15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

CUMARTESI 06 31/1/08 17:17 Page 1 CUMARTESİ EKİ 6 CMYK 6 2 ŞUBAT 2008 CUMARTESİ Önemli olan yaşama Bizim bir sloganımız var: ‘Yaşa boşver, hayata boşverme’. Yaş önemli değil, hayata boşvermemek, bir şeylere tutunmak önemli. Buna anlatmaya çalışıyorum. Benim programım kadınla bütünleşme, iyi örnekleri gösterme ve paylaşma programı. Ben de bu programla yeniden doğdum. Yeniden kendime de başka insanlara da yol açtım. Çok sıkıntılı günler geçirmiştim ben de. Düştüm, kalktım ve şimdi hızla koşuyorum. Herkesin hayatında bu olmuştur. Eğer siz o düştüğünüz noktada kırılır ve yenilirseniz hayata, o zaman hastalıklar, kötülükler, mutsuzluklar üstünüze yıkılır. Ben bunu yaşadığım için, bu durumda olan insanların duygularını da çok iyi anlıyorum. erya Baykal’ın Show Tv’deki ‘Deryalı Günler’ isimli sabah programı her gün pek çok kadına umut veriyor, destek oluyor. Benzer sabah programlarının aksine, Baykal’ın programında kavga, tartışma ya da mağdur kadınlar yok. O, iyi örneklerin gösterilmesi gerektiğine inanarak girmiş bu yola... Kadınları eğlendiriyor, geliştiriyor, rehabilite ediyor, hayata ŞİRİN tutunmaya çağırıyor hatta para bile sağlıyor. GÜVEN kazanmalarını “Benim de zor anlarım oldu” diyor, “Haydi ayağa kalkın, hep beraber koşacağız.” Yaptığı kadın programıyla bir devrim yaptığını vurgulayan Baykal ile programından ve yaşamından konuşmak için buluştuk. Tiyatroya ara mı verdiniz, yoksa nokta mı koydunuz? “En son ‘Ben Boşanıyorum’ isimli oyunda oynadım. 20042005 yıllarıydı. Tiyatroya ara verdim ama ben televizyonda da hergün bir tiyatro yapıyorum aslında. Yani yaptığım işi bir tiyatro gibi düşünüyorum. Onun için içimde bir tiyaro açlığı yok. Zaten şu anda çok yoğun bir tempoda çalışıyorum. Sahne arkasında çok çalışma gerektiren bir iş her gün canlı yayın yapmak. Kimi zaman haftanın beş günü, kimi zaman ise haftanın yedi günü çalışıyorum. Hatta eve örgü götürdüğümü, sabahlara kadar çalıştığımı bilirim. Canlı yayında eğer yapacak bir şeyiniz yoksa, beş dakika bile geçmek bilmez. O yüzden iyi hazırlanmak gerekiyor.” Tiyatroya karşı bir burukluğunuz var mı? “Ben Ortaoyuncular’dan ayrıldıktan sonra, yani Ferhan Şensoy ile işimizi ayırdıktıktan, evliliğimizi bitirdikten sonra, sıkıntılı dönemler yaşadım. Hem manevi, hem maddi olarak... Başka bir tiyatroya adapte olmak kolay olmadı, kendimi başka tiyatrolara ait hissedemedim. Ortaoyuncular’dan ayrıldıktan sonra bir burukluk oldu yani. Tiyatro Kare’de tek kişilik bir oyun oynadım sonra, başarılı da oldu. Her şey güzeldi aslında ama belki oyunum tek kişilik olduğu için kendimi çok yalnız hissettim. O günlerde tiyatroya karşı hissettiğim kırgınlık ve burukluk kaldı. Ancak şu an içimde bir tiyatro boşluğu ya da yokluğu hissetmiyorum. İşimi tamamen tiyatro gibi düşünüyorum ve çok seviyorum. Zaten tiyatroya gelir gibi geliyorum, tiyatroya hazırlanır gibi hazırlanıyorum. Mesela bir çiçek yapacaksam, onunla ilgili her bilgiyi öğrenip geliyorum.Yaşamımda zaten seyircilerim var, alkışım var... Ben bunları zaten yaşıyorum, yaptığım işin karşılığını fazlasıyla alıyorum. Zaten bir oyuncu için yaptığı işten karşılık alması çok önemlidir. Ben o duygumu tatmin edebiliyorum. Tiyatrodan tek farkı arada kameralar var ama ben seyircimi yine hissediyorum. Yine de oynamak istediğim oyunlar, canlandırmak istediğim karakterler elbette var. Bir tiyatro oyuncusu için bunlar ölünceye kadar vardır.” tutunmak Tabuları yıktım Bir kadın programı yapıyorsunuz. Kadınları geliştirmek, onları rehabilite etmek gibi bir amacınız var mı? “Ben çok önemli bir şey yapıyorum. Bu programla birçok tabuyu yıktım, pek çok şeyi değiştirdim. Birçok kadın bu program sayesinde para kazanıyor, pek çok başkası da hayata tutunuyor... Kesinlikle dediğiniz gibi bir amacım var. Formatımız tamamen farklı zaten. Kimseyi ezmeden, kavgasız, gürültüsüz bir program yapıyoruz. Biz kötü örneği değil, iyi örneği göstermeye çalışıyoruz. Bu toplumda hiç mi iyi örnek yok? Hep mağdur, hep ağlayan kadınlar mı var? Biz iyi örneklerin programıyız. Hayatta kötü olaylar var elbette ama iyi örnekleri de tutup çıkartmak gerek. ‘Bakın bu kadın yoktan var etmiş. Çoluğuna çocuğuna iki tane şapka örerek destek olmuş hayatını kazanmış. Bir şeyler yapmaya çabalıyor yani’ demek de lazım. Öbür türlü nereye varacağız biz? Zaten yaşam çok sıkıntılı, herkes için çok zor. Benim için de, seyircilerim için de... Biraz onları alıp başka bir yere götürmeye, onlara yararlı bir şeyler vermeye çalışıyoruz. Tabii kuru kuruya değil, onları eğlendirirken yapmaya çalışıyoruz bunları. Bunun için de inanın büyük bir çaba sarf ediyorum. Kendimle dalga geçiyorum, programda yaptığım şey bozuk olduğunda da onun şakasını yapıyorum. Komik şeyler oluyor sonuçta hayatta. Her şeyi çok ciddi yapmaya gerek yok ki... Mesela programımızda yemek yaparken çok ciddi bir şey öğretiyormuş gibi yapmanın alemi yok ki... Bizim kadınlarımızın hepsi çok bilgili zaten. Önemli olan bir komiklik yakalayabilmek, hayata tutunmak...” Diğer progamlardaki kavgalar, tartışmalar hakkında ne düşünüyorsunuz? “Bir reyting aldıklarına göre demek ki bunları da izleyenler var. Ancak tüm programlar öyle olamaz, bu bir sistem haline gelemez. İşte biz de bu noktada çok önemli bir role sahibiz aslında. Kavga, tartışma olmadan da reyting almak mümkün... Zaten bizimkine benzer başka programlarda çıktı. Bu önemli bir devrimdir. Kadınımızı, toplumumuzu geliştirmeye çalışıyoruz. Reyting alıyor diye hep o tarz programlar yapılıyordu ama öyle değil. ‘Seyirci istemiyor başka bir şey’ diyorlar. Bu işin kolaycılığı. Demek ki seyirciye iyi bir şey verirsen onu da alırmış.” D Programla yeniden doğdum Ekşi sözlükte sizin için ‘depresyona en iyi ilaç’ diye yazıyor. “Öyleyim gerçekten. Seyircilerim de bana öyle diyor. Benim programım kadınla bütünleşme, iyi örnekleri gösterme ve paylaşma programı. Bana ‘Her gün kafamızda bir ampul yakıyorsunuz’ diyen izleyicilerim var. Ama ben de gerçekten devamlı program için bir şeyler düşünüyorum, program için nefes alıyorum. Her şeye program için bakar oldum. Ve bu işi yaptığım için çok mutluyum. Bu programla yeniden doğdum. Yeniden kendime de başka insanlara da yol açtım. Çok sıkıntılı günler geçirmiştim ben de. Düştüm, kalktım ve şimdi hızla koşuyorum. Herkesin hayatında bu olmuştur. Eğer siz o düştüğünüz noktada kırılır ve yenilirseniz hayata, o zaman hastalıklar, kötülükler, mutsuzluklar üstünüze yıkılır. Ben bunu yaşadığım için, bu durumda olan insanların duygularını da çok iyi anlıyorum. Onlara ‘Benim de zor anlarım oldu. Haydi ayağa kalkın, hep beraber koşacağız’ diyorum. Ve gerçekten benimle birlikte koşuyorlar. Herkesin hayatında olmuştur bu tarz şeyler. Etiler’de de, Ağrı’da da... Ancak ben de onlarla her şeyimi paylaşıyorum. Bütün sıkıntılarımı, dertlerimi... Neysem oyum yani. Bu gerçekten çok önemli.” ÇOK GÜZEL AMA.. Televizyonda bir program yapmaya başlamanız nasıl oldu? “Uzun zamandır bir program yapmayı düşünüyordum. İşsiz dönemimde, nereye ait olduğumun belli olmadığı dönemde bu daha da yoğunlaştı. Ben zaten 13 yaşımdan beri el sanatlarıyla uğraşıyordum. Tiyatrodayken tiyatronun dekorunun, kostümlerinin bir kısmını, aksesuvarlarını ben yapıyordum. Her oyunda benim parmağım vardı zaten. Evimde Ferhan Şensoy yazmaya çekildiğinde; takı yapan, örgü ören ve boya yapan biriydim. Şu an programımda yaptığım el sanatlarıyla yeni tanışmadım yani, hep hayatımda vardı bunlar. Her neyse, bu tarz bir program yapmaya karar verdim ve bu fikrimi söylemeye başladım. Ancak kime söylediysem bana ‘Çok güzel bir fikir, çok beğendim ama reyting almaz bu program’ dedi. Bir yanda da reyting savaşı var tabii. Sonra bir gün TV 8’de bir programa konuk olarak davet edilmiştim. Orada program başlamadan önce, konuşuyorduk. Bu program fikrimden de bahsettim. Şansa oradakilerden biri yöneticiymiş. Böylece bana bir şans tanıdılar. Bir tesadüf eseri oldu yani. 2004 yılının 24 Mayıs’ındaki ilk programımın konuğu Ferhan Şensoy oldu.” Sonra nasıl gelişti işler? “Ben hep çok emek verdim. Başlangıçta bir odam, bir masam dahi yoktıu. Programda verdiğimiz hediyeleri seyircilerimize yollayabilmek için onları arayıp adreslerini almak gerekiyordu. Bunu bile ben yapıyordum, Derya Baykal olduğumu çaktırmadan telefon açıp adreslerini alıyordum. O zamanlar bir ekibim yoktu, bir tek asistanım Ayşe vardı. Zamanla gelişti işler ama her şeyimi hep ben düşündüm. Gece 3’lere, 4’lere kadar programın eşyalarını boyardım, hazırlardım. Ertesi gün de yayına giderdim. Ama yaptığım işe hep çok inandım, çok güvendim. Büyük bir disiplinle çalıştım. Hala da öyle zaten. Her yerden ve her şeyden programım için malzeme topluyorum. Dünyaya, ağaca, toprağa, bir dükkana ya da elbiseye bakışım tamamen programla ilgili.” Herkes çatlaklığımı biliyor Bir programınızda kızınız hastanedeyken yaşadığınız bir olayı anlatmıştı... “Biz bir şapka örüyorduk o zamanlar. Şapkanın kenarında da bir hortum vardı ama su hortumundan daha ince bir şeydi. Kaç gün onu düşünmüştük acaba ne hortumu olabilir bu diye. Sonra kızıma hastanede serum bağladıklarında farkettim ki serum hortumuymuş o. Tabii hemen hemşireye ‘Serumun hortumundan bir tane de ben isteyebilir miyim? Şapkamın kenarına koyacağım da...’ dedim. Hemşire şaşırmadı bile. ‘Tabii Derya Hanım, hemen getireyim’ dedi. Herkes benim bu çatlaklığımı biliyor artık. Her şeye o gözle bakıyorum gerçekten. Bununla ne yapabilirim, bunu nerede kullanabilirim gibi... Düşünün, çocuğum ameliyata giriyor, ben serum hortumunu düşünüyorum.” Yaratıcılık yokluktan geliyor Elinizden her iş geliyor mu? Yapamadığınız hiçbir şey yok mu? “Yapamadığım şeyler var tabii ama genel olarak meraklıyım bu tarz şeylere. Bir kere de olsa elime değmiştir her şey, en azından yapamayacağımı anlamışımdır. Bir de şöyle bir şey var tabii... Bizim zamanımızda her şey yoktu. Bu yaratıcılık biraz da yokluktan geliyor. Çocukluğumuzda öyle pek oyuncak yoktu mesela. Annemle bebeğimi dikerdik biz. Eve gelen karton kutulardan ona ev yapardım. Basmadan elbiseler... Yani hep bir şeyler yaptım çocukluğumda. Ama dediğim gibi bu yaratıcık yokluktan ortaya çıktı. Programımda ben heveslendiriciyim aslında. İran’da bizi çok seyrediyorlarmış. Orada bir tabir varmış: ‘Hünerperver’. Evet, ben hünerliyim. Bir şeyler yapıyorum ama her şeyi de yapamıyorum tabii.”
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle