20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

sergi Ritm ve Devinim Türk soyut resminin büyük ustalarından olan Güngör Taner’in eserleri “Ritim ve Devinim” başlıklı sergiyle İstanbullu sanatseverlerle buluşuyor. İş Sanat Kibele Galerisi’nde açılan sergide Taner’in çeşitli kurum, müze ve özel koleksiyonlardan derlenen çok sayıda eseri yer alıyor. Taner’in sergisine Kaya Özsezgin’in hazırladığı kapsamlı bir kitap da eşlik ediyor. Kitap, sanatçının yaşamına ve sanatına dair genel bir perspektif oluşturmanın yanı sıra, ilginç ayrıntılara da yer veriyor. Taner’i ilgilendiren temel sorun, başından beri “ritim ve müzikalite” olmuş. 1941 yılında İstanbul’da doğan Taner, yedi kişisel sergi açtı; yurtiçi ve yurtdışında 50’ye yakın karma sergiye katıldı. Devlet Resim ve Heykel Sergisi Başarı Ödülleri ve Günümüz Sanatçıları 2. İstanbul Sergisi Başarı Ödülü bulunan Taner’in eserleri 6 Aralık tarihine dek görülebilir. 0 212 316 15 80 10 25 EKİM 2008 CUMARTESİ Bir cinayet bir öpücükle geçer mi? ESRA ALİÇAVUŞOĞLU esraali?yahoo.com Seyfettin Şekerov Çalışmalarını Bulgaristan’da kendi atölyesinde sürdüren heykel sanatçısı Seyfetin Şekerov, bugüne dek ulusal ve uluslararası alanda birçok kişisel sergi açmış olup, karma sergilere katılmış. Yeni sergisini Galeri Soyut’ta açacak olan Şekerov, Yaratmış olduğu boğalar ve koşan atlar, bükülmüş kadın vücüdundaki acı, ve çizmiş olduğu tablolarda ki özgürlük, ender rastlanan güce ve enerjiye sahip. Sergi, 30 Ekim’e dek izlenebilir. (Tel: 0 312 438 86 70) Gizil Güçler Buluşması EKAV/Eğitim Kültür Araştırma Vakfı, bir yıl aradan sonra yeni bir mekanda kurduğu Ekavart Gallery ile sanatsal faaliyetlerini sürdürüyor. Kırk sanat yılını geride bırakmış ressam Muzaffer Akyol’un “Gizil Güçler Buluşması” adlı sergisi galerinin açılış etkinliği. Akyol’un resimleri hakkında İsmail Tunalı, “Akyol’resminin temel niteliği “özgünlüktür”. Akyol’un resimleriyle karşılaşan bir kişinin ilk duygusu, bu resimlerin başka bir resme hiç benzemediği, teması ve objeleriyle, renk ve biçimiyle onların özgün olduğu duygusudur. Bu orjinalite resimlerin renk, hayal gücü ve duygu üçlemesi katmanlarının oluşturduğu yer yer masalımsı, naif ve uyumlu bir anlatım tarzıdır” diyor. Sergi, 7 Kasım’a dek görülebilecek. (Tel: 0 212 227 94 55) Çağdaş sanat piyasası geçen hafta sonunu hareketli geçirdi. Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı’nda bu yıl üçüncüsü gerçekleştirilen Contemporary İstanbul çağdaş sanat etkinliği yurt içi ve yurt dışı genelinde pek çok galeriyi bir araya toplamıştı. Galeriler, açılan özel müzelerin de etkisiyle yavaş yavaş çoğalmaya başlayan ya da başlayacağını umut ettiğimiz koleksiyonerleri, portfolyolarındaki en güçlü isimlerle karşıladılar. Fuarda bu yıl Burhan Doğançay rüzgârı esiyordu. Kendi adıyla kurduğu müzeyle fuarda yer alan Doğançay’ın, farklı galerilerde de yapıtları görücüye çıkmıştı. Bunda, her galerinin isim yapmış ve satışı garanti olan sanatçıları standa taşıma isteğinin payı büyük elbette. Bu yılki fuarla ilgili pek çok ilginç bilgi var aslında. Örneğin; ulusal galerilerin satıştan memnun görünmesine karşın yabancı galerilerin satış olmadığını söylemesi gibi... Fuarın Londra’daki Freeze ile aynı döneme denk gelmiş olması yabancı galerileri pek memnun etmemiş ayrıca. Fuarda İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti standı da ilginç ayrıntılardan biriydi. Özellikle İstanbul’daki sivil inisiyatifleri bir araya toplayan 2010 standı, alternatif oluşumları görünür kılması açısından Contemporary İstanbul’a artı değer katıyordu. Splendid Galeri’nin kurucularından Derya Demir’in küratörlüğünü üstlendiği bir sergi ise şu günlerde Galerist’te yer alıyor. “Bir Cinayet Bir Öpücükle Geçmez” başlığıyla sergi, Haluk Akakçe, Bengisu Bayrak, Kerem Ozan Bayraktar, Hüseyin Çağlayan, Aslı Çavuşoğlu, Selim EyüboğluFatih Özgüven, Şakir Gökçebağ ve Burçak Kaygun’un işlerini bir araya getiriyor. Derya Demir’in 1944 yılı yapımı “Double Indemnity” (Çifte Tazminat) filminin afişinden ödünç aldığı başlık, serginin tümüne yayılan tekinsizlik duygusuyla bir anlamda örtüşüyor. Ancak, bireysel ve toplumsal hafızanın silmeye çalıştığı kötü deneyimlerin yarattığı gerilim üzerine yoğunlaşan sergide tüm işlerin bu türden bir “gerilimi” hissetirdiğini söylemek zor. Burçak Kaygun’un İşte Geliyor başlığını verdiği tuvali ile İnce Buz Üstünde adlı videosu hem birbiriyle ilişkisi hem de serginin bütününde verilmek istenen duyguya en iyi cevap vereni. İzleyenin gerilim, şiddet ve tedirginlik üzerinde düşünmesini sağlayan en başarılı yerleştirme ise Kerem Ozan Bayraktar’a ait. “Bir Cinayet Bir Öpücükle Geçmez” ilk bakışta “karma bir sergi” izlenimi veriyor; kişisel deneyimlerinizi, hafızanızdan silmek istediklerinizi hatırlamak için ise biraz yakından bakmak gerekiyor. Galerist “Bir Cinayet Bir Öpücükle Geçmez” 16 Ekim – 8 Kasım 2008 İstiklal Caddesi, Mısır Apt., 311/4 Beyoğlu, İstanbul Tel: 0212 244 82 30 Fax: 0212 244 82 29 PazartesiCuma 10.00 – 18.00 Cumartesi 12.00 – 18.00 www.galerist.com ALTERNATİF GALERİ tiyatro Philoctetes Truva Savaşı kahramanı ok ustası Phictoteles’in, Herakles’ten miras kalan zehirli okları ve yayı Truva Savaşı’nın sonuçlanması için tek çareydi. Savaşın dokuzuncu yılında Truva halen ele geçirilememekteydi. Philoctetes savaş öncesi Limni adasına terk edilmişti. Ayağında çok kötü kokan ve bir türlü iyileşmeyen bir yarası vardı. Philoctetes’in yarası onu çekilmez hale getirmişti. Yunanlılar Philoctetes’i Limni Adası’nda yapayalnız bırakıp gittiler. On yıl sonra Odysseus yanına Achilles’in oğlu Neoptolemus’u da alarak Limni Adası’na geri döndü. Neoptolemos’la Yunanistan’a döneceğini sanan Philoctetes aslında büyük bir tezgâhın içine düşecek ve Truva Savaşı’nda nefret ettiği Odysseus’un saflarında savaşmak zorunda bırakılacaktı. Daha önce kendisini yarı yolda bırakmış bu insanlarla tekrar aynı yolun yolcusu olacak mı? Philoctetes’in seçimi ölümle yaşam arasındaydı. Şimdi okunu ve yayını Odysseus’a kaptırmışken Philoctetesin seçimi ne olacak? Tiyatro Z’nin yeni oyunu Sophokles’in eserinden uyarlanan Phictoteles/Bir Medeniyet Entrikası, Bengi Heval Öz tarafından yönetiliyor. Derya Aslan, Özgür Atkın, Kaan Keskin, İnanç Koçak, Nebil Sayın’ın rol aldığı oyun, bugün, yarın ve 30 ve 31 Ekim’de sahnelenecek. (Tel: 0 212 249 16 65) Fuarın en dikkat çeken Bengisu Bayrak, Casablanca çizgi romanı. galerilerinden biri ise resmi açılışını Beyoğlu’ndaki mekânında Kasım Splendid’in ilk sergisi farklı üniversitelerden ayında gerçekleştirecek olan Galeri Splendid oldu. akademisyenlerin bir araya gelerek oluşturduğu Günümüz Türk sanatının son dönemlerdeki parlak Independent Scholars adlı bir organisazyonun temasını isimlerinden Leyla Gediz ve küratör Derya Demir’in belirlediği “Fetişizm” sergisiyle olacak. açtığı Galeri Splendid, fuarda iyi satış yapan galerilerin başını çekiyordu. Bilindik isimler yerine özellikle genç ve yeni sanatçılara açacakları ilk Rodeo Galeri, yeni etkinliği ‘Yarın Hiç Gelmezse’ başlıklı toplu sergilerde destek vermeyi amaçlayan sergiyi sunuyor. Geçmişi ve geçmişin kayıtlarını unutuluşa karşı bir bu galeri kalıplaşmış galeri sisteminin eylem olarak kullanan sanatçılar Mark Aerial Waller, Loukia dışında yer alıp disiplinlerarası bir Alavanou, Andreas Angelidakis, Haris Epaminonda, Emre Hüner, yapılanma içinde olmayı planlıyor. Gülsün Karamustafa, Beaute Orientale (Yılmaz Aysan Bilindiği gibi galeriler ticari bir kurum Koleksiyonu), Christodoulos Panayiotou, Eftihis Patsourakis, olmanın getirdiği baskıyla riski Angelo Plessas’ın eserlerinden oluşan sergi 1 Kasım’a dek sürecek. Sergide, grafik tasarımcı Aysan’ın sade ve otantik olmayan, satışı aşağı yukarı garantili kartpostal koleksiyonu Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemine sergiler düzenlemeyi yeğliyor. Bu ait kartpostallardan oluşan ‘Beauté Orientale’, Plessas’ın sinema durumdan da en çok genç sanatçılar tarihinin ilk döneminden bilim kurgu filmlerini bir araya getiren özellikle de tuval çalışmayan sanatçılar ‘Fantezi Kapıları’ adlı youtube kanalı, ‘Epaminonda’nın Tarihi III’ü etkileniyor. Galeri Splendid işte bu sanatçının topladığı, elediği ve ince ve ustaca montajlayarak durumu tersine çevirmek için kolları orijinal çekimlerin artık var olmadığı bir noktaya getirdiği video yer sıvamış; “markalaşmış” yerine alıyor. Karamustafa’nın son çalışması ‘Boğaziçi 1954’ ise, Boğaz’a “yeni” isimlerle çalışmayı öncelik Karadeniz’den gelen buzulların iki yaka arasındaki iletişimi olarak belirliyor Gediz ve Demir. Ne engellediği 1954 kışını arşiv fotoğraflarıyla tekrar gündeme kadar başarılı olacaklarını elbette ki getiriyor. Angelidakis’in, galerici ve koleksiyoncu Iolas’ın dekadan villası hakkındaki projesi ‘Kısa Ziyaret’. Iolas’ın yaşadığı şatafatlı zaman gösterecek. Beklentimiz bu hayat, harap evi ve dağılmış koleksiyonu, bu denli özel bir şeyin türden alternatif galerilerin çoğalması. gözler önüne serilmesi ve imparatorluğunun çöküşü, Yarın Hiç Beyoğlu’nda daha önce Tevfik Gelmezse’nin bir özeti niteliğinde. Fikret’in yaşadığı bir dairede; 1874 tarihli bir binada yer alacak olan Galeri Yarın hiç gelmezse Izİzlenim Soyut resim 1900’lerin başında öncü bir duruşla gerçekleştirilmişti. Günümüze kadar birçok resimsel anlayışla çarpıştı; yerini hep korudu. Kübizm, fütürizm gibi yüzyıl içinde yaşanan birçok sanat akımının hemen yanı başında olmasını kuşkusuz birçok sanatçının soyut arayışı yeğlemesi, açılan büyük sergiler, yayınlar sağlamıştır. Soyut resimde görüntüler insanın tinselliğiyle barışık bir alt yapı üzerine oluşturulur. Onlara bakıp kendince görmek ve algılamaksa tamamen izleyiciye bırakılır. Bu durumda natüralist resimdeki gerçeğe bağlı izlemenin dışında bir izleme gerçekleşir. Bu özgürlükçü bir izlemedir. Başka deyişle soyut resim, sanat yapıtına şanslı bir seyredilme edimimi sunar. Türk resminde soyut eğilimli ilk sanatçılara 1940lı yıllarda rastlıyoruz. F. Zeid’in, H. Anlı’nın, C. Bingöl’ün, Z.F.İzer’in, S. Berkel’in ardından gelişme çizgisinde önemli sanatçılarımız var. Günümüzde de soyut çalışan birçok sanatçı geometrik soyut, lirik soyut, dışavurumcu soyut gibi farklı açılımlarla ilgililer. H. Avni Öztopçu Mine Sanat Galerisi’ndeki sergisinde soyut resimleriyle bizimle. Sanatçı seçkisini son on dört yıldır sürdürdüğü çalışmalarından oluşturmuş. Öztopçu resminde kullandığı resimsel öğelerle ? ÜMRAN BULUT [email protected] Soyut biçimlerdeki hareketlilik yana hiç olmamış. Biçimler sadece ufak tefek benzerliklerle sınırlılar; ama bu arada soyut birçok görüntünün armonisini sunmaktalar. Çizgiselliğin yanında koyu ve açık renkler ya da netlik ve fluluk hemen farkedilenlerden. Hareketlilik ise resimlerin her yanında davetkar ve çözümcül rolü ile kurguyu güçlendiriyor. Sonuçta birçok parçalamadan oluşan biçimsel hareketlilikle problemin doruğunda çalışılanan bu resimler, aynı zamanda da tuvaldeki bütünlük için kararlı oluşun bir kazanımı. Resim sanatında birçok sınıflamalara girebilecek soyut eğilimler bilinir. Bunlar soyut biçimlerde ya da biçimsizlikte rengin, çizginin zamana, ışığa, yere, bakışa göre sergilenebilecek değişik görünümlerinden sorumludur. Natüralist olanlardakiler gibi bunlarda da sayısız soyut nüvelerin bulunması kaçınılmazdır. İsterseniz onları bütünün oluşturulmasındaki görsel tekil belirtgeçler şeklinde tanımlayalım. O zaman Öztopçu’nun bahsedilen parçadan bütüne varma olgusuyla uğraştığını; mekan kurgulamasını yeğleyen tavrını ve onu olgunlaştıran birçok soyut biçimini kanıksarız. Bazen yoğunluk bazen ise gayet açık ve dingin oluşa yakın hissedeceğiniz bir sunumla başbaşa olacağınız bu sergiyi 13 Kasıma kadar izleyebilirsiniz. Aldatma Nilüfer Sanat Tiyatrosu’nun sahneye koyduğu Aldatma, tanıdık aşk üçgenini Pinter’in kendine özgü dili ile anlatıyor. Ters kurgu tekniği ile yazılmış oyun, Emma, kocası Jerry ve onun en eski dostu Robert arasındaki gizli ilişkiler ve yıllarca saklanmış sırların ortaya çıkması ile başlıyor. Birçok yalanın ve aldatmanın içiçe geçtiği oyun seyirciyi gerçekte kimin kimi aldattığı sorusu ile baş başa bırakıyor. Harold Pinter’ın yazdığı, Mehmet Ergen’in yönettiği, Haluk Bilginer’in Türkçeye çevirdiği oyunda Neriman Uğur, Barış Falay, Murat Karasu, Hakan Silahsızoğlu rol alıyor. Aldatma, bugün ve yarın Talimhane Tiyatrosu’nda sahnelenecek. (Tel: 0 212 238 85 09) öncelikle sanatsal mekan için kurgulama yapıyor. Bol bol soyut biçimlerle ve renklerle uğraşıyor. Yatayları güçlü kılan dikeyler, eğriler, küçükler, büyükler, dairesel olanlara karşın köşeli biçimler hepsi birden bir anlatım içindeler. Çizgi, hareket, renk ögelerinin unutulmaz bütünlüğü için oluşturulmuş düzenlemelerde bazen ritm, bazen ise belirgin olan ile olmayan görüntülerin istifi öne çıkmakta. Sanatçı mekanın algılanmasını sorgularken tamamen soyut düşünmüş ve biçimsel olanın tanımlanmasından C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle