Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
27 ARALIK 2008 CUMARTESİ 7 Depresifler için yılbaşında ‘ayakta kalma’ rehberi Noel Baba masalları Her geçen yıl Noel Baba’ya inananların ‘ortalama’ yaşı ve sayısı küçülse de, her dönemde çeşitli Aziz Baba’lara, Ulu Hoca’lara, Kutsal Gece’lere, Kutlu Hafta’lara inanan, inanacak ‘ortalamaların’ UĞUR yaşı ve sayısı büyüyor. Batılı HÜKÜM toplumlarda Hazreti İsa’nın doğduğu gece kabul edilen 24 Aralığı 25’e bağlayan gecelerde çocuklar “Noel Baba” masallarıyla uyutulur ki, büyükler rahat eğlensin ve çocuklar ertesi sabah Noel’in bir başka simgesi Çam ağacının altında hediyelerini bulsunlar. Şimdilerde Noel veya Yılbaşı olması şart değil, ama özellikle her zaman “Çılgın” olmakla övünen milletlere de her gün “Bayram” masalları anlatıp ertesi gün ‘hediye gelecek’ diye uyutmak moda oldu. Kalkınmış ülkelerin yöneticileri teslim etmek gerekir ki bu konuda çok daha ustalar. “Bu sene evsizbarksızların yüzde 99’unu ağırlayacak yatak kapasitesine ulaşıldı... Kasım ayında tüketim oranları artmış; gelecek adına iyi belirti... Sarkozy Brezilya’da 8,5 milyar avroluk askeri malzeme kontratı imzaladı; dış ticaret açığı azalacak... Merkel AB’nin ortak kasasına metelik dahi vermeyecek; ulusal endüstri güçlenecek... Brown teşvik planıyla normale dönüşe öncülük ediyor... Obama krizden çıkışı ‘Yeşil çevre ekonomisi’nde görüyor; zaten Irak’tan da çekilecek... İsraille Hamas arasında ateşkes uzatılacak... Ve benzerleri...” Bu büyüklere ‘Bayram masalları’ bakalım nereye kadar uyutacak, ancak her durumda içinde bulunduğumuz yılın son günlerinde olağanüstü bir krizin eşiğinden girmiş olmamıza rağmen dünyada NoelYılbaşı görüntülerinde pek değişme yok. Niye acaba? Hıristiyanlara has değil, bütün Iraklılara ait bir kutlama ve insani değerlere dayanan bir yurtseverlik göstergesi” olduğunu savunmuş. Ho Şi Min’in kemikleri sızlar mı, bilemem ama Hanoi sokaklarında basit motorsikletlerinin üstünde sırtlarında reklam panolarıyla dolaşan 150 Noel baba (Ông Gia Noel) kılıklı Vietnamlı gencin fotoğraflarına bakılırsa keyiflerinin yerinde olduğundan hiç kuşkumuz olamaz. Veya 24 Aralık günü ParisRoissy havalanındaki gümrüksüz mağazalardan birinin sahibi için, normal kılığını değiştirmeden (!) bir seferde tam 46.423 (kırkaltıbindörtyüzyirmiüç) avroluk değerli şarap satın alan Mao Çe Tung’un (aslında Deng Xiaoping demek daha doğru olur) ‘yeni zengin’ çocuklarından Çinli bir işadamından daha iyi bir Noel baba (Sheng Dan Lao Ren) tasavvur edebiliyor musunuz? Herkes Vietnamlı, Çinli ‘yoldaşlar’ gibi yurtseverlik (!) gösterisi sergilemeyecekler, tabii ki... Geçtiğimiz hafta Porto kentinde saatlerce uygun adım yürüyerek ‘insani yardım’ toplayan 14.200 Portekizli Noel babanın (Pai Natal) bir amacı daha varmış. Guiness Dünya Rekorları kayıtlarına geçebilmek. Yeni yılı neşe içinde, içi içine sığmayarak bekleyenlerden misiniz, yoksa “Amaaan yeni bir yıl işte. Yeni bozgunlar, yeni hatalar, yeni mutsuzluklar, yine kriz, yine yalnızlık” deyip mutsuzluğuna ELİF mutsuzluk katanlardan mı? TOKBAY Bu uzun ve tekerlemeyi çağrıştıran cümlenin birçok kişinin hislerine tercüman olacağından eminiz. Caddelere asılan yılbaşı süslerinin, ağaçlara dolanan ışıklı kabloların, sizin için, üstelik de bu krizde, elektrik sarfiyatını arttırmaktan başka bir anlamı olmayabilir. Ya da süslenen vitrinleri, alınan hediyeleri, düzenlenen partileri kapitalist sistemin bir dayatması olarak görebilirsiniz. Yılbaşı kutlamasını ‘kâfirlerin’ ve ‘gavurların’ merasimine ortak olmak, dinden çıkmak olarak algılıyorsanız sizin için zaten söyleyecek bir şey kalmamış demektir. Yazımızı okuduktan sonra belki fikriniz değişir de kadınları evde oturtup erkekler arası bir kutlama yaparsınız. Aman dikkat edin! Dinden imandan çıkmadan eğlenin. Caddelerde alışverişe çıkanlar, oradan oraya koşuşturanlar, süsler, mağaza vitrinleri üstünüze üstünüze gelmesin. Tahriklere kapılmayın, moralinizi bozmayın, hiç kimse sizi çağırmadıysa hal hatır sorma bahanesiyle bir arkadaşınızı arayın, kendinizi bir yerlere davet ettirin. Evde kukumav kuşu gibi oturacağınıza, bir ev partisine, küçük bir toplantıya gidin. Ya da bir iki arkadaşınızla birlikte kendinizi caddelere atın! Çünkü psikologlar da aynı fikirde. Davranış Bilimleri Enstitüsü Yetişkin ve Aile Psikolojik Danışmanlık Merkezi’nden Uzman Psikolog Şirin Hacıömeroğlu ve Doç. Dr. Sibel Mercan’dan aldığımız bilgilere dayanarak söylüyoruz. Yılbaşı, insanların yalnız olduklarını hatırlatan özel günlerden biri. Birileri ile mutluluğunuzu paylaşmak, o günde birinin size özel olduğunuzu hissettirmesi, kendinizi aranır, özlenir, değer verilir hissetmek istersiniz. Arayacak, görüşecek, paylaşacak birilerinin olması kendinizi daha güçlü hissetmenize yardımcı olur. Zaten yılbaşı deyince esas konu evde parti vermek ya da lüks restoranların kutlamalarına katılmak değil paylaşabilmek. KENDİNİZİ DİNLEYİN Tabii bu tüketim bombardımanına bir ay boyunca maruz kalmak insanın kendi iç sesini dinlemesine engel olabilir. Kendimizden örnek verelim, bir yılbaşını evde geçirdiğimizde gerçekten de sonradan pişman olmuş, “Keşke bir ev partisi verip arkadaşlarımızı çağırsaydık” diye hayıflanmıştık. Diğer insanlar içinse durum biraz farklı olabilir. Bu durumda yapmanız gereken iç sesinizi dinlemek ve gerçekten ne yapmak istediğinize karar vermek. Konunun uzmanlarına göre insanlar içlerinin sesini dinlemezlerse ve gerçekten neyi istediklerine karar vermezlerse kendilerini dışarı çıkmak ve pahalı yerlere gitmek zorunda hissedebilirler. Yapacağınız şey her ne ise sizin isteğiniz mi, yoksa toplumsal bir baskı mı, buna karar vermeniz gerekiyor. Yeni yıla yalnız giriyor olmak, yalnızlıkla ilgili sorunu olan kişiler için taşınması ağır bir yük. Ancak kendi başınıza mutluysanız da sizi boş yere telaşa vermeyelim. Çoğu insan yılbaşı kutlamaları konusunda yazılı ve görsel basın tarafından pompalanan “hediye alın” telkinlerinden hoşlanmıyor. Doğrusunu söylemek gerekirse bu konuda yalnız da değilsiniz. Ama yakınlarınızı mutlu edecek minicik bir hediyeyle de hiç kimsenin tüketim bombardımanına ortak olacağını sanmıyoruz. İŞİN ZOR KISMI HESAPLAŞMAK Yeni yıla nerede gireceğinize karar verdiyseniz, parti planlarınızı yaptıysanız, ya da yapmadıysanız, kime ne hediye alacağınıza karar verdiyseniz, ya da “kriz var” deyip bu yılbaşını hediyesiz geçirmeye niyetlendiyseniz işin kolay tarafını hallettiniz demektir(!) Şimdi sıra geldi yapmadıklarımızı ve yapamadıklarımızı düşünüp pişman olmaya(!) Yeni bir yılın geliyor olması sizi neşeye ve sevince boğuyorsa, önünüzdeki 365 günü tertemiz bir sayfa olarak görüyorsanız ne ala! Fakat geçmiş bir yılı sorgulamaya başladıysanız, iç hesaplaşmalarınızdan başınızı kaldıramıyorsanız, endişe ve pişmanlıklar yakanızı bırakmıyorsa size birkaç önerimiz olacak naçizane… Hemen umutsuzluğa kapılmayın, çünkü yalnız değilsiniz. İnsanların yüzde 40’ıyla aynı kaderi paylaşıyorsunuz. Araştırmalara göre yeni yılda kendileriyle ilgili yeni kararlar alanların yüzde 52’si bunları başarmak konusunda kendilerine çok güvenmiş. Fakat yalnızca yüzde 12’lik kısım bir yılın sonunda bunları gerçekleştirmiş. Uzmanlar diyor ki; “Bir önceki yılda alınan kararların gerçekleştirilememesi kişinin kendisini başarısız olarak görmesine neden olabilir. Kendinize güveniniz azalabilir, bir şeyleri değiştirme becerinizi küçümseyebilir ve hayal kırıklığı, öfke, stres gibi duygular hissedebilirsiniz. Eğer ki bir de bu kararlardan yakınlarınıza bahsettiyseniz onlar tarafından yargılanma veya başarısız algılanma endişesine kapılabilirsiniz.” Bu durumda aklınızdan çıkarmamanız gereken şey şu: Kendinizi değiştirmek o kadar da kolay bir şey değil! YOKSULLARA HAVYAR! Sovyetler yıkıldı, diye üzülen (!) Lenin’in torunlarının torunlarını teselli etmek için (dünyanın en pahalı kenti) Moskova’da Aralık başında büyücek yeni bir oyuncakçı açılmış. Robot Noel babaların turladığı “Iakimanka Çocuk Galerisi”nde porselen bir bebeğin fiyatı 50.900 rubleymiş (1.275 avro). Veya pedallı bir Ferrari’nin bedeli 115.000 rublecikmiş (2.875 avro). ‘Kültürel’hediye yapmak isteyenlere de saygın ürünler sunuluyormuş. Örneğin bebeniz okumaya düşkünse yalnızca 55 adet basılmış olan bir Alexandre Dumas klasiği “Üç Silahşör”ünün özgün bir nüshasını 8.375 avroya (sekizbinüçyüzyetmişbeş) edinebilirmişsiniz. Moskovalıların yüzde 5’i Noel babaya (Ded Moroz) bu tarzda hediyeler ısmarlayabilecek güçteymiş. Yaşasın Putin liberalizmi !!! Noel babanın (Babo Natale) en cömert olduğu ülke İtalya. Corriera della Sera gazetesine göre Milano’ya Polonya üzerinden gelen bir kolide tam 40 kilo kaçak Beluga havyarı ele geçirilmiş. Polis çok küçük bir miktarı ‘suç unsuru’ olarak tutuktan sonra 400 bin avro değerindeki bu eşsiz mahsülü, dayanışma ve yardım dernekleri aracılığıyla en yoksullara dağıtmağa karar vermiş. Haber üzerine bu derneklerden birinin, “Merhamet Evi”nin sorumlusu papaz Virginio Colmegna anlamlı bir açıklama yapmış: “Bütün bağışlar kabulümüzdür. Ancak unutmamak gerekir ki, yoksulların gerçek ihtiyacı sadaka veya ‘lüks ürünler’den ziyade hak ve haysiyettir.” AK SAKALLI ŞEN ŞAKRAK İHTİYARCIK Kılığı kıyafetiyle şu sıralar daha bir yerlileşen Aziz Nikolas veya Santa Klaus’un, namı diğer Noel babanın Antalyalı ‘yurttaş’ımız olduğu Kafdağlı Sağır sultanın bile bildiği bir gerçek. Hediye ve şeker dağıtan Noel babayı Amerika’ya Hollandalıların götürdüğü efsanesi de yaygınca tanınmıştır. Çoğunluğun biraz daha az bildiği bir başka gerçekse, hani şu “8 geyikli kızağıyla bacalardan süzülüp gelen Noel baba” imajını Amerikalı bir rahip, Clement Clarke Moore’un yarattığıdır. Moore önce 1821’de yazdığı “Noel’den Önceki Gece” isimli masalında ilk kez Noel babadan söz eder. Sonra yine Moore 23 Aralık 1823 tarihinde New York’ta “Sentinel” dergisinde yayımlanan “St. Nicolas’nın Ziyareti” başlıklı bir başka masalında da Noel babayı aynen yukardaki gibi tasvir eder. Noel baba efsanesi doğmuştur. Thomas Nast isimli bir çizerse 1863’te yine New York’ta yayımlanan “Harper’s Illustrated Weekly” dergisinde ilk kez bir Noel baba resmi çizer. Elbisesinin üstü beyaz bir kürkle kaplı bu Noel baba ak/kır sakallı, göbekli, şen şakrak bir ihtiyarcıktır. Bugün hepimizin tanıdığı kırmızılıbeyazlı özgün tulum kılıklı, kukuletalı vesair aksesuarlı görüntüsü içinse 1931 yılını beklemek gerekecektir. Amerikan kültürel ve ekonomik egemenliğinin simgelerinden CocaCola meşrubat firması Haddon Sundblum isimli çizerden, şirketin tipik renklerinden, kırmızıbeyazla popüler olması dilenen bir Noel baba figürü yaratmasını ister. Amaç kışları az içilen bu meşrubatın her mevsimde tüketilmesini sağlamaktır. Reklam afişinde hediye dağıtmaktan yorulan Noel baba enerji tazelemek için CocaCola içer. Evrene mal olacak Noel baba imajı yaratılmıştır... Size işin uzmanından ipuçları: ? Önce kendinizde neyi değiştirmek istediğinize karar verin. Bununla ilgili bir vizyon oluşturun. Nereden başlayacağım, nerede olacağım, bunu yaparken çevremde kimler olacak, kimlerden destek alacağım, bunu yaparsam hayatımda neler değişecek, neleri farklı yapacağım, neler aynı kalacak gibi sorulara cevaplar verin. ? Değişim için nelere, kimlere ve içinizdeki hangi kaynaklara ihtiyacınız olduğunu listeleyin. Bunu yaptığınız zaman kararınız daha gerçekçi ve uygulanabilir görünecek, motivasyonunuz artacak ve farkındalık kazanacaksınız. Eğer aynı hedefe ilerleme yolunda önceden başarısız olduğunuzu düşünüyorsanız bu sefer neyi farklı yapmanız gerektiğini de göz onünde bulundurun. ? Unutmamanız gereken bir diğer önemli şey belirli hedefler koymak. Başlangıç için sadece bir hedef koymak daha mantıklı, çünkü eğer yoğun bir hayatınız varsa iki değişiklik kararına yetecek kadar enerjiniz olmayabilir. Mesela yeni yılda spora başlayacağım ve 20 kilo vereceğim yerine “ilk iki ay, haftada bir gün spor yapacağım, cumartesi günleri yürüyeceğim, sonra bunu haftada ikiye çıkaracağım” gibi hedefler koyun. İlk adımı atmak çok önemli. Kazanmak istediğiniz davranışı 12 kere değil en az üç hafta yapmanız gerektiğini unutmayın. Tabii bu süreçte bazen geri dönüşler yaşayabileceğinizi unutmayın ve kendinizi affedin. Geçmiş kayıpları gözden geçirmek, hayatın envanterini çıkarmak, bir şeylerle yüzleşmekten kaçmaktan çok daha iyi. Bunu biz değil psikologlar söylüyor. Kaçırılan fırsatlar, tamamlanamayan işler, yanlış giden şeyler moral bozucu olabilir. Bu gibi olumsuz deneyimlerin yasını tutarak da yeni bir yıl geçirilebilir, kayıpları geçmişte bırakıp yeni umutlar, yeni fırsatlar, hedefler belirleyerek yeni bir başlangıç da yapabilirsiniz.* 2008 artık geride kaldı. Biliyoruz, kriz hepimizin belini büktü. Bu yıl alacağınız kararların en başına “Her şey hakkında iyi düşüneceğim”i koyun. Birilerinin sizi aramasını beklemeden, sıra gözetmeden bir arkadaşınızı arayın, hatırını sorun. Unutmayın, dünyada yalnız değilsiniz. Şu anda sizin hissettiklerinizi hisseden, sizinle aynı duyguları paylaşan birileri var. Başınızı kaldırıp bakarsanız görebilirsiniz… KRİZE RAĞMEN HARCAMALAR ARTIYOR Neredeyse istisnasız bütün Avrupa krize girmiş olmasına karşın örneğin Almanya, Finlandiya, Fransa, İngiltere ve İsveç’ten gelen rakamlar tüketicilerin 2007 yılsonu kadar, hatta bile daha fazla satın alma eğiliminde olduğunu gösteriyormuş. Örneğin 2007’de 1520 Aralık tarihleri arasında 66,6 milyon kredi kartlı harcama yapan Fransız tüketici bu sene aynı dönemde 66,1 milyon kartlı harcama yapmış. Operasyon başına ortalamaysa 67 avrodan 66,40’a inmiş. Yetkililer aradaki küçücük farkın da şu günlerde kapanacağı, hatta farkın 2008 lehine döneceğine inanıyorlarmış. Sonuçta bir anlamda AB’nin ilk 15’inin prototipi diyebileceğimiz Fransız tüketici yıl sonu vesilesiyle 556 avroluk bir harcama yapacak, ortalama 11,3 adet hediye alacakmış. Belçikalı bir Noel baba kanımızca yılın Noel babasıdır. Avrupa çapında kriz döneminde iyice popülerleşen “Euro Millions” piyangosunun 12 Aralık çekilişinde 7,5 milyon avroluk ödülü isminin açıklanmasını istemeyen bu Belçikalı kazanmış. İki çocuk babası, 50 yaşlarındaki 16.000 nüfuslu Riest kenti sakini, sürpriz Noel baba kazancının yarısını kentin yoksullarına dağıtmaya karar vermiş. IRAK SOKAKLARINDA BİR NOEL BABA Geçtiğimiz günlerde Bağdat sokaklarında 4 yıldan beri ilk defa bir Noel baba görülmüş. Korumalar eşliğinde çocuklara ufaktefek hediyeler dağıtan Noel baba “Hepimiz Iraklıyız”, diye şarkılar da söylüyormuş. Ülkenin gitgide kırpılan 550 bin kişilik Hıristiyan cemaatinin de üyesi olan Iraklı Yazarlar Derneği Başkanı Alfred Samaane bu kutlamanın, “Yalnızca C MY B C MY B