19 Kasım 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

10 13 ARALIK 2008 CUMARTESİ Plaza önünde eylem var! IBM’de sendikalaşma mücadelesi sürecinde işten atılan işyeri temsilcileri, sorunun yalnızca bir IBM sorunu olmadığı saptamasından hareketle “beyaz yakalıları” hedef aldıkları Plaza Eylemleri’ni başlattılar. Eylemler çarşamba günleri, Yapı Kredi Plaza önünde işten çıkarmalara karşı ve örgütlenme çağrısıyla gerçekleştiriliyor. Türkiye bayram haftasına girerken, İstanbul da yeni bir eylem organizasyonuyla tanıştı. Önceki hafta çarşamba günü ilki yapılan “Plaza Eylemleri”, zorunlu bayram arası dışında her hafta Levent’teki plazalar GAMZE bölgesinde bulunan Yapı Kredi Plaza önünde ERBİL gerçekleştirecek. IBM’in sendikalaşma mücadelesi nedeniyle işten çıkardığı işyeri temsilcilerinin önayak olmasıyla başlayan eyleme Türkiye Mimar ve Mühendis Odaları Birliği (TMMOB), BankSen, TezKoop İş, DevSağlık İş gibi kurumlar, Moda İskele eylemcileri gibi oluşumlar destek veriyor. Plaza Eylemleri, yalnızca işten atmaları protesto için değil, bundan sonraki işten çıkarmaları engellemek ve bunun için örgütlenmenin gerekliliğine işaret etmek için yapılacak. Bayramdan sonraki hafta gerçekleştirilecek eylemin gündemine Akbank’taki işten çıkartmalar alınmış bile. Eylemin konusu: “Akbank, çalışan katliamına, IBM sendika temsilcilerine saygısızlığa son ver” şeklinde belirlenmiş. 17 Aralık Çarşamba, saat: 12:30, yer: Yapı Kredi Plaza önü... Öyle görünüyor ki, kriz koşulları, Plaza Eylemleri’nin gündem sıkıntısı çekmesine hiç izin vermeyecek. Hele bir de eylemler gerçekten hedefini bulursa, bu seferki krizde Türkiye işçi sınıfının beyaz yakalı bölmesi önceki krizlerdeki “itilmiş kakılmış” kimliğe mahkum olmaktan kurtulabilir. Beyaz yakalıların örgütlenme mücadelesini kendi sendikalaşma süreçleriyle birleştiren IBM eski çalışanları Nedim Akay ve Elvan Demircioğlu ile Plaza Eylemleri ve kendi örgütlenme deneyimlerini konuştuk. Sendikal mücadele sürecinde işten atılan Akay 17 yıldır, Demircioğlu 20 yıldır IBM’de çalışıyordu. “Köklü” beyaz yakalılar yani. Şimdi içinden geldikleri, huyunu suyunu iyi bildikleri bu kesimi dönüştürmeye çalışıyorlar. IBM’deki sendikalaşma hikayesi, beyaz yakalıların örgütlenme mücadelesinde eksiğiyle fazlasıyla tipik bir örnek oluşturuyor. miktarlarda ücretler uygun görülmeye başlanmış. Şirketin emeklilik kurumu 2005’ten sonra işe alınanları kapsamazken, eskilerin birikimlerinin de tasfiye edilme planları gündeme gelmiş. Özetle neoliberal dönemin faturası, IBM çalışanlarına kesilmeye başlanmış. “İlgileniyoruz, bakacağız” diplomasisinden sonuç çıkmayınca, IBM çalışanları artık örgütlenme konusunda adım atmaya karar vermişler. Bunu tetikleyen, genel müdür yardımcılarından birinin çalışanlardan yana tavır koyduğu için işten atılması olmuş. Şirket içinde öğlen arasında yapılan bir toplantıya çok büyük bir katılım sağlanmış ve oybirliğiyle harekete geçme kararı alınmış. Sonra Tez Koop İş bünyesinde örgütlenme, IBM’in itiraz davaları, karşılıklı restleşmeler, çalışanların biraz da mecburi eylemleri ve son olarak üç işyeri temsilcisinin işten atılması... Davalar devam ediyor; çalışanların yüzde 80’i sendika üyesi olmuş durumda ve IBM’in beyaz yakalıları, sendikanın masaya oturacağı günü bekliyor. Eylem yapan bir toplum hayâli “Plaza Eylemi... Yer plaza ama eylem eylem. Bu fikir nasıl ortaya çıktı ve gelişti?” sorusunu Elvan yanıtlıyor: “Bizim işten atılmamız üzerine sendikanın yapması gereken bir eylemdi aslında bu. İşyerinin önünde yapılan standart bir basın açıklaması. Biz onu geliştirdik, farklı öneriler geldi ve sonunda bu biçimi benimsedik. Bir kere kalıcı olmasını istedik, etkisinin sürekli olması için. Bir platform oluşturalım dedik. Birkaç hafta daha biz böyle devam edebiliriz ama sonra geniş bir platform oluşturulabilirse günü ve saati yeniden düşünebiliriz.” Nedim eylemin vermek istediği iki mesaj olduğunu ve bu nedenle bu formun uygun olduğunu söylüyor: “Bir, plazada çalışan insanlara örgütlenme kültürünü öğretmek, iki yaşadığımız güncel bir sorun var, insanlar işten atılıyor. Aslında işten atılanlar için değil, bunu işten atılma olasılığı olan yerlere ulaştırmak önemli. Ve bu kişilere örgütlenme çağrısı yapmak. Bu anlamda her hafta olmasının önemi var. Biz bunu sürekli tekrarlayacağız. İki mesajın iç içe verilmesi önemli.” ‘ÜLKE GENELİNDE YOKSULLAŞMA PROGRAMI’ İlk eylem, beklediklerinden daha iyi olmuş. Plaza çalışanlarının çok büyük bölümünün henüz erişilebilir durumda olmadığını düşünseler de Nedim ve Elvan, eylemlerin devam etmesi durumunda daha fazla kişiye ulaşma umudunu koruyorlar: “Biz burada eylem yapan bir toplum kültürünü yerleştirebilirsek, burada ‘plazacılar eylem yapıyor’ kültürünü yerleştirirsek, o zaman plazacıları yanımıza çekebiliriz.” “Böyle bir eylem için koşullar da çok uygun görünüyor. Herhalde ‘gündem sıkıntısı’ çekmeyeceksiniz?” “Bu bir IBM problemi değil. Bugün IBM yaşıyor, yarın diğerleri yaşayacak. Yerli olanlar zaten yaşıyor, diğerleri de yaşıyor ama farkında değiller. Ülke geneline baktığınızda bu ülkede yoksullaşmaya giden bir yol haritası çizilmiş. Bilişim sektörü de fakirleştirilecek diye bir emir gelmiş. Bu çok net görülüyordu. Bizim üzerinde durduğumuz ücret uçurumunun da anlamı şuydu: Eskilere zam yapılmayacak, yeniler düşük ücretle alınacak ve zamanla genel ücret seviyesi düşmüş olacak. Diğer haklar kısıtlanacak. Sonuçta bu ülke genelinde bir fakirleşme programı. Biz bunu bir ülke sorunu olarak gündeme getirmeyi bu yüzden seçtik.” ‘SONUÇTA YAPILAN İŞ AYNI’ Bu süreçte yaşanan zorlukların en önemlisi, Tez Koop İş sendikasında örgütlenmeyi IBM çalışanlarının “hazmetmesi” olmuş. Nedim Akay, “IBM bir satış şirketi, düşünürseniz bu insanlar farklı şirketlerden yöneticilerle görüşüyor vs. Örgütlenme aşamasında değişik görüşler ortaya çıktı: Biz maden işçisi miyiz ki sendikalı olalım, önce yöneticilerle konuşalım, sonra bakarız, gibi. Biliş’i farklı görüyorlardı. Tez Koop İş’i ise maden işçilerinin, fabrika işçilerinin örgütlendiği sendika olarak algılıyorlardı. Bunları çekirdek ekipler oluşturarak aşmaya çalıştık” diyor. “Sonuçta yapılan iş aynı değil mi, örgütleniyorsunuz ve zam istiyorsunuz, toplu sözleşme istiyorsunuz, haklarınızı arıyorsunuz?” “Evet aynı, fark yok. Maden işçisi de ücretine itiraz edecek, temelde aynı. Ama bu sektörde çalışanların sorunlarına sahip çıkılabilmesi, sektörü tanımakla ilgili bir şey.” Mevcut sendikal yapıların bu konudaki eksikliğinin, bu sektörün içinden bir örgütlenme iradesinin çıkmamasıyla ilgili olduğu konusunda anlaşıyoruz. Beyaz yakalıların 80’li ve 90’lı yıllardaki çalışma ve yaşam koşullarının getirdiği “bakış farklılığının” neredeyse bir sınıfsal farklılık gibi iş gördüğü ancak artık bu dönemin sonuna gelindiği de hemfikir olduğumuz konulardan biri. PEMBE RÜYALARIN SONU IBM’in 80 öncesinde çalışanlar lehine önemli kazanımlar elde etmiş olan sendikası Biliş, son yıllarda ortaya çıkan sorunların çözümünde yetersiz kalmaya başlayınca IBM çalışanları yönetime başka arayışlar içine girmeyi düşündüklerini bildirmişler. Geçen yıl bugünlerde yaşanan diplomasinin sonucu çalışanlar açısından koca bir hiç olmuş: İlgileniyoruz, bakacağız, vs. dışında tek bir somut yanıt alamamışlar. IBM sektörün önde gelen ve kâr eden şirketlerinden. Çalışanlarına daha önceden sağladığı olanaklar da elbette bu kârı bölüşmek amacıyla değil, daha istekli çalışsınlar ve şirket de kârını arttırabilsin diye tercih edilen şirket politikası. Ancak, 90’lar ve 2000’lerle birlikte tüm dünyada olduğu gibi, IBM Türkiye’de de bu tercihlerde dönüşüm olmuş. Eski çalışanların göreli yüksek maaşları “dondurulurken”, yeni alınanlara da dörtte bir oranına denk düşecek C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle