22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Sinema ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? 12.12.08 Dünyanın Durduğu Gün (The Day The Earth Stood Still) Scott Derrickson’ın yönettiği Keanu Reeves, Jennifer Connelly, Jaden Smith ile Kathy Bates’in oynadığı 12.12.08 Dünyanın Durduğu Gün, 1951 yapımı bir bilimkurgu klasiğinin yeniden uyarlaması. Ünlü bilimci Dr. Helen Benson kendisini, insanlığı dünyanın beklediği krize karşı uyarmak için gelen uzaylı Klaatu ile yüzyüze bulur. Helen’in kontrolü dışındaki güçler Klaatu’ya düşman gözüyle bakarlar ve dünya liderleriyle temasa geçmesini önlerler. Helen’in, Klaatu’ya dünyanın kurtarılmaya değer bir yer olduğunu göstermesi gerekmektedir. ? Issız Adam’ın gişesi artıyor Son günlerin en çok konuşulan filmi ‘Issız Adam’, vizyondaki dördüncü haftasında 1 milyon sınırına yaklaştı. 875 bin gişe yaparak yükselişine devam eden filmin izleyici sayısı her geçen gün artıyor. Çağan Irmak’ın senaryosunu yazdığı ve yönettiği ‘Issız Adam’, vizyona girdiği hafta 55 bin kişi tarafından izlenmişti. Irmak’ın ‘Babam ve Oğlum’ filmi de 10’uncu hafta sonunda 3 milyona yakın gişe yapmıştı. Senaryo Yazarları Derneği, ilki geçen yıl düzenlenen ve büyük ilgi gören ‘Ustalarla Buluşma’ programını bu yıl da sürdürüyor. Atölyelerde dersleri usta senaristler verecek. Katılımcılar teknik senaryo eğitiminin yanı sıra bir senaryoya değişik açılardan nasıl bakılacağını da öğrenecek. İlk aşaması yarın başlayıp 18 Ocak’ta tamamlanacak olan program tüm katılımcılara açık. Dersler Pazar günleri 11.0014.00 saatleri arasında Beyoğlu Yeşilçam Sineması’nda verilecek. (Tel: 0 212 244 21 22, www.senaryo.org.tr) ? Senaryo atölyeleri başlıyor Siyah gecelere beyazperde 28 Kasım’da başlayıp 7 Aralık’ta sona eren 12. Tallinn Siyah Geceler Film Festivali’nde 200 film gösterimdeydi. İlk yılında 28 filme yer veren, 4 bin 500 izleyicisi olan etkinliği geçen yıl 52 bin 330 kişi izledi. Tallinn’in ardından filmler Estonya’nın Tartu, Viljandi, Karla, ASLI Narva ve Johvi kentlerinde de SELÇUK gösterimdeydiler. Dünya sinema kültürünü Eston halkına tanıtan etkinlik, ulusal ve uluslararası sinema profesyonellerini, konunun uzmanlarını da buluşturmayı amaçlıyor. Siyah Geceler aynı zamanda yabancı elçilikleri de festival bünyesinde görevlendiriyor. Geçen yıl Takva’nın en iyi Avrasya filmi seçilmesinden ötürü bu yıl Tallinn Büyükelçiliği’mizin etkinlikte yoğun bir programı vardı. Açılış gecesinde festival simge mumunu festivalin yönetmeni Tiina Lokk’a teslim eden TC Tallinn büyükelçisi Şule Soysal, Türk sinemasıyla ilgili başarılı organizasyonlar düzenledi. Asya Sineması Promosyon Ağı jürisi Netpac, The Shaft’ı (Zhang Chi/Çin), Uluslararası Sinema Eleştirmenleri jürisi de The Kings of Time’ı (Mait Laas/Estonya) seçtiler. Yaşam boyu onur ödülü İsveçli usta oyuncu Max Von Sydow’a verildi. Estonya Görüntü Yönetmenleri Derneği’nin yaşam boyu onur ödülü kameraman Harri Rehe’nin (3 bin Avro) oldu. İzleyici ise The Wrestler’ı (Darren Aronofsky/ABD) seçti. 13. Tallinn Siyah Geceler Film Festivali’nin 2009’da yeni modern binası Solaris’te yapılması planlanıyor. Sinema kompleksinde dijital donanımlı sinema salonları, mağazalar, hazır yemek üniteleri, lokantalar yer alacak. Estonya Cumhuriyeti’nin (45 227 km, 445 580 nüfus) başkentinde (411 594 nüfus) düzenlenen Tallinn Siyah Geceler Film Festivali’ni Kültür Bakanlığı, özel sponsorlar destekliyor. 2008’de Kültür Bakanlığı, Eston Film Vakfı, çeşitli kültür kuruluşları sinemaya 6 750 146 Avro destek verdi. Sinema salonu sayısı 67, bilet ücreti ortalama 4.4 Avro olan ülkede, izleyici sayısı 2007’de 1 627 257 idi. Gişe getirisinde ulusal 186 Kilometres üçüncü, EstonRusFin ortak yapımı Georg sekizinci, Autumn Ball dokuzuncu sıradaydılar. 2008’in önemli Eston yapımları arasında animasyon ödülünü alan Life Without Gabriella Ferri(PrittOlga Parn), I Was Here (René Vilbre), Taarka (Ain Maeots), Toomik’s Movie (Marko Raat), Alyosha, The Kings of Time yer alıyor. Festival günlerinde nerdeyse gerçekten siyah gecelerin egemen olduğu kent kişilerinin nezaketi, güleryüzlülüğü, kentin korunmuş dingin mimarisi ayrıca festivali güzelleştiriyordu. Elveda Gülsarı Uluslararası Bursa İpek Yolu Film Festivali’nin Ardından… TÜRK MUTFAĞININ LEZZETİ Odakta Türkiye başlıklı özel gösterimdeki 10 filmimizi tanıtan basın toplantısı, Avrasya bölümünde yarışan Sonbahar’ın ardından yapılan Türk resepsiyonu, kapanış filmi Pandora’nın Kutusu’ndan sonra Nordic Otel’de verilen, Türk mutfağının lezzetini kanıtlayan kapanış yemeği büyükelçi Soysal’ın titiz, dikkatli denetiminde gerçekleştirildi, Türk kültürünün ve sinemamızın artı puanlar almasını sağladı. Etkinliğe Türkiye’den oyuncular Övül Avkıran (Pandora’nın Kutusu), Mustafa Avkıran (Mutluluk), yönetmen Özcan Alper (Sonbahar) katıldılar. Festival Portekiz’i 2009’un odak ülkesi olarak açıkladı. Mukha Jüri başkanlığını Jos Stelling’in (yönetmen/Hollanda) yaptığı, Brian Yuzna yönetmen /Endonezya/ABD), Nana Djordjadze (yönetmen/Gürcistan), Fernanda Silva (festival yöneticisi/Portekiz), Rain Tolk’tan (yapımcıoyuncu/Estonya) oluşan Avrasya seçiciler kurulu en iyi film ödülünü (10 bin Avro) seksenlerde İrlanda tutukevlerinde İrlanda Kurtuluş Örgütü üyelerine görevlilerin uyguladığı şiddeti gerçekçi biçemde yansıtan Hunger’a(Steve McQueen/İngiltereİrlanda) verdi. Yönetmen ödülü Genova’daki (İngiltere) çalışmasıyla Michael Winterbottom’ın oldu. Bu kervan doğru yolda Türk dilinin parıldayan güneşi ve yazın dünyasının efsanevi kalemi Cengiz Aytmatov’a ithaf edilen Ki Bozkırın Ozanının, ‘Selvi Boylum, Al Yazmalım’ da dâhil olmak üzere eserleri 13 kez beyazperdeyle buluşmuştur 3. ALPER Uluslararası Bursa İpek Yolu TURGUT Festivali, sinema emektarlarını onurlandırıp, ödüllendirerek alperturgut.blogcu.com gelenekselleşme yolunda harika bir başlangıç yaptı. 50 ülkeden 116 filmi ağırlayan İpek Yolu Festivali, öncelikli olarak Türk sinemasına taze bir soluk getirmeyi hedefliyor. Ve görünen o ki, yakın bir gelecekte bunu başaracaklar. Festival kapsamında ülke sinemasının duayenlerinden Sezer Sezin ile Muhterem Nur’a ‘Onur Ödülü’ verildi. Yeşilçam’ın delikanlılara hala taş çıkartan ağır ağabeyleri Sırrı Elitaş ile Süheyl Eğriboz ise ‘Emek Ödülü’nün sahipleri oldular. En ünlü jönlerimizden Cüneyt Arkın’dan yediği dayaklarla hatırımızda kalan 82 yaşındaki “Sütçü” lakaplı Süheyl Eğriboz, babadan kalma bir sinemacı... O, 58 yıl önce adımını attığı setlerden müthiş bir rekorla ayrıldı. İnanılmaz gelebilir belki ancak Süheyl Eğriboz, 500’ün üzerinde filmde rol aldı. Yeşilçam’a şans eseri giren 70 yaşındaki Sırrı Elitaş ise 1964 yapımı “Bücür” adlı ilk filminin ardından yaklaşık 300 yapımda (artı 15 tiyatro oyunu) daha oynadı. Eğriboz ve Elitaş, eğer ABD’de doğsalar ve Yeşilçam yerine Hollywood’da boy gösterselerdi, hiç kuşkusuz dev film stüdyolarının önüne heykelleri dikilirdi. İşte Bursa, unutulmaya yüz tutan bu değerli emekçilere kucak açarak, sinemaya olan sevgisini diğer 80 vilayete de duyurmuş oldu. Festivalin bombası, 2000 tarihli yeni nesil kült film “Paramparça Aşklar ve Köpekler” ile bir anda ünlenen ve devamında gelen “Ananı da!”, “Kötü Eğitim”, “Rüya Bilmecesi”, “Motosiklet Günlükleri”, “Babil” gibi yapımlarla zirveye tırmanan Meksikalı aktör, yapımcı ve yönetmen Gael Garcia Bernal idi... Bursa’da 30. yaşını kutlayan aktörün, hem yeşil ile özdeş kentin hem de festivalin tanıtımına katkısı yadsınamaz. Tüm dünyada hatırı sayılır bir kadın hayran kitlesi edinen yakışıklı oyuncunun, Nuri Bilge Ceylan ve Fatih Akın dışında Türk sineması hakkında bihaber olması, kabul buyurunuz ki onun suçu değil. O, sinema dışında, Türkiye’deki bazı internet sitelerinin yasaklanmasından, tiyatroya, Barack Obama’dan, Hugo Chavez’e, iki kez canlandırdığı devrimci önder Che’den, hâlihazırda sosyalizme dair düşlerin ete kemiğe bürünmesi için ter döken Latin Amerika halklarına dek ne sorulduysa yanıtladı. “Ay... Ben onu bilmiyordum” benzeri cümleler kuran ve donanım yoksunluklarına aldırmayarak “sinema sanatçısıyım” diye ısrar eden bazı yerli işi aktör ve aktrislerimizse, öncelikle Gael Garcia Bernal’den derinlik adına ders almalıdırlar. alınan 10 film arasından bence vasat bir yapım olanRaşit Çelikezer’in çektiği “Gökten Üç Elma Düştü”ye en iyi film ödülünü verdi. Üstelik talihsiz bir şaka gibisenaryo ödülünü de adı geçen film kucakladı. Tam da haksızlık etmeyelim, “Dilber’in Sekiz Günü”nde canlandırdığı altın kalpli sakat adam rolüyle en iyi erkek oyuncu seçilen Fırat Tanış konusunda jüriyle hem fikirim. Kadın oyuncu ödülünü kapan Nesrin Cavadzade (Dilber’in Sekiz Günü’nde filme adını veren Dilber karakterini canlandırdı) içinse durup biraz düşünürüm. Öte yandan Tuz Gölü’nde tamı tamına 78 dakikada sağlam bir iş kotaran ödül avcısı “Nokta” filminin yönetmeni Derviş Zaim’in en iyi yönetmen seçilmesi kimseyi şaşırtmadı. Sinema Yazarları Derneği’nin (SİYAD) ödülü ise mevcut yapıtların arasında öne çıkan Dilber’in Sekiz Günü’ne gitti. ON FİLMDEN BEŞİ GÜNEYDOĞU ÖYKÜSÜ Antalya Film Festivali, Türk sinemasına dair yeni ürünlerin arzı endam ettiği yerdir. Bursa’da yarışan 10 filmden 8’ini orada izlemiştik, İstanbul Film Festivali’ne katılan ama ne hikmetse Antalya’da reddedilen “Fırtına” (Bahoz) ise geçtiğimiz günlerde vizyona girmişti. Geriye kalan tek film ise ilk kez Bursa’da gösterilen “Hayatın Tuzu” idi. Jüri Özel Ödülü, hiç zorlanmadan iyiler kategorisine koyabileceğimiz bir yapım olan Hayatın Tuzu’nun oldu. Komik rollerde görmeye alıştığımız Levent Ülgen için bir parantez açalım ve onun filmde canlandırdığı “İmam Şehsuvar” karakteriyle adeta döktürdüğünü söyleyelim. Festivalde yarışan 10 filmden 5’nin Doğu ve Güneydoğu Anadolu öykülerinden oluşması ise bu modanın sürdüğünün göstergesiydi. Umarım gelecekte; gökkuşağının tüm renklerine bürünen ve tek bir şeyi değil her şeyi dert edinen bir sinemaya sahip oluruz. Uluslararası Yarışma’nın iki kazananı “İz Sürücü” (The Investigator – Macaristan) ve “Diyet”e (The Debt – İsrail) ise sözüm yok. Ancak gerçekten kötü bir film olan Selim Evci’nin “İki Çizgi”sinin, Uluslararası Altın Karagöz’de yarışan 12 yapım arasına hangi akla hizmet seçildiğini çözemedim. Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin himayesindeki İpek Yolu, bir hafta boyunca yerli ve yabancı 500 konuğu ağırladı, giriş ücretleri gayet uygun tutulan festival filmlerine ise özellikle gençlerin ilgisi yoğundu. Tamı tamına 50 bin Bursalı festival süresince sinemalara koştu. “Görme Engelliler İçin Film Gösterimleri”nin artması ise memnuniyet vericiydi. 14 farklı başlık altında toplanan festival, Cengiz Aytmatov’dan uyarlanan “Elveda Gülsarı” ile başladı, ünlü Hintli yönetmen Priyadarshan’ın “İpek Düşler”i ile kapandı. Filmler dışında ücretsiz sinema kursları, atölye çalışmaları, sergi ve panellerle de bir kent, 7. Sanat’a doydu. Açılışını Mustafa Kemal Atatürk’ün yaptığı tarihi “Merinos Yünlü Sanayi Dokuma Fabrikası”nın yerinde kurulan Bursa Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi, 2009 yılının Haziran ayında tamamen bitmiş ve sinemaseverlerin hizmetine girmiş olacak. Anlaşılan o ki; bu festival geleceğe umutla bakıyor ve hızla büyümeye devam ediyor. GERÇEKÇİ ŞİDDET Three Wise Men’deki (Mika Kaurismaki/Finlandiya) yıllar sonra bir araya gelen üç arkadaşta sergiledikleri doğaçlama yorumlardan ötürü Kari Heinskanen, Pertti Hunger Sveholm ve Timo Torikka en iyi erkek oyuncu, Mukha’daki (Vladimir Kott/Rusya) güçlü yorumundan ötürü de genç oyuncu Aleksandra Tiuftej en iyi kadın oyuncu seçildiler. En iyi görüntüyü Il Divo’daki(Paolo Sorrentino/İtalyaFransa) öncü çalışmasıyla Luca Bigazzi aldı(1000 Avro). Jüri özel ödülü, Sabra ve Şatilla katliamlarını animasyon tekniğiyle yansıtan Waltz with Bashir’in (Ari Folman/İsrail) oldu. Özel mansiyonlar, iki erkek çocuk arasındaki şiddeti, kendini kurban etmeyi etkileyici bir anlatımla sunan Two Legged Horse (Samira Makhmalbaf/İran) ve günümüzde iş dünyasının öğütücü bir makine olduğunu mizah dolu bir yaklaşımla betimleyen The World is Big and Salvation Lurks Around the Corner (Stephan Komandarev/Bulgaristan) arasında paylaştırıldı. Komandarev’in filmini Uluslararası Film Klüpleri Federasyonu da en iyi film seçti. Tridens Baltık Filmleri jürisi, film (Laila PakalninaMaris Maskalans/Estonya) ve görüntü ödüllerini (M. Maskalans) Three Men and Fish Pond’a verdi. Alyosha (Meelis Muhu/Estonya) özel mansiyon aldı. Two Legged Horse KAZANAN HEP İYİ MİDİR? Kesinlikle hayır! Türk sinemasının dört büyük kadın oyuncusundan biri olan Hülya Koçyiğit’in başkanlığını yaptığı ‘Ulusal Altın Karagöz Film Yarışması‘ jürisi, bu kategoride değerlendirmeye C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle