19 Kasım 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

130 yıllık baroya kadın aday 25 EKİM 2008 CUMARTESİ PARASIZ ÖZEL EK YIL: 3 SAYI 126 Yarın İstanbul Barosu yeni başkanını seçecek. Gruplar oluşturuldu, adaylar belirlendi. Saydam bir hukuk devleti peşindeki avukatlar, baroda değişiklik peşindeler. Bunlardan birisi de Katılımcı Avukatlar grubu. Onların adayı bir kadın avukat; Mebuse Tekay. Tekay seçimleri kazanırsa, 24 bin üyeli İstanbul Barosu’nun 130 yıllık tarihinde bir ilk gerçekleşecek ve baro ilk kez kadın bir başkana kavuşacak. Hukuk için var olan baro, kadınların seçme ve seçilme hakkını kazanmasından 74 yıl sonra bir kadın yöneticiye ulaşacak belki de... Selanik’e sinema çıkarması 1423 Kasım’da gerçekleştirilecek 49. Selanik Uluslararası Film Festivali bu yıl çağdaş Türk sinemasına saygıda bulunuyor. Etkinliğin Balkanlara Bakış bölümünün düzenleyeceği bu geniş kapsamlı gösteride doksanların bağımsız yönetmenlerinin, ikibinlerin genç sinemacılarının uzun metraj, belgesel ve kısa filmleri Yunanlı izleyiciyle buluşacak. Çağdaş Türk Sineması’na Saygı üstbaşlığı ile sunulan bölümde, 61. Cannes en iyi yönetmen ödüllü Üç Maymun, San Sebastian’da Altın İstiridye en iyi film, en iyi kadın oyuncu ödüllerini toplayan Pandora’nın Kutusu, Tribeca’da en iyi sinemasal anlatıcı seçilen Gitmek, Locarno’da Cicae ödülü alan Sonbahar, Venedik Film Festivali’nde yarışan Süt, Toronto ve San Sebastian’da yarışan Nokta gösterimde. ŞİRİN GÜVEN 3 ASLI SELÇUK 8 Portakal böyle geçti 45. Altın Portakal’a geçen hafta veda ettik. Filmler, yönetmenler, oyuncular Altın Portakal için yarıştı, kazananlar sevindi, kaybedenler üzüldü. Beğeniler değişir elbette ama biz de kendi bakış açımızdan değerlendirdik festival filmlerini. Eleştirilerimiz sinemadan yana. Elbette Türk sineması gün geçtikçe gelişiyor buna şüphe yok, yönetmenlerimiz tarzlarını değiştiriyor, ona da lafımız yok. Hatta ve hatta turistik cazibe merkezi Antalya, Cannes’a dönüşsün de isteriz. Ancak… Ödül törenleri iktidar partisinin gövde gösterisi altında kalmasın, politika filmler aracılığıyla yapılsın, kürsüde nutuk atarak değil. Filmler, yönetmenler, oyuncular Altın Portakal için yarıştı, kazananlar sevindi, kaybedenler üzüldü. Biz de Portakalı kendi adımıza değerlendirdik. Kazananlar bir yana eleştirilerimiz sinemayı geliştirme adına, yoksa yarışmaların ne anlamı var ki... Raylar üzerinde geçmişe yolculuk İstanbul’da ilk tramvay, KaraköyBeşiktaş hattında 1871 yılında çalışmaya başlamış. Başlangıçta 4 hatta çalışmaya başlayan atlı tramvaylar için 430 at kullanılıyormuş. 1914’te Silahtarağa santralının devreye girmesiyle birlikte elektrikli tramvaylar kullanıma sokulmuş. 1939’da hükümete devredilen Tramvay İşletmesi, daha sonra İstanbul belediyesine ve İETT’ye bağlanıyor. 1961’de Avrupa, 1966’da Anadolu yakasından kaldırılan tramvaylar, 1990’ın sonlarında TaksimTünel hattında yeniden sahneye çıktı. Bu hat bugün İETT tarafından işletiliyor. İstanbul halkı yüz yılı aşkın süredir kesintilerle de olsa bu araçları kullandı. Kimi zaman çağdışı sayılan, kimi zaman nostaljik olan bu tramvayların bir de kullanıcıları yani vatmanları vardı. Bunlardan birisi olan Mehmet amca ile anılar denizine uzandık... ALPER TURGUT 6. Sayfada Ayakkabıda bile dantel Anneannenizin sandıklarını açın. Dantelli, fırfırlı ne varsa alın. Çünkü bu sezon her yerde onlar var... GAMZE ERBİL 7 SİNEM DÖNMEZ Arka Sayfada Çocuğun da ‘dili’ var Çocuk yetiştirmenin en zor yanlarından birisi de konuşma dilidir. Özellikle, suçlayıcı, yargılayıcı, çözüm getirmeyen ‘sen’ dilini kullanmak, iletişimin önündeki en büyük engeldir. Oysa ‘ben’yetiştirmenin dilinde karşıdaki kişiye verilen mesaj, “ben böyle hissediyorum ama bu davranışın Çocuk en zor yanlarından birisi de konuşma dilidir. Özellikle, suçlayıcı, herkese böyle hissettirmeyebilir” anlamını içerdiğinden, kişinin kendini suçlamadan, gözden yargılayıcı, çözüm getirmeyen ‘sen’ dilini kullanmak, iletişimin önündeki en büyük geçirmesine olanak tanır. Yani çocuğunuza ‘Haydi yatağa. Saatin kaç olduğunu bilmiyor engeldir. Oysa ‘ben’ dilinde karşıdaki kişiye verilen mesaj, “ben böyle hissediyorum musun?’ yerine ‘Geç yattığında seni uyandıramıyorum ve işe geç kalıyorum’ demeyi bir ama budemek davranışın herkese böyle hissettirmeyebilir” anlamını içerdiğinden, kişinin deneyin. Çocuğun da ‘dili’ var FİGEN ATALAY kendini suçlamadan, gözden geçirmesine olanak tanır. Yani çocuğunuza ‘Haydi yatağa. Saatin kaç olduğunu bilmiyor musun?’ demek yerine ‘Geç yattığında seni uyandıramıyorum ve işe geç kalıyorum’ demeyi bir deneyin. 5 Bir cinayet öpücükle geçmez C MY B ESRA ALİÇAVUŞOĞLU 10 C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle