19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

6 22 KASIM 2008 CUMARTESİ ABD’de Türkçe yayın yapan ilk ve tek radyo kanalı Florida Türk Radyosu’nun kurucusu Sevi Sarı, Türkiye’nin tanıtımı için çalıştıklarını söylüyor. ‘Beni oyunculuk ayakta tutuyor’ 45 yıl tiyatro sahnesinin tozunu yuttuktan sonra 4,5 yıl önce emekli olan Yıldız Kültür, sağlığı elverdiğince oyunculuğu kamera karşısında sürdüreceğini söylüyor Yıldız Kültür, 45 yıllık tiyatro sanatçısı… Doğal, sıcak, duygusal ve samimi… Saç boyası, estetik veya kadınlara dair herhangi bir süs onun hiç derdi değil. Varsa yoksa sanat… Nasıl da enerji yayıyor etrafına ALPER bir bilseniz. Söyleşi sırasında ikide bir ayağa TURGUT kalkıp jest ve mimikleriyle hararetli hararetli anlatıyor, bir şeyi tarif ederken merdivenleri alperturgut.blogcu.com ikişer basamak atlayarak çıkıyor. Yakalandığı göğüs kanserinin ardından çok ağır bir ameliyat geçiren Yıldız Abla, “Beni oyunculuk ayakta tutuyor” diyor. Eşim Savaş Kültür, psikiyatri profesörüdür, onunla turnede tanıştık. Askerden dönmesini bekledikten sonra evlenip Savaş’ın memleketi İzmir’e taşındık. Ben de tayinle İzmir Devlet Tiyatrosu’na geçtim. Seneye Savaş ile evliliğimizin 40. yılı… Bu nasıl büyük bir mutluluk, anlatamam. Sanırım bir de oğlunuz var… Evet… Oğlum Kerem şimdi 33 yaşında, kendisi inşaat mühendisidir. Büyük bir firmanın finans bölümünde çalışıyor ve işi gereği yurtdışında yaşıyor. Henüz bekâr... Yakında gelecek ve özlem gidereceğiz. Amerikalılar Atatürk’ü merak ediyor ABD’de Türkçe yayın yapan ilk ve tek radyo kanalı olan Florida Türk Radyosu (FTR), dinleyici profilini her geçen artırıyor. Radyonun kurucusu Sevi Sarı, Türkiye’nin tanıtımı için HÜSEYİN önemli çalışmalar yaptıklarını belirterek, KILINÇ “Amerika’daki gücümüz için medyaya ihtiyacımız var” dedi. Sarı sorularımızı yanıtladı. ABD’de bir radyo kurmak fikri nasıl doğdu? Yıllar önce buraya tatil ve iş amacı ile geldik. İlk zamanlar arabayla dolaşırken diğer ülkelerin dillerinde yapılan yayınları dinliyorduk. Türkçe yayın yapan bir radyo var mı diye düşünürdük. Daha sonra buraya yaşamak için yerleştiğimizde, Amerika kıtasında neden bizim de bir radyomuz veya televizyonumuz yok diye sormaya başladık. Eşim Kenan Sarı’nın teklifi ile girişimlere başladık. Hedefiniz neydi peki? Florida Türk Radyosu, Temmuz 2007 tarihinde Florida Eyaleti Miami kentinde kuruldu. Radyomuzun en önemli özelliği ABD’de Türkçe yayın yapan ilk ve tek radyo istasyonu olmasıdır. Sloganımız “ABD topraklarında Türkçe yayın yapmanın ne anlama geldiğini anlayanların radyosu.” Radyomuz Türkün sesini ABD’de daha güçlü duyurabilmek amacı ile kuruldu. Büyük bir dinleyici kitlesine ulaştık. Türkiye’nin tanıtımı adına önemli çalışmalar içerisindeyiz. Dünyada güçlü olmak için Amerika’da güçlü olmamız lazım. Amerika’daki gücümüz için de medyaya ihtiyacımız var. İlk programınızın ardından nasıl tepkiler aldınız? İstiklal Marşı 98.5 FM bandından çalmaya başlayınca hepimiz gözyaşları içinde arabalarımıza koştuk. Çok sevineceğini düşündüğümüz bütün tanıdıklarımıza telefonla hem haberi veriyor, hem de ağlıyorduk. O günkü programda İstiklal Marşı okundu, Türkçe şarkılar çaldı. Tesadüfen arabasında radyosunun kanalları karıştırırken İstiklal Marşı’nı duyunca, kaza ile karşı karşıya kalanlardan tutun, canlı yayına katılıp heyecan ve ağlamaktan konuşamayanlar, şu anda aklıma geldikçe halen o heyecanı yaşıyorum. Önümüzdeki günlerde gerek radyo yayınların da gerekse de televizyon yayının konusunda projeleriniz var mı? Şu anda 98.5 FM frekansı üzerinden yaklaşık 6 milyon kişinin yaşadığı Miami Fort Lauderdale ve Palm Beach bölgelerinde yayın yapıyoruz. İnternet adresimiz www.floridaturkradyosu.com. Yalnızca İnternet üzerinden dinleyici kitlemiz 20 bin ila 40 bin arasında. Yakın zamanda uydu yayına geçeceğiz. Ardından bu topraklardan yayın yapan televizyonumuz da gelecek. Siz hangi programı hazırlıyorsunuz radyoda? ‘Sevi ile Keyifli Saatler’ isimli programın yapımcısı ve sunucusuyum. Programda her hafta Türkiye’den ünlü sanatçılarımızı konuk ediyoruz. Ülke hasretini gidermeye çalışıyoruz. Yabancı dinleyicilerimizin Türkçe şarkılardan pek hoşlandıklarını söyleyemeyiz. Ama bazen istekte bulunanlar oluyor. Özellikle Türkiye ve Atatürk hakkında İngilizce program isteyen Amerikalı dinleyicilerimiz oldu. OYUNCULUĞU BIRAKMAM Tiyatrodan ne zaman emekli oldunuz? Ankara, İzmir ve İstanbul Devlet Tiyatroları’nda çalıştım, tiyatro turneleriyle tüm Türkiye’yi gezdim. İzmir’de her akşam oyundasınız. Beş oyun mu var, beşinde birden oynuyorsunuz. Olmadı İstanbul’a yardıma koşuyorsunuz. İzmir taşra olarak görülüyor ve bir süre sonra oyuncu yerinde saydığını düşünüyor. Çünkü sizi sadece tiyatro seyircisi tanıyor. Sinema ve dizi oyuncularını ise herkes biliyor. Bir gün hiç unutmam İzmir Devlet Tiyatrosu’nda birlikte oynadığımız Zuhal Olcay, beni kenara çekti ve “Çok bunaldım, artık tanınmak istiyorum” dedi. Ben de İstanbul’a gitmesini tembihledim. Neyse… Yaklaşık 4,5 yıl önce tiyatrodan emekli oldum ama sağlığım el verdiğince oyunculuğu bırakmayacağım. BÜYÜK MUTLULUK Tiyatro sevdanız nasıl başladı? Babamı küçük yaşta yitirdim. Bana ve iki kız kardeşime terzilik yapan annem Fikriye baktı. Annem, Devlet Tiyatrosu Opera ve Balesi’nde kostüm dikiyordu. Tiyatroyu onun sayesinde tanıdım ve zamanla oyunculuk kanıma girdi. Yani anlayacağınız çok küçük yaşta figüran olarak sahneye adımımı atmış oldum. Locada şık kıyafetler içinde büyük opera sanatçısı Ayhan Aydan’ı görmek ve alkışları duymak o kadar etkileyiciydi ki… Sonra konservatuar sınavlarına girdim ve kazandım. 1960’lı yılların başında Ankara Devlet Konservatuarı’nı bitirdim ve 10 yıl kadar Ankara Devlet Tiyatrosu’nda çalıştım. Eşinizle nasıl tanıştınız? Gençlerden kısa ve derin mesajlar METRO Group sosyal sorumluluk alanında yıllardır büyük bir özenle çalışıyor. 6 yıl önce yola çıktıkları Metro Kısa Film Yarışması’ndan başarılı gençler çıktı. Bu SİNEM haftasonu sonuçları yarışmanın DÖNMEZ açıklanacak jürisini Fadik Sevin Atasoy, Ali Taner Baltacı, Güneri Cıvaoğlu, Atilla Dorsay, Cansel Elçin, Doğan Hızlan ve Yekta Kopan oluşturuyor. Metrogroup Kısa Film Yarışması’nın ortaya çıkışını, kazandırdıklarını Metrogroup Yönetim Kurulu Başkanı Nurdan Tümbek Tekeoğlu ve proje ortakları TÜRSAK Vakfı Başkanı Engin Yiğitgil’le konuştuk. Kısa film yarışmasını hayata geçirirken ‘Gençlerin gelecekte nasıl güven dolu yarınlara kavuşabilir’ fikrinden yola çıktıklarını söylüyor Tekeoğlu. Gençlerin eğitim aldıkları birçok alanda kariyer yapamadığını, günlerce heyecanla çalışıp projeler geliştirmesine karşın mezun olduklarında büyük hayal kırıklıkları yaşadıklarını anlatan Tekeoğlu, şöyle devam ediyor: “İstedik ki, sinemaya ve özellikle kısa filme gönül vermiş gençlerimizin kariyerlerinde bir katkıda bulunalım, onların bin bir emekle hayata geçirdikleri projelerini ödüllendirelim. Yurtdışında sinema eğitimi almalarını sağlayıp, uluslararası film endüstrisiyle tanışmalarına ön ayak olalım.” Gençlerin tüm sanat alanlarındaki projelerinin desteklenmesi gerektiğini vurgulayan Yiğitgil de bunun için gerek özel sektör gerek devlet kurumlarının kaynak aktarması gerektiğini söylüyor. Kısa film yarışmasının hedefleri çok açık. Metrogroup her şeyden önce sinema tutkunu gençlere yeni fırsatlar sunuyor. Yiğitgil, yarışmanın etkilerinden söz ederken “Bugün birçoğu dev projelerde çalışıyor, ödüller kazanıyor, sinema sektöründe basamakları birer birer tırmanıyorlar. Yarışma 5. yılın sonunda gençlere sinema alanında bir sıçrama basamağı sunan yarışma olarak tanınıyor” diyor. Yiğitgil, her büyük yönetmenin geçmişinde bir kısa film serüveni olduğunu, hatta bazı büyük ustaların uzun süre uzun metraj filmden kısa filme dönüş yaptıklarını vurguluyor. Tekeoğlu ise genç sinemacıların ilk deneyimlerini kısa filmle yaşadıklarını, hayat görüşlerini ve yaratıcı fikirlerini çok net olarak kısa filmlere yansıtabildikleri için tercih ettiklerini belirtiyor. Yarışmaya katılım her yıl daha da artıyor. Bu durumda önceki yıllarda ödül kazanan projelerin devam eden başarıları ve kısa filme olan ilginin artışının da etkili olduğunu söyleyen Yiğitgil, film kalitelerinde de bir gelişme olduğunu belirtiyor: “Aldığımız tepkiler çok teşvik edici. Bu yıl başvuru sayımız 200’e ulaştı. İran’dan bile başvuru var.” Tekeoğlu filmlerin konusu ne olursa olsun ele alınış biçimi, yaratıcılık, bakış açısı ve anlam derinliği gibi açılardan değerlendirildiğini ifade ederken, “Konu sınırlaması olmaması yaratıcılığı tamamıyla özgür bırakmak demek” diyor. Yiğitgil ise, gençlerin sınırları olmayan yarışmada duygu ve düşüncelerine gem vurmayacaklarını düşündüklerini belirtirken, “Onları yaratıcılık alanında serbest bırakarak sonsuzluk kavramıyla baş başa bıraktık. Bundan dolayıdır ki her sene bizleri son derece şaşırtan yaratıcı eserlerle karşı karşıya kalıyoruz” diyor. Gençlerdeki duyarsızlığı anlamıyorum Sizi en son ‘Issız Adam’ filminde gördük. Issız Adam’da filmin başkarakteri Alper’in (Cemal Hünal) Tarsus’ta yaşayan annesi Müzeyyen’i canlandırdım. Çekimden önce Cemal’i ilk gördüğümde gözlerimi onun üzerinden ayıramadım, evladımı oynayacaktı ve onu kalbime sokmalıydım. O da anladı ve beni incelemeye başladı. Aynı elektriği Ada’yı canlandıran Melis Birkan’dan da aldım. Sadede gelirsek ben bu filmi tam 5 kez izledim ve her defasında hüngür hüngür ağladım. Çağan Irmak’ı çok seviyorum ve ona ikinci oğlum diyorum. Senaryoyu nasıl aldınız? Çağan daha önce benimle çalışacağını söylemişti. Sonra aradan uzun bir zaman geçti, unuttu sandım. Sonra İzmir’de tatildeyken telefonum çaldı ve Issız Adam’ın senaryosunu yollayacağını söyledi. Senaryo yoldayken iki gün boyunca uyuyamadım. Eve kadar gelmesini bekleyemedim, gittim kargo şirketine teslim aldım ve en yakın kafeye oturup senaryoyu bir solukta okudum. Ve çok beğendim. Oynadığınız diğer dizi ve filmler hangileri? Tomris Giritlioğlu’nun yapımcılığını üstlendiği “Aşka Sürgün” dizisi benim için bir dönüm noktası oldu. Sonra “Kırık Kanatlar”, “Hatırla Sevgili”, “Kâbuslar Evi: Tanıdık Yabancı” ve “Menekşe ile Halil”de rol aldım. “Adem’in Trenleri”nde filminde ise biraz kaçık bir halayı canlandırdım. Söylemeye dilim varmıyor ancak küfürlü konuşma baz alınırsa tarihe geçebilecek o meşhur replik sırasında zorlanmadınız mı? Adem’in Trenleri’nin senaryosu elime geçtiğinde şok geçirdim. Gözlerime inanamadım. Ve senaryoyu eşime gösterdim, ben bunu yanlış mı okuyorum diyerek… Ne kadar kızarsam kızayım benim bugüne dek söylediğim tek ağır laf “Eşek suratlı” idi. Ama senaryo icabı o cümleyi kurmak zorunda kaldım. Genç oyuncuları nasıl buluyorsunuz? Onlardaki duyarsızlığı anlayamıyorum ve birçok değerin yittiğini görüyorum. Birçok tiyatro okulu var ancak eğitim yok, iyi eğitmenler yok. Adaşım olan Yıldız Kenter bizim büyüğümüz. Bir gün olsun bakımsız göremezsiniz onu. Ve her zaman dakiktir. Çünkü işine ve meslektaşlarına saygı duyar. Biz de bir sınıf üstünüzdekilere ağabey ve abla derdiniz. Yıllar sonra oturarak anlaşarak kaldırdık ağabeyi, ablayı… Oyunculuk görüntüye dayanan bir iş, gençler okulundan mezun olmasalar da tabii ki rol verilirse sahneye çıkacaklar, sete gidecekler. Ne diyeyim, yetenekleri de varsa helal olsun. Yeni projeler var mı? Mahsun Kırmızıgül’ün hâlihazırda çektiği “Güneşi Gördüm” filminde rol aldım. Geçenlerde çekim için Kars’taydım. Bunun dışında “Melekler Korusun” adlı yeni bir dizi projesinde Hümeyra ile birlikte oynayacağız. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle