Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
4 12 NİSAN 2008 CUMARTESİ Konser Rock gecesi Türkiye’nin rock müzik türündeki en önemli müzisyenlerinden gitarist ve kompozitör Cem Köksal ve Deep Purple, Rainbow gibi grupların solistliğini üstlenmiş dünyanın efsane rock vokalistlerinden Joe Lynn Turner birlikte sahneye çıkacaklar. Çağatay Ateş, Alpay Şalt ve genç yetenek Koray Alarslan’ın ikiliye eşlik edeceği konserler üç şehirde gerçekleşecek. Sanatçılar, 19 Nisan Cumartesi akşamı İstanbul Yeni Melek, 24 Nisan Perşembe Eskişehir 222 Park ve 25 Nisan Cuma İzmir Ooze Venue’nün sahnesinde olacaklar. (0216 556 98 00, biletler 33 ve 23 YTL) Cazdan funk’a... Geçtiğimiz haftalarda Duman konseri ile açılan Bursa Suare bu akşam Brooklyn Funk Essentials’ı ağırlayacak. Aslen prodüktör Arthur Baker ve Lati Kronlund tarafından bir dizi stüdyo doğaçlama serisi olarak tasarlanan Brooklyn Funk Essentials, başarılı genç müzisyen ve DJ’lerin de katılmasıyla 12 kişilik bir ekip haline geldi. Cazdan house müziğe, oradan da hiphop ve funk’a kadar geniş bir yelpazede müzik yapan topluluk bu yıl ‘Watcha Playin’ isimli yeni bir albüm yayınlayacak. (0216 556 98 00, biletler 51 ve 46 YTL) Teoman sahnede Albümlerinde yer alan şarkıların birçoğunu kendi yazıp besteleyen Teoman, bu akşam Studio Live’da sevenleriyle buluşacak. Çıkardığı pek çok albümün yanı sıra, Balans ve Manevra isimli filmi de yöneten Teoman, saat 22.00’de başlayacak konserde müzikseverler için en beğenilen parçalarını seslendirecek. Teoman’ın çıkardığı ‘Söz Müzik Teoman’ isimli son albümde, şarkıcı arkadaşları onun şarkılarını yorumlamışlardı. (0216 556 98 00, biletler 30 YTL) Ankara’da müzik 25. Uluslararası Ankara Müzik Festivali devam ediyor. Festival kapsamında, yarın akyam ünlü Alman yaylı çalgılar dörtlüsü Leipzig Quartet konser verecek. Devlet Resim Heykel Müzesi’nin konser salonunda gerçekleşecek konser saat 18.00’de başlayacak. Mendelssohn, Schubert ve Beethoven’ın eserlerinin seslendirileceği gecede kemanda Stefan Arzberger ve Tilman Büning, viyolada Ivo Bauer ve viyolonselde Matthias Moosdorf olacak. (0312 447 00 20) Ben yazdım, ben çaldım Cem Mansur yönetecek 20. Enka Kültür Sanat Bahar Etkinlikleri, 15 Nisan Salı akşamı Akbank Oda Orkestrası‘nın konseriyle son bulacak. İngiltere’nin en eski ikinci korosu İpswich Choral Society’nin fahri başkanı olan Şef Cem Mansur yönetimindeki konsere halen Moskova Tchaikovsky Konservatuarı‘nda doktora eğitimine devam eden solist Gökhan Aybulus katılacak. Enka İbrahim Betil Oditoryumu’nda gerçekleşecek etkinlik saat 20.30’da başlayacak. ben söyledim! Bedük, dünyada bugünlerde çok popüler olan dans müziğinin Türk temsilcilerinden. O, 80’lerde henüz çok küçükken müzik aşığı ablasından duyduğu şarkılarla atmış bugün yaptığı müziğinin temellerini. O döneme damgasını vuran müzikler Serhat Bedük‘ün bilinç altında yer etmiş. Sonra kendi müzik anlayışıyla bu müzikleri harmanlayınca ortaya kendi ŞİRİN tarzı bir müzik çıkarmış. İnsanlara daha iyi bir duyurmak adına kendi plak şirketini açarak GÜVEN müzik yola koyulmuş. Onun için yaptığı müziğin tamamen kendine ait olması çok önemli. Bu yüzden yalnız çalışıyor. Yani şarkılarında kullandığı klavye, perküsyon, elektro gitar, akustik gitar ve bas gitar gibi enstrümanları kendisi çalıyor. Tüm besteleri kendisi yapıyor, bütün sözleri yine kendisi yazıyor... Hatta daha da ileriye gidip, vokal, geri vokal, mix, aranjman kaydı da o yapıyor. Tek bir amaç uğruna... Kendi tarzında, samimi ve orjinal bir müzik ortaya koyabilmek için... Hayatta var olma amacı olan müziği yapabilmek için... Bu arada Bedük sevenlere bir müjde. Söyleşi sırasında öğrendik ki, üçüncü albümünü EkimKasım aylarında çıkarmak için hazırlıklar yapıyormuş. Tabii yine Bedük tarzında... İstanbul’a ilk geldiğinizde reklam ajansında çalışıyordunuz ama müzik yaşamınızda hep vardı bir yandan... “Müziğe lisede başladım. Okul orkestrası, kendi gruplarım... Ankara’da üniversitede grafik tasarımı okurken, bir yandan da geceleri gruplarla sahneye çıkıyordum. Sonra İstanbul’a geldim.” Müzik yapmak amacıyla mı geldiniz İstanbul’a? “Hem reklamcılığın yeri, hem de müziğin ana vatanı İstanbul. Buraya gelmek zorundaydım yani... Önce uzun bir süre reklamcılıkla müziği bir arada götürdüm. Yaklaşık 2 yıl kadar Cen Ajans’ta sanat yönetmeni olarak çalıştım. Daha sonra 2004’te bir albüm çıkardım. Maddi olarak bir getirisi olmadı o albümün ama bu işi profesyonelliğe döktüğüm ilk adımdı. O yüzden çok önemliydi benim için.” olamazdı. İnsanlara daha iyi müzik duyurmak istiyorum. Daha sonra zaten yapmak istediğim müzik adına çalışmalara başladım ve ne gerekiyorsa yaptım.” Dans müziğiyle ilgilenmeye nasıl başladınız peki? Sonuçta ondan önce başka tarzda müzikler yapmıştınız... “Ben 1980’lerin ortalarında çocuktum. Ablam ise gençti. Tam bir müzik aşığıydı... Duvarlarında boydan boya posterler vardı. Müzik kültürünü o zamanlar ondan görmüştüm. Hatta ablam gitar çalıyordu, ben de ondan özenip başlamıştım gitara. Oradan kulak dolgunluğu bir şeyler kalmış bende. Samantha Fox, Bee Gees, Kool & The Gang... Alt beynimde bunlar birikmiş sanırım. Daha sonra büyüyüp geliştikçe kendi müzik anlayışımla bunlar kavruldu.” Herkes aynı sahnede Gazeteci ‘son mohikan’ Arda Uskan, 35. yılını dostlarıyla kutlamak için bir gece düzenliyor. Naim Dilmener’in müzik direktörlüğünde ünlü sanatçılar ve DJ’lerin bir araya geleceği gece, 16 Nisan Çarşamba günü yapılacak. İstanbul’un en köklü eğlence mekanlarından Kemancı‘nın ev sahipliği yapacağı etkinlikte Sezen Aksu ve orkestrası, Ayşegül Aldinç, Zeynep Casalini, Nükhet Duru, Ali Kocatepe, Erkin Koray, Moğollar, Zerrin Özer, Haluk Özkan, Neşet Ruacan Suavi, Seyyal Taner ve Teoman sahneye çıkacak. Ayrıca Naim Dilmener, İzzet Öz, Cem Salman ve Mehmet Teoman da DJ’lik yapacak. (0212 293 61 00) MÜZİKTE HER ŞEYİ YAPTIM Albümde ağırlıklı olarak ingilizce şarkılar var... Nasıl İngilizce parça yapmaya karar verdiniz? “Bu albüm benim şimdiye kadar stüdyomda yaptığım şarkıların bir toplamı aslında. Türkçe şarkılar da yapıyorum, İngilizce şarkılar da... Bir şarkı nasıl çıktıysa öyle yürümeli bence. Eğer şarkıyı sırf başka kitleler de anlasın ya da daha çok tutsun diye başka bir yere çekerseniz, yaptığınız şeyin samimiyeti ve orjinalliği bozulur. Mesela İnglizce çıkan bir şarkıyı Türkçeye çevirmem benim için çok kolay. Güzel de olur ama gerçek olmaz bence. Belki Türkiye’de daha çok insan sever o halini ama gerçek olmaz, kendi tarzımda olmaz. Sevdiğim, yapmak istediğim şeyi yaptığım zaman başarılı olacağıma inanıyorum. Bu düşünceyle albümümü olduğu gibi çıkardım. Kendime özgü, karakterimi yansıtan müzikler yapmayı ve bambaşka sesler ortaya çıkarmayı seviyorum.” Türkçe şarkılarınız da var... “Ben eğlenceli müzik yapmaya karar vermiştim. Kaygısız bir şey yapacağımı biliyordum. Hatta tek kararım buydu. Türk edebiyatı çok derin. O yüzden Türkçe bir söz yazdığım zaman, çok derin, anlamlı ve dolu olmasını istiyorum. Ama dans müziği eğlenceli, hoppa bir müzik. Daha basit, daha tatlı, daha yutulabilen şeyler yapmak gerekiyor. O yüzden İngilizce buna çok uygun bir şey bence. Albümde 4 Türkçe şarkım var. O şarkıların sözleri diğerlerinden biraz farklı mesela. Türkçe parçalarda daha derin şeyler anlatmayı denedim.” Besteyi yapıp şarkı sözlerini yazıyorsunuz, vokalleri ve geri vokalleri yapıyorsunuz, bütün enstrümanları çalıyorsunuz... Her şeyi tek başına yapmak nasıl bir şey? “Yardım aldığım zaman ortaya tam benim istediğim gibi bir şey çıkmıyor. Bir gitarist tutuyorsunuz mesela. Çok da iyi bir gitarist. O şarkı blues’a benziyorsa net blues ritimleri atıyor. Ama ben farklı bir şey istiyorum aslında. O yüzden başkasıyla çalışmak zor. Yalnız çalışmayı seviyorum. Şarkılarımdaki her enstrümanı kendim çalıp kaydediyorum. İyi bir virtüöz değilim belki ama çalıyorum işte. Klavye, perküsyon, elektro gitar, akustik gitar, bas gitar... Bunların tümünü çalıyorum. Zor olmuyor mu böyle diyorlar. Onlara şunu söyleyebilirim. Herkesin hayatta var olma sebebi vardır ya... Benimkisi bu yaptığım müzik. Bir doktora 10 saatlik bir ameliyattan sonra ‘Zor olmuyor mu?’ diye soramazsınız. Onun işi bu. Benimki de bu bence.” Nardis’te caz Melis Sökmen grubuyla birlikte 19 Nisan Cumartesi akşamı saat 22.30’da Nardis Jazz Club’de olacak. 1986 yılında Grup Lokomotif’te solist olan Sökmen, aynı yıl Kuşadası Altın Güvercin Yarışması‘nda ikincilik ödülünü kazanmıştı. 1990’da ilk albümü ‘O Zaman’ı, 1995’te ise ikinci albümü ‘Öze Dönelim’i çıkaran sanatçı, 2001’de Journalist JuryUniversetalent Prag’da birincilik ödülünü kazandı. Sökmen’e sahnede, Aysun Sökmen, Hakan Çimenot, Şenova Ülker, Cem Tuncer, Uğur Gülbaharlı, Cudi Genç ve Ediz Hafızoğlu eşlik edecek. (0212 244 63 27, biletler 30 YTL) YAPIMCILAR MÜZİĞİMİ RİSKLİ BULMUŞTU İlk albümünüz dans müziği değildi... “Evet alakası yoktu. Poprock yapıyordum o zamanlar. Ankara’daki grup kültüründen çıkmış birinin şarkılarıydı. O sıralar elimde bu dans müziği parçaları vardı ama yapımcılara riskli gelmişti. İngilizce müzik, dans müziği onlara çok yeni geliyordu. O yüzden diğerlerini kaydetmek istemişlerdi. Albümden bir buçuk yıl sonra hiç konser vermediğimi farkettim. Demek ki, bir şeyler yanlış gidiyor... Yapmak istediğim şeyi, yani dans müziğini yapmam lazım diye düşündüm. İşten ayrıldım ve kendi şirketimi kurdum.” Müzik şirketinizin adı Audiology. Bir göndermesi var. “Evet. Audiology tıpta bir ana bilim dalı. Duyum bozukluklarıyla, kulakla ilgilenen, işitme kalitesini yükseltmeye çalışan bir ana bilim dalı. Benim için daha güzel bir isim Buzuki Orhan Eylül’de Buzuki Orhan Osman, bu akşam Arnavutköy Eylül’de sevenleriyle buluşacak. ‘Bosphorus Kumpanya’ isimli projesini genişleterek ‘İstanbul Rebetikocuları‘ ismiyle sahneye sahneye taşıyan sanatçı, Türk ve Yunan müzikleri farklı aranjmanlarla sunuyor. İki kültür arasında yıllarca dilden dile dolaşan şarkıları seslendiren Buzuki Orhan, buzuki, lavta, cura, akustik bas, akordeon ve keman kullandığı müziğiyle İstanbulluları coşturacak. (0212 257 11 09, biletler 25 YTL) sirin.guven?gmail.com Moby ile bir New York gecesi Nisan ayı, 2008’in en iyi albümler listesine girecek bir albümü de beraberinde getirdi. Çağdaş müziğin en yetenekli isimlerinden Moby, son albümü “Last Night” ile dans listelerine iddialı bir şekilde geri döndü. Bundan önceki son iki albümü “Hotel” ve “18”deki yavaş tempolu ambient/elektropop soundundan uzaklaşması , kimilerini sevindirirken kimilerini de üzmüşe benziyor. Bana sorarsanız, Moby, bugüne kadar kzulal?yahoo.com denediği bütün türlerde başarıyı yakalamış, sıradışı bir müzisyendir. Basında çıkan çoğu yazıda, sadece “tekno” ile ilişkilendirilmiş olması da hayret vericidir. Moby’nin dehası, herhangi bir müzik türüne saplantılı bir şekilde bağlı kalmadan, farklı müzik türlerini bir arada kullanabilmesinde yatıyor. 1999 tarihli “Play” albümünde eski soul ve gospel şarkılarını elektronika ile muhteşem bir şekilde buluşturunca, albüm tüm dünyada 10 milyondan fazla satmıştı. O satış rakamına bir daha ulaşır mı bilinmez, ama “Last Night”ın sanatçının uzun zamandır yaptığı en iyi çalışma olduğu kesin. ZÜLAL KALKANDELEN Caz ile işbirliği yapmış. Rap dünyasını izleyenlerin yakından tanıdığı Grandmaster Caz, Sugar Hill Gang’in ilk piyasa hiti “Rappers Delight”i yazanlardan birisi. Moby ile yaptıkları bu şarkı ise, eski usul rap tarzını yansıtan oldukça ilginç bir çalışma. “257.Zero”, Fransız dans müziğinden esinlenen elektronik sounduyla dikkat çekiyor. Müziğin üzerine 2. Dünya 70 VE 80’LERİN DISCO ORTAMI… Bu defa, bizi eski disco dönemine geri götürüyor Moby. Albümü dinlerken, bir zamanlar hiphop’ın disco müzikten esinlendiği, rave partilerin, oldschool ve underground müziğin hakim olduğu 70’lerin sonları ile 80’lerin başına gidiyoruz. Fakat onca hareketin ve dansın arasında, Moby’nin ustalığının tartışılmaz olduğu ambient şarkılar da unutulmamış. “Last Night”ın ilginç bir özelliği, bir konsept albüm olarak planlanması. New York’un renkli müzik ortamında geçirilen bir geceyi, 60 dakikalık bir albüme sığdırmış Moby. Bunun sonucu olarak da, albümde değişik türlerde 12 şarkı yer alıyor. Hiphop’ın ilk dönemlerine adadığı “I Love To Move In Here” adlı şarkı için Moby, bu türün ünlü ismi Grandmaster Savaşı’ndan ve Kore Savaşı’ndan kalan eski radyo kayıtlarının sample’larını ekleyen Moby, bu şarkı için ilginç bir değerlendirme yapıyor. Gecenin 11’inde Avrupa’da garip bir havaalanında Prag’a uçmak üzere olduğunuz andaki atmosferle özdeşleştiriyor şarkının havasını. Albümün en güzel şarkılarından birisi, “Everyday It’s 1989”. 90’ların başındaki piyano odaklı rave şarkılarını anımsatan şarkı, dans pistlerinin vazgeçilmezlerinden birisi olmaya aday. İngiltere’de ilk single olarak yayımlanan “Alice” ise, bugüne kadar duyduğum en akıcı rap performansını hafızama iyice yerleştirdi. Bu şarkı, ilk duyduğunuzda büyük olasılıkla tuhafınıza gidecek. Çünkü müzik, Moby beste yaptığı sırada bass pedalındaki bir arıza sonucunda ortaya çıkan bir sesle başlıyor. Bu nedenle, “Alice” çalarken CD’niz bozuk diye düşünmeyin; şarkı o duyacağınız garip sesin üzerine inşa edilmiş. Vokaldeki muhteşem rapler, Nijerya kökenli 419 Crew grubuna ve Aynzli adlı müzisyene ait. Moby’nin o tanıdık melankolizmine daldığı şarkı ise “Hyenas”. Bir karaoke barda dinleyip keşfettiği Cezayirli bir kadının kendisine eşlik ettiği vokallerin de, bu hissin yaratılmasında payı büyük. Nabeelah adlı bu kadın hiç İngilizce bilmediği için, bir Rimbaud şiir kitabından Fransızca mısralar okumasını istemiş Moby. Sonuç tek kelimeyle mükemmel olmuş. Güçlü kadın seslerini keşfetmekte ayrı bir yeteneği olduğunu bu albümde bir kez daha kanıtlıyor ünlü müzisyen. Amerika’da ilk single olarak çıkan “Disco Lies”ın insanı ilk anda çarpan vokali Shayna Steele’e ait. Donna Summer’ı andıran yorumuyla Shayna Steele ve yüksek tempolu melodisiyle “Disco Lies” gerçekten olağanüstü. Albümün hit olmaya aday bir diğer şarkısı da, yine piyano ağırlıklı bir rave şarkısı olan “The Stars”. Moby, “Last Night” ile New York müzik ortamına sevgisini ifade ederken, bir yandan da dans müziğinde fırtınalar yarattığı günleri hatırlatıyor. Dans etmek, eğlenmek, biraz melankolizme kapılır gibi olurken yine kendini kaybedercesine müziğin ritmine kapılmak ve yatağa giderken de tatlı duygularla başbaşa kalmak istiyenler için bire bir “Last Night”. Moby, yapmış yine yapacağını... RİFAT MUTLU rifatmutlu?gmail.com C MY B C MY B