25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

2 8 KASIM 2008 CUMARTESİ Milyoner fuarında kartvizitler dağıtıldı CNR Expo, 30 Ekim2 Kasım tarihleri arasında dünyanın en lüks fuarı Millionaire Fair’a ev sahipliği yaptı. Gösteriş ve parlaklığın haddinden fazla olduğu fuar, bini yabancı toplam 9 bin kişiyi ağırladı. 20 bin metre kare alanda gerçekleşen Millionaire Fair’e, 55 firma 222 markasıyla en SİNEM lüks ürünleri ile katıldı. Fuar ziyaretçileri dev DÖNMEZ boyutlardaki değerli taşlar, upuzun yatlar ve lüks araçlardan hayli etkilenmişe benziyordu. Millionaire Fair’de, haute couture ve moda markalarından, milyar dolarlık emlak projelerine, saat ve mücevherlerden, ünlü otel zincirlerine kadar dünya genelinde 220 milyar dolar büyüklüğe erişen lüks tüketim ürünleri pazarının seçkin markaları sergilendi. Girer girmez şatafat ve lüksün gözlerinizi kamaştırdığı fuarda zenginlik anlayışımızı da inceden sezmemek elde değildi. Henüz bizim için parlaklık ve gösterişten başka bir şey olmayan lüks, en çok görünür haliyle dört günlüğüne CNR’daydı. ününe ün kattığını belirtti. Bu yüzden dünya lüks tüketim pazarında Türk markalarının da yer almasını desteklemek için özellikle Türk firmalarına yer verilmiş. Barkay, krizden özellikle orta sınıfın etkilendiğini, Millionaire Fair’in hedef kitlesinin gelir düzeyinin krizden pek etkilenmediğini de vurgularken bu fuarın pek çok insana gelir kaynağı olduğunu söylüyor: “Düşünün ki burada Has Halı’nın dünyaca ünlü bir ürünü var. Bu halının burada satılması önemli değil. Burada ünleniyor ve de en önemlisi sipariş alıyor. Aynısı Kapalıçarşı’daki kuyum ustaları için de geçerli. O ustanın dükkanı, çırağı, kapıdaki güvenliğine kadar para gidiyor bu fuar sayesinde.” Merhaba Kız kardeşim, yaz aylarında henüz üç buçuk yaşındaki oğlu Ruben’i vizyona giren bir çizgi filmi seyretmesi için sinemaya götürmüştü. Döndüklerinde yeğenime filmi sevdin mi diye sordum. Suratını astı ve ‘hayııırrr’ diye bağırdı... Nilüfer’e baktım, ne oldu dedim. ‘İnanamıyorum’ dedi, ‘Sinemada çizgi film gösteriyorlar ve biliyorlarki çocuklar izlemeye gelecek. Ama filmden önce gösterilen tanıtım fragmanlarında inanılmaz sahneler vardı. Bütün çocuklar korktu, Ruben yüzünü kapadı, çığlık attı. ‘Anne gidelim’ diye tutturdu’... İşte hayatın her alanında karşımıza çıkan şiddetin küçük bir yansıması... Geçen hafta sonu Umut Vakfı’nın Antakya’da bir semineri vardı: Türkiye’de Bireysel Silahsızlanma ve Şiddet Haberleri Yerel Medya Eğitim Semineri... Hepimiz, Nazire Dedeman’ın bireysel silahsızlanma ve şiddete karşı yıllardır yılmadan sürdürdügü mücadelesini biliyoruz. Antakya ve çevre illerden katılan meslektaşlarımızla birlikte birbirinden değerli konuşmacılar gazeteci yazar Nail Güreli, avukat Fikret İlkiz, Prof. Dr. Nurçay Türkoğlu, avukat Filiz Kerestecioğlu, gazeteci yazar Ragıp Duran, Prof. Dr. Ayhan Akcan’ın tüylerimizi ürperten açıklamalarını dinledik. Verdikleri bilgiler, yazılı ve görsel medyadaki şiddetin çocuklar üzerindeki etkisinin ne denli büyük boyutlarda olduğunu ortaya koyuyordu. Çocukluk döneminde reklamlardan, dizilerden ya da filimlerden etkilenen ve gördükleri modelleri benimseyen çocuklar doğal olarak ileriki yaşlarda saldırgan davranışlar sergileyip, şiddeti normal olarak algılayabiliyorlar. Türkiye’de yapılan bir araştırmada, çizgi film ve çocuk programlarına saat başına 32 şiddet görüntüsü düştüğünü gözler önüne sermişti. Bir başka araştırmanın sonucu ise; okul öncesi dönemdeki bir çocuğun (36 yaş arası), günün 6 saatini televizyon karşısında geçirdiği varsayılıyordu. Yani bir çocuk, haftada 107,5, bir yılda ise toplam 5 bin 590 cinayet, ölüm, intihar, bıçaklı ve silahlı saldırı ile döverek yaralama görüntüsüyle karşı karşıya kalıyor. Varın gerisini siz düşünün. Peki, başka ülkelerde çocukların şiddet sahnelerinden etkilenmesini engellemek için neler yapılıyor. İşte birkaç basit önlem. Belçika ve Yunanistan’da çocuk programlarının 5 dakika öncesinde ve sonrasında reklam yayını yasak. Yunanistan’da 07.0020.00 saatleri arasında radyo ve televizyonda oyuncak reklamı yapmak yasak. Belçika’da televizyonda ateşli silahları taklit eden oyuncak reklamları yasak. Kimbilir belki Türkiye’de de bir gün şiddetin olmadığı hatta İskandinav ülkelerinde olduğu gibi şekerleme reklamları sırasında ekranda diş fırçasının da gösterildiği günleri görürüz... İyi hafta sonları... TANIŞMAK İÇİN Baykar, fuarla birlikte 2 bin kişinin üzerinde bir istihdam yaratıldığını belirtirken fuarı ziyaret edenlerin konakladıkları oteller, ulaşımları için ayrıca hizmet aldıklarının da altını çiziyor. Barkay, fuarda firmalar için önemli olanın orada olmak olduğunun söylüyor: “Buraya katılan firmalar için önemli olan burada kendini gösterebilmek. Satış yapmak değil. Zaten buraya gelip de hiç kimse 3 araba siparişi vermiyor. Tanışıyor, kartvizit alışverişi yapılıyor, sonra gerçek alışveriş...” Moskova, Amsterdam, Şanghay ve Münih’in ardından İstanbul’da gerçekleşen ve gelecek yıl 2225 Ekim tarihlerinde yeniden İstanbul’da olacak fuarın en pahalı ürünleri; Adaboard Yatçılığın Rus milyarder Abromoviç’e özel olarak dizayn ettiği 190 bin euro’luk deniz limuzini lakaplı özel tekne, Has Halı’nın el yapımı, 2 milyon dolar değerinde 17 milyon 199 bin düğümle 4,5 yılda ipek ve altından dokunan paha biçilemez Kâinat Halısı, Topall Mücevherat’ın ünlü Irak’lı ressam Souadad Kandemir ile hazırladığı çok özel koleksiyonu ve 2,5 milyon dolar değerinde Burma Yakutu, 585 bin euro değerindeki Gumpert Apollo görücüye çıktı. Türkler daha çok Royal Motors tarafından Türkiye’ye getirilen Gumpert Apollo, 585 bin euro’ya satılmış. Royal Motors’dan görüştüğümüz Murat Yılmaz, fuarın kendileri için iyi geçtiğini 585 bin euro Aston Martin’in fuar alanındakinden farklı rengini sipariş eden pek çok kişi olduğunu söyledi. Yılmaz, “Fuarda tanışıp şu an görüşmelerimizin sürdüğü, sıcak ilişkiler içinde olduğumuz pek çok kişi var” dedi. Topall Mücevherat’ın ressam Souadad Kandemir’in tablolarından yola çıkarak ürettiği, tamamı pırlanta olan 13 parçadan oluşan ‘Kelimeler ve Kubbeler’ koleksiyonunda yer alan parçalar da alıcı buldu. Kendileri için oldukça iyi geçtiği bilgisini aldığımız Topall Mücehverat yetkilisi Ayşegül Topal, fuarda aleni şekilde alıcıları olmadığını zaten kendi müşteri portföylerinin orada almak istemeyeceklerini daha sonrasında görüştüklerini belirtti: “Ancak bize yabancı ülkelerden daha çok konuk geleceği söylenmesine karşın bizim gene kendi müşterilerimiz bizi yalnız bırakmadı.” EL İŞİ ÜRETİM Fuarın yurtdışında müdavimlerinin oluşmaya başladığını belirten CNR Genel Müdürü Rüştü Barkay, Millionaire Fair’i İstanbul’a getirmek için 2 yıldan beri çalıştıklarını ifade ederken Ortadoğu’da özellikle Dubai ile yarış halinde olduklarını ancak İstanbul’un galip geldiğini söylüyor. 12 aydan beri pazarlama çalışmalarının yürütüldüğünü ifade eden Barkay, misafirlerin belirlendiğini, ve en çok Dubai, Bahreyn, Katar, Rusya, Ukrayna, Suriye, İran, Yunanistan’dan katılımın olduğunu belirtti. Türkiye’de geçen yıl 42 bin, bu yıl ise 50 bin milyoner olduğunu, Türkiye’nin seçilmesinde bu rakamın da etkisinin olduğunu ekleyen Barkay, Millionaire Fair’in bir tanıtım fuarı olduğunu vurgularken Türkiye’nin el işi üretiminin bu fuar sayesinde (kuyum, el işçiliği) Susuzluğu gideren tasarımlar Tasarımın öncü markalarından Derin’in 2009 yılı koleksiyonunu hazırlandı bile. 1971 yılında Aziz Sarıyer tarafından kurulan Derin’in bünyesinde Aziz Sarıyer ve Derin Sarıyer’in yanı sıra Bülent ŞİRİN Özden, Tanju Özelgin, Arif Özden, Defne Koz, Mehmet Ermiyangil ve Ayşe Kulin GÜVEN Akgül gibi önemli tasarımcıların ürünleri bulunuyor. Markanın bu yılki koleksiyonu yine yalın hatları ve sakin duruşuyla dikkat çekiyor. Tasarımlar ayrıca hızlı ve modern kent yaşamıyla da uyumlu. Derin markasının yeni ürünlerini ve dünyadaki tasarım anlayışlarını konuşmak üzere Derin firmasının direktörü ve tasarımcısı Derin Sarıyer ile buluştuk. Derin (solda) ve Aziz Sarıyer bırakılmak zorunda olmamalı. Aksi takdirde ürünler insanları tüketime sevk etmiş olur. Bu anlamda ürünlerin insanlarla bir bağ kurabilmesini sağlayabilmek oldukça önemli. Çünkü o zaman insanlar o ürünü kullanabilecekleri kadar kullanacaklar ve yerine yeni bir şey almayı düşünmeyecekler. Bu noktada her şeyi kendine adapte eden kapitalizme karşı direnmek gerekir diye vurgulayan Sarıyer, yoksa ekoloji tavrını tamamen ters köşeden anlayıp, onu saptırırız diyor. Bu arada teknik olarak yapılabilecek her şeyin yapılmasının gerkeliliğinden, yani ortak kararların alınmasının ehemmiyetinden de bahsediyor tabii. DOĞAYA UYGUN MALZEME zaman sonra da hala insanların duyularına ve hatta duygularına hitap edebiliyor olmalı. Bu bir histir ve bu hissi tasarımlarınıza yansıtabilirseniz o tasarımınız konunun tarihine geçer. Yani şimdinin tasarımını yapmak çok önemli. Biz de Derin olarak bunu yapmaya çalışıyoruz”. Uzun uzun anlattı bize Sarıyer, bir tasarımın bütün ekolojik standartlara uysa bile yine de tasarımsal değerinin olmasının gerekliliğinden, zamana dayanacak bir derinliğinin bulunmasının şart olduğundan bahsetti... Sonuçta bir ürün alındıktan kısa bir süre bir kenara Tasarımların belalı konusu kopya ürünler konusunda da konuştuk Sarıyer’le tabii. Kopya ürünlerle baş etmenin imkansız olduğunu söyleyen Sarıyer şunları ekledi: “Siz bir yenilik yapıyorsunuz. O yenilik bazen takip ediliyor, bazense taklit ediliyor. Bu da sizi daha iyi şeyler yapıp her zaman önde olmaya itmeli. Kopyayla baş edemezsiniz çünkü tek bir noktasını değiştirir öyle üretirler, engel olamazsınız. Önemli olan bunun sizi kamçılaması. Hatta bir yandan taklit edilmek hoş bile olabilir. Biz butik bir firmayız, bu tarz şeylerle vakit harcayamayız. Sonuçta yapacak çok şey var. ‘Zamansızlık’ anlayışıyla tasarlanan ürünlerin olduğu Derin firmasında ahşapta zararlı kimyasallar içeren sentetik boyaların yerine su bazlı doğal boyalar kullanılıyor. Doğal içerikli kumaşlar tercih ediliyor, ürünler mümkün olduğunca yenilenebilir ve daha az kirletici olan hammaddelerle yapılıyor. Kısaca malzemeler toksik maddeler içeren endüstriyel malzemeler değil, insan doğasına uygun sağlıklı malzemeler... Ve tabii en az bunlar kadar önemli olan ‘zamansızlık’ anlayışı... Kalıcı malzemelerle güzel yaşlanan ürünler... İçtikçe susatan cinsten değil, susuzluğu gideren cinsten... ZAMANSIZ ÜRÜNLER Sarıyer öncelikle bir tasarımdaki en önemli kavramın ‘zamansızlık’ olduğunu vurguladı. Bir tasarımın değerinin zamana dayanabilmesiyle doğru orantılı olduğuna dikkat çeken Sarıyer, ‘Bu yılın trendleri, renkleri bunlar, bunlara uyum sağlayalım. Sürüden kopmadan sürümden kazanalım, rüzgarın estiği yere yönelelim’ anlayışıyla bunun mümkün olmadığını söyledi. Son dönemlerde ekolojinin bir trend haline gelmesinden yakınan Derin Bey, inatla ekoloji ve trend kelimelerinin aynı cümlede kullanılmasının bile insanı ürküttüğünden bahsetti: “Ekoloji üretimi çok daha fazla tetikleyecek bir kavram olunca gerçek anlamından tamamen kopuyor. Tabii ki tüm malzemeler ve üretim teknikleri mümkün olduğunca çevre dostu olacak. Üretim sonrası ürünlerin tekrar kullanılması gibi şeyler firmalar tarafından zaten yapılması gereken şeyler arasında. Bundan bahsetmeye bile gerek olmamalı. Sonuçta bir su üretimi yapıyorsanız, suyu satılığa çıkarablmeniz için uymanız gereken çeşitli standartlar vardır. Bu ürün tasarımında da yavaş yavaş oluşuyor. Ayrıca tasarımlar belirli bir Aziz Sarıyer’in End isimli tasarımı Derin’in 2009 koleksiyonunda Derin Sarıyer’in Tun, Ram, Nas; Aziz Sarıyer’in Tot, Blok, End, Seed, Diamond, Pal; Arif Özden’in Kolt ve Jale Kulin Akgün’ün Wrap isimli tasarımları var. Tun koltuk serisi alışılmışın dışındaki 140 santimetre uzunluğuyla adeta kullanıcısına özel bir yaşam alanı yaratıyor. Yüksek yan ve arka yüzeyleri bir duvar görevi görüyor ve kişiyi genel ortamdan ayırıyor. Seed kitaplığı ise, az miktar materyalle fazla kullanım alanı yaratma felsefesini vurguluyor. Birbirini takip eden ünitelerden oluşan Seed, isteğe göre büyüyebiliyor. Tıpkı Kolt ve End kanepeleri gibi. Kolt çıkarılabilen kolçakları sayesinde uzayabiliyor. End’in birbirine eklenebilen üniteleri sayesinde aynı malzemeyle farklı ürünler yaratmak mümkün. Kim bilir belki de sonsuza kadar uzayabilen bir koltuğunuzun olmasını hayal etmiştiniz. Artık orası sizin yaratıcılığınıza kalmış... Sonsuza uzanan koltuklar hafta?cumhuriyet.com.tr C MY B C MY B İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına İlhan Selçuk Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız Yayın Yönetmeni: Ayşe Yıldırım Sorumlu Yazıişleri Müdürü: Miyase İlknur Görsel Yönetmen: Elif Tokbay Yayınlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ Yönetim Yeri: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No.2 Şişliİstanbul Tel: 0 212 343 72 74 Fax: 0 212 343 72 64 Reklam: Cumhuriyet Reklam Genel Müdür: Özlem Ayden Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Pal Reklam Koordinatörleri: Neşe Yazıcı, Hakan Çankaya Rezervasyon Yönetmeni: Onur Tunalı Reklam Rezervasyon: Mete Çolakoğlu Tel: 0 212 251 98 7475 0 212 343 72 74 Cumhuriyet gazetesinin ekidir. Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle