19 Kasım 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Sinema ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ‘Robinson Crusoe & Cuma’nın çizeri Gürcan Yurt’un senaryosunu yazdığı ve Ahmet Uygur’la yönettiği Destere’de Peker Açıkalın, Önder Açıkbaş, Tuna Orhan ile Volkan Demirok rol alıyor. Film H’leri söyleyemediği için adları H ile başlayan insanları işkenceden geçirerek öldüren Trakyalı bir seri katilin maceralarını konu alıyor. Seri katilin kendine kurban seçtiği Hayrettin ve Hayati adlı aynı köyde yaşayan iki Trakyalı çift, bir gün kendilerini tanımadıkları bir köy evinin bodrumunda bulurlar. Kendilerine geldiklerinde ise katilin sesiyle karşılaşırlar ve bir oyunun tam ortasına düşerler. ? Destere ? Gomorra (Gomorrah) Matteo Garrone’nin yönettiği ve Salvatore Abruzzese, Simone Sacchettino, Salvatore Ruocco ile Vincenzo Fabricino’nun oynadığı Gomorra Roberto Saviano’nun Gomorra isimli kitabından uyarlama. İtalya’da organize suç örgütü Gomorra tarafından öldürülen insanların sayısı 4 bini bulmaktadır. Gomorra sadece yasadışı uyuşturucu ve silah trafiği ya da haraç almakla para kazanmaz, her sektörde faaliyet gösterir. Bu filmde izlenen öyküler, gerçek hayattan alınmış olmakla birlikte tüm bunlar Napoli’nin Scampia mahallesinde ya da Caserta’da yaşanmıştır. ? Kısaların ödülleri belli oldu ‘20.Uluslararası İstanbul Kısa Film Festivali’nde ödüller sahiplerini buldu. En iyi kurmaca kısa film ödülünü Evladiye filmiyle Eray Mert, en iyi belgesel kısa film ödülünü İşkenceye Tolerans filmiyle Armağan Pekkaya ve Umut Kol ile ID filmiyle Simge Gökbayrak alırken, en iyi canlandırma kısa film ödülünü Gemeinschaft filmiyle Özlem Akın, en yaratıcı kısa film ödülünü aldı. Selanik’te şölen sürüyor 14 Kasım’da başlayan 49. Selanik BALLAST Uluslararası Film Festivali elaniklilerin giderek artan ilgisiyle, coşkusuyla sürüyor. Aristotelous Üniversitesi’nin öğrencileriyse ASLI kentin yedi sinema SELÇUK salonunda gösterilen özgün, çarpıcı, sıradışı yapımların en sadık izleyicileri. Çağdaş Türk Sineması’na odaklanarak Anadolu’nun Kayıp Şarkıları, Gitmek, Kabuk, Nokta, Pandora’nın Kutusu, Sonbahar, Süt, Üç Maymun filmlerini sunan etkinlik bu yıl Ortadoğu’ya da yöneldi. Filistin, Irak, İsrail, Lübnan, Mısır, Suriye ve Yemen’ den seçilen 12 film Yunanistan’da ilk kez gösterimde. Temmuz ayında yaşamını yitiren ünlü Mısırlı yönetmen Yusuf Şahin’in Alexandria... Why? (İskenderiye... Neden?/1978) filmi dışında 20052008 tarihli çalışmaları kapsayan bu seçki de aynı politik, dini, sosyal sorunları yaşayan, gerçekçi, zengin bir sinemasal çeşitlilik gösteren, farklı öyküleri, kimlikleri anlatan yapımlar yer alıyor: İlk kez 61. Cannes Film Festivali’nde gösterilen Salt of this Sea (Annemarie Jacir/Filistin) ABD’de büyüyüp doğum yeri Filistin’e dönme kararı alan genç bir kadının öyküsü, yine Cannes’da gösterilen Waltz with Bashir (Beşir’le Vals/Ari Folman/İsrail) Lübnan Savaşı’nın sarsıcı etkilerinden kurtulamayan eski bir askerin karabasanı, Sundance’te izleyici ödülünü alan Captain Abu Raed (Amin Matalqa) düş gücü ve olağanüstü dostlukla ilgili Lübnan bağımsız sinemasından bir örnek, çağdaş peri masalı A New Day in Old Sana’a (Bader Ben Hirshi/Yemen) hükümet baskısı altında çekilen bir ilk çalışma, Muhammed El Daradji’nin Bağdat’ta Amerikan askerlerinin kenti bombalarken çektiği War, Love, God and Madness’ le Dreams (Irak) belgeselleri çekim ekibinin ölümle yüz yüze gelişlerini de saptıyor. KISSES Ya Atatürk olmasaydı “Osmanlı Cumhuriyeti”, Mustafa Kemal Atatürk’ün olmadığı bir ülkenin portresini çizmeyi hedefleyen fikri ilginç, ortaya çıkan sonuç açısından ise hayli kötü bir film denemesi... Komik desen değil, trajik desen o da değil... Sadece sistemi ve ALPER iktidarı eleştirmesiyle övgüyü TURGUT hak ediyor zaten gerisi absürt bir hikaye... alperturgut.blogcu.com Osmanlı Cumhuriyeti’ni Gani Müjde yazdı ve yönetti. Hatırlarsınız, dokuz yıl önce çektiği “Kahpe Bizans” gişede büyük bir başarı elde etmişti. Filmin görüntü yönetmenliğini Uğur İçbak üstlendi. Kurgu Mustafa Preşeva’ya (45. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde Vicdan filmiyle en iyi kurgu ödülünü aldı), müzik Sezgin Gezgin’e ait. Osmanlı Cumhuriyeti’nin başrollerine komedyen Ata Demirer ile genç aktris Vildan Atasever konuşlanmış. Filmin 47 kişilik oyuncu kadrosunda, Ruhsar Öcal, Sümer Tilmaç, Kerem Kupacı, Ali Düşenkalkar, Hakan Vanlı, Ahmet Çevik, Alp Öyken ve Sezen Aksu’nun önemli rolleri var. İstanbul’da 23 farklı mekânda 5,5 haftada çekilen yapımda, 1075 figüran görev aldı. Komiktrajik bir hattı izlemeye çabalayan Osmanlı Cumhuriyeti dün gösterime girdi. hepten eksik ve gedik... Başkent İstanbul bildiğiniz İstanbul, elde 15 vilayeti kalmış ülkenin en doğusunda ise küçük bir kasabayı andıran Ankara var. Siz birkaç kişinin fes takıp, kaftan giymesi, tabelaların, plakaların hem Türkçe, hem Arapça olması, bilgisayar marifetiyle boğaza yapıştırılan ABD savaş gemileri, İstanbul Üniversitesi’nin bahçesine konulan küçük ölçekli Özgürlük Heykeli ve üç beş Yanki askeriyle mi bu büyük değişikliği yansıtacaksınız? İşte asıl buna gülünür. Bu kadar kötülemenin ardından filmin iyi noktalarına gelelim. Aralara serpiştirilen siyasi tespit, göndermeler ve varsayımların bir kısmı, mevcut hükümeti eleştirmek adına alkışı hak ediyor. Keşke politik tartışmaları körükleyecek siyasi bir filme dönüştürülebilseydi bu yapım... Ve anlatılmak istenilenler, Osmanlı Cumhuriyeti’nin gizli alt metni olarak kalmasaydı. Yinede cesareti nedeniyle Gani Müjde’yi tebrik etmek gerekiyor, çünkü günümüzde iktidarı eleştirebilmek her babayiğidin harcı değil. THE PHANTOM CARRIAGE Çağdaş altgrupların ayrı yaşam biçemlerini irdeleyen, alışılmış, bilinen toplum standartlarının dışında alternatif varoluş olanaklarını benimseyen toplulukları vurgulayan Focus Commune 2008’de DREAM Delta (Kornel Mundruczo/Macaristan), Salamandra (Pablo Aguero/Arjantin), Glasses (Naoko Ogigami/Japonya) gibi sıradışı yapımlar var. Özel Gösterimler’de yenilenmiş kopyasıyla Amerikan doğal yaşamını sergileyen The Exiles (Kent Mac Kenzie/ABD/1961), Selanikli rock gruplarınca seslendirilecek Victor Sjöström’ün sessiz klasiği The Phantom Carriage (İsveç/1921) yer alıyor. Brezilya sinemasının kült kimliği, korku filmlerinin yönetmenioyuncusu Jose Mojica Marins terör üçlemesi Coffin Joe’nun en dehşet verici son bölümü Embodiment of Evil’i sunuyor. Yaratıcı yönetmenlere saygıda bulunan Bağımsızlık Günleri’nde, Filipinli Brillante Mendoza TULPAN Service’i, Koreli Kim Jeewon The Good, the Bad and the Weird’ i tanıtıyorlar. Bölümde ayrıca Tulpan (Sergey Dvortsevoy/Kazakistan), Kisses (Lance Daly/İrlanda), Still Walking (Hirokazu Koreeda/Japonya) gibi önemli yapımlar gösterimde. Genç Amerikalılar’da Ballast (Lance Hammer), Goliath (DavidNathan Zellner), I Think I’m Missing Parts (Joshua Safdie) gibi dikkat çekici çalışmalar var. Deneysel sinemayı vurgulayan yeni öncü bölüm Deneysel Forum, Hırvat yönetmen Ladislav Galeta’ya saygıda bulunuyor. Multimedya sanatçısıfotoğrafçıyontucuyerleştirmeci Galeta 20 filmiyle (Metanoia/1969 Wallzen/197789) etkinlikte. Ünlü adlar Ustalar Sınıfı veriyor: deneyimerini anlatıyor, New Town Killers’ın (İngiltere) Luc Dardenne özgün film çekme yöntemlerini yönetmeni Richard Jobson, Dijital Punk Sinema anlatıyor, Oliver Stone son çalışması W’yi tanıtıyor, başlıklı bir ustalar sınıfı yapıyor. Emir Kusturica, No Smoking Orkestrası’yla hem bir Festival, yarın Olympion Sinema Merkezi’nde konser veriyor hem de bir ustalar sınıfı yapıyor, Takeshi gerçekleştirilecek Altın(37 bin Avro) ve Gümüş Kitano Achilles and the Tortoise’ı tanıtıp İskender (22 bin Avro) ödüllerinin dağıtılacağı yönetmenliğiyle oyunculuğunu anlatıyor, Brokeback kapanış töreniyle sona eriyor. Kapanış filmi, Kraliçe, Dağı ve Babil’e yaptığı bestelerle iki Oscar alan İskoçya’nın Son Kralı filmlerinin senaristi Peter Arjantinli besteci Gustavo Santaolalla filmlere müzik Morgan’ın oyunundan uyarlanan, Ron Howard’ın yazmayı açıklıyor, Uluslararası Yarışma Jüri başkanı yönettiği (Da Vinci Şifresi) Frost/Nixon. Bu politik yazar Michael Ondaatje yazın sanatını tanımlıyor, Pan’ın yapım, 1977’de İngiliz TV’undan Frost’un ABD Labirenti’ yle en iyi görüntü Oscar’ı alan Guillermo başkanı Richard Nixon’la gerçekleştirdiği tarihi Navarro sinemada görüntü sanatının önemini irdeliyor, söyleşiyi, başkanın halktan özür dilemesini anlatıyor. Oscar’lı Diablo Cody (Juno) senaryo yazım tekniklerini Festival filmleri Selanik’ten sonra her yıl olduğu gibi açıklıyor, Mamma Mia!’nın görüntü yönetmeni Haris Dedeağaç, Kavala, Serres, Kozani, Kastoria, Edressa, Zambarloukos büyük bütçeli ve bağımsız yapımları Grevena, Ioannina kentlerinde de izleyicilerle tartışıyor, toplu gösterimi yapılan Manos Zakharias buluşmayı sürdürüyor. Sovyetler’deki kariyerini, Yunan sinema endüstrisindeki YÖNETMENLERE SAYGI DİRENİŞE DESTEK VEREN PADİŞAH Atatürk olmayınca dolayısıyla Kurtuluş Savaşı da yapılamıyor. Ve “Hasta Adam” Osmanlı, bir yandan ABD mandası diğer yandan Avrupa Birliği arasında itilip kakılıyor ve ülke giderek küçülüyor. Yıl 2008... Yer Topkapı Sarayı... Zamane padişahı 7. Osman, bildiğin bir kukladır ve laubali bir halkın her Allah’ın günü dalga geçtiği bir zavallıya dönüşmüştür. Yıllar önce haremini de kapatan padişah Osman, alışveriş çılgını eşi Bezmialem Saliha Sultan’dan da yeterli ilgiyi görememektedir. Geceleri kaftanını çıkartıp, takım elbisesini giyen padişah, soluğu eski bir Rum meyhanesinde almaktadır. O, dertlerinden kaçış yolunu musiki ve rakı masasında bulmuştur. En has iki adamı Yadigar ve Dumrul ise ona adeta kol kanat germektedirler. Bir gün 7. Osman, sarayının bahçesinde Ginger ile gezerken restorasyon çalışmalarına katılan “Sanayii Nefise” öğrencisi güzel Asude’ye çarpar. Bu kazadan bir aşk doğar. 7. Osman ve genç kadının yakınlaşmaları, Saliha Sultan’ı kıskançlık krizine sokarken ABD’liler de tetiktedir. Çünkü padişahın âşık olduğu Asude, direnişçilerin görevlendirdiği bir vatanseverdir. Devir her şeyin satıldığı bir devirdir günümüzden pek bir farkı yok aslındaBaşmabeyinci İbrahim Paşa ABD’lilere, Sadrazam Sadık Muhtar ise Avrupa Birliği’ne çıkarları doğrultusunda kölelik etmektedir. Ankara’da, İstanbul’da vatanın kurtuluşu için savaşmak isteyen bir avuç direnişçi, öndersizlikten belki de harekete geçer umuduyla padişahı kurtarıcı bellemişlerdir. Ve padişah 7. Osman, biraz da aşkın hatırına direnişçilerden yana tavrını belirler. Ancak artık çok geçtir, son çırpınışlarını yaşayan padişah “geldikleri gibi giderler” diyebilecek bir güç ve kudrete asla sahip olamamıştır ki, tarihe geçebilsin. EKSİK, GEDİK BİR HAYAL GÜCÜ... Çocuk yaştaki Mustafa (Atatürk), başak tarlasında teneke çalıp kargaları kovalarken çıktığı ağaçtan düşüp kafesteki bülbülü kurtarmak gibi bir amaç için yaşamını yitirse bizleri nasıl bir gelecek beklerdi? İşte, Osmanlı Cumhuriyeti’nin çıkış noktası bu... (Fikir, Sibel Can’ın seslendirdiği Serdar Ortaç bestesi “Padişah” tan doğmuş, hani “Bu devirde kimse sultan değil...” diye başlayan şarkıdan...) Peki, polemik yaratmak için tasarlandığı her haliyle belli olan Osmanlı Cumhuriyeti’ni sizin için biraz irdeleyelim. Öncelikle bana sorarsanız “film nasıldı?” diye, yanıtım tereddütsüz vasat olurdu. Osmanlı Cumhuriyeti’ni hiç abartmıyorum, kötü filmler sınıfına direk sokarım. Bir kere bu film kesinlikle komik değil, klişe deseniz gırla... Espriler buzluktan çıkarılmış gibi, güldürmekten çok uzak ve günümüz mizah anlayışına asla hitap etmiyor. Atıyorum Fenerbahçe, Şampiyonlar Ligi maçını Antep Saint Germain (Fransızlara kalmış ya şehir) ile oynayacak. Yahu hepimiz, “Real Mardin” ve benzeri kelime türetmeli güldürme denemelerini yıllar önce tükettik. Bazı şeyleri ısıtarak verirseniz, inanın tadı bozuluyor. Bunun yanı sıra senaryo çelişkiler ve karışıklıklar yumağını andırıyor. İstanbul’u ABD’liler işgal etmiş, pekâlâ, o vakit İngiliz askerleri nerede? Hah pardon onlar, AB’ci olmuşlar. Tam manasıyla abuk sabuk bir öykü bu... Yapıma ruhunu vermesi gereken esas oyuncu konumundaki hayal gücü ise C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle