Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2 1 KASIM 2008 CUMARTESİ Müzikler Kübalıları anlatıyor Tatlı bir protesto.. Nueva Trova hareketinin önemli isimlerinden Gerardo Alfonso, Küba müziğinin etkileşime açık yapısının onun gelişiminde kritik bir önem taşıdığını ifade ediyor. Küba’da çok ünlü olan “Sábanas Blancas” (Beyaz Çarşaflar) adlı şarkının yaratıcısı Gerardo Alfonso, geçtiğimiz günlerde Küba’yla dayanışma etkinlikleri çerçevesinde Türkiye’deydi. Jose Marti Dostluk Derneği’nin düzenlediği GAMZE Küba “Küba Devriminin 50. Yılı” ERBİL kutlamaları çerçevesinde İstanbul’da bulunan Alfonso çeşitli atölye, sunum ve konser etkinliklerinde yer aldı. Alfonso ile dünyaca ünlü Silvio Rodriguez ve Pablo Milanez’in kurduğu ve kendisinin de 80 kuşağı temsilcilerinden biri olduğu Nueva Trova (Yeni Şarkı) hareketi; Küba’da müzisyen olmak ve şarkılarının hikayeleri üzerine konuştuk. Nueva Trova tarzında müzik yaptığınızı söylediniz. Bu türü biraz tarif edebilir misiniz? Nueva Trova hareketi bizim gençlerle birlikte, onları üretime katmak için geliştirdiğimiz bir tarz. 1960’lı yılların sonlarında ortaya çıkan bir hareket. Bir gitarist ve bir solistle birlikte icra ediliyor. Genel olarak Küba popüler müziğinden etkilendiğini söyleyebiliriz. Ama bir başka özelliği daha var. Devrimin ve dünyada devrimci hareketin yükselişinden sonra artık yeni bir şeyleri ifade etmenin gerekliliğine inandık. Biz artık şarkılarımızda, Kübalıların yeni yaşam tarzını ifade etmemiz gerektiğini düşündük, yeni bir şeyler vardı çünkü artık. Sizin Kübalılar tarafından da en fazla sevilen şarkınız “Sábanas Blancas” (Beyaz Çarşaflar). Nasıl ortaya çıktı bu şarkı ve neden bu kadar popüler oldu? “Sábanas Blancas”, Küba’da yayımlanan Andar la Habana adlı TV programı için hazırlandı. Bu program Havana’nın kendine ait özelliklerini parça parça belgesel olarak yayımlayan bir programdır. “Sábanas Blancas” 1992’de bu program için yapıldı ve hızlı bir şekilde Küba’nın sembolik şarkılarından biri oldu. Bu şarkıdaki beyaz çarşafları, aslında Küba’nın her yerinde görmeniz mümkündür. Çünkü herkes çamaşırlarını dışarıya asar ve bu görüntüler her yerde vardır. Asıl hikaye ise şu, Havana’da çamaşırların dışarı asılması yasaklanmıştı. Ama herkes çamaşırlarını güle oynaya asmaya devam etti. Bir tür kendiliğinden eylem olarak. Ben de aslında bu yasağa karşı, çarşafların asılmasını yasallaştırmak için bu şarkıyı yaptım. Sonra da hiçbir sorun çıkmadı. Yani fonksiyonu da olan bir şarkıydı, tatlı bir protesto olmuştu. Merhaba Dile kolay 25 yıllık bir sahne tecrübesi. Ancak tiyatro oyuncusu Hatice Aslan’ı bir çoğumuz televizyon dizilerinden tanıyoruz. O, asıl çıkışını daha doğrusu popüler oluşunu ise Nuri Bilge Ceylan’ın ‘Üç Maymun’ filmindeki rolüyle gerçekleştirdi. Oyunculuğuna kimsenin söz söyleyemeceği bir sanatçı Hatice Aslan. Onu belki de birçok sanatçıdan ayıran yanı ise duruşundaki sadelik, magazin dünyasına olan mesafeli yaklaşımı ve konuşmalarındaki yalınlıktı. Hiç unutmam bir kaç ay önce bir televizyon programına konuk olmuştu. Karşısında oturan bir gazetenin magazin editörüyle tartışıyorlardı. Daha doğrusu o, derdini anlatmaya çalışıyordu. Magazin muhabirlerinin kimi zaman yalan yanlış şeyler yazdığından yakınıyordu. Her zamanki gibi sakin ve saygılı bir ifadeyle anlatmaya çalışıyordu derdini. Gelin görün ki, meslektaşımız bunu bir türlü kabullenmek istemiyordu. “Örnek verin” diyordu. Aslan da örneklerle açıklıyordu derdini... Yine de bir türlü ikna edemiyordu karşısındaki gazeteciyi... Öyle ki tartışma bir noktada; Hatice Aslan’ın susması ve gazetecinin saldırısını yoğunlaştırmasına dönüştü. Meslektaşımız, haddini aşarak ve etik değerleri çiğneyerek “Kendisinin sevmediği isimlere sayfalarında yer vermeyeceğini” açıkça söylüyordu. Gazeteci olarak bu durum beni hayli öfkelendirmişti. Ertesi gün arkadaşlarıma, Hatice Aslan’la söyleşi yapalım dedim. Ancak sanatçının yoğunluğu nedeniyle bir türlü röportajı gerçekleştirememiştik. Neyseki Antalya ‘Altın Portakal Film Festivali’nde Alper Turgut kendisiyle konuşma fırsatı yakaladı. Kalabalık bir ailede büyüyen bir kız çocuğu. Alevi olduğunu sokakta öğrenen, yokluğu da varlığı da yaşayan, “üryan geldim, üryan giderim” diyen, değerlerine bağlı, sınıf ayrımı yapmayan ve her sanatçının sola yakın olması gerektiğini açıkça dile getiren bir kadın... İnsanı etkileyen bir yaşam ve bunun getirdikleriyle dolu bir sanatçı Hatice Aslan, zaten farkındalığı “Hep savaş var ve olacak diye barış istemeyelim mi?” sözünden de belli değil mi? İyi hafta sonları... GERÇEKLEŞMEMİŞ DÜŞLER Che Guevara için de yaptığınız bir şarkı vardı. Onun öyküsünü ve genel olarak başka hangi temaları içeren şarkılarınız olduğunu anlatabilir misiniz... Küba’da Genç Komünistler Birliği (UJC) diye bir örgüt var, partinin gençlik örgütü. UJC’nin 14. kuruluş yıldönümü için benden bir şarkı istemişlerdi 1997’de. “Son los sueños todavía” (Gerçekleşmemiş Düşler), böyle ortaya çıktı. 1997, aynı zamanda Che’nin 30. ölüm yıldönümüydü. Şarkıyı Kasım 1996’da yazmıştım ve o dönem şöyle bir söz yazmıştım: “Bu şarkı duyulduğunda, Che sanki dönmüş gibi olacak.” Altı ay sonra ise, Che’nin parçaları Küba’ya getirildi. Bu bir tesadüftü tabii. Ancak dinsel bir içerik kazandı, mucizevi bir şey oldu. Bu şarkıda çok derin ve içten duygularımla Che’yi anlatmaya çalıştım. Birçok ülkede “Gerçekleşmemiş Düşler” bir mücadele bayrağı gibi sahipleniliyor. Bu yüzden, bu şarkıyı yazdığım için gurur duyuyorum. Diğer temalara gelince... Daha çok aşkla ilgili şarkılar ve sosyal içerikli şarkılar yazıyorum. Toplumsal eleştiri içeren ama onun yanında toplumsal yapıyı destekleyen şarkılar da oluyor. Türkiye’den beğendiğiniz müzisyenler kimler? Türkiye’den iki kişi var; biri Arif Sağ. İkincisi ise, çok tanınmış bir kişi değil, sokakta tanıştığım ve sonrasında birlikte çaldığımız bir insan. Saz çalıyordu. AMERİKAN CAZINI ETKİLEDİK Dünyadaki diğer örneklerle etkileşimi nasıl Küba müziğinin ve Nuevo Trova tarzının? Küba müziği tek başına ele aldığınızda çok kuvvetli bir müziktir. Çünkü Afrika müziğinden gelen yapılar, İspanyol müziğinden gelen yapılar ve AngloSakson etkisi var. Buna karşın bizler, gelecek tüm katkılara açık bir yapıdayız. Bu yapımızdan dolayı, geleneksel Küba müziğini koruyarak tüm katkı ve etkileri kucaklayabiliyoruz. Dolayısıyla çok geniş bir etkileşim mevcut. Latin Amerika müziğiyle, Avrupa müziğiyle ve özellikle Kuzey Amerika AngloSakson geleneğiyle etkileşimimiz güçlü. Küba müziği Amerikan cazını etkileyen bir müziktir. Amerikan cazındaki Latin Amerika caz etkisi bu temele dayanır. Geleneksel Küba müziğinden ayrı olarak bizim geliştirdiğimiz tür, Latin Amerika cazını tetikledi. Örnek olarak, Chano Pozo, 48’de yitirdiğimiz bu perküsyonist, bu etkiyi harekete geçiren isimlerdendir. Dizzy Gillespie, bu etkiyi taşıyan bir başka isimdir. ESRA ALİÇAVUŞOĞLU esraali?yahoo.com Brotherus’un manzaraları Aphrodisias’ın portreleri biyografik yapıtları ile izleyen herkesi iç dünyasının derinliklerine davet eden Brotherus, İstiklal Serüveni adı ile düzenlenen sergilerin ilk yabancı sanatçısı ayrıca. Brotherus, “Large de vue” (Vizyonun Genişliği) adını verdiği 45 parçalık fotoğraf dizisi, “Model Studies” dizisinden parçalar ve 2 adet video çalışmasını sergiliyor bu kez. Yapı Kredi’nin geçen yıldan bu yana Kazım Taşkent Sanat Galerisi’nde sürdürdüğü “çağdaş sanat sergilerinin” bu yılki ilk konuğu Halil Altındere’ydi. Beyoğlu’nun simgelerinden biri olan Pala Şair’in balmumundan heykelini cam bir kutu içinde sergiledi Altındere. Bıyıkları ve üzerinde taşıdığı onlarca rozetle, İstiklal Caddesi’nin müdavimleri tarafından deyim yerindeyse bir sokak mobilyasına indirgenen Pala Şair, Altındere tarafından “ikon”laştırıldı ve çok da ilgi gördü. Yapı Kredi Kazım Taşkent Sanat Galerisi’nin şimdiki sergisi ise bir çoğumuzun İstanbul Bienali’nden tanıdığı Finlandiyalı fotoğraf sanatçısı Elina Brotherus. Bienalde oto DOĞANIN ESTETİĞİ Fransız kompozitör Erik Satie’ye adadığı fotoğraflarında Brotherus, zamanın gelip geçiciliğine, ışığın renklerine ve insan bedenine odaklanıyor. Sanatçının pek çok fotoğrafı İzlenimcilerin farklı zamanlarda, farklı ışıkla değişen doğa görüntülerini resmederken olduğu gibi olağanüstü bir gözlemin sonucunu yansıtıyor. Brotherus’un insansız manzaraları doğanın ulaşılmaz estetiğini gösterirken, bakanın da onlarca hikaye yazabileceği türden. Aslında sanatçı her gün gördüğümüz, her an karşılaşabileceğimiz imgeler üzerinde yol alıyor. Ancak, bu imgelerin bir çerçeve içinde sunulmasının bakan tarafından farklı ve daha dikkatli algılanabileceğinin bilincinde olarak. Sergide geniş bir yer tutan “Vizyonun Genişliği” serisinin 20. yüzyılın önemli bestecilerinden biri olan Erik Satie ile ilişkisi ise oldukça önemli. Erik Satie’nin bestelerini çalacak kişilere bir talimat listesi hazırladığı biliniyor. Hayli detaylı olan bu talimatları sanatçı, bu seride yer alan fotoğrafların üzerine ekliyor. “Yeterince yavaş”, “büyümek”, “çok bağlanmış ve melankolik” gibi kelime dizileri fotoğrafları hikayeci bir üsluba bağlıyor. Kimi zaman bu doğa görüntülerinin içine kendi imgesini de yerleştiren sanatçı, bir yabancılaştırma efekti gibi yer alıyor fotoğraflarda. Brotherus’un fotoğrafları mekânın anlamını ve derinliğini, doğanın estetiğini yeniden düşünmemizi sağlıyor. ROMA HEYKEL SANATI Yapı Kredi Vedat Nedim Tör Müzesi ise tanrıça Afrodit’e adanmış ünlü Aphrodisias antik kentinin mermer heykellerine ayrılıyor bu kez. “Aphrodisias’tan Roma Portreleri” başlığını taşıyan bu sergide, döneminin önde gelen heykeltıraşlık merkezlerinden biri olan Aphrodisias’ın heykel sanatına ışık tutan yapıtları yer alıyor. Bu sergi, Roma heykel sanatının karakteristik özelliklerini yansıtmanın yanı sıra, özellikle heykel okullarından çıkan bazı parçalara da yer vererek sanatçıların çıraklık dönemine ışık tutuyor. Müzelerde genellikle en yetkin örneklerine rastladığımız bu dönemin çıraklık örneklerini görmek gerçekten ilginç. Aynı mermer üzerinde çalışılmış, bazısı bitirilmeden bırakılmış ayak etüdleri Aphrodisias’ta bulunan heykel atölyelerinin varlığını kanıtlaması açısından da ilginç. Aphrodisias kentinde Geyre Vakfı tarafından yürütülen kazılarda ortaya çıkarılan ve çoğunu ilk kez izleme olanağı bulduğumuz heykellerden oluşan sergi; “İmparatorluk devrinde Roma portre heykelciliği” ve “Mermer heykeltıraşlık” konularına odaklanıyor. Sergide 51 tanesi Aphrodisias Müzesi’nden, bir tanesi de İstanbul Arkeoloji Müzeleri’nden gelen toplam 52 heykel yer alıyor. Roma heykel sanatının gerçekçi üslubunu, dönem dönem değişen modaları, farklı başlıklarda biraraya getiren sergide; İmparator heykelleri, ölü portreleri, kültür adamları, rahipler ve Romalılar gibi başlıklar altında toplanan yapıtlar var. Serginin bir diğer ilginç bölümü ise Aphrodisisas mermer ocaklarında gri ve beyaz mermerlerin içiçe geçtiği bloklardan oluşturulmuş iki renkli heykeller. Bunlardan en çok ilgi çekeni “Boğa Üzerindeki Europa” heykeli kuşkusuz. İki renkli, aynı mermer blokta Europa’nın vücudunun beyaz, boğanın ise gri mermer üzerine yontulmuş biçimi Aphrodisias’taki heykel sanatının ulaştığı yetkinliği örnekliyor. 1961 yılından bu yana kazıların sürdüğü Aphrodisisas’tan çıkan bu heykellere hayranlık duymamak mümkün değil... Serginin küratörlüğünü ve danışmanlığını Oxford ve New York Üniversitesi Aphrodisias kazıları başkanı R.R.R. Smith üstleniyor. Elina Brotherus, Yapı Kredi Kültür Merkezi Kazım Taşkent Sanat Galerisi. 11Ekim – 29 Kasım 2008 Aphrodisias’tan Roma Portreleri, Vedat Nedim Tör Müzesi. 26 Eylül 200825 Ocak 2009 İstiklal Caddesi, No: 161 Beyoğlu Tel: 0212 252 47 00 Açık olduğu saatler: Hafta içi 10:00 19:00 Cts. 10:0018:00 / Pz. 13:00 – 18:00 hafta?cumhuriyet.com.tr C MY B C MY B İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına İlhan Selçuk Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız Yayın Yönetmeni: Ayşe Yıldırım Sorumlu Yazıişleri Müdürü: Miyase İlknur Görsel Yönetmen: Elif Tokbay Yayınlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ Yönetim Yeri: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No.2 Şişliİstanbul Tel: 0 212 343 72 74 Fax: 0 212 343 72 64 Reklam: Cumhuriyet Reklam Genel Müdür: Özlem Ayden Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Pal Reklam Koordinatörleri: Neşe Yazıcı, Hakan Çankaya Rezervasyon Yönetmeni: Onur Tunalı Reklam Rezervasyon: Mete Çolakoğlu Tel: 0 212 251 98 7475 0 212 343 72 74 Cumhuriyet gazetesinin ekidir. Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri