19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Madde bağımlıları sporla arınıyor 1999 yılında yapılan bir araştırmada madde akademik ve personel desteği veriyor. 2003 yılında bağımlılığının İzmir’de Türkiye ortalamasının üzerinde Karşıyaka’daki hizmet binasına taşınan merkez tek elden çıkması üzerine, kentte 5 kuruluş bir araya yönetilmemenin verdiği sıkıntıyı hissetse de, geçen gelerek çocuk ergen alkol ve madde sürede çok başarılı çalışmalara imza atmış. Sistemde bir EMRE bağımlığı araştırma merkezini oluşturdu. aksama olması durumunda merkezin kapanabileceğini Merkezde uygulanan yöntemler belirten Yüncü, bunun için yönetimin tek elde toplanması DÖKER uluslararası kabul görmüş tedavilerden gerektiğini vurguluyor. biraz farklı. Madde bağımlısı gençler, tenis, yüzme, masa tenisi, el sanatları etkinlikleriyle normal yaşama döndürülüyor. Ege Üniversitesi Çocuk ve Ergen Alkol Madde Bağıımlığı Araştırma ve Uygulama Merkezi (EGEBAM) Sorumlusu, Psikiyatri Uzmanı Yard. Doç. Dr. Zeki Yüncü, “arındırma tedavisi” adını verdikleri yöntemle beş yıl içinde bin genci madde bağımlılığından yüzme eğitimi veriyoruz. Zeki Yüncü, arındırma tedavisi kurtardıklarını söylüyor. Örnekköy’e yapılan tesislerde yöntemiyle çocukları maddeden Madde bağımlısı tenis eğitimi veriyoruz.” uzak tuttuklarını, kentin kendilerine gençlere haftalık 2003 yılından bu yana verdiği fırsatları değerlendiklerini program Karşıyaka’daki binalarında 2 bin 300 belirterek, şunları söylüyor: “Bazen çıkardıklarını, tenis, poliklinik sayısına ulaştıklarını belirten buraya gelen çocuklar hiçbir şekilde yüzme, masa tenisi Yüncü, “5 yıl içinde bini aşkın yüzme bilmiyor, tenisin adını gibi uğraşlarla farklı gencimizi madde kullanımından duymamış olabiliyorlar. Biz gelen alanlarda kurtardık. İzmir her zaman en çok çocuklara, spor etkinliği ve uğraş adı yaşayabileceklerini madde kullanılan kent olarak geçiyor. altında tedavi yöntemleri uyguluyoruz. gösterdiklerini Ancak bu bence doğru değil. Yapılan Buradan çıktıktan sonra tenisçi kaydeden Yüncü, araştırmalarda İzmir’de bu oranın olmalarını beklemiyoruz. Ama çocuk İzmir’in azaldığını görsek de ülke olarak Kuzey oraya gittiği zaman ‘benim hayatımın olanaklarından Avrupa ülkelerine göre madde dışında da farklı yaşamlar varmış‘ diyor. yararlandıklarını, kullanımında yükselen bir grafik söz Çocuğun farklı arayışa girmesini onlara maddeyi konusu. Yani uyuşturucunun istiyoruz. Burada Ege olumsuz yanlarını Üniversitesi’nin bize bıraktıktan sonra çocuklara bu kişilerden sunduğu imkânlarla yapabileceklerinin önce anlatmalıyız” olimpik yüzme “anahtarını” verdiklerini diyor. havuzunda belirtiyor. Merkez, kentteki kamu kurum ve kuruluşlarının desteğiyle yaşamını sürdürüyor. Sağlık il müdürlüğü kurumun doktor ve hemşire, İzmir Büyükşehir Belediyesi gıda, yemek ve temizlik, İzmir İl Sosyal Yardımlaşma Vakfı, araç, yakıt, şoför, elektrik ve su gideri gereksinimlerini karşılıyor. Ege Üniversitesi de 1 KASIM 2008 CUMARTESİ 3 İstanbul Halk Tiyatrosu’nun yeni oyunu, politikayla alakalı zengin işadamının dalaverelerini anlatıyor Karanlık işler Sürmanşet’te İstanbul Halk Tiyatrosu, geçen sezon sahnelenen “Can Tarlası”ndan sonra bugün ikinci oyunları “Sürmanşet”in galasını yapıyor. Yetenekli aktör Sinan Tuzcu’nun yaşamı boyunca okuduğu üçüncü sayfa ALPER haberlerinden esinlenerek politik drama TURGUT yazdığı Sürmanşet’i oyunculuk geçmişi alperturgut.blogcu.com de bulunan ve şehir tiyatrolarında kaliteli işlere imza koyan Arif Akkaya yönetti. Perdelerini Beşiktaş Kültür Merkezi’nde (BKM) açacak olan oyunda, Tuzcu’nun eşi Dolunay Soysert, Tardu Flordun, Ceyda Düvenci, Beste Bereket ve Erkan Can oynuyor. Kısaca oyunun konusuna değinecek olursak; karanlık ilişkilerle haşır neşir politikayla da yakın alakalı zengin işadamı Engin Değirmen (Flordun), bir ihaleyi kazanmak için türlü dalavere çevirir. Tek amacı engelleri ortadan kaldırmaktır. Peki, ayak oyunları tek başına kotarılır mı? Tabii ki hayır... Engin Bey’in yanında Aziz (Can) ve Yeşim (Soysert) gibi iki bela bulunmaktadır. Hedeflerinde ise babaları ihale güvenlik raportörlüğü yapan iki kız kardeş Aslı (Düvenci) ve Funda (Bereket) vardır. Kız kardeşlerin güvenli, dingin ve sıradan yaşamları, fırtınaya tutulmak üzeredir. Bu boran, sadece kurban bellenenleri değil herkesi vuracaktır. Kimi ölür, kimi kaybolur, kimi kazanır. Ve aşk saklandığı yerden çıkarken hepsi kendi hayatları için oynamaktadır. ACI HEP VAR OLACAK Sinan Tuzcu’ya soruyorum, Sürmanşet nasıl doğdu? Fikir, 32 yıldır yaşadığım ülkenin okuduğum gazete haberlerinden doğdu. 1950’lerde, bugün ve hatta 2020’lerde bir gazeteyi açtığınızda “acı” hep var olacak. Türk insanı, çalışmak için Almanya’ya göç ettiğinde oraya “Alamanya acı vatan” demişti. Anavatanımızın, oradan ne farkı vardı ki... Bugün görüyoruz, para demek her şey demek ve kapitalist sistem sömürüyor her şeyimizi... Hikâye, insan, maden, toprak, deniz yani bitip tükenmeyen kaynaklarımızdan besleniyor. 2006 yılının Kasım ayında Avrupa tiyatrosundan (İngiltere, İrlanda) ilham alarak ve iki ayrı yazım tekniği kullanarak işe giriştim. İlk perdenin yazımı altı ayda tamamlandı. Yazdıklarımı eşim Dolunay’a gösterdim, yanıtı ‘gerçekten çok iyi, yazarı kim bu eserin’ oldu. Ben yazdım deyince de önce inanamadı ve çok şaşırdı. Sonra ikinci perdeyi kaleme aldık, üç ayda o sürdü, toplam dokuz ayda oyunun yazımı sona erdi. Genç gazetecinin savruluşu Beste Bereket’e “Funda” karakterini soruyorum (oyunun seyriyle ilgili ilginç bilgi ve ipuçları da alıyorum ancak finale haksızlık etmemek için yazmıyorum), o yanıtlıyor; Funda 25 yaşında... Basın yayın mezunu ve bir haber kanalında çalışıyor. O, dünya meselelerine duyarlı bir genç kız ve hayatının odağında aşk var. O aşka bağımlı, aşk bağımlısı... Funda değişecek, şartlar onu ve diğerlerini başka yerlere savuracak. Ailesi İstanbul dışında yaşıyor, o annesi yerine koyduğu ablası Aslı ile birlikte kalıyor ve aşkını dışarı taşırmıyor, kapalı tutuyor. “Türev” filmiyle Antalya ‘Altın Portakal’ Film Festivali’nden en iyi kadın oyuncu ödülüyle dönmüştünüz... Söyleyeceğim o ki; biz sizi daha çok rol aldığınız film ve dizilerden hatırlıyoruz, sanırım tiyatro sizin için bir ilk. Konservatuarı bitirdiğimden bu yana yaklaşık dört yıldır tiyatro yapmamıştım. Yönetmen Arif Akkaya’yı oyunlarından biliyorum, Sinan ise 10 yıllık arkadaşım. Uzun zamandır beni anlayacak insanlar diledim ve bu nihayet gerçekleşti. Oyuncu arkadaşlarımın hepsini tanıyorum ve karar almamda yardımcı oldu. Sonuçta Sürmanşet beni cezbetti. Oyunculukta duygu önemlidir ve bizler mükemmel bir enerji yakaladık. Perde diyeceğimiz günü merakla bekliyorum, salonda 400 insan 800 göz bizi takip edecek. Bir oyuncu için daha büyük bir mutluluk olamaz. GARİP BİR AİLE OLDUK Ya yeni projeler, diyorum. Tuzcu iki ayrı oyun üzerinde çalıştığını ve öyle ki etkilendiği zamanlarda bazen salya sümük ağladığını söylüyor. Yönetmen Arif Akkaya’ya, Sürmanşet’in detaylarını ve ünlü oyunculardan kurulu ekiple çalışmanın nasıl bir şey olduğunu soruyorum. Sinan Tuzcu, geçen Ağustos ayında bana gelerek oyunu yönetmemi istedi. Okudum ve oyunu beğendim, sahneye güzel bir şekilde uyarlanabilmesi için üstünde çalıştık. Sonra ekip oluştu ve bu kadro içime sindi. Garip, ufak ve samimi bir aile olduk. Kendi içinde polisiyesi, günümüzdeki bir noktayı, virgülü izah eden yönü ve hangi filler hangi çimenlere basıyor gerçeği var bu oyunda... Türkiye’de gündemi yakalan bir yazar için malzeme asla tükenmiyor. Bunun dışında yazar bol bol yazar ve onu uygun şekilde budayamaz. Burada yönetmen devreye girer ve oyunu hızlandırıp kurgular. Oyunun ritmi için sürate ihtiyaç vardır ve konunun çabuk anlatılması gerekir. Bilineni final için daha bilinmez hale getirmek de bu işin püf noktalarından biridir. Provalara Eylül’de başladık. Faşist yönetmen, ezilen oyuncular... Şakası bir yana, oyunda son sözü söyleyen bir kişi yani hakem mutlaka olmalıdır. Yoksa ne olur, diyorum. Akkaya cevaplıyor; Herkes gol atmaya çalışır, bu beş oyuncunun hepsi ayrı karakter ve hepsinin ayrı çalışma tarzı var. Yönetmen maestrodur. Oyuncular ise orkestranın parçaları... İyi bir senfoni istiyorsak, çatlak sese müsaade edilebilir mi? Bu bir resimdir ve bu resmi bozamazsınız. Ama doğaçlamaya da karşı değilim. Çünkü oyunun taze kalmasını istiyoruz. Hantal tiyatro yapmak zorunda da değiliz. Fotoğraf: UĞUR DEMİR Gençlerin yüzü gülüyor C MY B C MY B )
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle