Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cuntacılar yargılanırsa aşk filmi İnsanlar insanlığı unutmuş gibi Dört gençten oluşan Kül grubu sıradanlığa bulaşmadan yaşadıklarını paylaşıyor. Asıl dertleri insanlar. Onlara göre insanlar insanlığı unutmuş gibi. Kafalarını bulandıran çok şey var. “Her şeyden uzakta: İnsan ve kargaşa. Hanginiz farkında?” diye soran Kül, “Kafa Patlatın” parçalarıyla da “sahte peygamberlere gidip, onlara aslınızı sordunuz” diyecek kadar iddialı. yaparım 12 NİSAN 2008 CUMARTESİ PARASIZ ÖZEL EK YIL: 2 SAYI 98 Bir roman üzerinde çalışırken senaryo kursu afişi gördü Sırrı Süreyya Önder ve o günden sonra yaşamı değişti. Önce Beynelmilel’i çekti, ardından ‘O... Çocukları‘nı yazdı... Hep 12 Eylül’ü anlatan filmler yapması tesadüf değil yönetmenin. Çünkü 12 Eylül diye ağızdan bir çırpıda çıkan bu iki kelime, hem onun, hem de toplumun belleğinde derin izler bıraktı. Önder, bu kez 12 Eylül’ü kadın öyküleriyle birleştirdi. Ne de olsa kadınları anlatan filmler de, 12 Eylül’ü anlatan filmler de Türkiye’de azınlıkta. Ne de olsa faşizm ilk darbeyi kadınlara vurur, her türden kadın bu topraklarda, ailede, okulda, işte, toplumsal yaşamda hep ikinci sınıf insan muamelesine tutulur. Önder, 12 Eylül’le ve toplumsal sorunlarla beyazperdede hesaplaşmasını sürdürecek. Ta ki cuntacılar yargılanana kadar... BERİL ZAMAN 6 Ben yazdım, ben çaldım, ben söyledim! “Yalnız çalışmayı seviyorum. Şarkılarımdaki her enstrümanı kendim çalıp kaydediyorum. Zor olmuyor mu böyle diyorlar. Onlara şunu söyleyebilirim. Herkesin hayatta var olma sebebi vardır ya... Benimkisi bu yaptığım müzik. İnsanlara daha iyi müzik duyurmak istiyorum. Bir doktora 10 saatlik bir ameliyattan sonra ‘Zor olmuyor mu?’ diye soramazsınız. Onun işi bu. Benimki de bu bence.” ŞİRİN GÜVEN 7 4 Tiyatrocular birbirini sevmez! Sanat deyince mangalda kül bırakmayıp sadece konuşmakla yetinenlerden biri değil Emre Kınay. ‘Eleştirmek değil, yapmaktır senin işin’ diyerek kendi çabalarıyla kurduğu Duru Tiyatro’da bugüne dek pek çok kavramı irdeleyen sanatçı, sanata vuran darbelere karşı koyacak bir birlik olmamasından şikâyetçi: “Baktığınızda çok destek var ama icracılar yok. Dürüst davranmak gerekir. Tiyatrocular birbirlerini sevmezler. O yüzden sendikal bir birlik kurulabilmiş değil. Eğer bir birlik olsaydı, bugün bahsedilen siyasi erk balyozu önce sanat kurumlarının üzerine vurmazdı.” Eski İstanbul’u ‘Ara’yanlara Fotoğraf deyince akla gelen ilk isimlerden biri Ara Güler “Sanat olmasına lüzum yoktur fotoğrafın, fotoğraf tarih olayıdır. Tarihi zaptediyorsun. Bir makine ile tarihi durduruyorsun” diyen Güler, kendisine de fotoğraf sanatçısı denmesinden hiç hoşlanmıyor. Fotoğrafı fotoğraf yapanın hayatın, gerçeğin, insanın ta kendisi olduğunu hatırlatırken yeni sergisinde fotoğrafseverlere kendi gözünden İstanbul’u izletecek. Güzelliği, içinde değişen yaşam ve yitirdikleriyle bir İstanbul. SERDAR AĞIR 2 C MY B ZUHAL AYTOLUN 10. Sayfada C MY B