15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

CUMARTESI 02 31/1/08 17:18 Page 1 CUMARTESİ EKİ 2 CMYK 2 2 ŞUBAT 2008 CUMARTESİ Bir Özer Kabaş retrospektifi anat Dünyamız dergisinin editörlüğünü yaparken Özer Kabaş’ın ölümünün ardından eşyalarının konulduğu Kadıköy’deki bir daireye gitmiştik. Özer Kabaş yaşamını yitirip kızı Yula da Amerika’ya gidince bir arkadaşının dairesine kolilenmişti sanatçının eşyaları. Görüntü ilginçti... Koliler Kabaş’ın eskiz defterleriyle doluydu. Sadece defterler değil, içinde kimi yazıların da bulunduğu albümler, fotoğraflar, rengarenk paletler... 1998 yılında aramızdan ayrılmıştı, bizim daireyi ziyaret edişimiz ise 2001 tarihini gösteriyordu. Hiç tanışmamıştık ESRA ama bir sanatçının en mahremine heyecanını yaşatmıştı o ALİÇAVUŞOĞLU girmenin pencereleri kapalı ev. Elimizde [email protected] Kabaş’ın “Deniz ve Hamallar” albümü bu albüm daha sonra Sanat Dünyamız’da yayımlandı ve o meşhur isimli doktora tezi “Tüm Çevresel Gerçekçilik: Bildirişim ve Sibernetik Kuramları Açısından Plastik Sanatların Oluşumuna Bir Bakış” ile birlikte yayınevine geldik. Merhaba Cıvıl cıvıl, coşkulu, enerjisi ekrandan taşan bir kadın. Bir yandan yemek yapıyor, bir yandan ördüğü çantaya kurdela takıyor, diğer yandan konuğuyla sohbet ediyor. Kavga yok, tartışma yok, gürültü yok, ağlayan yok, yalvaran insanlar hiç yok... Eğitici, öğretici ve eğlendirici bir program; Deryalı Günler... Kadınlara dik durun, kendinize güvenin, üretin, yaratıcı olun diye sesleniyor... Yılların tiyatro oyuncusu Derya Baykal, algılarımızın yaşamımızı nasıl etkileyip, değiştirdiğinin en somut örneklerinden birini sergiliyor son üç yıldır... Ferhan Şensoy’dan ayrıldıktan sonra yaşadığı boşluğu, yalnızlığını, bunalımını bir kenara atmayı başarabilen ve ‘yeniden doğmasını’ bilen bir kadın... Ekrandan kendisini izleyenlere verdiği mesajdaki gibi, ayağa kalkıp yeniden koşmaya başlayan ve herkesi de birlikte koşmaya çağıran Derya Baykal, bu hafta kendisini ve programını anlattı Şirin Güven’e... Biraz da sitemkar biçimde... Ailece Cumhuriyet okuru olduklarını, özellikle büyük kızı Ferhan’ın iyi bir Cumhuriyet Gazetesi okuru olduğunu söylüyor Derya Baykal. Öyle ki şu anda Amerika’da sinema okuyan Ferhan’a babası Ferhan Şensoy her hafta biriktirdiği Cumhuriyet gazetelerini gönderiyormuş. Gazetemizin duruşu, savunduğu görüşler ve misyonu nedeniyle aslında kendisinin kadın programlarında yaptığı devrimi çok geç farkettiğini söylüyor Derya Baykal, haklı bir eleştiriyle... Evet, onun yaptığı işi belki başkaları görmeyebilir ama reyting savaşlarının yolaçtığı yozlaşmayı sık sık dile getiren biz, biraz geç taşıdık sayfalarımıza... Cumhuriyete gönül veren sanatçılarla kimi zaman zayıf görünse de bağımızın hiçbir zaman kopmayacağını bir kez daha gösterdi bu geç gelen buluşma... İyi hafta sonları... S ADA, DENİZ VE İNSAN Sanat Dünyamız Kabaş’ın bu evden çıkan kimi malzemelerini derginin sayfalarında yayımladı. Daha önce İDGSA’nde basılan tezini ise 20022003 programına aldığını, ayrıca tüm yapıtlarını ve arşiv malzemelerini kapsayan bir kitabın da “Çağdaş Türk Ressamları” dizisinden yayımlanacağını duyurdu. Özer Kabaş’ın tezi ve sözü edilen kitap henüz basılmadı. Sanatçının 10. ölüm yıldönümüne denk gelen bu sergi ise tam da Yapı Kredi Kazım Taşkent Sanat Galerisi’nin güncel sanata kaydığı dönemde gerçekleşti. Aslında tuhaf bir ikilem söz konusu; yavaş yavaş kulvar değiştiren galeriye alışmak üzereyken yine bir retrospektif ve “resim” ile karşılaşmış olmayı acaba nasıl açıklamalı? Her şeyi, galerinin bu “değişken” yapısını bir yana bırakırsak bir izleyici olarak Özer Kabaş’ın 60’ların sonunda yaptığı resimleri de içeren pek çok yapıtı ile karşılaşmak heyecan verici. Onun adaya, denize ve insana tutkusunu gösteren resimlerle dolu bu sergi uzun zamandır gördüğümüz en kalabalık sergi olmasıyla da ilginç bir deneyimdi. Özer Kabaş’ın kimi zaman siyasi göndermeleri bulunan, kimi zaman ise iç dünyasının dışavurumcu yansımaları olarak adlandırabileceğimiz resimleri herşeyden önce müthiş bir gözlemin sonucunu yansıtıyor bizlere. Bu gözlem bir sanatçının özellikle çevresinde olup bitenleri içselleştirip araya hiçbir aracı koymadan tuvale geçirdikleri olarak özetlenebilir. Sergi katalogunda dostları tarafından kaleme alınan yazılar da Özer Kabaş’ın insanla kurduğu ilişkiyi, bağı resimlerinin bir sağlaması gibi aktarıyor zaten. etkinliklerin ne denli doğru olduğunu yazdığı yazılarla desteklemiş olması gibi... Yale Üniversitesi’nde ünlü Bauhaus hocalarından Joseph Albers’in ve Jack Tworkow’un öğrencisi olmuştu Özer Kabaş. Oradan dönüşünde de Akademi’nin Temel Sanat Eğitimi programının içeriğine ve uygulanmasına önemli katkılar sağlamıştı. Sadece yapıtları ile içiçe geçen bir sanatçı değildi kısaca Özer Kabaş. Onu tanıyanların anlattığı gibi; pek çok kişinin sanatla bağını güçlendirmiş, pek çok kişinin içindeki yaratıcılığı görmesine aracılık etmişti. Bu sergi Kabaş’ın bu yönünü vurgulamıyor evet ama bir belgesel gibi izlediği ve sonra tuvale aktardığı deniz resimlerini içeriyor. 1960’lardan 1990’ların sonuna uzanan bu tuvalleri üst kattaki gravürler tamamlıyor. Özer Kabaş’ın denizi ve insanı aktardığı bu sergiyi izlemek gerçekten keyif verici. Ayrıca, keşke kuramsal alanda da iddiası olan Kabaş’ın tezini beş yıl önce duyurduğu gibi tekrar basabilse Yapı Kredi... Özer Kabaş Retrospektifi, Yapı Kredi Kültür Merkezi Kazım Taşkent Sanat Galerisi. 22 Ocak2 Mart 2008. İstiklal Caddesi, No: 161 Beyoğlu Tel: 0212 252 47 00 ÖZGÜRLÜKÇÜ TAVIR Kabaş’ın resimlerinin yanı sıra farklı özellikleri var ki, sanat ortamında çok da karşımıza çıkmayan cinsten olduğu için özellikle sözünü etmeye değer. Sanatı ne olursa olsun, kendisi hangi yoldan giderse gitsin, yeniliklere, değişikliklere açık olması; akademinin “akademik” hocalarının aksine özgürlükçü bir tavrı benimsemesi; 1977’de İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi tarafından başlatılan Yeni Eğilimler sergisinin pek çok çevre tarafından eleştirilmesine karşın bu türden Havadan sudan sohbetler değişecek Küresel ısınma, su sıkıntısı, değişken havalar herkesin üzerine konuştuğu, ‘bir şeyler’ bildiği konular artık. Meteoroloji ve afet yönetimi profesörü, TMMOB Meteoroloji Mühendisleri Odası Marmara Bölge Temsilcisi, İTÜ Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi Meteoroloji Mühendisliği Bölüm Başkanı, İstanbul Valiliği Afet Yönetim Merkezi danışmanı, İTÜ Afet Yönetim Merkezi öğretim üyesi olan Mikdat Kadıoğlu’yla Aralık ayında Hayy Kitap’tan SİNEM çıkan ‘Havadan Sudan’ adlı kitabı üzerine DÖNMEZ konuştuk. Cumhuriyet, Hürriyet ve Milliyet gazetelerine yazdığı yazıların bir derlemesi olan Havadan Sudan, Kadıoğlu’nun son yıllarda dikkat çekmeye çalıştığı, gündemimizdeki küresel ısınma ve su sorunları hakkında bilgilendirici bir ders kitabı niteliğinde. Görüp duyup merak ettiğimiz afetler ve doğa olaylarıyla ilgili danışılacak bir kitap. Ağaçlar, seller, yağmur bombaları, balıklar, klimalar, incelen ozon, elektronik kirlilik, gök gürültülü sağanak yağışlar, alçak ve yüksek basınçlar, yoldan önce donan üst geçit ve viyadükler, asit yağmurları gibi pek çok konuda bilgi veriyor. Kadıoğlu da, “Amaç eğlendirerek bilgilendirmek. Çünkü konular her zaman geçerli olan konular. Kuraklık hep var, sis hep var, bulut hep var. Balık gibi havanın içinde yaşıyoruz. Biz içinde bulunduğumuz atmosferi tanımıyoruz. Bu kitabın baştan sona okunması gerekmiyor. Bunu okuyan insanların havadan sudan konuşması da değişecek” diyor. mühendisi. Meteoroloji gelişmiş ülkelerin ekonomisini, günlük hayatını düzenlemesine yarayan bir bilimdir. Bir fabrika kurulurken, bir bina inşa edilirken meteorologlara danışılır. Biz toplum olarak her şeyi iyi bildiğimiz için böyle bilgilere danışmak zorunda hissetmeyiz kendimizi” diyor. KANUNLAR ÇOK ESKİ 1959 yılında çıkan 7269 sayılı umumi Afetler Kanunu’na göre Türkiye’de afetler sırasıyla, deprem, yangın, su baskını, yer kayması, kaya düşmesi ve çığ. Son zamanlarda tüm dünyanın önlem almaya çalıştığı küresel ısınma henüz Türkiye’de afet sayılmıyor. Kadıoğlu, “Bu afet kanununun kendisi bir afet. Anadolu kuraklıkların beşiği ama kuraklığı afet saymıyorlar. Kuş gribi afet değil. Bu kanunlar çok eski. Kriz yönetimi uygulanıyor. Halbuki kriz yönetiminden önce risk yönetimi masaları kurulması gerekiyor. Riskleri takip etmek, afete dönüşmesini engellemek gerekiyor ama biz afet olsun diye bekliyoruz” diyor. Antifriz üreten örümcek, sesini duymayan çekirge ? Örümcekler kışın soğuktan korunmak için vücutlarında antifriz üretirler. ? Çekirgeler dünyada kendi seslerini duymayan tek canlı varlıktır. ? Yıldırımlar aynı zamanda bitkiler için doğal gübre olan azotu üretir. ? Tüm yağmur ve karın sadece yüzde 21’i karalar üzerine düşer. ? Bir kar kristalinin havada ortalama düşme hızı yaklaşık olarak saatte 800 metredir. ? Ortalama büyüklükteki bir yağmur damlası için ortalama büyüklükte bir milyon bulut damlacığına ihtiyaç vardır. ? Paris’in hafta içindeki en fazla yağış alan günü cuma, İstanbul’un perşembedir. ? Bilim insanları 400 bin kar kristalinin resmini çekerek hiçbir kar kristalinin diğerine benzemediğini kanıtladılar. ? Amerikan Ulusal Meteoroloji Teşkilatı tarafından hava tahmini yapmak için kullanılan süper bilgisayarın bir saniyede yaptığı hesabı bir insan ancak 500 yılda tamamlayabilir. ? Uluslararası Buz Devriyesi denizde yüzen buzulları takip etmeye ve gemilerin rotalarını doğru belirleyip bülten yayınlamaya Titanik battıktan sonra başlamış. ? Soğuktan titriyor musunuz? Hemen kafadan bir hesap yapın. Laboratuar testlerine göre titreme ve zihinden yapılan hesapları beynin aynı yeri kontrol ediyor. ? Hava durumu bilgileri ilk defa 1962 yılında İngiltere’de bir gazetede yayınlandı. ? Dünyanın en kuru yeri yılda sadece 100 gram yağış alan Atakama Çölü. ? Tatil beldelerinde cırcır böceğinin cırıldamasını sayarak hava sıcaklığını selsiyus cinsinden doğru bir şekilde belirleyebilirsiniz. Saatinize bakın ve bu böceğin dakikada kaç kere cırladığını sayın. Bu sayıyı önce ikiye bölün ve dokuz ekleyin, sonra elde ettiğiniz sonucu tekrar ikiye bölün. ? Çimenlerin üzerinde geceleri oluşan büyük su damlaları çiy değildir. Bunlara ‘guttanion’ denir. Çiy, su buharının yoğuşmasıyla oluşurken, guttanion, çimenlerin köklerinden uçlarına çıkan su damlalarıdır. ? Dünyaya ulaşan güneş ışınlarının taşıdığı enerji dünyada tüm insanların kullandığı toplam enerjiden 6 bin kat daha fazladır. İnsanlığın şimdiye kadar dünya üzerinde kullandığı toplam fosil enerjisi 30 günlük güneşlenmeye eşit. ? Yıldırımın sıcaklığı 30 bin dereceye kadar çıkabilir. Bu nedenle bir ağaca yıldırım çarptığında içindeki su kaynar ve buharlaşarak ağaç patlar. ? Antarktika’daki tüm buzullar erise, okyanusların yükselmesi nedeniyle mevcut karaların dörtte biri sular altında kalır. UZMANLAR İLKOKUL KİTAPLARINI OKUSUN Okuldaki üniversite birinci sınıfların pek çok şeyi yanlış bildiğini görünce bu bilgilerin nereden geldiğini düşünen Kadıoğlu, hatayı lise coğrafya kitaplarında bulmuş. “Çocuklar kötü bilgileniyor ve bunu yıkmak çok zor. Benim dersimi düzeltmem için coğrafya kitaplarını düzeltmem lazım. Ben bunu bakanlığa bildirdim kitaplarda değişiklikler oldu ama kaynak zihniyetler aynı. Hala ben doğmadan önce yazılmış kitaplara güveniyorlar” diyor. Belli bir konuda uzmanlaşmış kişilere de yanlışları görmek ve düzeltmek için ilkokul kitaplarını okumalarını tavsiye ediyor. EZBERİMİZ BOZULDU Kadıoğlu, dünyanın normal düzeninin çoktan bozulduğunu ve bugünlerde de bozuk olduğunu söylüyor. Sıklıkla değişen hava şartları da bunun bir göstergesi. Geçen hafta oldukça sıcak ve güneşli olan hava geçtiğimiz hafta içi yerini kara kışa bıraktı. Hükümet yetkililerinin bahar aylarında yağış beklemesinin saçma olduğunu vurgulayan Kadıoğlu, “Akdeniz iklimi nedir? Yazlar sıcak ve kurak, kışlar ılık ve yağışlı. Ezber bozuldu. Nisan’da yağış bekliyorlar. Akdeniz iklimi böyle demiyor. Her yıl Türkiye’de periyodik olarak kuraklık yaşandığını söylüyorlar. Bu istatistiksel yalandır. İlkbahar yağışını Ocak, Şubat’la karşılaştıramazsınız. Harmonik analiz yapılır. Bir periyodiklik muhakkak bulunur. Bunun bulunması demek tekrarlanacağı anlamına gelmiyor. Boğazdan geçen insan sayısıyla kanser oranı arasında bir oran yaparım. Sonuçta yüzde 90 korelasyon çıkar derim ki boğazdan geçmek kanser yapıyor. Bu da aynı şey.” EN BÜYÜK AFET HATIR GÖNÜL Türkiye’de meteorolojinin okulluları tarafından yapılmadığına dikkat çeken Kadıoğlu, pek çok meslek dalından insanın Meteoroloji Genel Müdürlüğü yaptığını ancak meteoroloji mühendislerinin bu göreve hiç getirilmediğini söylüyor: “Türkiye’nin en büyük afeti hatır gönülle iş başına gelenler. Şu an meteoroloji genel müdürlüğünde Türkiye’de toplam üç bin kişi çalışıyor. Bunların sadece 120’si meteoroloji İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına İlhan Selçuk Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız Yayın Yönetmeni: Ayşe Yıldırım Yazıişleri Müdürü: Güray Öz Görsel Yönetmen: Elif Tokbay Yayınlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ Yönetim yeri: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No. 2 Şişliİstanbul Tel: 0 212 343 72 74 Fax: 0 212 343 72 64 Reklam: Cumhuriyet Reklam Genel Müdür: Özlem Ayden Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Pal Reklam Koordinatörleri: Neşe Yazıcı, Hakan Çankaya Rezervasyon Yönetmeni: Onur Tunalı Reklam Rezervasyon: Mete Çolakoğlu Tel: 212251 98 7475 212 343 72 74 Cumhuriyet gazetesinin ekidir. Baskı: İhlas Gazetecilik AŞ hafta?cumhuriyet.com.tr
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle