25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Sinema ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? Onur Ünlü’nün yönettiği ve Haluk Bilginer, Özgü Namal, Bülent Emin Yarar ile Hümeyra’nın oynadığı Güneşin Oğlu’nun yönetmeni Ünlü, filmi fantastik mavra olarak tanımlıyor Bütün hayatını bir mucize bekleyerek geçiren Fikri Şemsigil’in mucizeyle tanışmasını ve bu olay çerçevesinde yaşadıklarını konu alıyor film. Güneş tutulmasının gerçekleştiği gün ‘Güneşin Oğlu’ olduğunu öğrenen Fikri Bey’in ruhu artık, çevresindeki insanların bedenlerine girip çıkmaktadır. Fikri Bey bu kez mucizeden kurtulmak için, gerçeklerin peşine düşmek zorunda olduğunu anlar fakat karşı apartmandaki komşusu, dünyalar güzeli kız ne olacaktır? ? Güneşin Oğlu Şahin Gök’ün yönettiği ve Kadir İnanır, Atilla Saral, Jülide Kural ile Erol Demiröz’ün oynadığı Son Cellat, 12 Eylül sonrası askeri cunta yönetimi sırasında, savcı Yusuf ile arabacı Cabbar’ın, dönemin eylemci gençlerinin de tutuklu bulunduğu hapishanede gelişen dostluklarını anlatıyor. Savcı Yusuf, devrimcieylemci oğlu Emre ile sürekli bir çatışma halindedir. Baba ile oğlu arasında kalan anne Pervin ise, ne kadar çabalasa da ikisi arasındaki gerilime engel olamıyordur. Bir gün, annebabanın korktuğu başlarına gelir ve oğullarını bir çatışmada kaybederler. Bu acı, annebabanın da yollarını ayırmalarına neden olur. Geçirdiği duygusal değişimle evde bulduğu oğluna ait ‘özgürlük’ afişlerini sokaklara asmaya çıkar. Ancak oğlunun arkadaşları ile giriştiği bu eylem sırasında yakalanır ve bu çatışmada gerçekleşen bir asker ölümü de Yusuf’un üzerine kalır. Yusuf, artık idamla yargılanan bir mahkumdur. ? Son Cellat Ölümsüz aşka inanlara... “Issız Adam”, ölümsüz aşka ve sonsuz sevgiye inanlara adanmış muhteşem bir seyirlik. Fonda İstanbul ve kalabalıklaştıkça inadına büyüyen bir yalnızlık var. ALPER Issız Adam, “bu tanıdık” ve andırıyor” diyeceğiniz TURGUT “şunu bize dair öykülerden gücünü alperturgut.blogcu.com alıyor. İşte tam da bu nedenle, hedefini 12’den vurup etkisini hissettiriyor, bazen gülümsetip sıkça hüzünlendiriyor. Sadece ve sadece “izleyicisine” ithaf edilen Issız Adam’ı, artık ustalık çağına giren Çağan Irmak yazdı ve yönetti. İstanbul ve Tarsus’ta, dev figürasyon kadrosunun eşliğinde 5 haftada (2.35/ sinemaskop) çekilen (bir bölümü gizli kamerayla) filmin yetenekli görüntü yönetmeni Gökhan Tiryaki ise, 2006 Tayland Dünya Film Festivali’nden ödülle dönen bir isim. Tiryaki’nin, vizyondaki Nuri Bilge Ceylan yapıtı “Üç Maymun”un da görüntü yönetmeni olduğunu hatırlatalım. 1970’lerin güzelim ve eşsiz şarkılarıyla ruhunu bulan Issız Adam’ın orijinal müzikleri ise Aria’dan... Filmin ağır yükünü, içten ve yüksek bir performans sergiledikleri gözlerden kaçmayan genç oyuncular Cemal Hünal ve Melis Birkan ile 45 yıllık deneyimli tiyatrocu Yıldız Kültür sırtlamış. Yardımcı rollerde ise Şerif Bozkurt, Gözde Kansu, Aslı Aybars ve Goncagül Sunar’ı izleyeceğiz. Yapım ve dağıtımını Most Production’ın üstlendiği Issız Adam, dün Türkiye genelinde 110 kopyayla gösterime girdi. güzel bir müzik eşliğinde tadına doyulmayan yemekler icat etmektir. Parası vardır, başarılıdır ama kendi belirlediği hayat tarzı (esrar, grup seks vs.), onu soluksuz bırakmıştır. Heyecan ve mutluluk hissedemez olmuş, seçilmiş yalnızlığına ve parası neyse verdiği ilişkilere sırtını dayamıştır. Eski plak koleksiyonu yapan Alper, bir gün ikinci el kitaplar satan bir kitapçıda, alçakgönüllü, güzel ve iyi kalpli Ada ile karşılaşır. “Küçük Kahramanlar” adını verdiği dükkânında çocuklara kostümler hazırlayan genç kadın, ünlü İngiliz şair ve yazar Thomas Hardy’nin “Çılgın Kalabalıktan Uzak” adlı eserini aramaktadır. Ve onlar, “hayır” kelimesine boyun eğmeyen hızlı çapkın Alper’in ısrarıyla tanışırlar. Ada’nın sonraları “neden kanıma girdin?” diyeceği tutkulu süreç, çoktan başlamıştır artık... İlk bir ay yaratıcı aşkın ışığında nasıl da güzel geçer. Ya sonra... Alper, Ada ile ilkleri yaşasa da, ödünç aldığı hayatlardan medet uman bu adam, evlilik adlı gelecek korkusuyla yüzleşmeye asla hazır değildir. O esnada, Alper’in melek misali bir kadın olan annesi de Tarsus’tan kalkıp İstanbul’a gelir ve Ada’yı gelin niyetine çok beğenir. Alper, boğulduğunu hisseder ve saadete gebe yarınlardan korkar. Sessiz çığlıklar atar, Ada duyamaz. Üstat Orhan Veli’nin ‘Gün olur alır başımı giderim/ denizden yeni çıkmış ağların kokusunda/ şu ada senin, bu ada benim yelkovan kuşlarının peşi sıra’ dizelerindeki gibi Alper, Ada’sından vazgeçmiştir. Ayrılık acısından takati kesilen ve ayakta durmakta bile zorlanan Ada, bire bir olmasa da Alper’e, “Karda donmak üzeresin ve inadına tatlı bir uyku bastırmış. Ama aslında sen ölmüşsün farkında bile değilsin” der. Ada’sını kendi elleriyle yitiren Alper, bir daha iflah olmaz, çünkü gerçek aşkı ve sevgiyi onda bulduğunu nihayet kavramıştır. Peki, masum ve günahsız Ada, Alper olmadan ne haldedir? Ölümsüz aşka hâlâ inanmakta mıdır? Uzun lafın kısası, özel gösterim bitiminde ve alkışlar henüz dinmişken sinema salonunda şöyle bir göz gezdirdim. Film ekibi, oyuncular, seyirciler herkes ağlamaklı. Kim bilir, belki de gözyaşlarının döküldüğü o an, herkesin eski yaralarını tekrar kanamış, anılarını tazelenmiş ve “ah keşke”leri gün ışığına çıkmıştır. Sonuçta, Çağan, Issız Adam ile insanları yüreklerinden yakalamayı yine başarmış. Mutlaka izleyin. Mafyaya değişik bakış Roberto Saviano’nun çok satışlı romanından Matteo Garrone’nin çektiği, Napoli mafyası Camorra’yı anlatan, 61. Cannes jüri büyük ödüllü Gomorra 14 Kasım’da sinemalarımızda gösterimde. Gomore ve Camorra sözcüklerinden oluşturduğu, ASLI İtalya’da 2 milyon okura ulaşarak bir SELÇUK bomba etkisi yapan romanında Saviano bu suç dünyasını çoğunlukla yapıldığı gibi efsaneleştirmeden aşağılık ilişkilerin, iğrenç bir gerçekliğin odağına yerleştiriyor. Dünya kapitalizmiyle uyumlu bir işbirliği içerisindeki bu güçlü mekanizmanın iç yüzünü gerçek kişilerden, öykülerden, titiz soruşturmalardan oluşturan 29 yaşındaki Roberto Saviano, Gomorra’yı yazdıktan sonra polis korumasında yaşamaya başlamış. Bugün zengin ve ünlü olan yazar İtalyan mafyası tarafından ölümle tehdit ediliyor. Napoli yerel mafyası Camorra’nın asıl yüzünü beş simgesel öyküde anlatan Garrone, izleyiciyi suç çetelerinin içerisine, kaçak çalışan atölyelerine, etkili sistemine sokuyor. Film, bugüne dek bilinen, kanıksanan mafya öğelerini tersyüz ediyor, burada şık giysili, görünmez camlı limuzinlerde gezen, yanlarında uzun bacaklı sarışın kadınlar taşıyan mafya liderleri, şefleri yok. Mafyanın en edilgen, yoksul, gündelik, doğal görünümünü izliyoruz. Camorra’nın parlak, çekici, gözalıcı, imrendirici görüntüsünden uzak duran Gomorra’da söyleneduran onur, şeref, aile, dayanışma gibi kurallarda yok. Napoli’yi uçsuz bucaksız fakat çıkışsız bir toprak parçası olarak yansıtan Garrone bu suç örgütünün dünya ekonomisine yansımalarını ustalıkla sergiliyor. Aşınmış, eskimiş apartman dairelerinin içlerine girerek pislik içindeki arka avlularda yapılan değiştokuşları, uyuşturucu trafiğini izleyerek örgütteki suçluların bilinçsiz, acımasız, gözü dönmüş eylemlerine tanık oluyoruz. kurgulamayan Garrone şiddeti salt mekanları, karakterleri tanımlamak için kullanıyor: “Gerçek suçluların dünyasında acımasızlık olağandır, sıradan bir şeydir” diyen sinemacı doğal bir biçemi yakalamak için İtalyan Yenigerçekçiliği’nin ustası Roberto Rossellini’nin Paisa (Köylü Kadın Paisa/1946) filmini yeniden izlemiş. “Rossellini gibi kendimi görünmezleştirdim. Her türlü yorumdan, açıklamadan uzak durdum. Bu gerçeklikte iyi ve kötü sürekli iç içe, baş başa gidiyor” diyen Garrone aynı yalınlığı ses ve müzikte de uyguluyor. Baba 4 gibi bir gangster filmi çekmek istemediğini, mafyanın görkemini yansıtan Francis Ford Coppola, Martin Scorsese, Brian de Palma gibi yönetmenlere hayran olduğunu belirten Garrone, yazar Savione’nin de bu filmlerden esinlendiğini açıklıyor: “Filmin açılışında delikanlıların Scarface’i (Yaralı Yüz) oynadıkları sahnedeki villa şu anda tutukevindeki bir mafya patronuna ait.” De Palma’nın Scarface’indeki villanın aynısını inşa etmesini yapım tasarımcısından isteyen Garrone “Gerçeklik sinemayı etkilemiyor, sinema gerçekliği etkiliyor” saptamasını yapıyor. ‘Sen dizime yattın, ben bir hikâye anlattım ve sen büyüdün’ “Çemberimde Gül Oya” gibi kaliteli dizilerine imza atmasına karşın Antalya ‘Altın Portakal’ Film Festivali’nde, seyircilerine TV’yi hâlihazırda “sakil” bulduğunu açıklayan Çağan’ın en esaslı rotası ise hiç kuşkusuz sinema... “Mustafa Hakkında Her Şey”, “Babam ve Oğlum” ve “Ulak”... Beyazperdeyi mesken eyleyen bu sinema adamının zulasında, anlatacak daha nice öykü var. Örnek mi istediniz? Alın işte, karşınızda Issız Adam… Gerçekliği ve aşinalığı ölçüsünde acıtan, üzen, yaralayan ve ağlatan ancak umudu yüreğinde taşıdığı için sıcaklığını ve canlılığını hep koruyan bir film bu. Ve ziyadesiyle kent hayatına tutunmaya çabalayan insan yanımıza ait… Issız Adam, tam tekmil bir yalnızlık öyküsünü dillendiriyor, yarıda kalmışlıkların, eksik yaşanmışlıkların kurgusunu kuşanarak… Varken kıymetini bilmemek, yokken kafasına dank etmek, insana özgü değil mi? Belki de bu yüzden yani bize benzediği, çokça buruk ve kırık yanımıza seslendiği için Issız Adam’ı seveceksiniz. Filmin içine serpiştirilen erkeklere ve kadınlara özgü basmakalıp söz, hareket ve hakaretler, asla sırıtıp baymadığı gibi karakterlere de canlı ve gerçekçi bir ifade kazandırıyor. Sığınılacak yegâne liman etiketli bildik klişeler, ne yazık ki; gündelik hayatın ve ikili ilişkilerin de resmi dilidir. Kadınlarda daha da belirginleşen aidiyet duygusu ile erkeklerin “özgürlük” maskesiyle bilinçaltlarında şekillenen “kaçmak” ve “gitmek” temalı hezeyanları, Çağan’ın tercihi uzun diyaloglarla gayet güzel aktarılmış. Başrolde İstanbul da var. İstanbul mu bizi, yoksa biz mi onu tüketiyoruz orasını bilemem ancak mevcut kısırdöngünün faturasını bu harikulade kent ödesin istiyoruz. İnsan öğüten Beyoğlu’nda Alper adında bir aşçı yaşar. Onun hayattaki tek zevki, EVRENSEL BİR METAFOR Gomorra’yı Napoli çevresindeki en büyük uyuşturucu trafiğinin beşiği Scampia’da çeken yönetmen bu bölgede bugüne dek kimsenin çekim yapamadığını da vurguluyor. Garrone’ye göre Scampia topluluğu rakip çete Casal di Principe’nin zulmünü, acımasızlığını yansıttığı için Gomorra ekibine çekim izni vermiş. Gerçekçi sinemadan gelen, İtalyan genç kuşak sinemasının sözcüsü Matteo Garrone (40) ilk kısa metrajı Silhouette’le (1996) hem ödül kazandı hem de ünlü yönetmen Nanni Moretti’nin dikkatini çekti. Sığnmacılık, göçmenlik temalı çalışmalarından (Terra di mezzo/1996, Ospiti/1998) sonra bir komedi (Estate romana/2000) ve sıra dışı bir aşk öyküsü (Primo amore/2004) çeken, kurmacayla belgeseli başarıyla harmanlayan Matteo Garrone’ye ülkesinde Yeni Gerçekçiler’in mirasçısı gibi bakılıyor. İyi ve kötü arasındaki değişken sınıra dolaylı yoldan bakmayı seçen, gangstermafya filmlerinin alışıldık kodlarından uzak duran Gomorra’nın salt yerel bir olay olarak algılanmamasını, filmin evrensel bir metafor olduğunu belirten Garrone, Camorra davasının 20 Haziran’dan beri sürdüğünü, ömür boyu hapis cezasına mahkum olan onaltı Camorra üyesinin yazar Roberto Saviano’yu hâlâ öldürmekle tehdit ettiğinin altını çiziyor. Politik olmaktan çok sosyal boyutu ağır basan, nesnel ve güçlü bir gerçekçilik içeren Gomorra izlenmesi gereken bir yapım. ACIMASIZLIK SIRADAN Gomorra’da Napolilerin gündelik yaşamına girmiş Camorra’nın salt bölgesel bir olay olmadığını, uluslararası bir suç örgütüne dönüştüğünü vurgulayan Garrone mafyayı koşut bir ekonomi, salt yarara dönük devlet içinde bir devlet olarak tanımlıyor. Bu çapraşık sistemin nasıl birçok insanın yaşamını doğrudan doğruya etkilediğini gözlemliyoruz. Mafyanın folklorundan uzak duran, yeraltı örgütünün gündelik işleyişini yansıtan çalışmada insan yaşamı kok kömüründen bile değersizleştirilmiş. Saviano’ya sadık kalan yönetmen öykünün içinde erimeyi yeğleyerek romanı olabildiğince doğal yansıtmış. Şiddeti cisimsiz, cerrahi biçemde yansıtan, C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle