19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

4 27 ARALIK 2008 CUMARTESİ Konser hale getiriyordu. İkinci yarı başlayınca biraz daha rahatladım, çünkü film yeni başlamış gibiydi. İçimden “eh” diye iç geçirip devam ettim. Zira bir aşk filmi oluvermişti ki sıkıntı durumunu biraz da olsa nihayete erdirebilirdi. Filmin ilk yarısındaki öğretici nutukları bu yazıya koymak bile işi sıkıcı bir hale getirebilirdi. Ancak filmin çıkışında kapıda elindeki reklam broşürlerini dağıtan çocuğun ağzından dökülen “filmin çekildiği bar” sözcükleri herşeyi özetler gibiydi. Film ölen bir piyasayı harekete geçirecekti. Eski plaklar ve bu türde etkinlikler veren müzikhol ve barlar canlanıyordu. Bu müzik adına insanın içini ferahlatan bir gelişmedir. Çünkü geçmişi tekrar canlandırarak hafızalarımızı çimdikleyerek bizi kendimize getirebilirdi. Bir dönem arabeskin tahakkümü ile yerle yeksan edilen kaliteli müzikler tekrar ilgimize mazhar olup değerlerini bulabilirdi. Bunun böyle olması gündemdeki müziğe de yol açıcı olabilirdi. Beklentilerime yönelik gelişmeler birbiri ardına dökülmeye başladı. İlk olarak plak aldığım sahaf dükkanlarına giremez oldum. Bu dükkanlarda Türk 45’lik ve 33’lük plaklarının bulunduğu standın önü yığılıma sebep oluyordu. TV kanalları filmdeki “Anlamazdın” şarkısını seslendiren Ayla Dikmen’in peşine düşmüş, konuk almak için yarış ediyorlardı bile. Bundan 10 küsur yıl önce ölmüş olan Ayla Dikmen hak ettiği ilgiyi anca kazanabilirken TV’nin şaşalı programlarının yapımcıları bir iki hafta öncesi adını duysalar “reyting yapmaz” diye burun kıvıracakları bir ismi konuk etme için birbirlerini bile boğazlayabilirlerdi. Nostaljisi kandilli Popüler kültürü hicveden karikatürleri bilirsiniz. Genellikle ikonlaşmış bir pop yıldızı sahneye garip bir giysiyle çıkar, ertesi gün herkes onun gibi giyinmeye başlar. 60’lar, 70’ler ve APTÜLKADİR 80’ler denildi mi, hep böyle bir görüntü karşımıza çıkacaktır. 90’lar ELÇİOĞLU bunun gecekondulaşmış biçimi olarak sürerse de, gittikçe ucuzlaşmış ve eklektik bir yapı halini alacaktı. Sonrasında gelen 2000’lerde ise “herkes 15 dakikalığına ünlü” dönemine girecektik ki artık pop ikonlarına gerek kalmayacaktı. Bazıları buna “kahramanlar devrinin sonu” derken yeni bir dönemi müjdeliyordu. Daha minimal anlayışta “mahalle kahramanları” ortaya çıkıyordu. Bunun böyle olması birilerinin bizi yönlendirmediği anlamına da gelmiyordu. Sadece şeklen bir değişiklik söz konusuydu. Artık ayağımız uzatıp TV’den şekilleniyorduk. İşte bu durgunlukta kuralı bozan bir şey oldu. Bir sinema filmi bit pazarına nur yağdırdı. Artık insanlarımız, sahaf dükkânlarına akın ediyor olacaktı. Ekiciler şimdiden pikapların tozlarını alıp vitrine çıkartmaya başladı bile. Çıktıkları dönemde kimsenin ehemmiyet vermediği nice plak bir anda fiyat etiketi yenilenerek bol sıfırlı hale getiriliyor. Bu moda geçmişin değeri verilmemiş başarılı çalışmalarına iadei itibarını kazandırması ihtimali açısından insanı sevindiriyor… Peki öyle mi? Müzik ve boğaz birarada Yılbaşında İstanbul Boğazı’nın keyfine varmak isterim diyenler için Çubuklu Hayal Kahvesi bir etkinlik düzenliyor. 31 Aralık akşamı Manga, ardından da ‘alternatif disko rock’ müzik yapan Gece müzik grubu sevenleriyle buluşacak. Üstelik de Çubuklu hayal Kahvesi’nin eşsiz manzarasına karşı... Saat 22.00’de başlayacak yılbaşı partisi sabahın ilk ışıklarına kadar sürecek. 2008’den 2009’a geçerken havai fişek gösterisi de yapılacak. (0216 413 68 80, biletler 75 YTL) Yeni yılda caz Nardis Jazz Club’de yılbaşı akşamı Valeria Proano, Engin Recepoğulları, Önder Focan, Erdal Akyol ve Cem Aksel sahnede olacak. Ekvator’un başkenti Quito’da doğan Proano, 15 yaşında profesyonel müzisyen olarak çalışmaya başladı. Grammy ödüllü Latin vokalist Jon Secada’dan aldığı bursla Miami Üniversitesi’nde çalışmalarına devam eden şarkıcı, yumuşak ve sıcak bir sese sahip. Pek çok müzikal deneyimi olan Proano, keyifli bir yılbaşı gecesi yaşatacak. Etkinlik saat 23.30’da başlayacak. (0212 244 63 27, biletler 50 YTL) Nostalji adına günü kurtarma “Issız Adam” filminin fişeklediği bu furya, daha bir haftaya kalmadan filizlerini verdi bile. TV kanalları ve yazılı medya eskilere bolca yer vererek zihinleri açıyorlardı. Ancak bu bir süre sonra aynı isimler etrafında dönmeye başlayacaktı. Geçmişin hakkı yenmiş örnekleri ve kaliteli işlerini öne çıkarmak yerine, “eski günler neymiş” nostaljisinden öteye gidilemedi. Üstüne üstlük bu modanın başladığı hafta televizyonlarımızdaki tek ciddi canlı müzik programı olan “Anılarla Müzik” bir anda yayından kaldırıldı. Oysa ki o programda hem eskilerdeki plak döneminin kahramanları hem de günümüzün göz ardı edilmiş başarılı caz yorumcuları konuk olup canlı olarak şarkılarını seslendiriyorlardı. Bir filmle eskilere nur yağdı, yağmasına ama ufuk açıcı olmak yerine günümüz anlayışını kutsamaya gidildi. Nostalji adına günü kurtarma çabasının ötesine geçilemedi bile. Oysa gönül isterdi ki, geçmişin örnekleri kalite çıtasına göre ayrılarak bugüne ışık tutsun. Döneminde hakkı yenmiş ve hak ettiği ilgiyi bulamamış çalışmalar tekrar gündeme gelsin, isterdik… Ama ne yazık ki olmadı. Biz bu oyunu seviyoruz. Müzik piyasasının bitikliğinden herkes şikâyetçi ama bu durumdan kurtulmak da istemiyoruz. Zira kalite ortaya çıkarsa, kalitesizliğimiz anlaşılacak. Bol ahkam ama az derinlik “Issız Adam” filmini bir arkadaşımın ısrarıyla vizyona girişinin ilk haftasında izledim. İtiraf edeyim ki, son yıllarda gittiğim filmlerdeki en kalabalık izleyiciyi orada gördüm. “Issız Adam”dan bir ay önce başarılı ve duyarlı bir İngiliz yönetmenin filmini izlediğim salonda benden başka 4 kişi vardı. Bu sebeple kuyrukta bekleyip tıkabasa dolu bir salona giriyor olmak beni şaşkına döndürmüştü. Sinema uzmanlarını ve tutkunlarını kızdırmak istemem ama filmin ilk yarısına kadar zor dayandım. Arkadaşımın filmin yönetmenini çok seviyor olması dolayısıyla onu kırmamak adına ikinci yarıyı da izlemek zorundaydım. Eğer böyle bir durum olmasaydı antrakt verildiğinde kesin salonu terk edip giderdim. Bu kadar didaktik, öğretici adam sahneleri olamazdı doğrusu. Bir yandan gurmecilik bilgileri, diğer yandan da plak üzerine bilgilendirmeler filmi boğucu Teoman’la yılbaşı Ocak ayı içerisinde ilk albümünü yayınlayacak olan Rüya ve Türk rock müziğinin önemli isimlerinden Teoman, 31 Aralık gecesi Studio Live sahnesinde olacak. Saat 22.00’de sahneye çıkacak Rüya’nın ardından saat 00.00 sularında Teoman sevenleriyle buluşacak ve sevilen şarkılarını söyleyecek. (0216 556 98 00, biletler 66 YTL) Yener Bursa’da Konser MFÖ dolu bir yıl Yeni yıla MFÖ şarkılarıyla girmek isteyenler için MFÖ, 31 Aralık Çarşamba akşamı Suada’da konser verecek. Kapı açılışının saat 22.00 olacağı etkinlikte gece boyunca Reina DJ’leri de müzikseverleri coşturacak. Çeşitli sürprizlerin yapılacağı yılbaşı partisinde müzikseverler 2009’u ‘Ele Güne Karşı’, ‘Olmuyor Olamıyor’, ‘Bodrum Bodrum’, ‘Bu Sabah Yağmur Var İstanbul’da’ ve ‘Güllerin İçinden’ gibi klasikleşmiş şarkılarla karşılayacak. (0216 556 98 00, biletler 80, 120 ve 150) Sabaha kadar eğlence Emre Aydın yılbaşı akşamı Ooze Venue’de konser verecek. Sahneye Aydın’dan önce Kirli ve Çirkef müzik grupları çıkacak. Saat 05.00’a kadar devam edecek eğlencede Emre Aydın en beğenilen şarkılarını sevenleri için seslendirecek. Kapıların saat 22.00’de açılacağı eğlencede konserler saat 23.30’da başlayacak. (0216 556 98 00, biletler 45 YTL) Yılbaşı partisi 31 Aralık Çarşamba gecesi Ghetto’da bir yılbaşı partisi yapılacak. Her dönemin unutulmaz ve en eğlenceli parçalarının çalınacağı etkinlikte müzikseverler sabaha kadar yerlerinde oturamayacak. Ghetto’nun 2. katında hizmet veren Metto da sağlıklı Ege ve Brezilya mutfaklarından yemekler sunacak. Yılbaşı partisi saat 23.00’de başlayacak. (0216 556 98 00, biletler 28.50 YTL) Hande Yener yeni yıl konserini Bursa Suare’de verecek. Sevenleriyle Bursa’da buluşacak sanatçı, 31 Aralık Çarşamba akşamı saat 22.00’den itibaren sabaha kadar Suare’nin sahnesinde olacak. Yener, en beğenilen şarkılarını müzikseverler için seslendirecek. (0216 556 98 00, biletler 135 YTL) sirin.guven?gmail.com Bazı okuyucular, neden en çok satan albümler listesi yayınlamadığımızı soruyor. Benim kişisel görüşüme göre, çok satanlar listesi her zaman en iyi olanları içermez. Bu listeler, genel eğilimi gösterse de, çoğunlukla, piyasa koşulları içinde en çok reklamı yapılan ve dolayısıyla satışı çok olan ürünleri kapsar. kzulal?yahoo.com O nedenle, en çok satanlar listesi yerine, yıl içinde yeni albümleri tanıtıp, yıl sonunda da en iyiler listesi vermek daha faydalı bana göre. Bu amaçla, bütün bir yıl ağırlıklı olarak, yabancı indie rock/elektronik müzik türünde alternatif albümleri tanıtmaya çalıştım. Şimdi sıra yılın en iyileri listesinde! Albümleri yıl içinde ayrıntılı olarak anlattığım için, bugün yalnızca çok kısa bilgiler vereceğim. 20 Autechre Ouaristice: Intelligent Dance Music denilen elektronik müzik türünün temsilcisi Autechre’nin son albümü. Kolay dinlenilebilir bir müzik olmadığını belirtmek gerek. Özellikle bu türü sevenler için... 19Vampire Weekend Vampire Weekend: 2007’den beri en çok konuşulan gruplardan birisi. Punk ve afrobeat’i karıştırıp dans edilebilir melodiler yarattılar ve indie rock’ın gözdesi haline geldiler. TV on the Radio 18The Last Shadow Puppets The Last Shadow Puppets: 1960’ların orkestral pop melodilerini dinleyip o romantik döneme geri dönmek için bire bir. Arctic Monkeys’den Alex Turner ve The Rascals’dan Miles Kayne’in kurduğu grubun müzikleri, Ennio Morricone ve Scott Walker’ı hatırlatıyor. 17British Sea Power Do You Like Rock Music?: İngiliz grup, “Do You Like Rock Music?” adlı albümüyle indie rock çevrelerinden tam not aldı. The Pixies’i anımsatan müzikleri ve şarkı sözleriyle dikkat çekici. 16Coldplay Viva La Vida or ZÜLAL KALKANDELEN 2008’in En İyileri Death and All His Friends: Coldplay’in yazın çıkardığı albüm, efsanevi müzisyen Brian Eno’nun prodüktörlüğündeki ilk albümleri olduğundan beklentiler yüksekti. Evrensel temaları işleyen daha yavaş ve karanlık bir albüm yaptılar ama beklentileri de boşa çıkarmadılar. 15Hercules and Love Affair Hercules and Love Affair: Antony and the Johnsons grubundan Antony Hegarty ve DJ/Prodüktör Andrew Butler’ın önçülük ettiği bir proje. Melankoli ve Afrika ritimleri soslu disco/house eşliğinde dans etmek isterseniz kaçırmayın. 14Moby Last Night: Dinleyeni, 1970’lerin Diana Ross’lu disko dönemine götüren, ambient ve house’un müstesna örneklerini içeren başarılı bir albüm. Bu yıl, En İyi Dans Albümü kategorisinde Grammy için yarışıyor. 13Fennesz Black Sea: Minimalist elektronikanın saygın ismi Fennesz, kendisine özgü elektroakustik bir teknikle yaptığı müzikle büyüleyici bir uyum yaratıyor. Yılın en yaratıcı albümlerinden biri ve tabii ki en çok satanlar listesinde yok... 12Hot Chip Made in the Dark: Hot Chip’in, electropop’u akıllıca yazılmış şarkı sözleriyle birleştiren albümü, bu yıl çok sayıda insanı dans pistine çekti. 11MGMT Oracular Spectacular: Hippi görüntülü ikilinin indie rock, psychedelic rock ve elektropop esintili çalışması “Oracular Spectacular”, yıla damgasını vuran albümlerden biriydi. 10Nick Cave and the Bad SeesDig!!! Lazarus, Dig!!! : Nick Cave’in, The Bad Sees ile yaptığı bu 14. albümde her zamankinden daha sert bir rock soundu var. Cave’in yeni bıraktığı görkemli bıyığı ve bariton sesiyle de müthiş uyumlu... 9Goldfrapp Seventh Tree: Goldfrapp, 60’ların Amerikan folk’u ve ambient müzik ile pastoral bir dinginlik yarattı Seventh Tree’de. İlk albüm “Felt Mountain”ı sevenler için ideal. 8Foals Antidotes: Dansrock’ın son keşiflerinden biri Foals. Franz Ferdinand ya da Klaxons dinleyicileri için yeni bir heyecan. 7Glasvegas Glasvegas: Yine 50’li, 60’lı yılları anımsatan, sosyal gerçekçi melodramatik pop şarkıları.The Jesus and Marry Chain’den sonra Glasgow’dan çıkan en iyi grup olarak görülüyorlar. En çok da Roy Orbison’u hatırlatıyorlar. 6David Byrne & Brian Eno Everything That Happens Will Happen Today: İki büyük müzisyenin 27 yıl aradan sonraki ilk ortak çalışması. Müzikal olarak ilk albümlerinden çok farklı; kendilerinin deyişiyle bir tür “elektronik gospel”. 5Grace Jones Hurricane: Yılın en çarpıcı geri dönüşlerinden birisini Grace Jones yaptı. Albümde, Afrika reggae ritimlerinin disko ve new wave ile bütünleştirildiği elektro funk türünde şarkıların yanı sıra, triphop etkisindeki şarkılar da var. 4Kings of Leon Only by the Night: Kings of Leon, vokal ağırlıklı rock şarkıları ve hareketli gitar riff’leriyle donattığı 4. albümüyle oldukça iddialı. 3Portishead Third: Triphop’ın dev ismi Portishead’in 97’den beri yayımladığı ilk albüm. Psychedelic rock’ın başucu albümlerinden biri olmaya aday. Yine uçuruyor... 2Sigur Ros Med sud I Eyrum Vid Spilum Endalaust: İzlandalı Sigur Ros’un, müzikal kalitesinden ödün vermeden daha dinlenilebilir olmayı başardığı mükemmel bir postpunk albümü. 1TV on the Radio Dear Science: Brooklyn’li art rock beşlisinin kariyerindeki en güzel albüm. Postpunk, funk, rap, electro, drum & bass, caz, shoegaze, akapella, soul; hepsinin özgün bir karışımı. RİFAT MUTLU rifatmutlu?gmail.com C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle