22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

AIDS için gönüllü merkezler Dünyada 1980’li yılların başına kadar hakkında çok az şey bilinen, ancak zamanla tüm toplumları etkileyen kronik ve ilerleyici bir hastalık olduğu anlaşılan HIV/AIDS, gün geçtikçe tehlikeli bir salgın haline geliyor. Dünyada her gün 7.000 kişinin HIV enfeksiyonunu aldığı tahmin edilirken, Türkiye’de bu virüsün yayılımı ve görülme sıklığı düşük düzeylerde kalıyor. 1985 – Haziran 2007 tarihleri arasında Sağlık Bakanlığı’na bildirimi yapılan HIV pozitif (+) vaka sayısı 2.711 kişi olarak biliniyor. Ancak, toplum bilinci yaratılması ve gerekli önlemlerin alınması, salgında hızlı ve ani ilerlemeler kaydeden hastalık karşısında, Türkiye için de kritik bir önem taşıyor. T.C. Sağlık Bakanlığı ve Küresel Fon ile imzalanan anlaşma çerçevesinde, hayata geçirilen “Türkiye HIV/AIDS Önleme ve Destek Programı” kapsamında Ankara, İstanbul, İzmir ve Trabzon illerinde 11 yerde Gönüllü Danışmanlık ve Test Merkezi (GDTM) kuruldu. İlerleyen yıllarda Türkiye geneline yaygınlaştırılması planlanan merkezler, HIV/AIDS şüphesi taşıyan herkes için önemli bir başvuru noktası olma özelliği taşıyor. Başvuru sahiplerinin HIV/AIDS konusunda ücretsiz ve isim vermeden bilgi ve danışmanlık alarak, HIV testi yaptırabildikleri GDTM’lerde, danışmanlar, bireylere HIV/AIDS ile ilgili konularda bilgi verip, sorularını cevaplıyor. Talep doğrultusunda hızlı bir şekilde HIV testi de uygulanabiliyor. Test sonuçlarına göre gerekli yönlendirmeleri yapan uzmanlar, arzu eden kişilere koruyucu malzeme, broşür ve kitapçık gibi bilgilendirme materyalleri sunabiliyor. HIV pozitif (+) vakalarında hastalığın ilerlemeden bulunmasını amaçlayan GDTM’lerde hassasiyet gösterilen en önemli nokta gizlilik prensibi. GDTM’lere başvuran veya test yaptıran kişilerin, isimlerini veya kimlik bilgilerini beyan etme zorunluluğu da bulunmuyor. Merkezlerde hekim, psikolog, sosyal hizmet uzmanı veya hemşireler danışman olarak hizmet veriyor. Danışmanlık hizmetleri kapsamında HIV/AIDS’in yanı sıra cinsel yolla bulaşan diğer enfeksiyonlara yönelik bilgilendirme ve yönlendirmeler de yapılıyor. Türkiye’deki GDTM’ler ve telefon numaraları: Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi Semt Polikliğini (0312 434 22 09), Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesi (0312 595 35 0102), İstanbul Dr. Lütfi Kırdar Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesi (0216 441 39 00), Haydarpaşa Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi (0216 414 45 02), Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi (0212 221 77 77), Beşiktaş Belediyesi Sağlık İşleri Müdürlüğü (0212 261 21 15, 0212 260 19 18), Şişli Belediyesi Sağlık İşleri Müdürlüğü (0212 225 73 73, 0212 234 48 31), İzmir Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi (0232 469 69 69), Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi (0232 484 12 30), AIDS’le Mücadele Derneği (0232 243 60 70), Trabzon Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi (0462 230 23 01). Danışmanlık almak isteyen herkes, merkezlere ulaşmak için GDTM Bilgi Hattı 0212 444 2437’ye de başvurabiliyor. 6 12 NİSAN 2008 CUMARTESİ Tevazunun kıyısında Bilen Oytun Peksel, Anıl Yiğit Filiz, Arın Kuşaksızoğlu ve Akay Taşkıntuna’dan oluşan Kül grubu, gençlerin ilgisini çekmeyi başardı. Yaptıkları müziğin türü rock; bir de bu müziklerini daha da etkili kılan sözleri var. ‘Mum Çocuk’ parçalarında “Her şeyden uzakta: BERİL İnsan ve kargaşa. ZAMAN Hanginiz farkında?” diyen Kül, ‘Kafa Patlatın’ parçalarıyla da “sahte peygamberlere gidip, onlara aslınızı sordunuz” diyerek ‘toplumsal olayların uzağında değiliz’ mesajı veriyor. Kül, kendi deyimleriyle sıradanlığa bulaşmadan etraflarında dönen vaatlerin yarattığı öfkeyi, kendi dertleriyle birleştirip müziğe taşıyor. Kül’ün yakında çıkacak ilk albümünden önce grubun vokalisti Arın Kuşaksızoğlu ile konuştuk. Grubun adı neden Kül? “Kül, altı rahat doldurulabilir bir ad olduğu için kendimize yakın bulduk. Hem yaptığımız müzikte, hem de duruşumuzda, gerçekten olmasını istediğimiz şeyleri yaratmaya ve onların peşinden gitmeye çalışıyoruz. Kül adında herhangi bir alt metin aramak yanlış belki de, çünkü kendimizi dahil ettiğimiz belirgin bir yaşam biçimi ya da sıfat yok. Kendimizi müzik yapmak peşinde koşan insanlar olarak görüyoruz. Tabii ki, kişisel yaşam biçimlerimiz var, ama bu müziktir ve ötesinde olup biten şeyler de bize aittir.” kendi sınırlarında bir grup: Kül Her HIV pozitif (+) AIDS değildir! Bununla birlikte, GDTM’lerin de üzerinde durduğu, halk arasında bilinçlendirme oluşturmayı hedeflediği en önemli konulardan biri HIV pozitif (+)’in her zaman AIDS hastalığı anlamına gelmemesi. Doğru zamanda müdahale edildiğinde, birey, doğru tedavi yöntemiyle yaşamına devam edebiliyor, bireyin kaliteli yaşam süresi uzatılabiliyor. Bu nedenle, şüphesi olan bireylerin HIV pozitif (+) iken tespit edilmesi, gerekli danışmanlık hizmetlerini almaları ve yönlendirme yapılması büyük bir önem taşıyor. Ancak HIV virüsü, bulaşmasının ardından uzun süre kendini gizleyerek, belirtisiz seyredebiliyor. Bu nedenle belirtiler ortaya çıktığında, birey için geç olabiliyor. Hastalığın “damgalanma korkusu” ile yaşattığı psikolojik baskı ise diğer bir etki olarak karşımıza çıkıyor. Bu koşullar karşısında, bireyler şüphe içinde olsalar bile test için başvuru yapmaktan kaçınabiliyor ya da test sonucunu alıp, doğrulama testi yapılmadan gözden kaybolmayı tercih ediyor. HIV’in kendini gizleyen bir virüs türü olduğunun bilinmesi, virüsün bulaşma ve korunma yolları hakkında halkın bilinçlenmesi büyük önem taşıyor. Gönüllü Danışmanlık ve Test Merkezleri, bu noktada büyük bir rol üstleniyor. ÇOK EĞLENİYORUZ Kül’ün geçmişi nedir? Nasıl oldu da birden konser programlarına dahil oldunuz? Festivallerde çalmaya başladınız? “Zaten ayrı gruplarda, uzun zamandır beraber çalıyorduk. Bizler zaten çok yakın arkadaşlarız; sadece müzik çevresinde oluşan bir ilişki yumağı değil yani hikayemiz. Machine’e uzanan düzenlemeler de söylediniz konserde, parçayı Zamanı geldi ve hali hazırda iskeletleri mevcut olan şarkılarımızı alternatif söylemenizin nedeni nedir? kaydettik ve çeşitli yollarla dinleyenlere sunduk. Yaptığımız müzik “Müziğin tarzı ne olursa olsun, verdiği en temeldeki his, çok da biçimi, Türkiye’de kısmen eksik olan bir tarz ve demek ki, bu farklılaşmıyor bizce. Sadece tarz olarak bizim tarzımızdan biraz müziğe ihtiyacı olan kimseler mevcutmuş. Biz yaptık, insanlar da uzak şarkılardı, eğip, büküp; duymak istediğimiz hale getirdik. beğenip destekledi. İyi işler yaptığınızda, yaptığınız bu işlerle var Zaten düzenlediğimiz şarkılarda, böyle bir yol izlemeye çalışıyoruz. olmaya başlıyorsunuz. Bu sebepten konserler ve performanslar Bizim yaratmak istediğimiz müziğe yakışacak, söylemek ardı ardına gelmeye başladı. Ne sansasyonel bir şey yaptık, ne de istediklerimizi dillendirebilecek şarkıları tercih ediyoruz. türlü ayak oyunlarıyla kendimizi olmadığımız gibi lanse etme Cumali’nin ‘Duymak istiyorum’ parçasının düzenlemesi de böyle gayretine girdik. Şu ana dek İstanbul, Ankara ve Eskişehir’de cereyan etti. Yaşımız gereği, 90’lara karşı bir yatkınlığımız var. konserler verdik. Summer Rocks Festivali, ODTÜ Rock Şenliği, ‘Duymak İstiyorum’, o dönemde çıkan, kendi içinde tutarlı bahar şenlikleri, ODTÜ’de Kızılay Festivali gibi festivallerde ve şarkılardan biriydi. Rage Against The Machine’e karşı da büyük bir Balans, Gitar, Gölge, Backstage, Joker Live gibi mekanlarda çok saygı duyuyoruz. Müziği ve duruşlarınızı imgeselleştirmeden, sayıda performans sergiledik. Bazı radyo ve TV programlarına da yapmak istediklerini, söylemek istediklerini en iyi biçimde katıldık. Bunlar umut verici şeyler. Zaten internet aracılığıyla yapıyorlar. Bu hissin barındırdığı enerjiyi, öfkeyi, bayağılaşmadan konser programlarımız takip edilebiliyor. Artık bu iş sanal ortamda hem şarkıya hem de seyirciye net olarak verebiliyorlar. Bu, ilerliyor gibi. Konser afişleri yerine, internet sitelerini kullanılıyor. cesarettir. Belki de onların bu cesareti bizi etkiliyor ve çalarken Dünya değiştikçe, sanırım müziğe bakış açısı da değişiyor.” şarkıya yakın kılıyor. Tabii ki, tepkili olduğumuz yeni türemeye Peki, Kül’ün derdi ne? başlayan, tüketime dayalı tarzlar da var. Bizim tepkimizden “Kül’ün derdi, duymak istediği müziği yapmak. Bu müziği bağımsız olarak, onların zaman içerisinde eriyip gideceğini yaparken, sıradanlığa bulaşmamak. Etrafımızda dönen vaatlere, düşünüyoruz. Bir arz talep meselesi galiba. Bu talep çok fazla Türkiye’de varolan rock müzik anlayışına fazla takılmadan, doyurulunca, ona da yer kalmayacak. Olabildiğince bunlardan gördüklerimizi, yaşadıklarımızı insanlarla paylaşmak, ama bu uzak durmaya çalışıyoruz.” paylaşımı da bir misyon haline getirmemek. Tevazunun kıyısında, kendi sınırlarımızda bir eğlence bizim müziğimiz. Biz bu işi yaparken çok eğleniyoruz ve bu eğlenceye insanları davet ediyoruz. Sanırım olması gereken de bu.” Bronx’taki konserde ses sisteminin gazabına uğradınız, fakat ona rağmen yine moralinizi Proteste yakın müzik yapıp ta ‘cennet içinizdeyse yukarı bakmayın’, bozmadan çok iyi bir performans ‘sessizce yüksel göklere’ gibi ulvi sözleri söyleme çelişkisi nedir? sergilediniz. Yeni yeni adınızın “Bu aslında söz yazma biçimimizle alakalı. Türkiye’de varolan ‘dert duyulmasının, sürekli farklı anlatma’ çabasının, biraz yüzeysel ve bilindik biçimde ilerlediğini fark mekanlarda çalıyor olmanızın bu ettik. Hep aynı kelimeler, aynı konular. Bunların ötesine geçebilmek gibi dezavantajları oluyor mu? istedik. İçinde protest öğeler barındıran şarkı sözlerimiz de var elbette, “Türkiye’de iyi konser daha da olacaktır. Ama asıl derdimiz ‘insan’la. Zaten temeldeki sorun verebilmek güç bir şey. Müzik da bu. Siz, biz, hepimiz; insanlığı biraz unutmuş gibiyiz. Kafamızı klüplerinin ses sistemlerinin bulandıran çok şey var. Bu yüzden gizemli ve karmaşık duyuluyor. durumu malum. Ama sahnede Karşımızdakine değil, kendimize yönelik bir dert, bir öfke; daha çalarken bu gibi aksaklıklara öncelikli. Halbuki bunlar herkesin bir biçimde düşündüğü ve hissettiği takılmamayı öğrendik. Farklı şeyler.” yerlerde çalmak ise en başta sorun Kül’ün yakın dönem planları neler? yaratabilir gibi görünse de, bu “Yakın zamanda kayıtlarına başlayacağımız ilk albümümüzün şarkıları bize tecrübe olarak geri dönüyor. üzerinde çalışıyoruz şu an. Zaten gerek evde, gerek İTÜ MİAM gibi Ne kadar farklı mekanda çalarsak, stüdyolarda kayıtlar almıştık. Yaptığımız şarkıları sürekli geliştirmeye kendimizi o denli rahat hissediyor çalışıyoruz. Gerçi şarkı kendi gideceği yolu buluyor. 10’dan fazla ve kendimize güvenir hale şarkımız şu an belli bir yol kat etmiş durumda. Aralara koymayı geliyoruz. Her yerde farklı seyirci, düşündüğümüz bazı küçük sesler de var. Küçük giriş parçaları tadında. her yerde farklı bir elektrik. Onları da içeren uzunca bir albüm planlıyoruz. Tamamen bize ait, Sonuçta rock müzik bu; seyirci ve istediğimiz gibi şekillenecek bir albüm. Özellikle bu yaz, sabırsızca sahne. Gerisi çok da önemli değil. beklediğimiz bazı konser ve festivaller var. Sonuçta dediğim gibi, bizler Seyirci sizi sahiplenirse, ifade de değişiyoruz; beğenilerimiz, yetkinliğimiz, her şeyimiz... Bu zaman biçiminiz ve sahne duruşunuz da zarfında da, daha çok insana ulaşmak, varlığımızı daha da hissettirmek onlarla birlikte şekilleniyor. için, konserlere devam etmek derdindeyiz. Bir senaryo var yaşanması Hemen önünde, senin yüzüne gereken, o senaryoda yanlış kısımları atıp, kendimizce yeni kısımlar bakıp, senin şarkını seninle birlikte söyleyen biri varsa; orada yazıyoruz.” ne ses sistemi ne de mekan önemli artık. Bütün bunlar bir tecrübe, bir iletişim...” Cumali’den Rage Against The Moda filmleri İstanbul’da İstanbul’u modanın heyecan verici kentlerinden biri haline getirmeyi amaçlayan ‘İstanbul Street Style’ (İSS İstanbul Sokak Stili) adlı oluşum bugün Taksim The Hall’da ‘1. Uluslararası İstanbul Moda Filmleri Festivali’ni düzenliyor. Oluşumun beyni Dano Alexander, etkinliğin alışılagelmiş film festivallerinden çok farklı olacağını söylüyor ELİF ve açıklıyor: “Çoğu film festivali yalnızca film gösterimlerinden BEREKETLİ ibaret. Biz bir alternatif olarak ‘İstanbul Moda Filmleri Festivali’ni yarattık. Bu festivalde film izlemenin dışında da yapılacak çok şey olacak.” Festival yalnızca 14 saat sürecek. Dano’nun da söylediği gibi gösterilecek filmler kadar gerçekleşecek yan etkinlikler de dikkat çekiyor. Festival mekânı The Hall’da, gün boyunca moda ile ilgili filmler, klipler, görseller; atölye çalışmaları, saç ve makyaj tasarımı kursları, sempozyumlar ve daha birçok farklı etkinlik yer alacak. Ayrıca genç tasarımcılar eski kıyafetlerini getirenlere farklı dikim tarzlarıyla yeni elbiseler tasarlayacak. Etkinlik, Paul Schrader‘ın 1980 yapımlı ‘American Jigolo’suyla başlıyor. Yüksek çözünürlüklü flat ekran televizyon ve barkovizyonlarda gösterilecek uzun metrajlı filmlerin ikincisi Douglas Keeve‘in çılgın bir defile hazırlığını anlatan 1995 yapımlı ‘Unzipped’i. Cindy Crawford, Isaac Mizrahi, Naomi Campbell ve Kate Moss‘un rol aldığı filmin ardından gösterimi yapılacak son uzun metraj yapıt ise Michelangelo Antonioni‘nin 1966 yapımlı kült filmi ‘Blow Up!’ Geceye katkısı bulunacak yayınlar ve kurumlar arasında MTV, Trendsetter, MAC, Tony&Guy gibi önemli isimler var. Etkinliğin 60’ların klasik ikonu Saul Bass‘den esinlenmiş poster serilerini Hakan Çelebi yaptı, grafikler ise Ayşe Nur Ataysoy‘a ait. Gösterilecek kısa filmler 30 saniye ila 10 dakika arasında değişen uzunlukta ve hepsi ‘moda’ izleği üzerinden yola çıkıyor. Filmleri çoğunlukla internet sitelerine gelen başvurulardan seçmişler. ‘Bu kadar çok başvuruyu nasıl aldınız peki?’ deyince, yalnızca 1 yaşında olan oluşumun önceki etkinliklerini saymaya başlıyorlar: Garanti Galeri ile yaptıkları atölye çalışmaları, fotoğraf sergileri, partiler... Son derece genç ve dinamik bir oluşum olan ‘İstanbul Street Style’ın kurucusu Dano, bu etkinlik sonrası İstanbul’da moda farkındalığının gelişmesini umduğunu söylüyor ve ekliyor: “Türkiye bir tekstil cenneti, bu cevherin tasarımla bir araya geldiğini düşünsenize; moda dünyasını darmaduman edebilecek bir potansiyel bu. İşte tüm şevkimizi bu hayalden alıyoruz!” Asıl derdimiz insanla C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle