battle for Haditha), Irak’ın işgaline eleştirel bir bakış açısı getiren sıkı, sarsıcı, göz yaşartıcı bir film… Yapıt, savaş belasını daha iyi kavrayabilmemiz adına üç farklı pencere açıyor. ABD askerleri, direnişçiler ve sivil halkın gözüyle bir büyük dramı seyreyliyoruz, yanı başımızda süren işgalin, şu ana dek 1 milyonu aşkın sivilin canını aldığını unutmadan… Savaş ve işgal adlı insanlık suçu karşısında gözlerinizi asla yummayın, bu iç acıtan, yürek yakan belgeseldramı kaçırmayın. Hadisa için Savaş’ı, popüler belgeselleriyle tanınan 60 yaşındaki usta İngiliz yönetmen Nick Broomfield çekti. Rock miti Kurt Cobain (Kurt & Courtney), rap efsaneleri Tupac Shakur ve The Notorious B.I.G. (Biggie and Tupac), Hollywood’un ünlü genelev patroniçesi Heidi Fleiss (Heidi Fleiss: Hollywood Madam) ve demir leydi Margaret Thatcher aklımıza ilk gelenler… Yönetmen, Hadisa için Savaş’ın senaryosunu Marc Hoeferlin ve Anna Telford ile birlikte kaleme aldı. Filmde, eski Amerikan deniz piyadeleriyle Ürdün’de yaşamak zorunda kalan Iraklı mülteciler oynadılar. The Times, Hadisa için Savaş’ı “Irak’ın Kıyamet’i (Apocalypse Now)” olarak ilan etti. Şimdiden belirtelim, Hadisa için Savaş, ünlü rejisör Brian de Palma’nın iki ay önce beyazperdeye düşen “Örtülü Gerçek”inden (Redacted) çok daha etkileyici bir yapım. 27. Uluslararası İstanbul Film Festivali’nin “Sinemada İnsan Hakları” kuşağında yer alan Hadisa için Savaş, 15, 17, 18 Nisan günleri gösterilecek. Bağdat, Ramadi, Samarra üçgeni, işgalci ABD ordusunun nefretle yoğrulmuş askerleri için bir nevi ölüm kapanı gibi… İşte Hadisa, karadaki “Bermuda şeytan üçgeni” diyeceğimiz bu tehlikeli topraklara çok da uzak olmayan küçük bir kent. Büyükçe bir kasaba muadili… “Hurra” diye haykırıp, tankı, topu ve teknolojisiyle Felluce’yi yerle bir eden deniz piyadeleri, uğursuz 19 Kasım 2005 günü Hadisa’da da kan dökecekti. Şiddet ve dehşetin askeriydi onlar, yemin törenlerine bile yansımıştı bu; “Birleşik Devletler Deniz Piyadeleri, iki yüz yılı aşkın titremesidir yerin! Cehennemdir! Ölümdür! Yıkımdır! Dünyanın gördüğü en iyi savaş makinesidir! Bombaların açtığı bir çukurda doğduk biz! Anamız bir M–16, babamız ta kendisidir İblis’in! Denk al ayağını! Senin hayatına yönelik yeni bir tehdittir, yaşadığım her an benim!” Pek meşhur deniz piyadeleri, ABD tarihindeki her sınır ötesi operasyona katıldı. Bugün Irak’taki en zor görev yine onların… Direnişçiler de boş durmuyor tabii… Onlar, canını, kanını, ruhunu haklı bir savaşa adamışlar. Çünkü özgür bir Irak adına yaşıyor ve dövüşüyorlar. Deniz piyadelerinin geçtiği yollara yerleştirilen el yapımı, uzaktan kumandalı ve tahrip gücü yüksek bombalar, onların eseri… Yere gömülen patlayıcılar, şüphesiz işgal ordusunun hala en çok korktuğu, en çok zayiat verdiği eylem biçimi… Aslında emperyalist güçler, zor durumdalar ve geldiklerine bin pişmanlar. Sean Penn Filmografi ? The Indian Runner (1991) YönSenaryo: Sean Penn Oyn: Viggo Mortensen, David Morse, Patricia Arquette ? The Crossing Guard (1995) YönSenaryo: Sean Penn Oyn: Jack Nicholson, Angelica Huston, David Morse ? The Pledge (2001) Yön: Sean Penn Oyn: Patricia Clarkson, Benicio Del Toro, Aaron Eckhart ? 11’ 09” 11September 11 (2002) ABD bölümü YönSenaryo: Sean Penn Oyn: Ernest Borgnine ? Into the Wild (2007) YönSenaryo: Sean Penn Oyn: Emile Hirsch, Marcia Gay Harden, William Hurt C MY B C MY B Evlerinden alıp binlerce kilometre uzağa sürükledikleri erleri de endişe içinde titriyorlar. Psikolojileri tümden bozuk… Elinde kazma, kürek olan bir adamı, güya bomba gömmüş diye bir anda en tehlikeli düşmana dönüştürmenin gerekçesi burada yatıyor. Çözümleri ise gayet basit; köylüyü uydudan izle ve ardından nokta atışla yok et… Neyse… O meşum güne dönelim. Saddam’dan nefret etmesine karşın ABD’li zalimleri görünce, yağmurdan kaçarken doluya tutulduğunu anlayan Ahmad ve bir videocuda çalışan yeğeni Jafar, direnişçilere (para da alırlar) yardım ederler. Jafar’ın dükkânına arada bir deniz piyadeleri de uğrar. “Bom bom” dedikleri, ABD askerlerine yönelik saldırıları içeren El Kaide tandanslı video görüntülerini satın alırlar. Bu psikopat güruh, kendi arkadaşlarının ölümünü ve parçalanmış cesetlerini izleyip gaza gelirler. Hem George W. Bush’a hem de tekmil Iraklılara olan kinleri artar. İnsanlıktan çıkmışlardır bir kez daha… Onbaşı Ramirez, geceleri kâbus görmektedir. Tedavi için başvurur, ancak komutanları, görev sırasında ve savaş koşullarında deniz piyadesinin terapi göremeyeceğini söylerler. Emir yoksa delirmek de yasaktır. Sonra Hiba ve Rashied’e döner kamera… Onlar birbirlerini deliler gibi seven, kendi hallerinde mutlu bir çifttir. Oysa trajik bir öykü yaratmak telaşındaki ölüm, çoktan kapılarına dayanmıştır. Ahmad ve Jafar, bombayı gömdükten sonra Hiba ve Rashied çiftine ait evin yakınlarındaki binaya konuşlanırlar. Ahmad, zıhlı araçlarıyla (Humvee) operasyona giden deniz piyadelerinin konvoyu geçerken bombayı patlatır. Korkunç bir gürültünün ardından yer yerinden oynar. Patlamada, bir asker (20 yaşındaki Miguel Terrazas) ölür, ikisi ağır yaralanır. Konvoydaki diğer askerler, panik içinde araçlarından inerler. Başlarında Onbaşı Ramirez vardır. Onun komutasındaki tim, önce olay yerinde olmaktan başka suçları bulunmayan bir araba dolusu üniversite öğrencisini kurşuna dizer. Ahmad ve Jafar ise, çoktan kirişi kırmışlardır. İntikam almak isteyen Ramirez ve adamları, komutanlarının da onayıyla çevredeki dört eve kanlı bir baskın düzenlerler. O gün tam 24 savunmasız, masum sivil katledilir. Ölenlerden ikisi bebek, ikisi çocuk, beşi de kadındır. (76 yaşındaki Abdul Hamid Hassan Ali, şeker hastalığı yüzünden ayağı kesildiği için tekerli sandalyeye mahkumdur) Bebek, çocuk, genç, yaşlı, kadın, erkek… Caniler için ayrım yapmak olası değildir. İlk rapor, patlama esnasında biri ABD askeri, 17 kişinin öldüğü ve devamında 8 direnişçinin vurulduğu yönündedir. Ancak basın katliamın peşini bırakmaz, Bush baskılara dayanamayıp soruşturma emri verir. Ramirez ve üç sadık adamı “günah keçisi” ilan edilir. Irak Başbakanı Nuri elMaliki’nin “Korkunç bir cinayet” dediği katliamın gerçek ayrıntılarına gelirsek eğer Hadisa hadisesiyle ilgili dördü subay 8 kişi suçlandı. ABD ordusu, öldürülen her sivil için yakınlarına sus payı olarak 2 bin 500 dolar ödedi. Hemen akabinde biri general üç yüksek rütbeli subay kınamayla kurtuldu. Sonra diğerleri teker teker aklandı. Şimdi sadece manga komutanı, çavuş Frank Wuterich yargılanıyor. 24 kurban, Martyr Mezarlığı‘nda yatıyor, can verdikleri yuvalarında ise artık sokak köpekleri kalıyor. Evlerden birinin duvarında, “Buradaki aileyi demokrasi öldürdü” yazıyor. Irak’ta evladını yitiren savaş karşıtı Cindy Sheehan, Hadisa Katliamı’nın ardından, “Bush ve yanındakiler benim bebeğimi öldürdüler. Ve birçok insanı daha öldürdüler. Bush ve yanındakiler yargılanmalı ve tıpkı sıradan suçlular gibi cezalandırılmalıdırlar. Bizler bunu Irak halkına, dünyaya ve kendi askerlerimize borçluyuz. Bizler bunu kendimize borçluyuz” der. Kanın kokusu, masumiyetin çığlığıyla birleştiği an yarınlara ait umut filizleri de yeşermemiş olacak… Sonsuz bir matem havası sarmadan yeryüzünü, tüm insanlık bu kıyıma “dur” demeli… Ve isteriz ki; kafasına çuval geçirilen bir insanın tedirginliği, bizde de bol bol bulunan savaş çığırtkanlarının yakasını hiç bırakmasın. http://alperturgut.blogcu.com
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle