22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

2 13 ARALIK 2008 CUMARTESİ Her kente damgasını vuran adam: Tankut Öktem Türkiye heykel ustasını, heykel öğrencileri büyük hocasını, sanatçı arkadaşlarını ve dostlarını kaybedeli aradan bir yıl geçti. Geçen yıl 6 Aralık’ta geçirdiği trafik kazası sonucu aramızdan ayrılan heykeltıraş, devlet sanatçısı Prof. Dr. Tankut Öktem, ölümünün birinci yılında Kumla’daki mezarı başında, 50 yıl MİYASE görev yaptığı Marmara Güzel Sanatlar Fakültesi’nde, başta İLKNUR Zonguldak, Uşak, Kastamonu, Manisa, Ankara olmak üzere eserlerinin bulunduğu illerde ve Kuvvet Komutanlıkları önündeki eserlerinin başında törenle anıldı. Devlet sanatçısı ünvanını da taşıyan ve eserleri Kültür Bakanlığı’nca Türk Sanat Mirası olarak kabul edilen Tankut Öktem, Türkiye’nin her köşesine damgasını vurmuş bir sanatçı. Yurdun hangi köşesine giderseniz gidin sizi bir Tankut Öktem eseri karşılar. Türkiye’de 20’den fazla ilin meydanlarını anlamlı kılan, Kocatepe, Seddülbahir, Kanlısırt, Dumlupınar ve Amasya’daki anıtları ile bizleri tarihsel yolculuğa çıkartan, Zonguldak’ta Maden İşçileri Anıtı ile emeğin yüceliğini gözlerimize sokan, Hacıbektaş’ta Hünkar Hacıbektaş ve Türk Ozanları, Eskişehir’de Yunus Emre, İzmir Kültürpark’ta Nazım Hikmet, Şişli’de Uğur Mumcu anıtı ile de Anadolu Aydınlanmasını usumuza getiren anıtlar Tankut Öktem imzasını taşır. Sanatçının bir anıtı daha var ki, hani insanın nutkunun tutulmasına yol açan, tam 700 figürden oluşan ve TİME dergisine kapak olan o muhteşem Ankara Kara Harp Okulu Anıtı sözün bittiği yerdir. Merhaba Bir kaç haftadır nereye gitsek kulaklarımıza aynı melodiler çalınır oldu. O da yetmezmiş gibi dost evlerinde de aynı müzikle karşılaşmaya başladık. Tanıdık, bildik, anıları canlandıran, geçmişten gelen sözler ve sesler; Ayla Dikmen, Semiramis Pekkan, Hümeyra, Nil Burak... Issız Adam’ın en az kendisi kadar müzikleri de revaçta... Bir film, bir dönemin şarkıları ve şarkıcılarını yeniden anımsamamıza neden oldu. Geçtiğimiz hafta Okan Bayülgen, Nil Burak’ı konuk etmişti. Tahmin edersiniz ki; Türk insanının sanatçıya vefasızlığı konuşuluyordu. Dünyada da böyle miydi? Programa katılan hemen herkes yaşadığı bir örneği anlatıyordu. Tıklım tıklım dolan konser salonları, sanatçının her zaman yanında olan dinleyicileri... Tüketim çağının Türkiye’deki en acı yansıması belki de bu. İnsanı tüketip bir kenara atmak... Aşkı, sevgiyi tüketmek... Gitgide duygusuzlaşmak. Unutmak, unutulmak. Bu hafta biz de anılara yolculuk yapalım ve unutulmaya karşı duralım dedik. Zuhal Aytolun, ünlü söz yazarı Fikret Şeneş’le konuştu. Hani, Issız Adam’ın meşhur şarkısı ‘Anlamazdın’ın yazarı... Şeneş, hiçbirşeyin yapamadığını bir şarkının yaptığını ve Ayla Dikmen’in yeniden anımsandığını söylüyor. 18 yıl önce bir trafik kazasında kaybetmiştik Ayla Dikmen’iŞeneş, şimdi herkesin ‘kim bu kadın’ diye sorduğunu söylüyor. Aynı soruyla ben de birkaç kez karşılaştım. Ve nasıl bilmezler diye şaşırdım... Dile kolay 300’e yakın söz yazmış Fikret Şeneş. Üstelik bu şarkıları 3 ay sonra evlenmeyi beklediği ama aradan 48 yıl geçmesine karşın bir türlü kavuşamadığı sevdiği adama yazmış. Aşkını bıraktığı anda söz yazmayı da bırakmış. Sevgisini, kırgınlıklarını, mutluluğunu, hüzünlerini, umutlarını kısacası dünü ve bugünü anlattı Şeneş. Bugünkü aşkların da tıpkı şarkılar gibi ucuzladığından, basitleştiğinden sözetti. Aslında herşeyi sadece şu cümleyle özetledi Şeneş: ‘O kadar uzun süre sulanmamış ki insanların içindeki çiçekler, ölmüşler tıpkı sevgi gibi..’ İyi hafta sonları... YARIM KALAN PROJELER Tankut Öktem’in eserleri sadece doğup büyüdüğü toprakları değil dünyanın birçok ülkesini de süslemiştir. WashingtonKennedy Müzesi’nde J. Kennedy, Martin Luther King ve R. Kennedy heykelleri, Güney Kore’nin Başkenti Seul’da Kültür Merkezi önündeki Sevgi Anıtı, Stuttgart’ta Böblingen Belediye Meydanı önündeki heykel, Libya’da ulusal kahraman Gazi Muhtar adına yapılan 35 metre yüksekliğindeki zafer anıtı ile Macaristan’ın başkenti Budapeşte’deki Atatürk büstü de onun ellerinden çıkmıştır. Üstelik bu heykellerin her biri, düzenlenen yarışmalar sonucunda elde edilmiş birincilik ödüllerini de ona, dolayısıyla ülkemize kazandırmıştır. Sanatçı eğer o meşum kazada yaşamını yitirmeseydi, Atlasjet uçağının Isparta’nın Keçiborlu ilçesi yakınlarındaki Türbetepe’de uçağın düştüğü yere yapılacak anıt mezarı bedelsiz olarak yapmayı düşünüyordu. Yarım kalan bir diğer projesi de Amasra’da genç yaşta yitirdiğimiz Rock sanatçısı Barış Akarsu’nun heykeliydi. Ancak 6 Aralık 2007’de talihsiz kaza sonucu aramızdan ayrıldı. Aslında sanatçının yaşamına baktığımızda 6 sayısının ona ne büyük uğursuzluk getirdiğine tanık oluyoruz. 6 Mart 2006 tarihinde Bursa’nın Gemlik ilçesine bağlı Küçükkumla beldesindeki atölyesi yanan Öktem, 6 Aralık 2007’de ise kendisini aramızdan koparan kazayı geçirdi. Atölyesi yandığında devlet erkanından kimsenin aramamasına içerleyen sanatçı, “Atölyem yandıktan sonra devletin çeşitli kademelerinden bir geçmiş olsun dileği bekledim. Bu, Bursa Valiliği dahil bir tek kişinin bile aklına gelmedi. Türkiye’de 100 şehitliğin 90’ını ben yapmışım, böyle bir kişiye jestte bulunmak, ‘geçmiş olsun hoca’ demek, 30 torba çimento gönderip jest yapmak bu kadar zor bir şey mi?” demişti. Eserlerini daha çok milli mücadele ve siyasi konularda vermesinin nedenini Tankut Öktem şöyle açıklamıştı: “Benim derin saygı duyduğum bazı kavramlar vardır; yurdu ve halkı için yaşamını feda edenler, milli mücadelede fedakarlıkları anlatılamayacak kadar çok olan Türk kadınları, halkın mutluluğu için elele verebilen işçiköylü ve aydınlar. Gelecek nesiller için gerçek bir yurtsever ve iyi bir sanatçı olarak geleceğe kalmak istiyorum.” Yaptığı eserlerle gerçek bir yurtsever ve değil Türkiye dünya standartlarının üstünde bir sanatçı olduğunu çoktan kanıtlamıştı oysa. Küresel İsyan ’68 Dünyanın ve toplumların demokratikleşmesinde çok önemli bir rol oynayan “68 Küresel İsyan”ı Mete Kızık, aynı adlı kitabında anlatıyor. Günizi Yayıncılık’tan çıkan kitapta Avrupa’yı kasıp savuran, kimilerince şimdiki sorunların kaynağı, geniş kesimlerce de bir nostalji, bazılarına göre toplumsal ilerlemenin motoru olarak değerlendirilen 68 dönemini inceliyor Mete Kızık. Almanya’nın öğrenci lideri Rudi Dutschke, 1978 yılında İtalyan arkadaşı Claudio Pozzoli ile gazeteci Valerio Riva’ya verdiği röportajda o günleri şöyle anlatır: “Devrim, birkaç günlük silahlı çatışmalar, kapışmalar demek değildir. Devrim, uzun bir yürüyüştür. Eski klikten yeni bir klik yaratıp yeni insan türü demek değildir. Tam tersine aşağıdan toplumun demokratikleştirilmesi ve yukardaki yönetici bürokrasiye karşı mücadeledir. Dünyanın her yerinde bu savaş sürecek. Bu savaş uzun, çok uzun bir süreçtir, Kavga bitmemiştir...” 1971 yılında yazar Alice Schwarzer’in “kürtaj yaptırdığı”nı kamuoyunda açıklamasıyla yaşanır. Hakkında dava açılır. Bunun ardından 374 kadın kürtaj yaptırdıklarını belirterek, kendileri hakkında da dava açılmasını ister. Mahkeme, davayı kapatmak zorunda kalır. Ardından özgürleşme rüzgarları büyümeye başlar. 68 olaylarının ilk kıvılcımı aslında ABD’den çıkmıştır. Berkeley’de başlayıp, kısa zamanda dünyayı saran öğrenci ayaklanmalarının kökünde insan hakları savaşımı yatar. ABD’deki ilk kıvılcım, Avrupa’ya nasıl ulaştı? Gençlik hareketi ne oldu da toplumun diğer katmanlarını kapsayın, büyük bir muhalefete dönüştü? Ülke yönetimleri 68 ruhunu bastırmak için ne tür tezgahlar üretti? Çoğunluğu genç bir çok insanın yaşamını yitirmesine yol açan eylem, direniş ve isyanlar ne gibi süreçler geçirdi? 68 olaylarında yeşeren kadınların eşitlik mücadelesi, çevre ve insan hakları, demokrasi, yeni boyutlardaki antikapitalist ve antiemperyalist hareketler, tüketici hakları, dünden bugüne ve yarınlara da uzanan bir miras... Diğer yandan yaşantımızda artık sözü bile edilmeyen kazanımlar da var 68 hareketlerinin sonuçları arasında; Kürtaj, doğum kontrolü, seksüellik, modern eğitim, rock kültürü, sanatta sınırsızlık, savaş karşıtlığı, mini etek, reşitlik yaşı, flört hakkı, prezervatif, jean, karma eğitim, katılımcılık, üniversite özerkliği ve toplumdaki demokratik haklar, bir yanıyla 68 ayaklanmasının yansıması... Yaşantısının yarısından fazlasını Avrupa’da geçiren Mete Kızık, “İnsanlığın savaşsız, sömürüsüz, özgürlükçü dünyası için bir dönemin tarihini yapanları anlatmayı görev bildiğini” söylüyor. 2009’da her gün Atatürk O gün neredeydi, ne yapıyordu, ne söylemişti, kiminleydi? Fotoğraflarıyla birlikte “365 Gün Atatürk” takvimi anlatıyor. 2008 yılı için hazırlanan “365 Gün Atatürk” duvar takvimleri gördüğü yoğun ilgi nedeniyle 2009 yılı için masa üstü örneği ile birlikte hem içerik hem biçim olarak yenilendi. Gelecek Takvimcilik’in hazırladığı konulu takvim çalışmasının ilk örneklerinden biri olan “365 Gün Atatürk” takvimleri, altı aya varan titiz bir çalışma sonucu yüzlerce kaynak ve 4000’e yakın Atatürk fotoğrafı taranarak oluşturulmuş. 365 Gün’ün Atatürk Takvimi, sadece yırtılan yaprağın ya da altından çıkan günün tarihini göstermiyor. Örneğin 20 Ekim 2008 tarihli yaprağı, sizi Atatürk ve Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en önemli 20 Ekim’iyle buluşturuyor. Sizi 20 Ekim 1921’e götüren bir fotoğrafla karşılıyor, Mustafa Kemal’in Franklin Bouillon ile görüldüğü o fotoğrafın çekildiği ânı anlatıyor ve arka sayfasında neden o günün seçildiğini gösteriyor: Ankara Antlaşması... 365 Gün Atatürk Takvimi’nde 14 Şubat’ın işlevi, size o tarihin ‘Sevgililer Günü’ olduğunu bildirmekten ibaret değil. 14 Şubat 1921’de Mustafa Kemal’in Bozüyük’te savaş alanını gezmekte olduğunu da hatırlatıyor. Çünkü Birinci İnönü Savaşı kazanılmıştır, Türk ordusu, işgalciye karşı yeni bir hamleye hazırlanmaktadır... 365 Gün Atatürk Takvimi’nin her sayfası, ‘tarihten bir yaprak’ niteliğinde... Mustafa Kemal Atatürk’ün, Kurtuluş Savaşı’nın ve Türkiye Cumhuriyeti’nin gün gün tarihini sunan dokümanter bir çalışma... Migros, CarrefourSA gibi büyük market zincirlerinde, D&R, Remzi, Nezih, İnkılâp, Alkım gibi büyük kitapçı zincirleri başta olmak üzere kitapçıların raflarında tüketicinin ilgisine sunulan “365 Gün Atatürk” duvar takvimi 17,50 YTL’den, masa takvimi ise 19,50 YTL’den satılıyor. hafta?cumhuriyet.com.tr C MY B C MY B İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına İlhan Selçuk Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız Yayın Yönetmeni: Ayşe Yıldırım Sorumlu Yazıişleri Müdürü: Miyase İlknur Görsel Yönetmen: Elif Tokbay Yayınlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ Yönetim Yeri: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No.2 Şişliİstanbul Tel: 0 212 343 72 74 Fax: 0 212 343 72 64 Reklam: Cumhuriyet Reklam Genel Müdür: Özlem Ayden Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Pal Reklam Koordinatörleri: Neşe Yazıcı, Hakan Çankaya Rezervasyon Yönetmeni: Onur Tunalı Reklam Rezervasyon: Mete Çolakoğlu Tel: 0 212 251 98 7475 0 212 343 72 74 Cumhuriyet gazetesinin ekidir. Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle